İslamcı grup Eş Şebab ilk olarak 2006 yılında ABD destekli Etiyopya birliklerinin Amerikan insansız hava araçlarının koruması altında Somali'yi işgal etmesi ve İslami Mahkemeler Birliği (İMB) adlı şeriat mahkemeleri koalisyonunu devirmesiyle öne çıktı. Eş Şebab İMB'nin gençlerden oluşan bir kanadıydı.
Silahlı grup zamanla direnişin sembolü haline geldi. Takip eden yıllarda Eş Şebab silahlı bir isyan hareketinden Somali'de güvenlik, yönetim ve savaş dahil olmak üzere pek çok alanda Somali hükümetini geride bırakan paralel bir hükümete dönüştü. Somali'nin çatışmalarla dolu Galgudud bölgesindeki son gelişmeler de bunu kanıtlar nitelikte.
Ağustos sonu itibariyle Eş Şebab savaşçıları, hükümet birliklerinin mevzilerini terk edip aniden geri çekilmelerinin ardından 24 saatlik bir süre içinde Somali'nin Galgudud bölgesinde beş ayrı kasabayı ele geçirdi.
Bu gerilemeler, hükümetin bir yıl boyunca Somali'nin orta kesimlerinde Eş Şebab'ın kontrolündeki bölgelerin içlerine doğru ilerleyişini tersine çevirdi.
Eş Şebab tarafından elde edilen bu son kazanımlar, birkaç gün önce Galgudud bölgesinde gerçekleşen ölümcül bir saldırıyla aynı zamana denk geldi. Bu saldırıda 100'den fazla hükümet askerinin öldüğü bildirildi. Bu, Batı destekli kırılgan hükümetin bir yıl önce savaş ilan etmesinden bu yana savaş alanındaki en büyük kayıp anlamına geliyor.
Silahlar ve idare
Eş Şebab'ın direncinin ve artan ivmesinin altında yatan kilit faktörlerden biri, isyancıların yönetime ve yönettikleri bölgelere hizmet sağlamaya öncelik vermiş olmaları.
Bu durum militan grubun yönetim tarzında, mali açıdan kendi kendine yeterliliğinde, kontrol ettikleri bölgelerde suçun ortadan kaldırılmasında ve hükümet kontrolündeki bölgelerde yaşayan çok sayıda sivilin popülerlik kazanan Eş Şebab tarafından yönetilen şeriat mahkemelerine akın etmesinde görülebilir.
İşin özünde, Eş Şebab bir yandan tabandan meşruiyet sağlamanın, diğer yandan da Somali'nin genellikle karmaşık olan klan temelli toplumunda yol almanın önemini anlamış durumda.
Bu süreçte grup, yerel topluluklardan destek alarak hükümetin bu toplulukları kendi saflarına çekme girişimlerini engelledi. Bu durum, hükümet güçleri ilerledikçe Eş Şebab ile birlikte daha derindeki bölgelere sığınan kırsal topluluklarda kendisini gösteriyor
International Crisis Group'ta kıdemli bir Doğu Afrika analisti olan Omar S. Mohmood'a göre, tabandan gelen meşruiyeti sağlamak savaşın merkezinde yer alıyor. Mohmood şöyle söylüyor:
"Uzun vadede hükümetin Eş Şebab'a kıyasla daha iyi bir seçenek olduğunu göstermesi gerekiyor. Toplumları bu şekilde kazanacaklar ve özünde bu yerel düzeyde toplum desteği için verilen bir mücadele. Hem Eş Şebab hem de hükümet toplum desteği için yarışıyor."
Somali hükümeti Eş Şebab'ı birçok bölgeden çıkarmayı başarmış olsa da, bu topluluklardaki hükümet desteği, muhtemelen yeni kurtarılmış bileşenlere herhangi bir düzen ve tıbbi ve eğitim hizmetleri gibi temel hizmetler sağlamadığı için düşük kalıyor.
Mohmood, "Başta insani yardım malzemeleri olmak üzere acil hizmetlerin sunulmasını sağlamak ve yönetişim ile idari otoriteyi derinleştirmek, hükümetin ihtiyaç duyduğu uzun vadeli bir mücadeledir." diyor.
Hükümet yeni kurtarılan bölgelerin birçoğunda güvenliği aşiret milislerine ve disiplinsiz askeri birliklere devretti ki bu birlikler çoğu zaman Somali hükümetinin gözetiminden yoksun.
Hirşabel eyaletindeki Orta Şabel bölgesi bunun ders niteliğindeki bir örneği. Geçtiğimiz sonbaharda hükümetin harekatının odak noktası olan bölge, şu anda bir iktidar boşluğu ve savaşan klanlar arasındaki rutin şiddet olaylarıyla boğuşuyor.
Bu yılın başlarında yarı özerk eyaletin başkanı Ali Guudlawe'nin vahim durumu ele alan bir basın toplantısı düzenlemesi ve merkezi hükümeti duruma el koymaya çağırmasıyla durum doruk noktasına ulaştı.
Çok kısa bir süre önce Eş Şebab bu geniş topraklara hükmederken bu sorunlar yoktu. Eş Şebab klan anlaşmazlıklarını ve yerel ihtiyaçları hassas bir şekilde dengelemeyi ve yönlendirmeyi başarırken, yozlaşmış yönetim uygulamalarından uzak durdu.
Aynı şey, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'ne göre dünyanın en yozlaşmış ülkesi olan Somali hükümeti için söylenemez.
ATMIS'in çekilmesi
Somali'deki savaş, değişen bağlılıkların bir norm olduğu çok yönlü bir çatışma. Birçoklarının sonsuza dek sürecek bir savaş olarak tanımladığı bu çatışma, sayısız sivilin hayatına mal oldu.
Yabancı güçlerin Somali'den çekilmeye başlamasıyla birlikte ülkede bir belirsizlik havası hakim. Çekilmenin Aralık 2024'e kadar tamamlanması planlanıyor. İlk olarak 2007 yılında ülkeye konuşlandırılan Somali'deki Afrika Birliği Geçiş Misyonu (ATMIS), kırılgan haldeki Geçici Federal Hükümeti (TFG) desteklemek ve başta Eş Şebab olmak üzere çeşitli grupları engellemek üzere Somali'ye gönderilmişti.
O zamandan bu yana Afrika Birliği birlikleri bazı kazanımlar elde etti. Buna Eş Şebab'ın çoğu büyük şehirden ve kentsel alanlardan çıkarılması da dahil.
ATMIS koalisyonu altında görev yapan yaklaşık 3 bin yabancı asker bu ayın sonuna kadar Somali'den çekilecek. ATMIS bünyesinde görev yapan 2 bin yabancı asker Haziran sonu itibariyle Somali'den çekilerek boşaltılan askeri üsleri ve kontrolü Somali ordusuna devretmişti.
Ancak çekilmenin ilk aşamasından sadece birkaç gün sonra Eş Şebab, birkaç gün önce Kenya güçleri tarafından boşaltılan Geriley kasabasını ele geçirdi. Kenya sınırına sadece 12 kilometre uzaklıktaki Geriley bugün hala Eş Şebab'ın kontrolü altında.
Geriley'de yaşananlar, yabancı askerler Somali topraklarını kalıcı olarak terk ettiğinde Somali'deki pek çok kasaba, ilçe ve şehri bekleyen akıbete dair bir uyarı niteliği taşımakla kalmıyor, aynı zamanda sahadaki durumun ne kadar değişken olduğunu da gösteriyor.
Somali'nin güvenlik aygıtı son derece kırılgan ve dışarıdan, yani Batı'dan gelen desteğe bağımlı. Uluslararası toplum tarafından harcanan milyarlarca dolara rağmen Somali güvenlik güçleri sahayı kontrol etmekte, kazanımlarını değerlendirmekte zorlanıyor. Bu güçler çoğu zaman kargaşa içinde ve klan fay hatları boyunca bölünmüş durumda. Bu durum felakete davetiye çıkarabilir.
Öte yandan Eş Şebab, Somali'deki sürekli değişen ortama ve dinamiklere uyum sağlayabildiğini göstermiş vaziyette. ABD ve Türkiye'nin hava desteğini alan Somali hükümet birliklerine ve müttefik yabancı güçlerle karşı karşıya gelmelerine rağmen, isyancılar hala kendi arka bahçelerinde Somali hükümetine karşı üstünlük sağlayabiliyor ve onu geride bırakabiliyor.
Bu gerçeklere rağmen Somali hükümeti, uluslararası toplum Mogadişu'daki çiçeği burnunda hükümeti terk etmeye hazırlanırken sınırlı kaynaklara, azalmış bir insan gücüne ve azalan Batı finansmanına rağmen 2024'ün sonlarında ayrıldıklarında güvenlik sorumluluklarını ATMIS'ten devralma konusunda kararlı.
"2024 yılı sonuna kadar güvenliğin tamamen Somali güvenlik güçleri tarafından devralınması zor bir hedef. Gördüğümüz şey, sahadaki gerçekleri dikkate almak zorunda olmayan bir zaman çizelgesi hususunda çok fazla baskının dillendirilmesi." diyor Mohmood.
Birçok uzman, hükümetin Aralık 2024 zaman çizelgesini onaylama konusundaki istekliliğine ilişkin aynı endişeleri paylaşıyor ve bu durum, savaşın idaresi nedeniyle ülkenin farklı kesimlerinde artan kızgınlıkla birleşiyor.
Afrika Boynuzu güvenlik analisti Abdinur Abdella, "ATMIS Aralık 2024'e kadar beklendiği gibi tamamen geri çekilirse ve hükümet ile güvenlik aygıtı şu anki haliyle kargaşa içinde kalırsa, Eş Şebab'ın ülkeyi ele geçirme ihtimali hepimizin yüzleşmek zorunda kalacağı bir gerçektir." diyor.
İlerlemek
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud iki arada bir derede kalmış durumda. Hükümeti geri dönüşü olmayan bir savaşın içine fazlasıyla gömülmüş vaziyette. Ancak klanları ve Somali federal devlet başkanlarını hükümetinin Eş Şebab'a karşı yürüttüğü savaşa katılmaya ikna edemiyor.
Mahmud esasen bir eli arkadan bağlı olarak savaşıyor. Bu durum, hükümetin savaşı ele alış biçiminin halkın pek çok kesimi nezdinde meşruiyetinin olmamasına bağlanabilir.
Somali hükümetinin galip gelebilmesi için kalpleri ve zihinleri kazanmanın Eş Şebab'ın peşinde koşmaktan daha fazlasını gerektirdiğini anlaması önem arz ediyor.
Tabandan yönetişim yoluyla yerel toplulukları güçlendirmeye ve devletin desteğiyle hizmetlere ve güvenliğe erişim sağlamaya odaklanmak muhtemelen başarıyı artıracak. Bu ancak yerel topluluklar arasında uzlaşma sağlandığında başarılabilir.
Otuz yılı aşkın bir süre savaş halinde yaşadıktan sonra Somali halkı arasında şikayetler ve güvensizlik derin bir şekilde devam ediyor. Uzlaşma, gerçek barış ve ulus inşası yolunda çok önemli bir adım olmayı sürdürüyor.
Mohamed Gabobe tarafından kaleme alınan ve The New Arab'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.