Tüm gözler Gazze'deyken İsrail Kudüs'te Filistinlilerin evlerinin yıkımını hızlandırıyor

Doğu Kudüs'teki Filistinli aktivistler 'Bu acıya daha fazla dayanamayız' diye uyarıyor.

Fahri Ebu Diyab, 14 Şubat'ta İsrail makamları işgal altındaki Doğu Kudüs'te kapısına dayandığında eşyalarını toplamaya vakit bulamamıştı. Polis önce ailesini tahliye etti, ardından da evini yıkmak üzere bir buldozer gönderdi.

O evde doğup büyüyen 62 yaşındaki Ebu Diyab, "Tüm anılarım o evdeydi" diyor.

"Annemin beni çocukken kucağına aldığı bir resmim bile vardı. Duvarımızda asılıydı ama şimdi yok."

İsrail'in Gazze'ye yönelik yıkıcı savaşının ardından Kudüs Belediyesi, İsrail'in 1967 yılında işgal altındaki Batı Şeria'dan ilhak ettiği ve Kudüs'teki 362.000 Filistinlinin çoğunun yaşadığı şehrin doğu yakasındaki ev yıkımlarını hızlandırdı.

İsrail 2023 yılının ilk dokuz ayında Filistinlilere ait toplam 97 evi yıktı. Yıkımları takip eden ve Filistinlilerin haklarını savunan yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Ir Amim'e göre, Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de İsrail'in güneyindeki yerleşimlere ve askeri karakollara yönelik ölümcül saldırısından bu yana Doğu Kudüs'te 87 ev buldozerle yerle bir edildi.

Aktivistler ve uzmanlar, yıkımlardaki ani artışın, Kudüs belediyesinin, yaklaşık 30.000 Filistinlinin öldürüldüğü Gazze'ye yönelik küresel ilgiden faydalanarak Doğu Kudüs'ten daha fazla Filistinliyi yerinden etmeye çalıştığına işaret ettiğini söylüyor.

Ir Amim'in Uluslararası İlişkiler ve Savunuculuk Direktörü Amy Cohen, "Bu [yıkımlar] kolluk kuvvetleri adı altında yapılıyor -sanki bürokratik bir işlemmiş gibi- ama aslında bu bir devlet şiddeti biçimi ve Filistinlileri şehirden uzaklaştırmak için bir yerinden etme mekanizması olarak hizmet ediyor" dedi.

Fahri Ebu Diyab (Al Jazeera)

Sistematik şiddet

İsrail, Doğu Kudüs'teki Filistinlilere ait evlerin yıkımını, bu evlerin izinsiz inşa edildiğini iddia ederek meşrulaştırıyor. Belediye genellikle sadece çoğunluğu Yahudi olan mahallelerde yeni evler inşa edilmesine izin veriyor.

Yasal ayrımcılık Filistinlileri izinsiz inşaat yapmaya zorladı ve Doğu Kudüs'teki Filistinlilere ait evlerin yüzde 28'ini "yasadışı" hale getirdi.

Doğu Kudüs'te hukuki ve kamusal konularda uzmanlaşmış İsrailli bir avukat olan Daniel Seidemann'a göre İsrail makamları bu evlerin çoğunun yıkılması için emir verdi.

Al Jazeera'ye konuşan Seidemann, "Savaştan önce yaklaşık 20.000 yıkım emri vardı ve bu emirlerin süresi asla dolmadı" dedi.

Askeri operasyonlar için gerekli olmadıkça ev yıkımları uluslararası hukuka göre yasak. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün İsrail-Filistin Direktörü Ömer Şakir, İsrail'in Filistinlilerin evlerini yıkmasına izin verecek yasal bir yapı oluşturduğunu söyledi.

Şakir, "(Yıkımları uygulamak için) farklı mekanizmalar var ve bunların her biri sonuçta Filistinlileri topraklarından zorla çıkarmak ve Yahudi İsrailliler için maksimum toprak elde etmek amacını güdüyor" dedi.

Seidemann, 7 Ekim'den bu yana Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin evlerini kaybetmekten gözle görülür şekilde daha fazla korkmaya başladıklarını söyledi. İsrailli siyasetçilerin ve güvenlik görevlilerinin Filistinlilere yönelik ırkçı söylemlerinde ve şiddet içeren tacizlerinde artış olduğunu belirtti.

"Şu anki gergin atmosfer [Filistinlilerin] eğer bir yıkım kararı varsa, sıranın kendi evlerine de gelebileceğini düşünmelerine neden oluyor" dedi.

"Daha fazla konuşacağım"

Uzmanlar ve aktivistler, Ebu Diyab'ın evinin yıkılmasının bu korkuyu daha da arttırdığını söylüyor.

Kendisi de bir insan hakları aktivisti olan Ebu Diyab, Doğu Kudüs'te yaklaşık 60.000 Filistinliyi temsil eden Silvan bölgesinin seçilmiş sözcüsü. Bölge sakinleri, ev yıkımlarına ve Filistinlilerin işgalci İsrail makamları tarafından maruz bırakıldığı diğer sistematik ayrımcılık biçimlerine karşı konuşması için ona güveniyor.

Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesini önlemeye çalışan yerel bir örgüt olan Jahalin Solidarity'nin Ebu Diyab'la birlikte İsrailli eş direktörü olan Angela Godfrey-Goldstein, "İsrailliler onu ilk kez hedef almıyor" dedi. "Bir keresinde hapse atıldı ve başka bir sefer de oğlu tutuklandı. Mesaj ise 'Babana susmasını söyle' şeklindeydi."

Ebu Diyab, İsrail’in evini yıktıktan sonra konuşmayı bırakıp bırakmayacağı ile ilgili kendisine yöneltilen soruya, “Şimdi her zamankinden fazla konuşacağım” yanıtını verdi.

Filistinli ve İsrailli aktivistler, Filistinlilerin evlerini korumak için savunuculuğa her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğuna inanıyor. Ebu Diyab, 27 Şubat'ta yapılacak belediye seçimleri yaklaşırken, adayların seçmenlerine hitap etmek için kasıtlı olarak daha fazla evin yıkılmasını isteyebileceğine inanıyor.

Şu anda Kudüs belediye başkan yardımcısı olan aşırı sağcı aday Arieh King'in bir sonraki belediye başkanı olmasından endişe ettiğini söyledi. King daha önce İsrail'in bir Yahudi devleti olarak karakterini korumak için Filistinlilerin evlerinin inşasını sınırlamayı amaçladığını belirtmişti.

King, Aralık ayında X'te yaptığı bir paylaşımda Filistinlileri "insanlık dışı" olarak nitelendirmişti.

"Eğer King önümüzdeki seçimlerde bir sonraki belediye başkanı olursa, durum oldukça zorlaşacak. Kendisi açıkça Filistinlilerin evlerini yıkmak ve Filistinlileri öldürmekle tehdit etti." diyor Ebu Diyab.

'Bir tepki oluşacaktır'

Ebu Diyab, hayatını Godfrey-Goldstein ve diğer aktivistlere borçlu olduğunu, çünkü polis evine baskın düzenlediğinde gazetecileri ve insan hakları örgütlerini hızla haberdar ettiklerini söyledi. Yıkımı görüntülemek için gelenler olmasaydı polisin kendisini ciddi şekilde yaralayabileceğine ya da öldürebileceğine inanıyor.

"Yaklaşık 20-30 polis içeri girdiğinde eşim uyuyordu. Başımıza gelenler yüzünden travma geçiriyoruz"

Ancak Ebu Diyab hayatta kalsa da, kendisi ve ailesi -çocukları ve torunları- artık evsiz. Ebu Diyab sık sık bir evden diğerine geçerek yakınlarının evlerinde yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını ifade ediyor.

Ebu Diyab yıkım masraflarını karşılayamayacağından da endişe ediyor. İsrail makamları genellikle Filistinli sakinlerden evlerinin buldozerlerle yıkılmasının yanı sıra ev sakinlerini tahliye etmek ve binaların güvenliğini sağlamak için görevlendirilen polis memurlarının maaşlarını da ödemelerini istiyor.

Ebu Diyab toplam faturanın 20.000 ya da 30.000 dolar olmasını bekliyor. Ancak onun önceliği, neden evsiz kaldıklarını anlayamayacak kadar küçük olan torunlarına yeni bir ev bulmaya çalışmak.

İki yaşındaki torunu geçenlerde ona polisin evlerini neden yıktığını sordu. Nasıl cevap vereceği konusunda hiçbir fikri olmadığını söyledi.

Ailesi için güçlü kalmaya çalışsa da Ebu Diyab gelecek için endişeleniyor ve İsrailli yetkililer ev yıkımlarını hızlandırmaya devam ederse Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin eninde sonunda öfkeden patlayacağı konusunda uyarıyor.

Ebu Diyab, "Bir tepki oluşacak, insanlar buna uzun süre dayanamaz" dedi.

Kaynak: Mepa News, Al Jazeera

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Haberler Haberleri