Suriye Demokratik Güçleri: PKK'nın çatı oluşumu hakkında bilinmesi gerekenler
Kyle Orton, PKK'nın Suriye'deki çatı oluşumu Suriye Demokratik Güçleri'ni değerlendirdiği yeni çalışmasında çatı oluşum fikrinin ABD'ye ait olduğunu söyledi.
Amerika liderliğindeki koalisyonun destek verdiği “Fırat’ın Gazabı” isimli operasyon karada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) veya diğer adıyla Quwwat Suriya al-Dimoqratiyya (QSD) tarafından icra ediliyor. SDG resmi olarak bir Arap-Kürt birliklerden oluşan bir yapı – Rakka operasyonuna katılacak 18 ayrı alt grup açıklandı. Ancak SDF içindeki etkin güç Kürdistan İşçi Partisi yani PKK, Arap olan SDF bileşenleri “yerel güvenliğin sağlanması” adı altında ikinci planda kalan bir rol oynuyor. SDG’nin Araplarının amacı açık bir şekilde örgüt tarafından kontrol altına alınan ve Arap nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerde PKK’yı kabul edilebilir bir güç olarak göstermek olarak ortaya çıkıyor. SDG bünyesindeki birlikler incelendiğinde ve Arap SDG gruplarının geçtiğimiz dönemde hızlı bir şekilde marjinalleşmesi göz önüne alındığında ortaya çıkan sonuçlar durumu doğrulayıcı niteliktedir.
Baskın güç: Kürdistan İşçi Partisi (PKK)
Suriye’de PKK’nın silahlı kuvvetleri, Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Kadınları Koruma Birlikleri (YPJ) adları altında faaliyet göstermektedir. SDF’nin kuruluşu 2015 Ekim ayında, YPG ve “Suriye Arap Koalisyonunun (SAC)” tek çatı altında birleşmesiyle ilan edildi. Bu güne kadar SAC diye bir örgüt yoktu. Amerikalı bir yetkili daha sonra SAC’ın bir “Amerikan icadı” olduğunu doğruladı. SDG ise, Amerika tarafından, Türkiye’den gelecek diplomatik tepkileri köreltmek amacıyla PKK’nın bir uzantısı olan YPG’yi yeniden markalaştırmak için ortaya atılmış bir fikirdi. Ayrıca Arapların katılımı sayesinde IŞİD’in hakimiyeti altında yaşayan Arap nüfusun siyasi endişeleri giderilebilecekti. Arap nüfusa SDF’nin amacının özgürleştirmek ve “terörizm kanunlarının” üstesinden gelmek olduğu söylenebilecekti. SDG’nin bel kemiğini YPG’nin oluşturması tüm taraflarca uygun görüldü ve –aslında SAC için yollanan—ABD’nin havadan bıraktığı yardımlar direkt olarak YPG’nin eline geçti. YPG komutanı Sipan Hemo bu durumu açık bir şekilde daha sonra itiraf etti.
Aradan geçen iki yılda “SDG” Arap nüfusun çoğunlukta olduğu bölgeleri de içine alacak şekilde hakimiyet alanını genişletti ve örgütün bu bölgelerde insanları zorla askere alma politikası örgütün nüfus dağılımını görünürde değiştirdi. Yine de Rakka operasyonuna katılan SDG güçlerinin –45.000 milisin 34.000’i—dörtte üçünün Arap olduğu bilgisi hiç de gerçeği yansıtmıyor. Zaten bu istatistiğin konuyla pek bir ilgisi de yok zira silah altına alınan Araplar aslında kendilerine verilmesi gereken güçlü silahlardan mahrum bırakılıyor ve ön cephelerde savaştırılmıyor böylelikle bu birlikler hem lojistik olarak hem de diğer manalarda PKK komutanlarına bel bağlamak zorunda kalıyor. İş bu safhaya gelmeden önce dahi yeni Arap militanlar SDG saflarına ancak PKK’nın ideolojik eğitiminden geçtikten ve örgütün değerlerine bağlılık yemini ettikten sonra SDG güçleri arasına katılabiliyor.
SDG’nin bir de Suriye Demokratik Konseyi (SDC) isminde siyasi bir kanadı bulunmaktadır. Bu oluşum söylenilenlerin aksine çok sesli bir yapı değil ve gerçekte Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) tarafından domine ediliyor, TEV-DEM ise PKK’nın Suriye’deki siyasi altyapısı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından kontrol ediliyor. Bu şekilde çok katmanlı bir cephe ile aslında kimin iş başında olduğunun koalisyon ülkeleri tarafından inkar edilebilmesinin önü açılmış oluyor. PYD/TEV-DEM bünyesinde aslında Suriye odaklı hareket eden gruplar var, ancak bu gruplar karanlıklar ardından kontrolü elde bulunduran ve koalisyon tarafından güçlü hale getirilen PKK komutanlarına boyun eğmiş durumdalar. Bu durum da 'Rojova’daki siyasi sistemin daha önce hiç olmadığı kadar Türkiye odaklı PKK’ya bağımlı olduğu anlamına geliyor.
3 Temmuz günü Sincar Direniş Birlikleri’nin (YBS) sadece kadınlardan oluşan kanadı Sincar Kadın Birlikleri’nin (YJS) IŞİD karşıtı Rakka operasyonuna dahil olacağı açıklandı. Uzun süredir PKK’lı bir komutanın kontrol ettiği Irak’ın Sincar bölgesinde yaşayan Yezidilerden kurulu YBS ve YJS militanları PKK’nın kurucu öğelerinden ikisidir. Yezidi PKK militanlarının Suriye’se kullanılması yeni bir durum değil; PKK konfederasyon modelini uygulamaya başladığı 2003 yılından beri “paravan bir şirket gibi” hareket ediyor. Kandil’de bulunan PKK liderliği örgütün uzantıları ve cepheleri arasında ellerindeki militanları rotasyona tabi tutuyor.
YPG/PKK bünyesindeki yabancı militanlar “Uluslararası Özgürlük Taburu (EOT)” adı altında tek bir çatıda toplandı ve birisi Marksist-Leninist Komünist Parti (MLKP) diğeri de Uluslararası Devrimci Halkların Gerilla Güçleri (IRPGF) olmak üzere en az iki bileşeni Mart ayında ilan edilen Rakka operasyonuna katıldı.
PKK/YPG vekilleriİ ve bağlı gruplar
1. Süryani Askeri Konseyi (MFS) ve Bethnahrin Kadınlarının Koruma Güçleri (HSNB)
MFS, PKK’nın Suriye’deki en eski müttefiklerinden birisidir, daha sonra grup sadece kadınlardan oluşan bir kanat yaratarak (HSNB – Grubun Facebook ve Twitter hesapları bulunmaktadır.) PKK propagandası yapmaya da başladı. 2013’ün başlarında rejim karşıtı olarak kurulan MFS bu yılda pek fazla sahada çatışmadı. Yılın sonuna doğru tekrar faal hale getirilen grup dikkatini cihat yanlısı selefilerle savaşmaya verdi. MSF 2014 yılının Ocak ayında YPG bünyesine katıldı ancak yine de rejimle ve rejim yanlısı olan Hristiyanlarla olan gergin ilişkileri devam etti.
Amerika liderliğindeki koalisyonun YPG ile çalışmaya başlamasının ardından 2015 yılının başlarında MFS bu kez PKK tarafından yönetilmek üzere kendilerine verilen Hristiyan halka yaptığı istismarlar ile gündeme geldi (Bu suçlamalar Uluslararası Af Örgütünün YPG’nin etnik grupların mallarına zarar verdiğini ve bu halkları zorla göç ettirdiğini raporlamasıyla aynı dönemde yapıldı). MSF sert bir şekilde suçlamaları ve PKK’nın bir parçası olduğunu reddetti. MSF’nin siyasi kanadı olan Süryani Birlik Partisi TEV-DEM çatısı altında faaliyet göstermektedir ve MSF’nin kilise aracılığı Rus Devleti ile kurduğu PKK’dan bağımsız bağlantıları bulunmaktadır. MSF Rakka operasyonunun bir parçasıdır ve cihatçıların Suriye başkenti için verilen savaşta kayıplar vermiştir.
2. Menbiç Askeri Konseyi (MMC)
Menbiç Askeri Konseyi, 2016 yılında ABD destekli YPG/PKK tarafından yürütülen operasyonla Menbiç’in IŞİD’den alınması için tertip edildi. Bu operasyon Ağustos ayında sona erdiğinde bölgenin kontrolü MMC’ye verildi. Çoğunlukla Araplardan oluşan ve SDG bayrağı altında faaliyet gösteren MMC, YPG’nin etkisini azaltan bir grup örneği olması gerekirken tam aksine YPG’nin bir yandan siyasi tekelini devam ettirip bir yandan da etnik farklılık kartıyla nasıl siyasi puan topladığının en açık örneğidir. Menbiç bölgesindeki bazı bölgeleri PKK’nın hakimiyetini Türkiye’den korumak için rejim yanlısı koalisyona devreden ve rejimin gizli polis teşkilatının şehirde sorunsuz şekilde faaliyet göstermesine izin veren, PKK tarafından eğitilmiş ve örgütün kontrolündeki YPG komutanları açık bir şekilde “Menbiç’te bir anlamı olan kararlar Kandil tarafından alınıyor” diye açıklamalarda bulundu.
Kyle Orton tarafından hazırlanan, "Koalisyon'un Suriye'deki ortağı Suriye Demokratik Güçleri" başlığıyla yayınlanan bu çalışma Mepa News okurları için tercüme edilmiştir.