Türkiye-AB ilişkileri, üyelik müzakerelerinin yoğun bir şekilde sorgulandığı bir dönemden geçiyor. Yıllar önce Almanya ve Fransa'nın üyeliğe alternatif olarak savunduğu "stratejik ortaklık"ın altyapısı mı hazırlanıyor?
DW Türkçe'den Hilal Köylü'nün haberine göre, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’ın Türkiye’de yaşananlardan endişe duyduklarını Ankara’da dile getirmeleri Ankara-AB hattındaki gerginliği iyice su yüzüne çıkardı.
Mogherini ile Hahn, AB ile üyelik müzakerelerinin sürmesi için Türk hükümetinden "reformist adımlar" beklemekten vazgeçmeyecekleri mesajı veriyor. Ancak Türk tarafı bununuzun süredir AB cephesinde konuşulan “Türkiye ile işbirliğine tam üyelikten öte yeni bir çerçeve çizilmesi” arayışını yansıttığı görüşünde.
Ankara’da toplanan Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısında taraflar "Ortak çıkarlarımız doğrultusunda ilerleyeceğiz” mesajına vurgu yaparken Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakere sürecinin geleceğinin ne olacağı önümüzdeki dönemin en kritik sorusu.
İlişkilere "stratejik ortaklık" damgası
Ankara’daki AB diplomatları bu süreci Türkiye’nin reformlar konusunda atacağı adımların belirleyeceğini belirtirken Türkiye-AB ilişkisine "stratejik ortaklığın" damga vurduğunu söylüyor. Öyle ki, siyasi diyalog toplantısı sonrası yayımlanan ortak açıklamada da “Türkiye-AB ilişkisinin stratejik öneminin altı çizilmiştir” deniyor.
Peki, AB'li yetkililerin uzun bir süredir dillendirdikleri Türkiye ile "stratejik ortaklık ilişkisi" ne anlama geliyor? Türkiye ile AB'nin bu konuda birbirlerine yaklaşımı nasıl gözlemleniyor?
"Üyelik ilişkisinin yürümediğini iki taraf da gördü”
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen, AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn’ın Türkiye ziyaretinden hemen önce Türkiye ile üyelik müzakerelerinin bitirilmesi gerektiğini söylediğini hatırlatıyor. Ülgen, “Hahn bunu söylemişse de pratikte AB’nin Türkiye’yle üyelik müzakerelerini bitirmesi mümkün değil. Çünkü AB’de kararlar oy birliğiyle alınıyor. 28 üye bu konuda oy birliğine varamaz” diyor.
Ülgen’e göre ancak Türkiye kendisi isterse AB’ye tam üyelik sürecini bitirebilir. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz AB üyeliğini referanduma götürebiliriz” çıkışını hatırlatan Ülgen, “Üyelik ilişkisinin ilerlemediği bir gerçek. Bunu iki taraf da pratikte görmüş durumda” diyor.
Hem AB’nin hem de Türkiye’nin öncelik verdikleri alanlarda (gümrük birliği, terörle mücadele, mülteci sorunu) ilişkileri geliştirme moduna girdiklerini anlatan Ülgen, bu modun tam üyeliğe bir alternatif mi yoksa tamamlayıcı bir parça mı olduğu sorusunun önümüzdeki dönem Türkiye-AB ilişkilerinin temel sorusu olacağını söylüyor.
AB’nin de, Türkiye’nin de bu soru üzerinde durduğunun son dönem yapılan açıklamalardan açıkça anlaşıldığını belirten Ülgen, ancak iki tarafın da net bir çizgiye gelemediğini dile getiriyor. “Gümrük Birliği konusunda yeni bir açılım yapılabilseydi, Türkiye-AB ilişkisine yeni bir çerçeve çizilebilirdi ancak o konuda da açılım yapılamıyor. AB, bu konuda da Türkiye’ye demokratik reform sürecini hatırlatıyor” diyen Ülgen, tarafların yaşadığı açmazın önümüzdeki dönemde kendini daha da açıkça göstereceğini dile getiriyor.
"AB yeni format istiyor”
Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Ebru Turhan da, Türkiye’yle üyelik müzakerelerine yeni bir format atılması yönündeki fikirlerin uzun süredir Brüksel koridorlarında konuşulduğunu söylüyor. “Peki bunu nasıl yapacaklar? İşte bu noktada tıkanmış durumdalar, tam olarak nasıl ilerleyeceklerini bilmiyorlar” diyen Turhan, Ankara’nın ise AB’nin beklediği reformları yerine getirmemekle birlikte "tam üyelik perspektifini koruma" çelişkisi yaşadığı mesajı veriyor. Avrupa’da aşırı sağın yükselişine, Türkiye karşıtlığının çok ses getirdiğine vurgu yapan Turhan’a göre önümüzdeki yıllarda Türkiye-AB ilişkisinin nasıl bir formata oturtulacağı tartışmasının büyümesi kaçınılmaz. Turhan, “Açık olan bir şey var ki, şu an ilerlemeyen bir ilişki var. Ve bu ilişkinin tam üyelik bağlamında bir sıkışma yaşaması çok muhtemel” diyor.
"Ankara AB'den gelen mesajları ciddiye almalı"
Türkiye’nin bir dönem AB Daimi Temsilciliği görevini de yapmış olan emekli büyükelçi Selim Kuneralp ise Türkiye-AB ilişkisinin "tam anlamıyla çıkmaza girdiğini" söylüyor. “Bu öyle bir çıkmaz ki, taraflar yeni bir format atmak istedikleri bu ilişkiyi hiçbir şekilde ilerletemeyecekler” diyen Kuneralp, AB’li yetkililerin son dönemdeki “Türkiye’yle müzakereler bitsin” çıkışlarının Ankara tarafından çok ciddi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kuneralp, “Bu çıkışlar Ankara’ya 'ya reformlar ya da Batı’dan kopmuş bir Türkiye' mesajı niteliği taşıyor. Ankara’nın da hiçbir reformist adım atmayarak tercihini açıkça ilan ettiği görülüyor” diyor. Kuneralp, “Türkiye-AB ilişkisi öyle bir yerde kopacak ki, yeni format arayışları da, stratejik işbirliği beklentileri de unutulup gidecek” değerlendirmesi yapıyor.