Türk Tabipler Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Kurulu, salgına dair 5. ay değerlendirmesini dün zoom aracılığıyla gerçekleştirilen basın toplantısı ile açıkladı.
TTB üyesi Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, hükümetin salgını durdurma stratejisinin gerçekleşmediğini dile getirerek, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı aktif hasta sayısı ile karşılaştırıldığında, PCR testi ile tanı alanların 9.9 katı kadar aktif vaka bulunduğunu söyledi.
11 Mart’ta Türkiye'de ilk yeni tip koronavirüs (Covid-19) vakasının görüldüğü tarihten bugüne kadar 623 bin 766 kişinin karantinaya alındığı dile getiren Tanık, hükümetin sorumluluğunu ‘uyarmak ve tedavi’ ile sınırladığını öne sürerek, salgınla mücadelenin insanların önlemlerine bırakılabilecek bir konu olmadığını vurguladı.
Çeşitli kutlamalar, törenler, bayramlaşmalar, Ayasofya’nın ibadete açılması gibi etkinlikler ile hükümetin beklenen iradeyi göstermediğini iddia eden Tanık, vatandaşın virüsün yayılmasıyla ilgili olarak suçlanmasının doğru olmadığını söyledi.
Sonbahar yaklaşırken, sağlık çalışanlarının kırgın ve yorgun olduğunu söyleyen Tanık, “Sağlık çalışanlarına test yapılmıyor. Bu hem emek gücünü, hem de hizmet veren kişileri riske sokuyor. Kişisel donanım ekipmanlarının eksik olması kabul edilemez” dedi.
Prof. Dr. Özlem Azap ise “Testi pozitif çıkan kişiler ve temaslılar genelde aranıyor ve onlara ‘Dışarıya çıkmayın biz geleceğiz’ deniliyor. Ancak 2-3 gün geçmesine rağmen ulaşılmadığını bildiğimiz aileler var” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki Eylül ayından itibaren gribe karşı geniş kapsamlı aşılama çalışmalarının başlaması gerektiğinin altını çizen Azap şöyle devam etti;
“Geçtiğimiz dönemlerdeki riskli grup diye tanımladığımız kişilerin yanında öğrenci ve öğretmenleri de içererek aşılama faaliyeti yürütülmesi gerekiyor. Bunun için de aşıya ulaşabilmek gerekiyor. ABD ve İngiltere geçtiğimiz yıla göre kaç milyon doz aşı fazla aldıklarını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuya dair açıklamasını göremedim. İnsanların aşı olmak istediğinde aşılanabilmesi lazım. Sosyal güvence kapsamında bu aşıların ücretsiz olarak temin edilmesi, sosyal güvencesi olmayanlara da ücretsiz sağlanması lazım.“
Prof. Dr. Kayıhan Pala da, 65 yaş üzeri kişilere yönelik kısıtlama kararlarına değinerek, “65 yaş üzeri yurttaşlarımızı evde kalmak zorunda bırakarak onlarda hem beden hem de ruh sağlığı açısından yeni sorunlar yaratma potansiyelimiz var. Bunu göz ardı etmemek gerekir” dedi.
Salgın yeniden yayılırken, 65 yaş üzeri kişiler üzerinden tartışmanın yanlış olacağına vurgu yapan Pala, “Ayrımcılık başta olmak üzere yurttaşlar arasındaki eşit yurttaş olma bağlarını zedeleyecek yaklaşımlardan uzak durmak gerekir. Tek başına 65 yaş üzeri yurttaşlarımıza düzenleme yapmak yerine bir süreliğine kapanmayı tartışacağımız, çalışanlar da dahil tüm vatandaşlarımızı kapsayacak bir yaklaşımı benimsemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.