Trump 'gidici': Rusya bağlantısı iddiaları ABD başkanını sıkıştırıyor

Donald Trump'ın Rusya ile alışılmadık ilişkilerinin ortaya çıkışı, ABD'nin yeni başkanının istifa ya da azledilmeyle yüzyüze kalacağı iddialarını güçlendiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya arasındaki ilişkilerde sarsıcı bir gelişme yaşandı. Reuters haber ajansı, Trump'ın seçim kampanyasını yöneten danışmanların en az 18 Rus yetkili ve Rus yönetimiyle yakın ilişkileri olan isimlerle ilişkileri olduğunu özel haberiyle duyurdu.

Reuters haberi, televizyonların yayınlarını kesmelerine yol açtı. Habere göre, Trump'ın danışmanları Rus yetkililerle geçen yıl Nisan ve Kasım ayları arasında telefon ve e-posta aracılığıyla iletişime geçti. Taraflar, ekonomik ilişkiler, Çin ve IŞİD'i görüştü.

Reuters haberini, ABD'li yetkililere dayandırıyor. Söz konusu yetkililerin bazıları şu an görevde.

Kendi partisi de terk ediyor

ABD lideri Trump'ı kendi partisindeki milletvekilleri de terk etmeye hazırlanıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la çok gizli bilgileri paylaştığını kendisi itiraf eden Trump'a asıl darbeyi vuran ise görevden aldığı Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Başkanı James Comey'nin tuttuğu notlar oldu. Comey'nin tutanaklarına göre, ABD lideri istifa etmek zorunda kalan Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn hakkındaki soruşturmanın kapatılmasını istemişti. Zira söz konusu soruşturma, Flynn'nin Rusya bağlantılarını araştırıyordu. Bir fırtınanın ortasında kalan Trump, suskunluğunu ilk kez bozdu ve "Tarihte hiçbir politikacıya bana davranıldığı gibi kötü davranılmadı" dedi.

Başkent Washington'da Trump'ın görevden azledilmesi artık açık açık konuşuluyor. Bazı Demokrat Partililer, azil sürecinin başlatılması için başvuruda bulunabileceklerini ilan etti. Ancak asıl sürpriz Cumhuriyetçi Parti'den geldi. İlk kez bir Cumhuriyetçi Kongre üyesi azil ihtimalini dışlamadı.

Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi Üyesi Justin Amash, ''New York Times'ın haberinin doğru çıkması halinde Trump'ın Comey'den soruşturmayı durdurmasını istemesinin azil sürecinin başlatılması için yeterli zemini oluşturdu mu'' sorusuna "Evet" yanıtını verdi.

Halihazırda Kongre'nin iki kanadı Senato ve Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk Cumhuriyetçilerin elinde bulunuyor. Temsilciler Meclisi'nde Demokratların 193, Cumhuriyetçilerin 238 sandalyesi bulunuyor.

Senato'da ise fark çok daha az. Cumhuriyetçiler 52 üyeyle Senato'da yer alırken, Demokratların üye sayısı 46. İki bağımsız temsilcinin de Demokrat Parti'yi desteklediği biliniyor.

Şu anda Trump'ın elinin güçlü olduğu tek alan, Kongre'nin her iki kanadında da Cumhuriyetçilerin çoğunluğa sahip olması. Ancak Cumhuriyetçi cepheden kopacak her temsilci, olayların seyrini değiştirebilir.

Üç başkan, üç hikaye

Amerikan tarihinde şimdiye kadar üç başkan için azil süreci başlatıldı, bunlardan ikisi Senato'da aklandı, biri kendi istifa etmek zorunda kaldı.

Başkan Andrew Johnson için dönemin Savaş Bakanı Edwin McMasters Stanton'ı yasaya aykırı bir şekilde kovduğu suçlamasıyla azil süreci başlatıldı. Senato'da 1868'de yapılan oylamada üçte iki çoğunluk sağlanamadı ve Johnson koltuğunu korudu.


Trump'ın hikayesinin en çok benzediği Başkan ise Richard Nixon. Neredeyse dünyanın en ünlü skandalı Watergate'in başrol oyuncusu Nixon'ın yaşadıkları, şu günlerde Trump'la karşılaştırılıyor.

Nixon'ın adamlarının Watergate iş merkezindeki Demokrat Parti'nin ofisine dinleme cihazı yerleştirdiği 1972'de ortaya çıktı. Skandal patlayınca yalnızca ABD değil dünya çalkalandı, yargıyı yanıltan ve delil karartan Nixon 1974 yılında istifa etmek zorunda kaldı. Zira istifa etmeseydi zaten azledilecekti.


1990'ların ikinci yarısında başkanlık koltuğunda Bill Clinton oturuyordu. Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile Oval Ofis'te gayrimeşru ilişki yaşayan Clinton, yeminli ifadesinde yalan söyleyince azledilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. O dönem 49 yaşında olan Clinton'ın imdadına Senato'daki oylama yetişti ve beraat etti.

Azil süreci

Anayasaya göre, ABD Başkanı vatana ihanet, rüşvet ile ağır ve vahim suç işlemesi halinde Kongre tarafından görevden alınabiliyor. Ağır ve vahim suçun çerçevesi tam olarak net değil.

Kongre'nin iki kanadından biri olan Temsilciler Meclisi'nde herhangi bir üye başkan hakkında azil süreci başlatabiliyor. Başvuru Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi'nin önüne gidiyor, talep burada oylanıyor. Bugüne kadar birçok başkan hakkında bireysel olarak azil süreci başlatma başvurusu yapıldı. Ancak bu başvurular genellikle Adalet Komitesi'nde reddedildi ve süreç de noktalandı.

Adalet Komitesi'nin onay vermesi halinde bir de Temsilciler Meclisi'nde oylama yapılıyor. Salt çoğunluğun kabul etmesi durumunda da azil süreci Senato'da devam ediyor. Burada ise davaya benzer bir süreç işletiliyor. Başkanın azledilme talebine ilişkin kanıtlar ortaya konuyor, tanıklar dinleniyor. Başkan da ayrıca kendi savunmasını yapıyor. Senatörler de jüri görevi üstlenerek, nihai kararı veriyor. Bir başkanın azledilmesi için Senato'da üçte iki çoğunluk gerekiyor.

Rusya hikayesi ciddi bir safhaya geçiyor

Rusya'nın başkanlık seçimlerinde oynadığı rolü araştıran soruşturmanın başına eski FBI Başkanı Robert Mueller getirildi. Comey'nin görevden alınmasıyla soruşturmaya özel bir savcının atanması yönünde baskı vardı, atama hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratları memnun etti.

Son dönemde Washington'dan yaptığı analizlerle dikkat çeken BBC muhabiri Anthony Zurcher, atamayı "Rusya hikayesi şimdi yeni ve daha ciddi bir safhaya giriyor" sözleriyle değerlendirdi.

FBI'da 2001 ve 2013 yılları arasında görev yapan Mueller, Trump'ın kampanya ekibiyle Rusya arasındaki muhtemel bağlantıları araştıracak.

Bitmeyen hikaye: Rusya

8 Kasım'daki tarihi seçimlerde Demokrat aday Hillary Clinton'ı sürpriz şekilde mağlup eden Donald Trump, Rusya'nın gölgesinden kurtulamıyor. Seçim kampanyasında Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini söyleyen Trump'ın kampanya müdürü Paul Manafort, Moskova adına attığı adımlar nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı ve ilk zayiat olarak kayıtlara geçti. ABD'nin seçim sistemine siber saldırılar düzenleyen Moskova'nın Trump'a yardım ettiği istihbarat örgütleri tarafından dile getirildi, medya Trump'ın ekibiyle Moskova arasındaki ilişkileri didikledi. Trump'ın Moskova'daki güzellik yarışmasına gittiği zaman gizli kasetinin çekildiği haberleri, haftalarca dünyayı çalkaladı. BBC muhabiri Paul Wood, CIA'in elinde ABD başkanlık kampanyasına Kremlin'den para gittiğini gösteren bir konuşma kaydı olduğunu yazdı. Söz konusu kayıtla başlayan süreç, gizli ABD mahkemesi FİSA'dan alınan izleme iznine kadar uzandı. 

Fırtına içerisinde ikinci kurban, Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn oldu. Rusya Büyükelçisi Sergey Kislyak'la göreve başlamadan iki kez gizlice buluşan Flynn, önce bu randevuları inkar etti ardından da koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Bu, Trump'a ilk büyük darbe oldu. Zira, Flynn göreve başlayalı daha birkaç hafta olmuştu.

Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Mart ayında, Adalet Bakanı Jeff Sessions'ın yine büyükelçi Kislyak'la iki kez bir araya geldiği ortaya çıktı. Kampanya döneminde Ruslarla hiçbir şekilde iletişim kurmadığını söyleyen Sessions bir anda yalancı pozisyonuna düştü, Washington'da istifa sesleri yükseldi. Yine Mart ayında, FBI Rusya bağlantılarını soruşturduğunu resmen duyurdu.

Mayıs ayına gelindiğinde ABD Başkanı sürpriz bir hamle yaptı, FBI Başkanı James Comey'i kovdu. İlk şok atlatıldıktan hemen sonra Comey'nin Rusya soruşturmasını kapatmak için kovulduğu yönünde yorumlar yapıldı. Trump ise, Comey'yi üstü örtülü tehdit ederek elinde kayıt olup olmadığına bakmasını istedi. Bu açıklamadan bir hafta sonra, ünlü tutanaklar gün yüzüne çıktı.

Rusya ile en üst düzey görüşmesini Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la yapan Başkan Trump'ın Moskova'ya çok gizli bilgiler verdiği medya tarafından duyuruldu. Beyaz Saray ve Rusya bu haberleri yalanladı ancak Trump kendisi tweet atarak bazı bilgileri paylaştığını doğruladı. Rusya lideri Vladimir Putin ise, ellerinde görüşmenin kayıtları olduğunu ve istenirse açıklayabileceklerini ilan etti. Sonuç olarak, dünya Rusya lideri Putin'in Trump'a kefil olduğu bir dönemden geçiyor.

Notlar bir hafta içinde isteniyor

Temsilciler Meclisi Denetim Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Jason Chaffetz ise, FBI’dan Comey’nin notlarını bir hafta içinde teslim etmesini istedi.

Chaffetz, FBI başkanlığını vekaleten yürüten Andrew McCabe’ye mektup gönderdi. FBI'ın 24 Mayıs'a kadar süresi bulunuyor.

New York Times: Cumhuriyetçiler ne zaman 'yeter artık' diyecekler?

Başkanlık koltuğuna oturduğu 20 Ocak'tan bu yana verdiği kararlar, yaptığı açıklamalar ve skandallarıyla çalkantılı bir dört ay geçiren Donald Trump, son dönemde açık ara en çok tartışılan ABD Başkanı.

Comey'nin notlarını yayımlayan New York Times gazetesi, başyazısını skandala ayırdı: "Comey, Trump’ın adaletin yerini bulmasını engellemeye çalışmasından korkuyordu.

Cumhuriyetçi Partili Jason Chaffetz, Trump’ın yaptığı gizli kayıtlar dahil Trump-Comey görüşmesine dair tüm belgelerin Hükümeti İzleme Komisyonu’na teslim edilmesini talep ederek doğru adım attı.

Ancak Senato İstihbarat Komisyonu Başkanı Richard Burr dahil başka Cumhuriyetçiler, meseleyi görmezlikten gelmeye çalışıyor.

Bu mesele, gücün kötüye kullanıldığı şüphelerini akıllara getiriyor. Kongre’deki Cumhuriyetçiler ne zaman 'yeter artık’ diyecek? Trump’ın kamuoyu destek oranı yüzde 30'un altına indiğinde mi?"

Goldberg: Zamanınız varken çekip gidin…

New York Times yazarı Michelle Goldberg ise, 'Trump’ın etrafındakilere bedava tavsiye: Zamanınız varken çekip gidin' başlığını taşıyan yazısında zehir zemberek cümleler kullandı.

Goldberg, Ulusal Güven Danışmanı Tümgeneral H.R. McMaster’ın Amerika’yı gurur ve onurla onyıllar boyunca savunduğunu, Trump’ınsa bu itibarı 12 saat içinde yerle bir ettiğini yazıyor.

Yazar, aynı durumun, hukuk camiasındaki itibarını kazanmak için yıllarını veren Adalet Bakanı Yardımcısı Rod Rosenstein için de geçerli olduğunu, Comey’nin kovulması meselesindeki rolü nedeniyle bu itibarın da iki hafta içinde yok olduğunu kaydediyor.

Goldberg şöyle devam ediyor: "Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, bu yönetimin bir parçası olmaya devam ettiği sürece alay konusu olmaktan kurtulamayacak.

Elbette ki Savunma Bakanı James Mattis gibi, Trump’ın bizi nükleer savaşa sokmasını engelleyecek, Adalet ve Savunma Bakanlıkları gibi kurumlarımızı Trump’ın yıkımından koruyacak aklı başında yetkililere ihtiyacımız var.

Ama örneğin Trump’ın tüm iletişim ekibi, hem kendi iyilikleri hem de ülkemizin geleceği için hemen istifa etmeli.

Siyaset dünyasının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak, son derece karlı bir kariyer hamlesi olabilir. Şahane kitap ya da sinema filmi kontratlarına imza atabilirler."

Kaynak: Milliyet

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Haberler Haberleri