Almanya’nın en prestijli gazetelerinden Süddeutsche Zeitung Venezuela’da Maduro ile Guaido arasındaki iktidar mücadelesini şu şekilde yorumluyor:
"Maduro kanadı zayıflasa da hala belli bir güce sahip. Hükümet yanlısı gösterilerin fotoğraflarına bakanlar, Venezuela’nın yoksul mahallelerinde, “Barrios“larda yaşayan çok sayıda yaşlı ya da yaşlanmakta olan insan görecektir. Bu insanlar, her ne kadar artık bayatlamış bir diktatörlüğe dönüşmüş olsa da, Chavist devrimin yolundan ayrılmak istemiyor. Maduro’nun bağımlılık, menfaat ve oportünizm ağında, bu binlerce komite ve milis organizasyonu ile Küba ve Nikaragua modellerini örnek alan yapıda hala kendilerine bir destek bulan insanlar, Guaido’nun vadettiği liberal serbest piyasada benzer bir dayanak göremiyor. Maduro’nun modeli sürdürülebilir değil, ancak yoksul mahallelerde yaşayanların tek düşüncesi bir sonraki günü nasıl atlatacağıdır. Aynı Nicolas Maduro’da olduğu gibi."
Aynı konuyu irdeleyen Nordwest-Zeitung gazetesi ise Venezuela’da gerçek iktidar sahibinin ne Maduro ne de Guaido olduğunu, yaşanan gelişmelerin gösterdiğini ifade ediyor:
"Venezuela’daki iktidar mücadelesinde yaşanan son darbe girişimi bu Güney Amerika ülkesinde iplerin kimin elinde olduğunu gösterdi. Ne devlet başkanı Nicolas Maduro, ne de kendini başkan ilan eden Guaido, iktidarın gerçek sahibi Venezuela ordusu. Bu ordu olmasaydı otoriter bir yönetim sergileyen Maduro, uyguladığı kötü ekonomi politikaları altında ezilen ve açlıkla mücadele eden halk tarafından çoktan iktidardan kovulmuştu. Ancak Maduro iktidarın belirleyici noktalarına generalleri atadı. Bu generaller ellerindeki bu gücü niçin gönüllü olarak bıraksın? Maduro’ya ve ordu yönetimine karşı koyamayacakları bir teklifte bulunulması gerekiyor. Bu teklifin onlara iyi bir gelecek vadetmesi gerekiyor. Venezuela’da kansız bir iktidar değişimi sadece böyle mümkün olabilir."
Venezuela konusunu sayfalarına taşıyan bir başka gazete olan Volksstimme ise, ABD ve Rusya’nın bu denli müdahil olmalarının, Venezuela’nın sahip olduğu petrol yatakları ile ilgili olduğu görüşünde:
"Nicolas Maduro su ana dek Guaido’nun birçok girişimine göz yumdu. Ancak Guaido’nun darbe çağrıları arttıkça Maduro’nun üzerindeki hamle yapma baskısı artıyor. İktidarını korumak istiyorsa güç gösterisinde bulunmak zorunda kalacak. Gidişat tarafların bir final kapışmaya doğru gittiğini gösteriyor. Maduro ise bu kapışmada çok da sert olamayacağının farkında. Zira sertlik dozajı belli bir sınırı aşarsa, bir Amerikan müdahelesiyle karşılaşabilir. Rusya gibi Amerika Birleşik Devletleri de kendi çıkarlarını gözetiyor. Venezuela’nın iç siyasi çekişmesi, dış politika sahasında büyük güçlerin, bu Güney Amerika ülkesinin muazzam petrol yatakları üzerindeki taktik mücadelesine dönüşmüş durumda."
Badische Neueste Nachrichten gazetesi, Almanya’nın Nisan ayı boyunca üstlendiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başkanlığı görevinin kısa bir bilançosunu çıkarıyor:
"Konsey başkanlığının Almanya’ya kayda değer bir getirisi olmadı. 2019 yılının Nisan ayı, güvenlik konseyi yıllıklarına diplomatik açıdan parıltılı bir dönem olarak geçmeyecek. Büyük güçlerin Birleşmiş Milletler’e yönelik hesaplı saldırıları göz önüne alındığında, iyimserler bile farklı bir şey beklemiyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, içinde bulunduğumuz, ülkelerin bu başına buyruk hareket etme devrinde savaş ve barışla ilgili önemli kararlar verebilmekten uzak."