ABD Hazine ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan heyet, Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirdiği görüşmede Türkiye’den beklentilerini dile getirdi. Görüşmeye katılan Türk heyetinde diplomatik yetkililerle birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı temsilcileri de yer aldı. ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan 8 Mayıs’ta çekildiğini hatırlatarak İran için alınan yaptırım kararının "müttefiklik" ilişkisi doğrultusunda Türkiye tarafından da benimsenmesi gerektiği mesajı veren yabancı heyetin, Türkiye'den bu konuda bir "uygulama takvimi" istediği de diplomatik kulislerde konuşulmaya başlandı.
DW Türkçe’nin ulaştığı Türk diplomatik yetkililer, Türkiye ile İran arasındaki komşuluk ilişkisinin "hızlı ve ani kararlarla" yürütülemeyeceğini belirterek ABD'nin Türkiye'den beklentilerine "hızlı yanıt vermenin" mümkün olmadığına dikkat çekti. ABD’li heyetin ziyaretinin ardından Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da "İran gerek ekonomik ve ticari ilişkilerimiz gerek enerji ithalatımız bakımından önemli bir komşumuzdur. Bu nedenle ABD’nin bu alanda uygulayacağı yaptırımlar yakından izlenmeye devam edilecektir” mesajı öne çıktı.
Diplomatik yetkililer Ankara-Washington hattında sadece İran’a yaptırımlar değil, terörle mücadele başta olmak üzere birçok konuda son dönemde yoğun bir temas trafiği yaşandığına vurgu yapıyor. Bu trafikte "terör örgütü" suçlamasıyla Türkiye’de tutuklu bulunan ABD’li papaz Andrew Brunson’ın tutukluluk halinin devamına ABD’nin gösterdiği tepki ile Türkiye’nin "terör örgütü lideri" olarak gösterdiği Fethullah Gülen’in ABD’den iadesinin bir türlü gerçekleşmemesi dikkat çekiyor. Hem ABD hem de Türkiye’nin bu konulara yoğunlaşmış dikkatinin, İran’a yaptırımlar konusunda nereye evrileceği de merak konusu.
"Ankara direnemez”
Peki Türkiye İran’a yaptırımlarda "hızlı hareket planı" isteyen ABD’ye karşı bir pozisyon geliştirebilir mi? Türkiye-ABD ilişkilerini çok yakından izleyen, Washington’da bir dönem Türkiye’nin büyükelçiliğini de yapmış olan emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, DW Türkçe’nin bu sorusuna “Türkiye’nin alabileceği hiçbir pozisyon yok” yanıtını veriyor. Loğoğlu’na göre Türkiye ikili komşuluk ilişkilerinin önemini de vurgulasa, İran’la ekonomik ilişkinin kendisi için vazgeçilmez olduğunu da söylese, ABD’nin baskısından kurtulamayacak.
Loğoğlu, ABD’nin İran’a yaptırım konusunda istisna isteyen tüm ülkeleri geri çevirdiğini hatırlatıyor ve “Kendi hedeflerine kilitlenmiş bir ABD var karşımızda. ABD’nin Rusya ile de yakın temas kurduğunu dikkate alırsak, bölgede İran’ı tek başına bırakmaya çalışma politikasının önümüzdeki süreçte daha da öne çıkacağını görebiliriz” diyor. Loğoğlu, “Sadece İran değil Türkiye de tam anlamıyla ABD’nin kıskacına girmiş durumda. Ankara’nın, ABD’nin baskılarına uzun süre direnmesi mümkün değil” değerlendirmesini yapıyor ve Ankara’nın yumuşak bir diplomasiyle sorunların nasıl çözülebileceğine kafa yorması gerektiğini söylüyor.
“Altın takası olabilir”
Türkiye’nin ABD’nin İran’a yaptırım beklentisi karşısında ne yapabileceği konusunda DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan güvenlik uzmanı Metin Gürcan da, “Türkiye’nin İran kaynaklı enerjiye yaşamsal ihtiyacı var. Ekonomide yaşadığı sıkıntı da ortada” hatırlatması yapıyor. Türkiye’nin özellikle küçük ve orta boy işletmeleri (KOBİ) ekonomik anlamda sıkıntıya sokacak şekilde İran’la ticareti kesintiye uğratamayacağını düşünen Gürcan, “Ankara, İran’a ticari yaptırımların etrafında dolaşacaktır bir süre ve belki altın takası gibi bir formül geliştirecektir” öngörüsünde bulunuyor.
ABD’nin Türkiye’ye dönük baskısının önümüzdeki süreçte daha da yoğunlaşacağını belirten Gürcan’a göre Washington yönetiminin Türkiye için koyduğu asıl hedef “İran-Rusya-Türkiye blokunu parçalamak, Türkiye'yi bu bloktan uzaklaştırıp, koparmak”. İran-Rusya-Türkiye blokunun özellikle Suriye konusunda ABD’nin karşısına çıktığını anlatan Gürcan, tıpkı Ankara-Washington arasındaki Menbiç anlaşması gibi İran’a uygulanacak yaptırımlar konusunda Ankara’yla varılacak olası bir anlaşmanın da ABD’nin hedefine uygun olacağını söylüyor. Gürcan, “Ama bu biraz zaman alacakmış gibi görünüyor. Ankara ile Washington arasındaki müzakere konuları her geçen gün sadece artmakla kalmıyor, derinleşiyor da” yorumu yapıyor.