Her ülkenin ayrı ayrı değerlendirildiği raporda ülkeler insan ticaretiyle mücadele konusundaki çabaları temelinde 4 kategoriye ayrıldı. Türkiye, önceki yıllarda olduğu gibi en üst grubun bir altında, ikinci grupta yer aldı.
Raporda, bu gruba dahil edilen ülkelerin, “insan ticaretini önlemede asgari standartları tam olarak karşılamadıkları, ancak bunun için önemli düzeyde çabalar gösterdikleri” kaydedildi.
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın kamuoyuna açıkladığı raporda Türk hükümetinin bir önceki raporun hazırlandığı döneme göre insan ticaretiyle mücadele çabalarını arttırdığı belirtildi. Hükümetin bir ulusal eylem planı açıklaması, daha fazla sayıda insan ticareti mağduru tespit etmesi, insan ticaretiyle alakalı konularda devlet ve güvenlik personelini eğitimden geçirmesi ve polis teşkilatı içerisinde insan ticaretiyle mücadelede özel bir birim oluşturması gibi adımları listelendi.
Bununla birlikte bazı kilit alanlarda asgari standartların karşılanmadığı kaydedilen raporda, hükümetin STK idaresindeki bir barınağın kapatılması talimatı verdiği ve başka bir benzer barınağın da yetersiz fon desteği nedeniyle kapanmak zorunda kaldığı anlatıldı.
Ayrıca, kurumlar arası işbirliğinin zayıf olduğu ve bunun da mağdurların tespitini zorlaştırdığı belirtilen raporda, Türk mağdurların tespiti ve ülkede sayıları giderek artan ve hayli korunmasız bir durumda olan olan sığınmacı ve göçmen topluluklarını koruma altına alma çabalarının artırılması gereğine işaret edildi.
Son 5 yıl içindeki raporlarda da belirtildiği gibi, Türkiye’nin, fuhuş ticareti ve zorla çalıştırmaya maruz kalan kadın, erkek ve çocuklar için varış ve transit ülke ve daha düşük bir seviyede de kaynak ülke olduğu kaydedildi. Türkiye’deki insan ticareti mağdurlarının büyük kısmının Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Suriye, Endonezya ve Fas’tan geldiği belirtildi. 2016’da yabancı ülke doğumlu 181 insan ticareti mağdurunun hükümetçe tespit edildiği, bunların 36’sının Suriyeli, 33’ünün Kırgız, 33’ünün Gürcü, 16’sının Özbek ve geri kalan 73’ünün de Endonezya, Moldova, Fas, Pakistan ve Türkmenistan dahil diğer bir dizi ülkeden olduğu bilgisi verildi. 29’u çocuk olduğu belirtilen bu 181 kişinin 163’ünün kadın 18’inin erkek olduğu ifade edildi. 2015’te ise hükümetin tespit ettiği yabancı ülke doğumlu insan ticareti mağdurlarının sayısı 108’di.
Türkiye’nin yüksek sayıda sığınmacı nüfusuna sahip olduğuna ve bu sığınmacıların insan ticaretine karşı giderek daha korunmasız hale geldiklerine dikkat çekilirken, rapor hazırlandığı sırada ülkede tahmini 3 milyon yerlerinden edilmiş Suriyeli, 120 bin Afgan ve 125 bin Iraklı bulunduğu kaydedildi.
Bilinmeyen sayıda Suriyeli sığınmacı ve diğer çocukların sokak dilenciliği yaptığı, lokantalarda, tekstil fabrikalarında, marketlerde, tamirci ya da demir atölyelerinde ve tarımda çalıştıkları, zaman zaman ailelerinin geçimini sağladıkları, bazılarının zorla, olumsuz koşullarda çalıştırıldığı belirtildi. Suriyeli sığınmacı kadın ve kızların da fuhuş şebekelerinin kurbanı olduğu, bazılarının da evlenmeye zorlanarak hizmetçilik ya da fuhuş yaptırıldığı yönünde haberlerin bulunduğu kaydedildi.
Raporun Türkiye kısmında ayrıca, ülkedeki bazı gençlerin, bazen zorlama yoluyla, hem Türkiye hem ABD tarafından terör örgütü olarak niteleyen PKK’ya katıldıkları tespitine yer verildi.
Bakanlığın yıllık raporunda Çin, insan ticareti ve zorla çalıştırmada dünyanın en kötü ülkeleri arasında gösterildi, İran, Kuzey Kore ve Suriye gibi Amerika’nın sürekli hasmane söylem sergilediği ülkelerin arasında yer buldu.
Raporda Çin, insan ticaretiyle mücadelede en alt grupta yer alan 3’üncu gruba düşürüldü. Bu grup, “insan ticaretiyle mücadele için asgari standartları karşılamayan ve bu yönde ciddi çabalar da sergilemeyen” ülkelerden oluşuyor.
Raporda Pekin’in “bazı adımlar” attığı, ama Sincan’daki yerel yetkililerin “Uygur erkek ve kadınları zorla çalıştırdığı”, Kuzey Koreliler'i insan ticaretine maruz kalmış olabilecekleri olasılığını araştırmadan ülkelerine iade ettiği, insan ticaretiyle mücadelede güvenlik birimlerinin çabalarını azalttığı ve Çin erkek, kadın ve çocukları tuğla ocaklarında, kömür madenlerinde ve fabrikalarda zorla çalıştırdığı tespitlerine yer verildi.
Ayrıca kırsal bölgelerden kandırılarak toplanan Çinli kadın ve kızların kent merkezlerine götürülerek fuhuşa zorlandığı da belirtildi.
Çin’in raporda en alt gruba alınması, Başkan Donald Trump’ın Kuzey Kore’nin nükleer programını dizginlemede Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in katkısını almaya çalıştığı bir dönemde Washington ve Pekin arasındaki ilişkilerde yeni gerilimlere neden olabilir.
Raporda diğer 22 ülkede insan ticaretiyle mücadelede en alt grupta yer aldı. Bu ülkeler şöyle sıralanıyor: “Belarus, Belize, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Komoros, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kongo, Ekvator Ginesi, Eritre, Gine, Gine-Bissau, İran, Kuzey Kore, Mali, Moritanya, Rusya, Güney Sudan, Sudan, Suriye, Türkmenistan, Özbekistan ve Venezuela.”
Raporda, Rusya’nın Kuzey Kore’yle “ikili anlaşmalarını koruduğu ve son dönemde genişlettiği”, böylece Pyongyang’ın “Rus topraklarında çalışma kampları” işletebileceği ve binlerce Kuzey Koreli işçinin zorla çalıştırılmaya maruz kaldığı kaydedildi. Yetkililerin, zorla çalıştırılmış olmaları olası kişiler üzerinde araştırma yapmadan onları yakaladığı ve sınır dışı ettiği, fuhuşa zorlanan mağdurlara da adli kovuşturma uyguladığı belirtildi.
Raporda 3’üncü grupta yer alan ülkelere, ABD’yle kültürel değişim programlarına katılmalarına yasak getirilmesi gibi yaptırımlar uygulanabiliyor. Ancak geçmişteki ABD başkanları, listenin en alt sırasında yer alan ülkeleri bu yaptırımdan muaf tuttu ve Trump da aynısını yapabilir.
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson raporun sunumunda, insan ticaretini “zamanımızın en trajik insan hakları sorunlarından biri” olarak tanımladı. Bu sorunun aileleri böldüğünü, küresel piyasaları bozduğunu, hukukun üstünlüğünü zedelediğini ve diğer uluslararası suç eylemlerini teşvik ettiğini, kamu güvenliği ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğunu belirten Tillerson, “Ancak en kötüsü, bu suç insan oğlundan özgürlükleri ve itibarlarını çalıyor. İşte bu yüzden insan ticareti belasına son vermek için çaba göstermeliyiz” dedi.
Rapora göre, dünya genelinde insan ticareti suçundan 10 binin altında mahkumiyet bulunuyor ancak insan ticareti mağdurlarının sayısının 10 milyonları bulduğu tahmin ediliyor.
Kaynak: Amerika'nın Sesi