Trump-Netanyahu zirvesinde neler konuşuldu?

Trump-Netanyahu zirvesinde neler konuşuldu?

İsrail Başbakanı, uzun süredir İran'ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemek için bastırıyor.

ABD'nin Hamas'la doğrudan görüşmeler yaptığının ortaya çıkmasından sadece bir ay sonra -ki bunun İsraillileri öfkelendirdiği biliniyor- Trump yönetimi Pazartesi günü yaptığı açıklamada İran'la doğrudan üst düzey görüşmelere başladığını duyurdu.

İran'ın nükleer tesislerine yönelik askeri operasyonları uzun süredir savunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yan yana oturan Trump, sürpriz açıklamayı Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te toplanan gazetecilere yaptı.

Başkan Donald Trump, “İran ile doğrudan görüşmeler yapıyoruz” dedi.

Trump, “Cumartesi günü devam edecek. Çok büyük bir toplantımız var ve neler olabileceğini göreceğiz. Ve sanırım herkes bir anlaşma yapmanın bariz olanı yapmaya tercih edileceği konusunda hemfikirdir. Ve aşikar olan benim dahil olmak istediğim ya da açıkçası İsrail'in kaçınabildiği sürece dahil olmak istediği bir şey değil. Bu yüzden bundan kaçınabilir miyiz diye bakacağız, ancak bu çok tehlikeli bir bölge olmaya başladı. Umarım bu görüşmeler başarılı olur. Başarılı olmalarının İran'ın da yararına olacağını düşünüyorum” diye ekledi.

Netanyahu, söylemini yumuşatarak ve duyurudan önceden haberdar olduğunun açık bir göstergesi olarak, İsrail ve ABD'nin “İran'ın hiçbir zaman nükleer silah sahibi olmaması hedefinde birleştiklerini” söyledi.

Gazetecilere verdiği demeçte Netanyahu, “Eğer bu iş Libya'da olduğu gibi diplomatik yollarla tam olarak yapılabilirse, bunun iyi bir şey olacağını düşünüyorum” dedi.

Libya'nın eski lideri Muammer Kaddafi 2003 yılında, Bill Clinton ve George W. Bush yönetimlerinin hem yaptırımlar hem de savaş tehdidiyle uyguladıkları doğrudan baskılar sonucunda nükleer silah programının ilk aşamalarından vazgeçmişti.

İran, Obama yönetimi altında, yaygın olarak “İran anlaşması” olarak bilinen 2015 Ortak Kapsamlı Eylem Planı'nı (JCPOA) imzalamıştı. Amaç, uranyum zenginleştirmesini sınırlamak ve uluslararası denetçilere izin vermekti.

Garantörler arasında BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin yanı sıra Almanya ve Avrupa Birliği de yer alıyordu. Ancak 2018'de Trump fiilen çekilerek anlaşmanın çökmesini sağladı.

Trump şimdi de kendi anlaşmasını yapmak istiyor gibi görünüyor.

Pazartesi gününün ilerleyen saatlerinde İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nour News, Trump'ın doğrudan görüşmelerle ilgili sözlerini “iç ve dış kamuoyunu etkilemeye yönelik karmaşık ve tasarlanmış bir psikolojik harekat” olarak nitelendirdi.

Odada bulunan Savunma Bakanı Pete Hegseth, Yemen'e yönelik gece bombardımanının da İran'ı masaya getirmekle bir ilgisi olabileceğini öne sürdü.

Tahran, on yıldır Yemen'de fiili yönetimi oluşturan Husilere en azından dolaylı olarak askeri destek sağlıyor.

Hegseth gazetecilere yaptığı açıklamada “Husiler için kötü bir üç hafta oldu ve durum daha da kötüleşmek üzere” dedi.

“Yeraltı tesisleri, silah üretimi, sığınaklar, açık hava savunma varlıkları olsun, yıkıcı bir operasyon oldu. Rehavete kapılmayacağız ve Husiler gemilerimize ateş açmayı bırakacaklarını ilan edene kadar da daha da amansızlaşacak” dedi ve ekledi: “Ve İranlıların... Husilere destek vermeye devam etmemesi gerektiği konusunda çok net olduk.”

15 Mart'tan bu yana ABD hava saldırıları nedeniyle Yemen genelinde en az 100 kişinin öldüğünü ve çok sayıda kişinin de yaralandığını belirten Yemen Sağlık Bakanlığı, kurbanların çoğunun kadın ve çocuk olduğunu söyledi.

Husiler Kızıldeniz'deki deniz ablukasının İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı sürdüğü müddetçe devam edeceğini ifade ediyor.

Toplantının ve basın brifinginin genel tonu, Netanyahu'nun Pazartesi gününe kıyasla çok daha iyimser ve muzaffer bir havada geçen bir önceki ziyaretiyle tezat oluşturdu. Bunun Trump'ın kapsamlı gümrük vergileriyle çok ilgisi olabilir.

Netanyahu'nun ziyareti, ABD'nin İsrail'e uyguladığı yüzde 17'lik gümrük vergilerinden duyulan derin endişe nedeniyle hızlı bir şekilde gerçekleşti. Geçtiğimiz hafta İsrail, ABD mallarına yönelik tüm gümrük vergilerini düşürdü, ancak Pazartesi günü Trump benzer bir şey yapacağına dair hiçbir işaret vermedi.

'Okyanus kıyısındaki mülkler'

Bir muhabirin Gazze'de kalıcı bir ateşkes sağlayabileceği umuduyla seçimlerde kendisini destekleyen Filistinli Amerikalılarla ilgili sorusu üzerine Trump, “oylarından büyük onur duyduğunu” ve “savaşın çok uzak bir gelecekte olmayacak bir noktada duracağını” söyledi.

Ancak cevabı ayrıntılar konusunda kısaydı.

Trump, İsrail ve Hamas arasında mekik dokuyan arabulucular Mısır ve Katar ile şu anda devam etmekte olan görüşmeler hakkında “Başka bir ateşkese bakıyoruz” dedi.

Bunun yerine Trump, Gazze'nin bir sahil beldesine dönüştürülebilmesi için bölge sakinlerinin taşınmasına yönelik Şubat ayındaki çarpıcı önerisini yineledi.

“Okyanus kıyısındaki mülkleri aldılar ve barış için insanlara verdiler. Peki nasıl sonuçlandı? İyi olmadı” diyen Trump bu ifadelerle İsrail'in 2005 yılında Gazze'den çekilmesine atıfta bulundu.

İsrail 2007 yılına gelindiğinde Gazze'ye bugün halen devam etmekte olan bir kara, deniz ve hava ablukası uygulamaya başlamıştı.

“Bence burası inanılmaz bir gayrimenkul parçası ve bence bu bizim de dahil olabileceğimiz bir şey. Ama biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri gibi bir barış gücünün orada olması, Gazze Şeridi'ni kontrol etmesi ve sahiplenmesi iyi bir şey olurdu, çünkü şu anda, yıllardır tek duyduğum şey öldürmek” dedi Trump.

Trump, “İnsanları alıp başka ülkelere götürürseniz -ki bunu yapacak çok sayıda ülke var- gerçekten bir özgürlük bölgesine sahip olursunuz” dedi.

Hem ABD hem de İsrail, Gazze'den Filistinlileri almaları için Somali ve Güney Sudan gibi ülkelerle görüşmelere başlamış durumda.

Arap Birliği Filistinlilerin üçüncü ülkelere yerleştirilmesi fikrini kesin bir dille reddediyor.

En önemlisi, Trump Gazze'deki İsraillileri kastederek “Rehineleri kurtarmak istiyoruz” dedi.

Gazze'de farklı silahlı gruplar tarafından tutulan 56 rehineden sadece yarısının hayatta olduğuna inanılıyor. Hamas, ölenlerin çoğunun İsrail hava saldırılarında öldürüldüğünü ifade ediyor.

Netanyahu, “Tüm rehineleri kurtarmanın yanı sıra Gazze'deki şeytani tiran Hamas'ı ortadan kaldırmaya ve Gazze halkının istediği yere özgürce gitmesini sağlamaya kararlıyız” dedi ve ekledi: “Bu seçime sahip olmalılar. Başkan da bir vizyon ortaya koydu.”

Binlerce İsrailli bir buçuk yıldır Tel Aviv'de neredeyse her gece gösteriler düzenleyerek Netanyahu'nun Gazze'deki rehineleri geri getirecek bir esir takası anlaşmasını kabul etmesini talep ediyor.

Netanyahu, 19 Ocak'ta başlayan ve 1 Mart'ta sona eren ateşkesin üzerinde anlaşmaya varılan ikinci aşamasına geçmek yerine Gazze'ye yönelik geniş çaplı bir savaşı yeniden başlattı ve şu anda kara işgailne devam ediyor.

Suriye ve Türkiye konusu

Beşar Esed'in devrilmesinden dört ay sonra İsrail, Suriye'de silah deposu olduğunu söylediği, ancak yerel raporlara göre bilimsel araştırma tesislerinin de yer aldığı noktalara hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor.

Geçtiğimiz hafta, Türkiye, İsrailli yetkililerin Ankara'nın Suriye'de bir “protektora” oluşturmaya çalıştığı ve burada askeri üsler kurmayı planladığı yönündeki açıklamalarına öfkesini dile getirdi.

Netanyahu Pazartesi günü gazetecilere verdiği demeçte “Türkiye ile kötüleşen komşuluk ilişkilerimiz var ve Suriye'nin Türkiye dahil hiç kimse tarafından İsrail'e saldırı için bir üs olarak kullanıldığını görmek istemiyoruz” dedi.

Netanyahu, “Türkiye, ABD ile harika ilişkileri olan bir ülke. Başkan'ın Türkiye lideri ile bir ilişkisi var” dedi.

Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak “Erdoğan adında bir adamla harika bir ilişkisi” olduğunu doğruladı.

Trump “Ben onu seviyorum, o da beni seviyor ve bu durum medyayı çıldırtıyor” dedi ve ekledi: “Hiçbir zaman sorun yaşamadık ve çok şey atlattık.”

Trump, "Erdoğan'a ‘2000 yıldır kimsenin yapmadığını yaptın, Suriye'nin kontrolünü ele geçirdin’ dedim." dedi.

Trump, Erdoğan'ın başlangıçta bunu reddettiğini de sözlerine ekledi.

“'Hayır, hayır, hayır, hayır, ben yapmadım' dedi, ben de siz yaptınız dedim ama sorun değil, söylemek zorunda değilsiniz.”

“Trump, Erdoğan'ın kendisine “‘Peki tamam, bir bakıma bendim’ dediğini söyledi.

Bu espri salonda gülüşmelere yol açtı.

Kaynak: Mepa News, Middle East Eye

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.