İsrail'de parlamentodan geçen tartışmalı "Yahudi ulus devleti” yasa tasarısına tepkiler gelmeye devam ediyor. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin sözcüsü, yeni yasadan "endişe duyduklarını” dile getirdi. "Demokrasi ve azınlık hakları da dahil olmak üzere eşitlik, toplumlarımızı tanımlayan temel değerlerdir” diyen sözcü, bu değerlerin "İsrail ile AB arasındaki işbirliğinin temelini oluşturmaya devam etmek zorunda olduğunu” belirtti.
İsrail'den AB Büyükelçisine tepki
Yasa tasarısını ırkçı eğilimlere sahip olmakla eleştiren AB'nin Tel Aviv Büyükelçisi Emanuele Giaufret geçen hafta İsrail Dışişleri Bakanlığına çağırılmıştı. Giaufret, eleştirilerinde yasanın özellikle Arap İsraillilerin ayrımcılığa maruz kalmasına neden olacağını belirtmiş, 9 milyonluk İsrail nüfusunun yüzde 20'sinin Arap, yüzde 75'inin de Yahudi olduğunu hatırlatmıştı. İsrail devleti kendini "Yahudi ve demokratik” olarak tanımlıyor. Ancak bu iki terimin yan yana eş değerde bulunup bulunamayacağı sürekli tartışmalara neden oluyor.
Kalın: Irkçı bir adım
Türkiye’den de İsrail'e sert tepki geldi. İsrail parlamentosunda kabul edilen "Yahudi ulus devleti” yasasını en sert biçimde kınadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, yasayı “ırkçı bir adım” olarak nitelendirdi ve "Türkiye Cumhuriyeti olarak dost ve kardeş Filistin halkının uluslararası hukuktan doğan haklarını koruma noktasındaki kararlılığımızı tekrar ifade ediyor, uluslararası toplumu tüm dünyanın gözlerinin önünde yaşanan bu adaletsizliğe tepki vermeye çağırıyoruz” dedi.
Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada da yasanın "çağdışı ve ayrımcı bir zihniyetin ürünü olduğu" ve "evrensel hukuk ilkelerini ayaklar altına aldığı" ifade edildi.
"İsrail devlet tarihinin dönüm noktası”
İsrail parlamentosu, İsrail’i Yahudilerin ulus devleti olarak tanımlayan tartışmalı yasa tasarısını Perşembe sabahı 55'e karşı 62 oyla kabul etmiş, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, kabul edilen tasarıyı, "İsrail devlet tarihinin dönüm noktası” olarak tanımlamıştı.
İsrail'i Yahudilerin tarihsel anavatanı olarak tanımlayan yasa, söz konusu topraklar üzerinde sadece Yahudilerin kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu belirtiyor. "Birleşik Kudüs”ün İsrail'in başkenti ve İbranice'nin ülkenin ulusal dili olarak kabul edildiği yasada, Arapça ise sadece “özel statü” sahibi bir dil olarak ifade ediliyor. Değişiklikten önce Arapça, İbranice ile birlikte resmi dil statüsündeydi.