Mohammad Ersan | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News
Ürdünlü yetkililer, önceki gece İsrail'i hedef alan İran füzelerini düşürdüklerini doğrulamasının ardından eleştiri yağmuruna tutuldu.
İran Salı günü geç saatlerde İsrail'e en az 180 füze fırlatmış, büyük patlamaların kulakları sağır eden sesi duyulmadan önce füzeler Tel Aviv ve Kudüs semalarını aydınlatmıştı.
Sosyal medyada dolaşıma giren görüntülerde füzelerin İsrail'in çeşitli bölgelerine isabet ettiği ve bir tanesinin Tel Aviv'in kuzey eteklerindeki Mossad karargahı yakınlarına düştüğü görülüyor. İsrailli yetkililer tesiste hasar oluşmadığını iddia etti.
İsrail'in orta kesimlerinde de füzelerin düştüğü bir dizi alan tespit edildi. Ancak İsrail'in askeri sansürü, politika gereği, yerel ve uluslararası medya kuruluşlarının tam olarak hedeflenen yerlerin ayrıntılarını yayınlamasını yasakladı.
Salı günü geç saatlerde bir açıklama yapan Ürdün Kamu Güvenliği Müdürlüğü, hava savunma sistemlerinin İsrail'e doğru giden füze ve insansız hava araçlarını engellediğini doğruladı.
Açıklamada “Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri ve hava savunma sistemleri Ürdün hava sahasına giren bir dizi füze ve insansız hava aracına karşılık verdi” denildi.
MEE tarafından görülen bir videoda, başkent Amman'ın dış mahallelerinde bir yola düşmüş bir İran füzesi kalıntıları görülüyordu.
Saldırıların ardından Ürdünlü yetkililer müdahalenin "meşru müdafaa ve egemenliğini koruma meselesi" olduğu konusunda ısrar etti.
Hükümet Sözcüsü ve Medya İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed el Mumani yaptığı açıklamada, “Ürdün'ün pozisyonu açık ve nettir, hiçbir taraf için bir çatışma alanı olmayacaktır” dedi ve Ürdünlüleri korumanın krallığın “en öncelikli sorumluluğu” olduğunu sözlerine ekledi.
Ancak bu açıklamalar, Filistinli mültecilerin en yoğun yaşadığı ülkelerden biri olan Ürdün'de pek hoş karşılanmadı.
Ürdün vatandaşı İyod el Rantis, “Eğer Ürdün her şeyden önce geliyorsa, neden kendisine ait olmayan bir çatışmanın içine sürükleniyor?” diye konuştu ve ekledi:
“Ürdün vatandaşı neden Siyonistler ve onların güvenliği ve emniyeti uğruna tehlikelere maruz bırakılıyor. Dahası, Ürdün neden kendisine yönelik olmayan füzeleri vurarak güçlerini ve ekonomisini boşa harcıyor?"
"İsrail'i korumak"
Ürdün'ün İsrail'in müttefiki ve koruyucusu olarak gösterilmesi Amman'da aylardır Gazze'ye yönelik savaşa karşı öfkesini dile getiren pek çok kişiyi de kızdırmış görünüyor.
Ürdün Demokratik Halk Birlik Partisi (Wahda) üyesi Muhammed el Absi yaptığı açıklamada, “Dün tanık olduğumuz şey çelişkili bir tutumdu” dedi ve ekledi:
“İran füzelerinin Siyonist varlığı [İsrail] vurmasına sevinen bir halk vardı. Ancak İran füzelerinin düşürülmesi, Filistin ve Lübnan'daki direnişi destekleyen halk tutumuyla örtüşmüyor”
“İster Ürdün ister yabancı hava savunma sistemleri tarafından düşürülmüş olsun, füzelerin düşürülmesi talihsiz bir olaydır. Bu füzeler Ürdün'ü hedef almadı, o halde neden onları vuruyoruz?”
Ortadoğu ve Filistin konularında analist ve yorumcu olan Lamis Andoni de ABD'den yardım alan ve Washington'la düzenli olarak işbirliği yapan Ürdün'ün müdahaleye zorlandığını ve Amerikan baskısı altında hareket ettiğini söyledi.
Andoni, “Ürdün hükümeti toprakları üzerinden füzelerin ve insansız hava araçlarının geçişini egemenliğinin ihlali olarak görüyor ama aynı zamanda bir Arap ülkesini ya da İran'ı vurmak için hava sahasına giren İsrail ve Amerikan uçaklarını egemenliğinin ihlali olarak görmüyor” dedi.
“Amerika, Ürdün'ü bir batı ittifakı içinde İsrail'i savunmaya adamaya amaçlıyor. Bu Ürdün'ü resmen İsrail'in koruması yapmıştır” diye ekledi.
Hükümet destekçileri kararı savunuyor
Ürdün 1994 yılında İsrail ile diplomatik ilişkiler kurdu ve iki ülkenin Filistin'in işgalinin ötesine geçen çok sayıda bölgesel güvenlik meselesinde işbirliği yaptığı biliniyor.
Ancak Gazze'deki savaşın patlak vermesinden bu yana, Amman'ın ateşkes için bastırmasına ve kuşatma altındaki bölgede yardım dağıtma çabalarını defalarca duyurmasına rağmen, giderek artan sayıda Ürdünlü hükümetin İsrail ile yaptığı barış anlaşmasını eleştirmeye başladı.
Mart ayı sonlarında binlerce Ürdünlü Amman'da her gece gösteri düzenledi ve bazıları İsrail Büyükelçiliğini basmaya çalıştı. Eylül ayında ise Gazze'ye yönelik savaşa karşı büyük protestolara öncülük eden İslami Eylem Cephesi (IAF) parlamento seçimlerinde önemli kazanımlar elde ederek uzun süredir aşiret ve hükümet yanlısı grupların hakim olduğu 138 sandalyeli parlamentoda 32 sandalye kazandı.
Yine de bazı hükümet yanlıları füzeleri durdurma kararını savunarak bunun Amman'ın güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu söyledi.
Askeri uzman ve siyasi analist Nidal Abu Zeyd verdiği bir demeçte, “Bu füzeler Ürdün hava sahasını herhangi bir koordinasyon ya da krallığın haberi olmadan geçti ve biz egemen bir ülkeyiz” dedi ve ekledi:
“Ürdün'e düşen parçalar patlayıcı başlık değil, füze gövdesiydi ve bu da hava savunma sistemlerinin havada patlayan füzeyle ilgilendiği anlamına geliyor”
Analist füzelerden bazılarının Ürdün hava savunma sistemleri tarafından, bazılarının ise İsrail'in “David's Sling” ya da bölgede ve USS Dwight D Eisenhower uçak gemisinde bulunan ABD hava savunma sistemleri tarafından vurulduğunu söyledi ve ekledi:
“Dolayısıyla bu füzeler Ürdün hava sahasının dışında atmosferin üst katmanlarında vurulmuş ve daha sonra Ürdün'ün içine düşmüştür.”
Kaynak: Mepa News