20 Ekim 1991 seçimleri modern Türkiye tarihinde kritik bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Bu seçimle beraber "Özallı yıllar" olarak bilinen dönem kapanmış, 2002'ye kadar sürecek olan çatışmalı, gergin, siyasi ve ekonomik krizlerle dolu olan bir dönem açılmıştır.
1991-2002 dönemi, Türkiye'de 2002'de başlayacak olan ve halen içinde bulunulan bir sonraki dönem olan "AK Partili yıllar"a da tepkisel yönden kaynaklık etmesi açısından önemlidir.
Tarihi arka plan
12 Eylül darbe sürecinin ardından yapılan ilk seçim olan 6 Kasım 1983'te ANAP ve lideri Turgut Özal (1927-1993) tek başına iktidara gelmişti.
Özal, serbest piyasa ekonomisi ve siyasi açıdan kısmi serbestleşme ile ünlü "Özallı yıllar" dönemini başlatmıştı.
Fakat 1988'den itibaren ANAP yıpranma sürecine girmiş, 1989'da cumhurbaşkanı olup ANAP'tan ayrılan Özal'ın dışarıdan ANAP'ı yönetme girişimleri de başarılı olamamıştı.
Haziran 1991'de ANAP'a, sadece ANAP lideri değil başbakan da olan Yıldırım Akbulut'u (1935-2021) devirerek lider seçilen Mesut Yılmaz (1947-2020) ülkeyi erken seçime götüreceğini açıklamıştı.
Seçim sonuçları
20 Ekim 1991 seçimlerinin sonuçları ise şu şekilde olmuştu (450 milletvekili)
- Doğru Yol Partisi (DYP): %27, 178 milletvekili
- Anavatan Partisi (ANAP): %24, 115 milletvekili
- Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP): %20,7, 88 milletvekili
- Refah Partisi (RP): %16,9, 62 milletvekili
- Demokratik Sol Parti (DSP): %10,7, 7 milletvekili
1983-1995 döneminde uygulanan çift barajlı d'hondt seçim sistemi daha yüksek oy alan partileri ekstra avantajlı kıldığından Süleyman Demirel (1924-2015) liderliğindeki DYP diğer partilerden çok yüksek oy almamasına rağmen meclisteki dağılımda ekstra avantajlı konuma geçmişti.
DYP ve ANAP'ın ikisinin de merkez sağ partisi olması nedeniyle koalisyon kurabileceklerine dair iddialar Demirel'in, CHP ve diğer sol geleneklerin taşıyıcısı olan Erdal İnönü (1926-2007) liderliğindeki SHP ile koalisyon kurmayı tercih etmesiyle boşa çıkmış oldu.
En çok milletvekili sayısına sahip olan ANAP ise iç çekişmeleri nedeniyle bu seçimi takip eden dönemde etkili bir muhalefet gösterememesi nedeniyle fiilen ana muhalefet rolünü Necmettin Erbakan (1926-2011) liderliğindeki Refah Partisi'ne bıraktı.
SHP'nin bu seçimde "PKK yandaşlığı" ile suçlanan HEP ile seçim ittifakına girmesi Batı illerindeki oyunu düşürdü. Seçimin ardından 22 HEP milletvekili SHP'den istifa etti.
RP de bu seçime Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP) ile ittifakla girdi. Bu ittifak da doğu illerinde RP'nin oyunun HEP üzerinden SHP'ye kaymasına neden oldu. Seçimin ardından 19 MHP ve 3 IDP milletvekili RP'den istifa etti.
Gerginlikler, çatışmalar ve krizler
20 Ekim 1991 seçimlerinin ardından açılan mecliste Kürtçe yemin krizi adeta yeni başlayan dönemin habercisi gibiydi. Kuzey Irak'taki gelişmelerin de etkisiyle 1991-1995, özellikle de 1993-1995 dönemi Türkiye'de PKK ile çatışmaların ve bu sebeple yaşanan can kayıplarının zirve yaptığı bir dönem oldu.
Özellikle 1993-1995 döneminde PKK ile mücadele sırasında bölge halkının maruz kaldığı belirtilen kötü muamele de zirveye çıkacaktı.
1993 yılında zirvesine ulaşacak biçimde ülkede suikastler, kanlı sokak olayları, "irtica" tartışmaları ülkeyi gererken yaşanan ekonomik sorunlar 1994'te pik yaptı. Enflasyonun %100'ün üzerine çıktığı bu dönemde sosyal patlama yaşanılmasından korkuldu. İstanbul başta olmak üzere bazı şehirlerde 1993'te zirvesini bulacak şekilde belediyecilik hizmetlerinin iflası ve özellikle uzun su kesintileri hayat kalitesinin bazı açılardan 1970'li yılların bile gerisine gitmesine neden oldu.
Bu dönemde Türkiye'de kolluk gücünün kötüye kullanılması, işkence, kaçırma, faili meçhul cinayet gibi yasa dışı konularda büyük artış yaşandı. Türkiye ve uluslararası çevrelerde "Özallı yıllar" döneminde Türkiye'nin ekonomi ve diğer alanlarda gelecekte büyük atılımlar yapacağına dair beklentiler kayboldu.
Sistem krizinin ve yaşanan sorunlara tepkiselliğin de nedeniyle 1991 ve takip eden dönem bazı uzmanlara göre Türkiye'de İslami hareketlerin en geliştiği dönem oldu. İslami kesimlerin "yaşanan sosyal ve ekonomik sorunların İslam'dan uzaklaşmanın ve mevcut sistemin sonucu olduğuna" dair söylemleri artarak halk İslami bir yaşantıya dönmeye çağırıldı.
Politik istikrarsızlığın da hakim olduğu bu dönemde koalisyonun dağılması nedeniyle 24 Aralık 1995'te RP'nin %21,4 oyla birinci çıkacağı seçime gidildi. Fakat 1996'da başlayan dönem de 20 Ekim 1991 seçimleriyle başlayan dönemin etkilerini taşıyarak 28 Şubat dönemi ve 2001 kriziyle devam etti.
20 Ekim 1991 seçimleriyle başlayan bu dönemin, 2001'de kurulan AK Parti'nin 3 Kasım 2002 seçimleriyle tek başına iktidara gelmesiyle sona erdiği kabul edilmektedir. 1991-2002 dönemine tepkinin etkisiyle seçimleri yeni kurulan AK Parti kazandığı gibi bu seçimlerde 1991-2002 döneminin ünlü politik aktörleri de büyük ölçüde tasfiye olmuştur.
Kaynak: Mepa News