Soykırımdan kaçışın beşinci yılında Arakanlı Müslümanların hikayeleri
Dünyanın dört bir yanındaki Arakanlı Müslümanlar, soykırımdan kaçmalarının beşinci yılını tamamlarken, hâlâ adalete kavuşacaklarını umuyorlar.
Rajini Vaidyanathan | BBC Güney Asya Muhabiri
4 yaşındaki Yasmin bugüne kadar nereye ait olduğundan emin olmadan, belirsizlik içerisinde yaşadı.
Bangladeş'teki bir mülteci kampında doğdu, Myanmar'da bir zamanlar aile büyüklerinin yaşadığı köyüne geri dönemiyor. Şu anda evi, Hindistan'ın başkenti Delhi'deki izbe bir oda.
Yasmin
Myanmar'da etnik bir azınlık olan yüz binlerce Arakanlı Müslüman gibi, Yasmin'in ebeveynleri de ordunun yürüttüğü bir soykırım kampanyasından kaçmak için 2017'de ülkeden ayrıldı.
Birçoğu, mülteci olarak yaşadıkları Bangladeş ve Hindistan gibi komşu ülkelere kaçtı.
5 yıl sonra, Birleşmiş Milletler'e (BM) göre dünyanın en büyük vatansız grubu olan Arakanlı Müslümanlar, hala arafta.
Yasmin'in babası Rehman, Myanmar'da bir iş insanıydı. Ordu insanlara vahşice saldırdığında, kitlesel bir şekilde kaçan 700 bin Arakanlı Müslümandan biri oldu.
Rehman ve eşi Mahmuda günlerce yürüdükten sonra Bangladeş'in Myanmar sınırına yakın bir bölge olan Cox's Bazar'daki mülteci kamplarına ulaştı.
Burada çift zor koşullarda yaşadı. Yiyecek kıtlığı yaygındı ve hayır kurumlarından aldıklarıyla geçiniyorlardı.
Rahman
Bangladeş'e varmalarından bir yıl sonra Yasmin doğdu.
Bangladeş hükümeti, Arakanlı Müslümanların Myanmar'a dönmesi için baskı yapıyor. Binlercesi, “ada hapishanesi" olarak nitelendirilen Bhasan Char adlı uzak bir adaya yerleştirildi.
Rahman, Bangladeş'ten ayrılırsa çocuğunun daha iyi bir geleceğe sahip olacağını düşündü.
Ve böylece 2020'de, Yasmin sadece birkaç yaşındayken, aile komşu Hindistan'a geçti.
Tahminler değişmekle birlikte, mülteci örgütleri Hindistan'da 10 ila 40 bin Arakanlı Müslümanolduğuna inanıyor. Birçoğu 2012'den beri ülkede.
Yıllar boyunca, buradaki Arakanlı Müslümanlar çok tepki çekmeden mütevazı bir hayat yaşadılar. Ancak yerel bir yetkilinin bu ay onlara barınma, sosyal güvenlik ve polis koruması sağlanacağını sosyal medyada paylaşmasından sonra, Delhi'deki varlıkları yeniden tartışılmaya başlandı.
Saatler sonra Hindistan'ın iktidardaki muhafazakâr Hindu Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümeti, Arakanlı Müslümanlara bu olanakları sunduklarını yalanladı, bunun yerine onları sınır dışı edilmesi veya geri gönderme merkezlerine gönderilmesi gereken "yasadışı yabancılar" olarak nitelendirdi.
Bu belirgin üslup değişikliği, Rehman'ın ailesi gibi aileleri hayal kırıklığına uğrattı ve çaresiz bıraktı.
"Çocuğumun geleceği kasvetli görünüyor" diyor, eski, şiltesiz, ahşap karyolaya otururken.
"Hindistan hükümeti de bizi istemiyor ama Myanmar'a sınır dışı etmektense bizi öldürmelerini tercih ederim."
Hiçbir ülke yüz binlerce Arakanlı Müslümanı kabul etmeye istekli değil. Geçen hafta Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michele Bachelet'e ülkesindeki sığınmcıların Myanmar'a geri dönmesi gerektiğini söyledi.
Ancak BM, Myanmar'daki çatışmalar nedeniyle bunu yapmalarının güvenli olmadığını söylüyor. Şubat 2021'de Arakanlı Müslümanlara karşı suç işlemekle itham edilen Myanmar ordusu askeri darbeyle ülkenin kontrolünü ele geçirdi.
Yüzlerce Arakanlı Müslüman, cuntanın vahşetinden kaçmak için deniz yoluyla Malezya ve Filipinler gibi ülkelere tehlikeli yolculuklar yaptı.
Bangladeş'teki kamplardaki kalanların sayısı 1 milyona yaklaştı. Bunların yarısı çocuk.
Rehman gibi, Kotiza Begum da Ağustos 2017'de Myanmar'dan kaçtı ve üç gün boyunca hiçbir şey yemeden yürüdü.
O ve üç çocuğu Cox's Bazar'daki bir kampta tek bir odada yaşıyor. Çatı olarak, muson yağmurları sırasında çok az koruma sağlayan plastik bir levhaları var.
Kozita
Memleketinde geride bıraktıklarının dehşeti hâlâ zihninde taze.
“Ordu evimize girdi ve bize işkence yaptı. Onlar ateş açınca kaçtık. Çocuklar nehre atıldı. Önlerine çıkanı öldürdüler."
Kamplardaki diğerleri gibi, Kotiza da sivil toplum kuruluşlarından ve hayır kurumlarından sağlanan, genellikle mercimek ve pirinç gibi temel gıda maddeleriyle sınırlı olan gıda yardımlarıyla yaşıyor.
“Onlara istedikleri yemeği yediremiyorum, onlara güzel giysiler alamıyorum, onlara uygun tıbbi imkanlar sağlayamıyorum" diyor.
Kotiza, çocuklarına kalem almak için bazen yiyecek karnesini sattığını söylüyor.
Yakın tarihli bir BM değerlendirmesine göre, uluslararası fonlardaki kesintiler, "hayatta kalmak için insani yardıma tamamen bağımlı" olan bir nüfus için durumu daha da zorlaştırdı.
BM, mültecilerin besin değeri yüksek gıda, barınak, temizlik malzemeleri ve çalışma fırsatları elde etmekte hâlâ zorlandıklarını söyledi.
Ve eğitim de - Kotiza'nın çocukları için en büyük önceliklerinden biri - büyük bir zorluk.
İyi bir eğitim alamayan kayıp bir nesil oluştuğuna dair endişeler var.
Kotiza, "Çocuklar her gün okula gidiyor ama onlar için bir gelişme yok. İyi bir eğitim aldıklarını düşünmüyorum" diyor.
Cox's Bazar'daki kamplarda yaşayan çocuklara, Bangladeş'teki okullarda öğretilenler değil, Myanmar müfredatı öğretiliyor.
Programın savunucuları, amacın öğrencileri anavatanlarına dönüş için hazırlamak olduğunu söylerken, diğerleri bunun Arakanlı Müslümanların Bangladeşlilerle entregrasyonunu önlemenin bir yolu olduğundan korkuyor.
Kotiza, "Eğitim alırlarsa güzel hayatları olabilir. Para kazanıp mutlu olabilirler" diyor.
Bu duyguyu, Delhi'de 4 yaşındaki Yasmin'i kollarına alan Rehman tarafından da paylaşılıyor:
"Ona düzgün bir eğitim ve daha iyi bir hayat vermeyi hayal ediyorum ama yapamam.”
Dünyanın dört bir yanındaki Arakanlı Müslümanlar, soykırımdan kaçmalarının beşinci yılını tamamlarken, hâlâ adalete kavuşacaklarını umuyorlar. Myanmar ordusuna karşı açılan bir dava hala Uluslararası Adalet Divanı'nda görülmeyi bekliyor.
Ama bundan da öte, eve dönebilmenin hayalini kuruyorlar.
Dönmeleri güvenli hale gelene kadar, Rehman gibiler dünyadan daha fazla yardım talep ediyorlar: