Suriye'de İdlib düğümü: Bölgede son durum
Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşta Esed rejimi ile Suriyeli muhalifler arasındaki tek cephe bir süredir İdlib ve çevresi.
Muhammed Enes Öztürk | Mepa News
Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşta Esed rejimi ile Suriyeli muhalifler arasındaki tek cephe bir süredir İdlib ve çevresi.
Bu kapsamda bölgede muhalifler askeri ve siyasi hamlelerle İdlib'deki varlıklarını sağlamlaştırmaya çalışırken, Rusya ve İran destekli Esed rejimi ise, İdlib'i ele geçirip Suriye'de muhaliflerin en önemli kalesini hakimiyeti altına almak istiyor.
İdlib ekseninde çatışmalar uzun bir süredir aralıklarla devam ediyor. Son olarak 2020 yılı başında yaşanan çatışmalarda Suriyeli muhalifler birçok bölgeyi kaybederken, Esed rejimi de ağır kayıplar verdi.
Ancak rejim, ağır kayıplarına rağmen kendisi için stratejik önemdeki çok sayıda bölgeyi Rusya ve İran'ın büyük desteğiyle kontrol etmeyi başardı.
Bu yılın başında rejim saldırıları sürerken sahadaki büyük değişim haritalara şu şekilde yansıdı:
İdlib ekseninde son kontrol durumu ise şu şekilde oluştu:
(Yüksek çözünürlük için haritaya tıklayın.)
İdlib'de şu an süreç ne?
Yılın başındaki çatışmalar, Türkiye ve Rusya öncülüğündeki ateşkes anlaşmasıyla sona erdikten sonra, İdlib'de siyasi ve askeri süreçler devam etti.
Bu kapsamda her iki taraf da öncelikle şiddetli çatışmalarda aldıkları yaraları sarmak için mücadele etti.
Türkiye ile Rusya arasında bölgede başlayan ortak devriyeler de bu süreçte devam etti. Devriyeler, bölge halkı ve muhalif gruplar arasında tartışmalara da yol açtı.
Özellikle bölgedeki en etkin muhalif grup olarak gösterilen Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ), bu doğrultuda diğer muhalif gruplardan eleştiri topladı. HTŞ'nin Türkiye ile iletişimi, bu eleştirilerin odağında yer aldı.
Öte yandan HTŞ'ye yakınlığıyla bilinen Kurtuluş Hükümeti de İdlib'de organizasyon çabalarına devam etti. Kurtuluş Hükümeti, İdlib genelinde siyasi ve sosyal olarak hakimiyetini kurmak için çalıştı ve kurumlarını güçlendirme yoluna gitti.
Muhaliflerin durumu ve dengeler
İdlib'de süreç içerisinde dikkat çeken bir diğer durum da muhalifler arası gerilimdi.
Özellikle HTŞ'nin Türkiye ile iletişimi ve bölgedeki politikaları, bazı diğer muhalif grupların tepkisini çekti. Bu tepki, yer yer anlaşmazlıklar doğurarak çatışmalara da neden oldu.
Haziran-Temmuz aylarında, Hurras ed Din ile HTŞ arasında şiddetlenen gerilim ve yer yer çatışmalar, HTŞ'nin ağır basması ve bölgede hakimiyet kurmasıyla sonuçlandı.
Sürecin ardından HTŞ, bölgedeki askeri gücünü artırdı. Ancak sahada Türkiye ile Rusya arasındaki ortak devriyeleri yönelik bombalı saldırılar, dış gerilimler yanı sıra muhalifler arası gerilimleri de artırdı.
Rejimin saldırıları
Sözde ateşkes sürecine rağmen Rusya, İran ve Esed rejimi bölgede muhaliflerin kontrolünde bulunan sivil yaşam alanlarına yönelik saldırılarına devam etti.
Bu saldırılar, yıl başından beri devam etse de daha seyrek bir dağılım izledi, geçmiş dönemdeki gibi ağır boyutlu insani krize yol açacak sivil kayıplarına yol açmadı. Ancak saldırıların kapsamının insani bir krize yol açacak şekilde genişletilmesinden de endişe ediliyor.
Süreç içerisinde Rusya'nın, bölgede düzenlediği hava saldırılarını siyasi ve askeri bir koz olarak kullandığı göze çarptı. Rusya, sahada istemediği askeri manevralar yaşanırken veya masada elini güçlendirmek, muhataplarını tehdit etmek gayesiyle, bölgede sivil alanları vurdu.
Ortak devriyelerin askıya alınması
Türkiye ile Rusya arasında M4 karayolu üzerinde yapılan devriyeler ise İdlib'de süreç içerisindeki bir diğer gündem maddesiydi.
Ortak devriyeler hem Türkiye-Rusya-İran-Esed rejimi hattında, hem bölgedeki muhalif gruplar içerisinde hem de Türkiye ile HTŞ arasında yer yer gerilimlere sebep oldu.
Bu paralelde ortak devriyelerde çoğunlukla Rus askeri güçleri, seyrek de olsa Türk ordusu saldırılara hedef oldu.
Ortak devriye sürecinin askıya alındığı ise 22 Eylül tarihinde Rusya tarafından açıklandı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya ve Türkiye’nin İdlib’deki durum yatışır yatışmaz oradaki devriye görevlerine devam edeceğini belirtti.
Türkiye'nin sevkiyatları
Türkiye, yıl başından bu yana İdlib'e yaptığı askeri sevkiyatlara da devam etti.
Bölgede bulunan gözlem noktalarının yanı sıra, özellikle son süreçte artırılan tüm askeri noktalar da tahkim edildi.
Silah, asker ve askeri araç sevkiyatının yanı sıra bölgede Türkiye askeri sirkülasyona da sürekli olarak devam etti.
Bölgedeki Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin sayısının 10 bini aştığı rapor ediliyor.
İdlib kim için ne ifade ediyor?
İdlib süreci, Suriye savaşındaki tarafların hepsi için büyük bir önemi haiz.
Suriyeli muhalifler için İdlib, 2011'de başlayan devrim talebinin halen sürdüğü tek nokta ve muhaliflerin kalesi konumunda.
Muhalifler İdlib'i elde tutmak, geleceğe hazırlanmak ve bölgedeki varlıklarını kabul ettirmek istiyor. İdlib rejim eline geçerse muhalifler için 2011 yılında başlayan ayaklanma süreci büyük ölçüde sona ermiş olacak.
Türkiye için İdlib'in ikili bir önemi bulunuyor. İlk olarak Türkiye, bölgede rejim ilerleyişini engellemezse, bölgede yaşayan yaklaşık 4 milyon insanın sınır hattına yığılmasından endişe ediyor. İnsani kriz halinde bu sivillerin Türkiye'ye sığınmak zorunda kalması halinde, halihazırda yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'nin durumu zorlaşacak.
Buna ek olarak Türkiye, Suriye'de YPG'ye karşı birçok bölgede askeri harekat düzenlemişti. İdlib'in rejim eline geçmesi halinde Türkiye ve desteklediği muhaliflerin Afrin ile Fırat Kalkanı bölgesini kontrolü de zor hale gelecek. Öte yandan YPG'nin bölgede Rusya ve Esed rejimi ile birlikte faaliyetini artırmasından endişe ediliyor.
Esed rejimi için İdlib'i ele geçirmek, 2011'de başlayan savaşta önemli bir aşamayı geride bırakmak anlamına geliyor.
Rejim muhaliflerin kalesi olan İdlib'i ele geçirirse, Suriye'de muhalif güçleri büyük ölçüde saf dışı etmiş olacak. Ayrıca ülkede askeri yönden en organize muhalefet de etkisiz hale gelecek.
Rusya, İdlib'de rejim ile birlikte arzuladığı başarıya ulaşabilirse, Suriye'deki savaşta rejim destek olarak yaptığı harcamalardan büyük ölçüde kurtulmuş olacak. Rusya'nın rejimle iş birliği sürse de, askeri açıdan yükü azalmış olacak ve Libya gibi diğer bölgelere ağırlık verebilecek. Öte yandan Suriye'nin kuzeyi ve batısındaki hakimiyeti pekişmiş olacak.
İran bölgede desteklediği Şii milisler eliyle İdlib'de Esed rejiminin yanında. Suriye'de muhalefetin sona ermesi halinde İran için ülkede faaliyet göstermek kolaylaşacak. İran'ın bölgede konuşlandırdığı Şii milisleri, egemenliğini artırmak için başka noktalara sevk edebileceği düşünülüyor. Öte yandan Suriye'nin kuzeyinde İran büyük bir güç alanı elde etmiş olacak.
İdlib'de bundan sonra ne olacak?
Bölgede gerilim günden güne artarken, Rusya ve İran destekli Esed rejiminin yeni bir saldırı başlatabileceği tahmin ediliyor.
Lazkiye'nin yanı sıra İdlib'in güney ve doğu kesimlerinden, öte yandan Gab Ovası üzerinden de rejimin saldırıya başlayabileceği ifade ediliyor.
Rusya ve İran destekli rejim bu saldırıyla özellikle İdlib'in güneyindeki Cebel Zaviye'yi ve M4 Otoyolu güneyini kontrol altına almayı hedefleyecek.
Bölgede çatışmaların yeniden başlaması halinde yeni bir insani krizin patlak vermesinden endişe ediliyor.
Kaynak: Mepa News