Yemen'de tüm şiddetiyle devam eden savaş, uluslararası kamuoyu ve medyanın "ateşkes" söylemlerinin gölgesinde kalmış durumda.
Ülkede yaşanan büyük çaplı siyasi ve askeri gelişmelere rağmen Yemen, kendisine medyada ciddi bir yer bulamıyor.
Bu durumda, Yemen'de kapsamlı bir ateşkesin ve siyasi çözüm umutlarının gelişmekte olduğuna dair yaygın bir illüzyonun ciddi rol oynadığını söylemek mümkün.
Ancak ülke, söz konusu bu illüzyonun ortaya koyduğu tasavvurdan oldukça uzak.
Ateşkes ve yeniden yapılanma
Ülkede son dönemde birçok ciddi gelişme yaşanırken, bunların tamamını üç temel sütun üzerine bina etmek mümkün.
Bunlardan ilki ABD'nin Yemen'de başkent Sana dahil olmak üzere önemli bölgeleri kontrol altında tutan İran desteki Husileri (Ensarullah Hareketi) 16 Şubat tarihinde terör listesinden çıkarmasıydı. Eski Başkan Donald Trump döneminde "terör örgütü" ilan edilen Husiler kısa bir süre sonra bu listeden çıkmış oldu.
İkinci ve temel unsur ise 2 Nisan tarihinde ülkede Aden merkezli Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli merkezi hükümet ile Husiler arasında varılan ateşkesti. "İnsani" birtakım gerekçelerle varıldığı ifade edilen ateşkes süreci sürekli olarak uzatıldı ve bugüne kadar yer yer kısıtlı çatışmalar yaşansa da ateşkes süreci korundu.
Üçüncü unsur ise Suudi-BAE projesi paralelinde Yemen'de kurgulanan yeni merkezi hükümet oldu. 7 Nisan'da Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da kurulan "Başkanlık Konseyi", çeşitli askeri ve siyasi liderleri içeriyordu. Konsey içerisinde Müslüman Kardeşler bağlantılı Islah Partisi'nden de, BAE destekli ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi'nden (GGK) de isimler bulunuyordu. Böylece 2012 yılından bu yana ülkeyi yöneten Abdurrabbu Mansur Hadi'nin görevi son buldu.
Bu üç temel gelişmenin ardından, Ağustos ayı sonunda BAE destekli güçler, Husilerle olan çatışmaların askıya alınmasından istifade ederek oldukça kapsamlı bir harekata girişti.
BAE'nin hamlesi ve bölünmüş Yemen
BAE ve desteklediği GGK, bu yılın Ağustos ayında Ebyen ve Şebva illerinde saldırılar başlattı.
Saldırıların hedefi ilk olarak Islah Partisi ve onunla bağlantılı kabilelerin kontrolündeki bölgelerdi.
Bu kapsamda Ahvar, Atak, Şukra gibi birçok önemli yerleşim yeri ele geçirildi. BAE destekli güçler ateşkes sürecinden istifade ederek Yemen'in güneyindeki kontrol alanlarını ciddi anlamda genişletmeyi başardı.
Islah Partisi ve bağlantılı güçlerin BAE destekli birliklere karşı askeri bir direniş ortaya koymaya çalıştığı ancak bunda gözle görülür bir başarı sağlayamadığı dikkat çekti. Bu süreçte askeri hazırlıksızlığın yanı sıra, ilan edilen yeni hükümet ve buna dair pazarlıkların da rol oynamış olması mümkün.
Islah Partisi güçlerine yönelik saldırılar sürerken BAE destekli güçler bölgede Arap Yarımadası El Kaidesi'ne (AYEK) de saldırı başlattı. AYEK'i etkinlik gösterdiği bölgelerde zayıflatmak ve nihayetinde Ebyen ve Şebva'dan çıkarmak, BAE saldırısının temel hedefiydi. AYEK ve öncül grupları söz konusu bölgelerde 1990'lı yıllardan bu yana aktif durumda.
BAE'nin bölgedeki saldırıları sürerken AYEK de BAE bağlantılı güçlere karşı şiddetli saldırılar düzenliyor. Her iki tarafın da ciddi kayıplar verdiği çatışmaların nasıl sonuçlanacağı ise merak konusu. Bu çatışmaların sonucunda hiç şüphesiz 2 Ekim'de bitmesi beklenen ateşkes de rol oynayacak. ABD ve diğer küresel-bölgesel taraflar ateşkesin uzatılmasından yana. Bu niyeti ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de 19 Eylül günü Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el Alimi ile yaptığı görüşmede dile getirdi. Ateşkesin sürmesi halinde BAE ve GGK, Ebyen ile Şebva'daki çatışmalara odaklanmayı sürdürecek. Şu an için ateşkesin süreceğine yönelik düşünce ağır basıyor zira Husilerle merkezi hükümet arasında ciddi bir çatışma patlak vermiş değil.
Bu açıdan, "insani" ateşkesin sürmesi Yemen'in BAE eliyle fiilen bölünmesine ve bölgede GGK'nin etki alanını ciddi şekilde artırmasına kapı aralayacak.
Yemen ayrılmanın eşiğinde
Halihazırda Yemen'deki siyasi-askeri taraflar açısından bariz iki proje sürdürülüyor:
- İlk proje, İran destekli Husiler tarafından yürütülen Şii siyasi projesi ki bu uzun yıllardır ciddi bir engelle karşılaşmadan devam ediyor.
- İkinci proje ise BAE destekli GGK tarafından özellikle 2016 sonrasında ivme kazanan ayrılıkçı Güney Yemen projesi. Bu proje de son 2 senede ciddi güç kazanmış durumda.
Bunun dışında ülkede ne merkezi hükümetin ne de diğer unsurların ulusal çapta etkiye sahip bir projesi mevcut. Söz konusu durum, bu projelerin engelle karşılaşmadan sürmesi halinde Yemen'in fiilen, hatta belki de hukuken ikiye ayrılma ihtimalini doğuruyor.
1990 yılında birleşen Kuzey ve Güney Yemen toprakları bugün yeniden tarihi bir ayrışmanın eşiğinde. Yemen üzerinde etki sahibi olan küresel, bölgesel ve yerel güçler bu ayrışma hususunda ciddi bir endişeye yahut karşıtlığa sahip değil gibi görünüyor. Bilhassa ülke üzerinde etkinliği olan ve sahayı domine eden İran ve BAE'nin arzuları da bu bölünme paralelinde cereyan ediyor.
Yaşanan ateşkes süreci, Nisan-Eylül arasında tecrübe ettiğimiz 6 aylık dönemde, bölünmüş Yemen düşüncesinin pratiğe en çok yaklaştığı anlardan biri oldu.
Ateşkesin seyri ve tarafların adımları, bu sürecin nasıl bir noktaya evrileceği hususunda belirleyici unsur olacak.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.