Donald Trump’ın Beyaz Saray’da başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana 6 ay geçti. Trump’ın, kendisinden önceki başkan Barack Obama’nın dış politikasını değiştirme konusunda verdiği taahhütler konusunda karışık bir sicili var. Paris İklim Anlaşması’ndan çekildi, Trans Pasifik Ortaklığı’nı bıraktı ve Rusya’yla daha iyi ilişkiler kurmayı açıkça destekledi. Bununla birlikte İran’la nükleer anlaşma gibi Obama döneminden kalan birçok politika Trump döneminde de hala yürürlükte.
Ne zaman kamuoyunda konuşsa Donald Trump Barack Obama’dan farklı olduğunu gösteriyor.
Trump Varşova’da yaptığı konuşmada Obama’nın çokyanlı diplomasisiyle arasına mesafe koydu, "Batılı değerlerin onları paylaşmayan terörizmin tehdidi altında olduğunu" söyledi: “Medeniyetimizi onu yok etmeye çalışanların gözünde koruyacak cesarete sahip miyiz?”
Fakat bazı kilit konularda Trump’in kampanya söylemiyle yaptıklarının örtüşmediği görülüyor: “İran anlaşması gördüğüm en saçma anlaşma. Böyle birşey gördüğümü hatırlamıyorum.”
Başkan olarak Trump iki kez İran’ın nükleer anlaşmasını yürürlükte tutmak için kararname imzaladı.
Trump, köhne olarak nitelediği NATO konusunda da kampanyadaki tutumunu değiştirdi: “NATO köhne demiştim, artık köhne değil.”
Obama döneminin üç önemli insayitifinden vazgeçen Trump, mültecilerin üzerine gitti, Amerika’yı Trans Pasifik Ortaklığı ve Paris İklim Anlaşması gibi anlaşmalardan çekti: “Paris Anlaşması Amerika’ya karşı çok adaletsiz.”
Ancak G-20 zirvesinde tek başına kaldıktan sonra Trump Paris’e yaptığı ziyaret sırasında kararını değiştirebileceğini söyledi: “Paris Anlaşması’yla ilgili bir şeyler olabilir. Ne olacağını göreceğiz.”
Dış politika uzmanları Trump’ın çelişkili mesajlarının uluslararası karışıklığa neden olduğunu söylüyor: “Yönetimin nereye doğru gittiği konusunda Amerikan değerleri açısından soru işaretleri oluştu. Eğer milliyetçi ve popülist bir yönde giderse, 4 yıl sonra uluslararası düzeni sabit tutan ilişkiler ve kuruluşlarda ciddi bir güven bunalımı görebiliriz.”
En azından şimdilik bir dizi etken, Trump’ın politikalarını Obama’nınkilere yakın tutuyor. İran konusunda danışmanlarının tavsiyeleri ağır bastı, seyahat yasağının sınırları mahkemelerce kısıtlandı, Kuzey Kore konusunda da Trump, Obama gibi fazla seçeneği olmadığını anladı.
Kaynak: Amerika'nın Sesi