Suudi Arabistan varlık fonu Muhammed bin Selman'ın ölümcül çıkarları için nasıl kullanılıyor?

Suudi Arabistan varlık fonu Muhammed bin Selman'ın ölümcül çıkarları için nasıl kullanılıyor?

Güncel bir rapor, veliaht prens tarafından kontrol edilen trilyon dolarlık Kamu Yatırım Fonu'nun çok çeşitli suistimallerle bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.

Yeni bir rapora göre, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından yönetilen ulusal varlık fonu, çok çeşitli insan hakları ihlallerini örtbas etmek ve kolaylaştırmak için kullanılıyor.

“Dünyayı Satın Alan Adam: Suudi Arabistan'ın Kamu Yatırım Fonu ve Başkanı Muhammed bin Salman ile Bağlantılı Hak İhlalleri” başlıklı rapor Çarşamba günü İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından yayınlandı.

Fonun tek bir kişi, Muhammed bin Selman tarafından etkin bir şekilde kontrol edildiğini ve zorla yerinden edilme, işkence ve üst düzey bir gazetecinin öldürülmesi gibi kitlesel hak ihlallerini mümkün kılmak için kullanıldığını ortaya koydu.

95 sayfalık raporda hükümet açıklamaları, mahkeme belgeleri, şirket kayıtları ve raporları ile gazeteciler, uzmanlar ve avukatlarla yapılan görüşmelerden yararlanılmıştır.

Kamu Yatırım Fonu'nun yaklaşık 900 milyar dolar değerinde olduğu düşünülüyor ve bu da onu dünyanın en zengin devlet varlık fonlarından biri yapıyor.

Genellikle petrol zenginliğine dayanan bu tür fonlar, devletler tarafından gelir biriktirmek ve portföylerini yerel ve küresel yatırımlarla çeşitlendirmek için kullanılıyor.

Rapora göre Muhammed bin Selman, veliaht prens olduktan sadece birkaç ay sonra, Kasım 2017'de başlatılan Ritz-Carlton tasfiyesi sırasında varlık fonunu iktidar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmak için kullandı.

"Yolsuzlukla mücadele" olarak adlandırılan bu süreçte ilk etapta 200 güçlü Suudi iş adamı, kraliyet mensubu ve üst düzey yetkili tutuklanarak Riyad'daki Ritz-Carlton oteline götürüldü.

Burada mal varlıklarının bir kısmını varlık fonuna teslim edene kadar gözaltında tutuldular ve bazıları kötü muameleye maruz kaldılar.

Middle East Eye'a (MEE) konuşan kaynaklar, ülkenin eski lideri Kral Abdullah'ın oğlu olan ve bir zamanlar olası veliaht prens olarak gösterilen Prens Mutaib bin Abdullah'ın işkence gördüğünü ve dövüldüğünü söyledi. Bir Suudi generalin ise işkenceyle öldürüldüğü bildirildi.

"Kontrolsüz kontrol"

Suudi yetkililer, bir buçuk yıl süren tasfiye sırasında 381 kişiden yaklaşık 106 milyar dolar ele geçirildiğini söyledi, ancak bu rakam tartışmalı.

İşlerinin kontrolünü kaybedenler arasında Suudi Arabistan'ın en büyük seyahat acentelerinden birini işleten iş adamı Nasır el Tayyar da vardı.

Bu ayın başlarında MEE'nin görüştüğü El Tayyar seyahat acentesinin eski üst düzey çalışanlarından Ahmed Abdulmecid, özgürlüğünü kazanmak için ücretsiz çalışmaya ve ailesinin mal varlığını satmaya zorlandığını söyledi.

Abdulmecid yaşadığı deneyimin modern köleliğe benzediğini söyledi. Yaşadığı zulümden ulusal fon sistemini ve Muhammed bin Selman'ı sorumlu tuttu.

Raporda veliaht prensin, gücü ve denetimi kendi elinde toplamak için Kamu Yatırım Fonu yönetimini elden geçirdiği ve muazzam miktarlardaki serveti mega projelere yönlendirmesine olanak sağladığı belirtiliyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Suudi Arabistan araştırmacısı Joey Shea, “Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman, ülkenin yaklaşık trilyon dolarlık Kamu Yatırım Fonu üzerinde denetimsiz bir kontrole sahip” dedi.

“Veliaht Prens, Suudi egemen varlık fonunun ekonomik gücünü ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirmek ve bu ihlallerden kaynaklanan itibar zedelenmesini örtbas etmek için kullandı.”

Cinayet ve zorla yerinden etmede suç ortaklığı

Kamu Yatırım Fonu, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Ekim 2018'de Suudiler tarafından İstanbul'da vahşice öldürülmesiyle ilişkilendirilmişti.

Suudi suikast timi tarafından kullanılan iki özel jet, bir yıl önceki tasfiye sırasında söz konusu varlık fonu tarafından el konulan Sky Prime Aviation'a aitti.

Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda öldürülmesinin ardından katiller bu uçakları kullanarak kaçmışlardı.

Rapor, söz konusu fon tarafından finanse edilen büyük projelerin Suudi Arabistan'daki en marjinal topluluklardan bazılarına yönelik suiistimaller içerdiğini belirtiyor.

Bu projeler arasında krallığın kuzeybatısında inşa edilmekte olan ve organizatörlerin New York'un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri Neom projesi de yer alıyor.

Suudi rejimi, Neom'a yer açmak için yüzyıllardır Tebük bölgesinde yaşayan Huveytat kabilesi mensuplarını zorla yerlerinden etmekle suçlanıyor.

İngiltere merkezli Alqst haklar grubu tarafından hazırlanan bir rapora göre, kabilenin en az 47 üyesi tahliyeye direndikleri için tutuklandı ya da gözaltına alındı ve bunlardan beşi ölüm cezasına çarptırıldı.

Nisan 2020'de aşiret aktivisti Abdurrahim el Huveyti, mega kente yol açmak için topraklarından çıkarılmasını protesto eden videolar çektikten kısa bir süre sonra vurularak öldürüldü.

Mayıs ayında MEE, eski bir Suudi istihbarat subayına göre, Suudi güvenlik görevlilerine şehir için ayrılan bölgelerden tahliye edilmeye direnen insanları öldürmek için ölümcül güç kullanma emri verildiğini bildirmişti.

Diğer yandan, tamamen varlık fonuna ait olan ve liman kentini yeniden geliştiren Cidde Merkezi Kalkınma Şirketi, evlerin yıkımını gerçekleştirdi ve çok az tazminat alan ya da hiç tazminat almayan yüz binlerce işçi sınıfı insanını zorla bölgeden tahliye etti.

Yumuşak güç etkisi

İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca varlık fonunun Suudi Arabistan tarafından dünya çapında nüfuz sahibi olmak için bir yumuşak güç aracı olarak kullanılacak projelere yatırım yapmak için kullanıldığını belirtti.

Buna, şu anda çoğunluk hissesi söz konusu fona ait olan İngiliz futbol kulübü Newcastle United'ın satın alınması da dahil.

Kulübün taraftarlarının çoğu Suudi parasının ani enjeksiyonundan heyecan duyarken, taraftarların küçük bir bölümü takımlarının insan hakları ihlalleriyle ilişkilendirilmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirmişti.

Newcastle United'ın başkanı ve varlık fonunun yöneticisi Yasir el Rumayyan'ın Ritz-Carlton tasfiyesi sırasında 20 şirkete el konulması ve varlık fonuna devredilmesi emrini verdiği bildirildi.

Varlık fonu ayrıca tartışmalı LIV Golf serisinin yanı sıra Suudi Arabistan'ın 2034 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma teklifinde de yer alıyor.

HRW, bu tür yatırımların krallığın insan hakları kayıtları hakkında dezenformasyon yaydığını, politikalarına eleştirel olmayan destek sağladığını, eleştirmenleri susturduğunu ve hesap verebilirlik arayanları zayıflattığını tespit etti.

Küresel işletmeleri varlık fonuyla olan ilişkilerini değerlendirmeye çağırdı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Suudi Arabistan araştırmacısı Joey Shea, “Suudi Kamu Yatırım Fonu ile bağları olan işletmeler, söz konusu fon ile bağlantılı ciddi insan hakları ihlalleri kaçınılmazsa, bu fonla olan ilişkilerini sona erdirme sorumluluğuna sahiptir” dedi.

Kaynak: Mepa News, Middle East Eye

uyg.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.