Sosyoloji nedir?

Sosyoloji nedir?

Bir akademik disiplin olarak toplum bilimi bir sosyal bilim olarak kabul edilmektedir.

(Toplumbilim), insan topluluklarının yaşayışını, bu yaşayışı yöneten kanunları inceleyen bilimdir. Sosyoloji sözü, Latince «socius (arkadaş)» sözünden gelir. Topluluğun davranışlarım inceleyebilmek için topluluğun ne demek olduğunu, bu topluluğu meydana getiren şartları bilmek gerekir. Bundan dolayı da çalışma alanı çok geniştir. Bu alanlardan hemen hepsi ayrı ayrı bilimlerin konusu içine girer. Sosyolojinin bu bilimlerle olan ilgisini kesin olarak açıklamak çok güçtür.

Sosyoloji, insanların anlaşması, toplumu meydana getirmesi konusundaki davranışlarını anlamak için «psikoloji» den büyük ölçüde yararlanır. Geçmiş toplumların davranışlarım, kuruluşlarını, sonlarını bilme yönünden de «tarih» e baş vurmak zorundadır. Tarih öncesi çağlarda yaşamış toplulukların durumuyla ilgili bilgileri de «arkeoloji» den alır. «Beşeri coğrafya» nın, «din bilimi» nin de sosyoloji çalışmalarında önemli yeri vardır.

Günümüzün sosyolojisi sadece toplumu incelemekle kalmaz. Toplumun birçok sorunlarını çözümleme yollarını da arar. Bu sorunların başında bilgisizlik, yoksulluk, işsizlik, savaş, çeşitli suçlar vb. gelir. Sosyoloji, 19. yüzyılda yaşayan Fransız filozofu Auguste Comte (1798 - 1857) tarafından kuruldu. Sosyoloji insan toplumlarını bilimsel,sistematik ve eleştirel olarak inceleyen sosyal bir bilimdir. Bu sosyolojinin en genel düzeyde tanımlanmasıdır.

Eski Yunan’da, Hıristiyan ve İslam dünyasında yetişen pekçok fikir adamı toplum hayatıyla ilgili görüş, düşünüş ve yorumlarını ortaya koymuşlardır. Eflatun, Aristo, Saint Augistin, Thomas Moodrus, Thomas Campenella, Niccola Machiavel gibi Yunan ve Hıristiyan fikir adamlarının yanında 9. yüzyılda yaşayan Türk filozofu Uzlukoğlu Muhammed Farabi, Biruni ile 15. yüzyılda yaşıyan Tunuslu tarihçi Abdurrahman İbn-i Haldun sosyolojinin önemli bilginleridir. Sosyoloji ilminin kurucusu İbn-i Haldun; metodunu ortaya koyan Auguste Comte’tur.

Farabi El-Medinet-ül Fazıla (Faziletli Şehir) isimli kitabında toplumla ilgili görüşlerini belirtir ve bugünkü Birleşmiş Milletler fikrini ileri sürerek toplumların birbirlerini tamamlamaları lüzumuna inanır. İbn-i Haldun ise, insan toplulukları hakkındaki görüşlerini Mukaddime isimli iki ciltlik ünlü eseriyle ortaya koymuştur. Bu kitap, yazdığı tarih kitabının önsözü mahiyetindedir. İbn-iHaldun tarihte ilk defa sosyal hayatın objektif ve determinizme bağlı bir yorumunu yaparak, oradan genellemelere varmaya çalışmış ve dolayısıyle sosyoloji ilminin temellerini atmıştır.

O, sosyoloji ilmine İlm-i Tabiat-i Umran adını vermiştir. İnsanların cemiyetler halinde birbirleriyle yardımlaşarak memleketleri imar etmelerini ve yaşayışları için gereken geçinme vasıtalarını, sebeplerini, aletlerini hazırlamalarını“Umran” kelimesiyle ifade etmiştir. Ancak bu ilmin siyaset, ahlak, hitabet ve başka ilim ve fen cümlesinden olmayıp, kendi başına bir ilim olduğunu açıklamıştır. Tarih inceleme metodunu ilk defa kullanarak, sosyal hayatın ilmi yorumuna öncülük etme şerefi, bu Müslüman tarihçiye aittir.

Sosyoloji terimini ilk defa kullanan, 19. yüzyılda yaşıyan Fransız sosyoloğu Auguste Comte’tur. Auguste Comte, ferdin psikolojik davranışlarını dahi, sosyal kaynaklı kabul ederek, ferdi ruhları inkar edici bir metodla sosyolojisini kurmaya çalıştı. Batı dünyasında, Auguste Comte, sosyal hayatın ilk pozitif ve objektif yorumcusu olmak önceliğine de sahiptir. Auguste Comte’un ferdin her şeyini cemiyete bağlayan bu aşırı anlayışı diğer sosyologlar tarafından şiddetle tenkit edilmiştir.

Karl Marx ise cemiyetleri, her türlü bağlantıdan ayrı, yalnızca maddi bağlarla birbirine bağlamış insan grupları şeklinde ele almıştır. Bu ikisinin insanlığın geçmişi ve toplumlar hakkındaki görüşleri tamamen farklıdır. Karl Marx’tan sonra Almanya’da yetişen Weber eski Çin, Hindistan ve Modern Avrupa’nın dini ve sosyal sistemleri hakkında çalışmalarda bulundu.

Elde ettiği bilgileri Marx’tan daha teferruatlı olarak ortaya koymuştur. Weber, üretimin sosyal organizasyonu hakkında Marx’ın yolunu takip ettiyse de, sonunda bir toplumun politik ideolojisiyle sistemlerinin ayrı hürriyetlere sahip olduğunu belirtti. Fransa’da Emile Durkheim, Auguste Comte’u takip ederek sosyoloji ilmini geliştirmeye çalıştı. Bilhassa “kollektif ruh” ile “ferdi ruh”u birbirinden ayırıp birincisini ikincisine üstün tutarak, sosyolojiyle psikolojinin konularını birbirlerinden ayırmayı denedi. Auguste Comte’unun hatalarını düzeltmeye başladı ve bunda da başarılı oldu.

Fransız sosyologlarından deneysel sosyolojinin kurucusu F. Le Play (1806-1882) ise, sosyoloji terimini beğenmeyerek yerine Science Social teriminin kullanılmasını tavsiye etti. Türkiye’de Prens Sabahaddin bu yeniliği benimseyerek bu ilme İlm-i İçtimai adını verdi. Ziya Gökalp ise, sosyoloji terimi yerine İçtimaiyat kelimesini kullandı. Günümüzde sosyoloji alanında herbiriyle boğuşan, ters düşen ve çatışan birçok ekoller bulunmaktadır. Sosyal olayları ve toplumları açıklayış tarzına göre ekollerin arasında farklılıklar meydana gelmiştir. Bu ekollerin bir kısmı şunlardır: 

Coğrafyacı ekolü, mekanik ekolü, demografi ekolü, antropoloji ekolü, Darwinci ekolü, pozitivist teori ekolü, Durkheimciler, Strüktüralistler, ekonomist ekolü, hukukçu ekolü, dini temel alanlar, töreyi-adeti-ahlakı temel alanlar, Le Playciler, Bilimsel sosyoloji ekolü, bütüncü (geştalt) ekolü. Ayrıca psikolojiden etkilenen ekoller olarak şunlar sayılabilir: İçgüdüyü temel alanlar (Freud, Hans Blüher...), içebakış ekolü, davranışçı ekolü. Sosyolojinin konusunu tayinde, konularını yorumlamada, farklı görüş ve sistemler, bu ilim alanında ağırlığını duyurmaktadır. Sosyoloji ilmi kısa zamanda başarılı adımlar atarak gelişmiştir.

Çağdaş sosyologlardan P.Sorokin, A.Toynbee, Prof. C. Zimmerman gibi sosyologların bu ilim konusunda çalışmaları dikkati çekmektedir. Özellikle P. Sorokin Çağdaş Sosyoloji Teorileri adlı kitabında, bütün klasik sosyologları tenkit etmekte, mevcut sosyoloji ekollerinin yetersizliklerini ortaya koymaktadır.Sosyolojinin konusuSosyoloji, insanın sosyal hayatını inceler. İnsanlar yaratılışlarının bir gereği olarak toplu olarak yaşarlar. Toplu halde yaşayan insanların karşılıklı olarak birbirine tesir etmesi sonucu toplumda birtakım ortak münasebetler meydana gelir. Sosyoloji, topluluk halinde yaşayan insanların birbirlerini karşılıklı olarak etkilemesinden meydana gelen sosyal kuruluş ve münasebetleri inceler.

Sosyolojinin konusunu teşkil eden sosyal hayata sosyal gerçek denir. Sosyal gerçeklik incelenirken grup kavramı üzerinde önemle durulur. Sosyal grup: İkiden fazla şahıs arasında anlamlı bir etkileşim, benzer faaliyet ve belirli bir süre devam edecek her türlü insan kümeleşmesini ifade eder. Grup, diğer insanlara göre bir diğerine daha fazla muhtaç olan insanların meydana getirdikleri kümeleşmeler diye de tarif edilmektedir. Grup, müşterek ihtiyaçlar etrafında insanların toplanmasından doğduğu için aralarında ihtiyaç bağı bulunmayan insan topluluklarına ise kalabalık denir. İnsan grupları, nicelik ve niteliklerine göre şöyle sınıflandırılmaktadır:

a) Toplum, 

b) Kamu (cemiyet), 

c) Topluluk, 

d) Toplantı.

Toplum, genelde belli bir bölgede oturan, kendi aralarında çoğalan ortak tecrübeleri ve temel hizmet kurumları bulunan devamlı gruplardır. Mesela aile, köy, kasaba, şehir gibi. Bir toplumun cemiyet adını alabilmesi için, grubu meydana getiren toplumların ve birimlerin tipik bir kültürde birleşmeleri gerekir. Her millet ayrı bir cemiyet ifade eder. Mesela, Kıbrıs’ta iki ayrı cemiyet vardır. Çünkü, buradaki insanlar iki ayrı kültür etrafında toplanmışlardır. Topluluk, belli bir mekanda oturan, fertleri üreme olmayıp toplama olan, fertleri değiştiği halde, genel havası ve gayesi değişmeyen gruplara denir. Mesela, okul, ordu, fabrika gibi. Toplantı ise, ortak ihtiyaçlarla bir araya gelen, kendine has genel havası ve gayesi bulunan kısa süreli gruplardır. Mesela; mitingler, konferanslar, maçlar gibi.

Sosyolojinin konusu olan sosyal hayatın içinde sosyal yapı, sosyal fonksiyon, sosyal değişme ve sosyal problemler vardır. Sosyal yapı, bir grubu meydana getiren birimlerin birbirlerine göre durumları ve bunların bir arada genel görünüşleridir. Grubu meydana getiren kısımlar (bölümler), bir diğerine veya grubun diğer gruplara göre yaptığı iş ve hareketlere ise sosyal fonksiyon denir. Sosyal değişme de, iç ve dış etkilerle grubun veya grubu meydana getiren birimlerin sosyal yapı ve fonksiyonlarında görülen değişmelerdir. Mesela siyasi ve askeri çatışmalar ve işgaller, toplumlarda değişmeye sebep olur.

Hele geçmiş insan toplulukları hakkında ileri sürülenler ise şahsi görüşlerden öte bir değer taşımamaktadır. Bu sebepten sosyologlar arasındaki farklılık ve zıtlıkların sayısı giderek artmaktadır.Sosyolojinin bölümleriSosyoloji iki ana bölüme ayrılmaktadır. Bunlar, sosyal morfoloji ve sosyal fizyolojidir. Sosyal morfoloji; toplumların maddi yapılarını, sosyal dokuları yönünden inceleyen bir bölümdür. Bunun da alt bölümleri vardır. Bunun bölümleri ise sosyo-coğrafya ve demografi (nüfus bilim)dir. Sosyal fizyoloji de, toplumun birer organı durumunda bulunan sosyal kurumların işleyişini ve görevlerini inceler.

Sosyolojik bakış açısı nedir?

Sosyolojik bakış açısı sosyolojini toplumsal olaylara nasıl yaklaştığını, nasıl incelendiğini, sosyolojinin olayları incelemesini diğer sosyal bilimlerden nasıl farklı olduğuyla ilgilidir. Daha öncede ifade edildiği gibi sosyoloji toplumsal bağlam içerisinde sosyal davranışı inceler. Sosyal davranış bireylerin bir anlam ifade eden ve diğer insanlarla ilişkili davranışlarıdır. Sosyal davranış sosyal ilişki ve etkileşim sonucu oluşur. Sosyoloji sosyal davranışı açıklamak için kendine özgü bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu bakış açısı belli temel öncüllere dayalıdır. Bunları şöyle ifade edebiliriz:

1. İnsanlar sosyal varlıklardır.

2. Sosyal davranış öğrenilir.

3. Toplum insanların ait olduğu en geniş gruptur.

4. İnsanlar tek boyutlu değildir. Bu nedenle sosyal davranışta çok boyutludur.

5. Birey davranışlarındaki ilişki toplamı açısından incelenir.

Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kimdir?

Türkiye’de sosyolojinin kurucusu Ziya Gökalp’dir.

Sosyolojiye önemli katkı sağlayan başlıca düşünürler kimlerdir?

1. E. Durkheim

2. K. Marks

3. M. Weber

4. V. Pareto

5. G.Simmel

6. W. Mills

7. T. Parsons

Sözlükte sosyoloji ne anlama gelmektedir?

İnsan topluluklarını ve toplumsal olayları inceleyen bilim.

Kaynak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.