Tahriru'ş Şam'ın ilk Siyasi Büro Şefi ile röportaj
El Cezira Arapça'nın Tahriru'ş Şam Heyeti'nin ilk Siyasi Büro Şefi ile yaptığı röportaj
El Cezira Arapça'nın Tahriru'ş Şam Heyeti'nin ilk Siyasi Büro Şefi ile yaptığı röportaj.
Tahriru'ş Şam Heyeti (eski Nusret Cephesi), kendi siyasi görüşlerinin temsil edilebilmesi için bir siyasi büro birimini açtı.
Bu hamle terör ve aşırılık ile bağdaştırılan grubun ideolojik olarak ılımlılaşmaya gitmesi yorumlarına sebep oldu.
Uzmanlar, Tahriru'ş Şam Heyeti'nin (HTŞ) eski cihadi, selefi hareketlerin tersine ‘açık hareket’ düşüncesi ile hareket etmeye başladığını belirtirken; Heyet, açtığı siyasi büro ve açılan yeni birimin sorumlusu olan Dr. Yusuf el Hecr ile temsil ediliyor.
El Cezire Arapça kanalı Dr. Yusuf El Hecr ile buluşarak aşağıdaki röportajı gerçekleştirdi:
El Cezire: Şu anda Tahriru'ş Şam Heyeti’nin siyasi büro işlerini yönetiyorsunuz; İlk olarak Rusların Astana Konferansı temsilcisi Alexander Lavrentev, Türkiye’nin İdlib’teki muhalif gruplarla rejim arasındaki çatışmaları önlemesi sonrasında Suriye’deki askeri operasyonların ve Kuzey İdlib’deki Tahriru'ş Şam Heyeti varlığının, sona ermesinin yaklaştığını ilan etti. Bu açıklama hakkındaki görüşünüz nedir?
El Hecr: Bu konuşmayı analiz etmeden önce açıklamanın kaynağını öğrenmeliyiz. Bu temsilci, bombalama ve yıkım yöntemini kullanarak Beşar Esed rejimini korumak için Suriye halkından binlerce kişiyi öldüren ve yurtlarından çıkaran Rus işgal devletini temsil etmekte.
Daha sonra; Bu işgal devleti 2015’in sonlarına doğru askeri olarak sahaya dahil olduğundan beri ister sivil olsun, ister asker olsun bütün Suriye halkına karşı savaşmaktadır. Guta’da son gerçekleşen kimyasal saldırı hamlesi ise halen zihinlerimizi izaç etmektedir.
Mücrim rejimi devirme seçeneği, devrim başladığından beri halk tarafından kabul gören bir seçenek. Ve bu seçenek gerçek hakkımız. Allah’ın izniyle hedefimizi gerçekleştirene kadar savaşacağız. Devrim, her ne kadar parmaklıklar ardında esirlerimiz, deniz aşırı ülkelerde muhacirlerimiz ve çadırlarda yaşayanlar halkımız olsa da devam edecektir.
Hiçbir uluslararası ve bölgesel kuvvet, azgın rejimi ve hükümranlığını mümkün olan bütün vesileler ile devirmemizi engelleyemeyecektir. Bu bizim ilk önceliklerimizdendir. Özgür devrimi tamamlamak ve davasını savunmak için silah taşıyanların, muzaffer bir zafer veya şerefli bir şehadet ile hedeflerini tamamlamasını engelleyenlerden hiç kimse övgü ile bahsetmeyecektir.
El Cezire: Tahriru'ş Şam Heyeti’nin kendini feshedeceği veya başka gruplara katılacağı sosyal medya ortamında geniş şekilde tartışıldı ve gündem oldu. Bu konuda ne dersiniz?
El Hecr: Son zamanlarda Heyet, (Tahriru'ş Şam Heyeti) ile diğer savaşçı gruplar arasında birleşme veya ittifak ile ilgili görüşmelerin olduğu yönünde yayılan haberleri yalanlıyoruz. Tahriru'ş Şam Heyeti'nin örgütsel yapısını ve üzerine kurulduğu sabite ve değerleri ilgilendiren konular Heyet ailesi içinden olmayanlar için kesinlikle müzakere ve pazarlığa kapalıdır. Bununla beraber yaralı halkımızın maslahatlarının, şerefli cihad ve devrimlerinin korunması hakkındaki ısrar ve hassasiyetimiz devam etmektedir.
Tahriru'ş Şam Heyeti olarak Suriye devriminin her aşamasında bütün çabalarımız ile halkımızın Kuzey Suriye’deki devrimden mütevellit olan karışıklığın giderilmesi noktasındaki taleplerini hızlı şekilde yerine getirmek ve devrimi uluslararası ve bölgesel baskılardan ve devrimci kuvvetler arasındaki dalgalanmalardan korumak için büyük çabalar sarfettik. Bütün bunlar sorumluluklarımızı her vakitte daha iyi şekilde taşımamız gerektiğini gösteriyor.
El Cezire: Türk tarafı ile aranızda ne geçti? Ne üzerinde ittifak ettiniz veya neleri müzakere ettiniz?
El Hecr: Türk tarafı ile olan ilişkimiz dengeli ve sürekli bir biçimde devam ederken bu ilişki ile Kuzey Suriye’deki emniyeti ve istikrarı sağlıyoruz. Muhakkak Türkiye ve Suriye gibi iki Müslüman halk arasındaki ortak tarihi bağlar eskilere uzanıyor ve derin bir tarihe dayanıyor. Bu tarihi bağlardan en göze çarpanı ise yakın tarihteki Suriye devrimi yıllarında Türkiye’nin siyasi duruşunun değişmesine rağmen devrime adeta gerçek bir nefes borusu olduğudur. Bununla beraber milyonlarca Suriyeli muhaciri ülkelerinde barındırmalarından ve Suriyelilerin onurlarını korumalarından bahsetmiyorum bile.
El Cezire: Türkiye’nin son zamanlarda Suriye toprakları içinde inşa ettiği gözlem noktaları ile ilgili konumunuz nedir?
El Hecr: Gözlem noktaları ile ilgili duruşumuz şu ki bu noktalar Suriye devrimine ve maslahatlarına uygundur. Gözlem noktalarının kurulması ve tesbiti için biz katkıda bulunduk ve yardımcı olduk. Türk tarafı uluslararası ittifakın önüne gözlem noktası kurma teklifini getirdiğinde devrim ve müttefiklerinin çarpışmasını isteyen karşı devrim yanlılarının planlarını bozmuş olduk.
Tahriru'ş Şam Heyeti, yapı olarak Suriye sahasındaki en büyük gruptur ve gözlem noktaları konusunda en fazla kaygılanan grup olması ise bir zorunluluktur. Hikmet ve görüş sahipleri ile yapılan ortak ve şer’i istişareler sonucunda bu kararı aldık. Devrim seçeneğimizi koruma altına almakla beraber müttefik Türklerin güçlenmesini tercih ettik.
Bununla beraber gözlem noktaları, tağut ve mücrim rejimin devrilmesi hedefine engel değildir. Silah ve cihad halen rejim, Rusya, İran ve ittifakının askeri olarak bölgeleri tekrar kontrol altına almasına ve siyasi olarak yine bu bölgelerde ortaya çıkmasına karşı direnişin sarsılmaz duvarı ve şiddetli bir esasıdır.
El Cezire: Rejim ile yaşanan askeri çatışmalar fiili olarak bitti mi? Gerginliği azaltma bölgeleri kapsamındaki Astana Konferansı kararlarına uyuyor musunuz?
El Hecr: Heyet, asla Soçi veya Astana gibi Suriye devrimini tasfiye etmeye, silahsız ve homojen bölgeler kurmak için uluslararası toplumun gözleri önünde zorunlu göç uygulamaya çalışan işgalci Rusya ve İran gibi devletlerin ortak olduğu herhangi bir siyasi platform veya uluslararası kararın tarafı, parçası ve ortağı olmadı. Bilakis Heyet devrimin kendisi, fikri ve özüdür.
Dr. Yusuf el Hecr
Astana ittifakının maddelerinin gerçekçi olarak yorumlanmasını gözden kaçıran muhalif siyasi yapıların görmek istemediği gerçek tam olarak budur. Devrimin fikrini ve hedeflerini taşıyan erkekler ve gençler oldukça savaş ve cihad yürüyüşü bitmeyecek, adil davamızın hedefleri gerçekleşecek ve ilahi yardım inecektir.
El Cezire: Son uluslararası anlaşmalardan sonra Tahriru'ş Şam Heyeti’ni neler bekliyor? Kuzey Suriye’nin sonunun Rakka gibi kötü bir son olmaması için neler yapılmalı?
El Hecr: Suriye devriminin coğrafi çekilmeler yaşaması ve devrimci halkın zorla göç ettirilmesi akabinde İdlib, devrimin siyasi ve askeri ağırlık merkezi halini aldı. Asil devrimci halkı korumak, gücünü tekrar toplamasını sağlamak, şerefli bir yaşam oluşturmak, acıları hafifletmek, yaralarını sarmak, özgürlük ve şerefini himaye etmek ve iman ve sebat ile devrimin başarıya ulaşması için büyük adımlar atmamız gerekiyor.
Bizler, Suriye’nin onca zaman geçmesine rağmen Suriye halk devriminin hedeflerinin gerçekleşmesini engelleyen ve yaralı Suriye halkının maslahatları gözetilmeden, nüfuz bölgelerine bölünmesine sebep olan menfaat alanları üzerindeki uluslararası ve bölgesel tartışmaların meydanı haline gelmesine karşıyız.
Muhakkak biz Suriye devriminin asıl gücü olan Tahriru'ş Şam Heyeti olarak diyoruz ki; Kuzey Suriye’de Doğu Guta veya Kuzey Humus senaryolarının yaşanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bunun için kanlarımızı ve canlarımızı feda etmeye hazırız.
İdlib ile Rakka’yı karşılaştırmak doğru değil. Çünkü aralarında kıyas ve karşılaştırma yapmak için çok büyük farklar var. Şöyle ki Rakka, devrim karşıtı güçlerin en barizlerinden olan IŞİD'in kontrolü altındaydı ve IŞİD varlığı birçok dış müdahalelere sebep oldu.
Suriye devriminin yüce maslahatlarını gerçekleştirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu maslahatlar devrim için ulusal güvenlik meselesi mesabesindedir.
Adeta güvenlik ve barış esasında vücut bulmuş devrimci halkın asıl kıymetli ilkesi şu iki savaştır: İster içten ister dıştan olsun işgalin tüm eşkallerine karşı özgürlük savaşı vermek. İmar ve inşa etme, uyanış ve medeniyet tecrübesi ile Suriye devrimini iyi şekilde temsil etme savaşı. Bütün bunlar siyasi ve askeri kararların tek merci tarafından verilmesi, özgürleştirilmiş bölgelerin devrimcilerin maslahatlarına ve fedakarlıklarına uygun idare edilmesi, adalet, emniyet ve istikrar ile yönetilmek ve Rahman’ın şeriatı gölgesi altında siyasi özgürlük alanları oluşması ile gerçekleşecektir ki hüviyetimize ve kültürümüze gayet uygundur.
El Cezire Arapça kanalının Tahriru'ş Şam Heyeti Siyasi Büro Şefi Dr. Yusuf El Hecr ile yaptığı bu röportaj Mepa News takipçileri için @SamiASAF1 tarafından tercüme edilmiştir.