Tarih | Afganistan'ın o şehri bir zamanlar dünyanın en büyük ve zengin şehriydi
Horasan'ın incisi olarak bilinen Herat şehri 15. yüzyılda dünyanın en büyük, en zengin şehriydi.
Afganistan'ın batısında yer alan ve 2021 itibariyle yaklaşık 600 bin nüfusla Kabil ve Kandahar'ın ardından ülkenin en büyük 3. şehri olan Herat, 15. yüzyılda bazı tahminlere göre 1 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en büyük, en zengin şehri olmasının yanı sıra dünyanın en güçlü devletinin de merkeziydi.
Herat şehrinin tarihi
Antik çağda kurulan Herat şehrinin, millattan önce 5 ve 3'üncü yüzyıllar arasında inşa edildiği tahmin ediliyor.
Şehrin ismini, bölgedeki Herat Nehri'nin eski Pers dilindeki "Hereyrud" adından, yani "İpeksi Su" kelimesinden aldığı belirtiliyor. Eski Pers imparatorlukları döneminde şehir bu imparatorluğun bir parçası oldu.
Heredot, Herat şehrinden "Orta Asya'nın ekmek deposu" olarak bahsetmektedir. Şehir, Pers imparatorluğu ve Büyük İskender gibi hükümranlıklar için önem arz etti ve Helenistik kültür içerisinde büyüyerek gelişti.
Afganistan'da 7'nci yüzyılda İslamiyet'in ilk dahil olduğu şehirlerden olan Herat, zamanla İslam kültürü için büyük öneme sahip bir merkez halini aldı.
Kültürel merkez
Herat, Helenistik dönemin yanı sıra İslam egemenliği altında da edebiyat, sanat, siyaset, dini ilim gibi birçok konuda mühim bir nokta olma kimliğini sürdürdü.
Verimli su kaynakları, tahkim edilmiş surları, imar edilmiş şehir merkezi ve pazar yerleriyle Herat şehri İran, Horasan ve Orta Asya'nın kesişim noktasında bir köprü görevi gördü. Bu köprü görevi, Herat şehrinin önemini ve kültürel varlığını daha da artırdı.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Maveraünnehir ve Fergana bölgelerine de komşu olan Herat şehri, antik dönemdeki Helenistik kültürün yanı sıra Fars, Arap ve Türk kültüründen ögeleri bünyesine katan güçlü bir Afgan kültür merkezi oldu. Celaleddin Rumi, Herat şehrini şu sözlerle tanımlamaktadır: "Dünya bir denizse Horasan bir istridye, Herat da onun incisidir."
Herat'ın yükselişi
8. yüzyıl başında İslam orduları tarafından fethedilen Herat, 9. yüzyıldan itibaren Orta Asya'nın en zengin ve en hızlı şehirlerinden biri haline gelmişti. Herat'ın bu hızlı yükselişinde Çin-Batı ve Çin-Müslüman ticaretinin geçiş yolundaki kritik nokta olması başat rol oynamıştı.
1221'de Herat, Cengiz Han komutasındaki Moğol orduları tarafından yakılıp yıkıldı, halkı kılıçtan geçirildi. Fakat Çin-Batı ve Çin-Müslüman ticaretinin artarak devam etmesinden istifade eden Herat şehri hızla toparlandı.
1380'de Timur'un Herat'ı ele geçirmesi esnasında da şehir zarar gördü. Herat merkezli Horasan Eyaleti valisi olan Şahruh, Herat şehrinin gelişmesi ve ticaret hacminin büyümesi için büyük yatırımlarda bulundu. Böylece Herat'ın tarihinin en parlak dönemi başladı.
1405'te Timurlu Devleti'nin başına geçen Şahruh, devletin başkentini Semerkand'dan çok sevdiği Herat'a taşıdı. Şahruh'un Herat'a yatırımları, Herat'ın ticaret yollarının en önemli güzergahı olmasından edindiği faydaların devamıyla Herat 15. yüzyıl başında dünyanın en zengin ve en büyük şehrine dönüştü. Herat'ın bu dönemde nüfusunun 1 milyonu aştığı tahmin edilmektedir.
Timurlu Devleti'nin o dönemde dünyanın en güçlü devleti olması, zenginliği ve büyüklüğü nedeniyle Herat "dünyanın merkezi" sayılmış, Afganistan'da büyük bir zenginleşme dönemi başlamıştır.
Düşüş
1447'de Şahruh'un ölümü üzerine Timurlu Devleti'nin zayıflaması, yeni hükümdarların Şahruh kadar Herat'a önem vermemesi nedeniyle Herat, çıktığı zirveden gerilemeye başladı.
15. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'nin iyice güçlenmesi ve Batılı devletlerle uzun savaşlara girişmesi üzerine Batılılar kara ticaret yollarını devre dışı bırakıp deniz yoluyla doğrudan Hindistan ve Çin'e ulaşmayı hedeflediler ve bunu 16. yüzyıla girilirken başardılar. Doğu-Batı ticareti 15. yüzyılın ikinci yarısında hızla azaldı ve 16. yüzyılda sıfıra yaklaştı. Bu gelişmeden de Herat başta olmak üzere Afganistan büyük bir zarar gördü.
1469-1506 döneminde şehrin gerilemesini durdurmaya çalışan Herat'ın yöneticisi Hüseyin Baykara başarılı olamadı. 1507'de Özbek Hanlığı Herat'ı ele geçirdi. 1510'da ise İran'daki Safevi hükümdarı Şah İsmail Herat'ı ele geçirdi. 16. yüzyılda Herat'ın Safevilerle Özbek Hanlığı'nın savaş alanına dönüşmesi Herat'a büyük zarar verdi. Herat 16. yüzyıl sonunda artık sıradan bir şehirdi.
Safevilerin İran'daki varlığı Orta Asya'nın Osmanlılarla temasını kestiğinden Herat ve Orta Asya ilerleyen yüzyıllarda gelişme gösteremedi. Herat ve Afganistan eski zenginliğini tamamen kaybetti.
Herat şehri pek çok kez savaşlar nedeniyle yıkıma uğramakla beraber 15. yüzyıldaki en parlak döneminin tarihi eserlerini halen bulundurmaktadır.
Kaynak: Mepa News