Sünni terör haram, Şii terör helal mi?
Terörle mücadele adı altında uluslararası saldırılar ve kampanyaların ilk ve son hedefinin Sünni Müslümanlarla sınırlı olduğu, Sünnilerden başkasını kapsam dışı bıraktığı düşüncesi, genel olarak İslam dünyasında özel olarak Arap ülkelerinde geniş bir kitle üzerinde etkisini korumaktadır. New York Times gazetesinin “Amerika ve uluslararası koalisyon uçakları, Irak ve Suriye’de Sünni teröristleri hedef aldı” gibi geniş başlıklara ilk sayfalarda yer vermesi, Sünnilerin bu korkularını doğal olarak haklı çıkartmaktadır. Suriye ve Irak’ta her türlü bozgunculuğun ve yıkımın mimarı Şii milisler, sanki sütten çıkma ak kaşık da, batı medyasında asla esamesi okunmuyor, Güvenlik Meclisi tarafından “terörle ve ortadoğuda savaşan hareketlerle mücadele” çerçevesinde alınan uluslararası kararlarda Şii savaşçılar, kasıtlı olarak istisna ediliyor.
“Bütün dünya IŞİD ve terörist olarak kabul edilen IŞİD benzeri cemaatlerin karşısında dursun da sorun değil. Amerika ve müttefikleri, dünya kıtalarında terörün kökünü kazısın da sorun değil. Dünyayı, terör ve teröristlerden temizleyenlere selam olsun.”
Terörden ve kendilerini hedef alan uluslararası saldırı ve kampanyalardan en büyük zararı gören kimseler olmalarına rağmen, Arapların ve Sünni Müslümanların lisanı hali işte tam olarak yukarıdaki gibidir. Ancak onlar şuanda şu soruları haklı olarak sormaktadırlar;
Uluslararası saldırı ve kampanyalar, neden sadece Müslümanlardan bir kesimle, bir mezheple sınırlı? Suriye ve Irak’ta her türlü terör eylemi gerçekleştiren Şii milisler neden istisna ediliyor? Önceki Şii eğilimli Irak İçişleri Bakanının, Irak cezaevlerindeki Sünni mahkûmlara matkap aletiyle işkence yaptığını, Amerika unuttu mu? Irak cezaevlerindeki mahkûmların kahir ekseriyetinin Sünni Müslümanlardan oluştuğunu Amerika bilmiyor mu? Bu Sünnilerin tamamının mezhep kurbanı olduğundan habersiz mi? Amerika, mezhep ve terör temelli bir yönetimi tercih etmesi nedeniyle Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin istifa etmesi için bizzat çalışmadı mı? Ülkedeki Sünni oluşumlara karşı reva görülen iğrenç teröre bir tepki olarak IŞİD’in Irak’a gelmesinden sorumlu değil mi? Washington, 10 yıldan daha fazla bir süredir Irak’taki Sünni oluşumların Şii terörün en çirkin şekline maruz kaldığını ve kalıyor olduğunu itiraf etmedi mi?
Neden IŞİD ve benzeri cemaatler, sırf Suriye ve Irak rejimlerine karşı savaştıkları için Amerika ve dünyanın nazarında terör örgütü oluyor da, Irak ve Suriye rejimlerinin yanında savaşan Şii cihatçı cemaatler terör örgütü olarak kabul edilmiyor? Esed rejimi saflarında savaşan Iraklı, Yemenli, Lübnanlı, Pakistanlı, Afganlı Şii milislerin yaptıklarına Amerika bizzat şahit olmadı mı? Zülfikar çetelerinin lideri Haydar el Ceburi komutanlığında bu milislerin Yebrud şehrinde neler yaptığını görmedi mi? Sünni cemaatler ile Şii cemaatler arasındaki tek fark; IŞİD’in işlediği suçları medyaya servis etmesi, Şii terörist cemaatlerin ise takiyye ilkesini dikkate alarak terörlerini, suçlarını gizlemesi, bunları medyaya servis etmekten kaçınmasıdır. Ancak Şiilerin işlediği suçlar, Suriye ve Irak’ta Şii teröründen mağdur olanlardan kolaylıkla öğrenilebilir.
Bazı kimseler alay ederek şu soruları soruyor; Sünni terör cemaatleri, Tora Bora ve Kandahar üniversitelerinden, Şii terör cemaatleri Harvard, Sorbonne, Oxford üniversitelerinden mi mezun oldu? Çaykovski, Bach, Chopin müziği meraklıları mı onlar? Tekfir silahını en çirkin şekilde Sünnilerden kat kat daha fazla kullanmıyorlar mı? Şiiler, velayet-i fakih’e inanmayan herkesi tekfir etmiyorlar mı? Bütün bunlar karşısında Sünniler şu soruları sormaya hak sahibi değil mi? Neden Guantanamo hapishanesinde hiçbir Şii savaşçı yok? Batılı devletler Şii cemaatleri neden terör listesine almıyor? ABD insansız uçakları Yemen’de Ensar’uş Şeria’yı bombalarken neden Şii tandanslı Husileri bombalamıyor? Hizbullah’ın terör listesine alınmasına Fransa neden ısrarla karşı çıkıyor? Batı Afganistan’dan Somali’ye, Mali’den Yemen’e Sünni bir yönetim şekline karşı çıkarken neden Şiilerin Haliç’te büyük kuvvet olmasına yeşil ışık yakıyor? Sünni hayır kurumlarına Afrika’da engel olurken neden Şiilerin Afrika yayılmacılığına göz kapatıyor? Şiilerin sakalı ile Sünnilerin sakalı arasındaki fark nedir?
Beşşar Esed ve efendisi İranlıların işlediği –yakın tarihte benzeri görülmemiş- katliamlar, makul ve makbul de bazı aşırı Sünni örgütlerin yaptıkları olağan dışı mı?
Ülkelerin Şiilerin eliyle yıkılması, halkın yarısının mezhep farklılığından dolayı tehcir edilmesi helal de aşırı Sünni grupların elinde bir gazetecinin öldürülmesi barbarca mı?
Soruların en önemlileri ise Amerika’nın yanında aşırı Sünni cemaatlere karşı savaşmaya hazırlanan Sünni Arap devletlerine; Sizler, Şii terörün neresindesiniz? Sünni Arap devletlerine Ebubekir Bağdadi ile mücadele edilmesini savunurken Yemen’de mezhep ve ırk temelli bir proje yürüten, Bağdadi’nin Musul’u istila ettiği gibi San’a’yı istila eden Şii Abdulmelik Husi’ye karşı neden sessizsiniz? Arap devletleri aşırı Sünni cemaatleri terör listesine alırken neden Şii cemaatleri görmemezlikten geliyor? Sosyal medyada bazılarının itham ettiği gibi Sünni devletler, bin Rafızi olsun da bir İhvancı olmasın ilkesi üzerine mi hareket ediyor?
Acaba Sünni terör haram da, Şii terör helal mi?
Son olarak; ben ne Sünni ne de Şii’yim. Sadece bazı noktalara dikkat çekmek istedim. Amacım birini diğerine karşı savunmak değildi. Aksine hak ve hakikati açıklamaktı.
Tercüme: Mepa News