Türk medyası seçmeni nasıl etkiliyor?
"Bir yıl dolmadan ikinci kez seçime gidiyoruz. Çatışmalarla dolu bir sene geçirdik, insanların öteki tarafı dinlediklerini zannetmiyorum."
Burcu Karataş / Deutsche Welle Türkçe
Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Suncem Koçer ve Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ'ın yanlış bilgi ve sosyal medya üzerine yaptıkları saha araştırması, vatandaşların sosyal medyada kendi görüşlerine yakın haber platformları ile gazetecileri takip ettiğini ve yine kendi görüşlerine yakın haberlere güvendiklerini ortaya koyuyor. Farklı sosyoekonomik gruplardan kişilerle yapılan görüşmelerden çıkan ilginç sonuçlardan biri, hükümet kaynaklı bazı haberleri AKP seçmeninin dahi inandırıcı bulmuyor olması… Seçmenlerin yalan haberden şikâyetçi olduğunu özellikle vurgulayan akademisyenler, "Örneğin, 8 Mart Feminist Yürüyüşü'nde ezanın ıslıklandığına inanmayan ya da şüpheyle yaklaşan AKP seçmenleri var. Muhafazakâr ailelerden gelen ve AKP'li olan 16-25 yaş arası gençlerin sorgulayıcılıklarını şaşırtıcı bulduk” diyorlar.
"Kutuplaşma nedeniyle hiçbir haber kaynağına güven yok”
Öte yandan, insanların kutuplaşmış medya ortamını sorguladıkları ve bu ortamdan rahatsızlık duydukları da araştırmadan elde ettikleri bulgular arasında yer alıyor. Doç. Dr. Suncem Koçer, seçmenin kutuplaşan medya ortamından rahatsızlık duyduğunu ama bu ortamdan çıkma iradesi de göstermediğini belirterek, "Herkes günün sonunda kendi görüşünden haberlere inanıyor” diyor.
Araştırmanın bir diğer sonucu ise, habere duyulan güvensizlik… İnsanların kendi görüşlerine uygun haberlerin doğruluğuna dahi güven duymayabildiğini gösteren araştırma için Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ, her kesimden vatandaşın gerçeğe ulaşma konusunda çaresizlik yaşadığını dile getiriyor. "Her iki kesimde de kafa karışıklığından kaynaklı bir mutsuzluk var. A Haber ve Fox TV kutuplaşmanın iki ucu olarak görüldüğü için seçmene güven vermiyor. AKP seçmenleri A Haber'i, muhalif seçmenler de Fox TV'nin yaptığı haberleri sorgulayabiliyor fakat bu mecraları takip etmeye devam ediyorlar” diyor.
"Kamplar arasında mesafe iyice açıldı”
Türkiye'deki siyasi kutuplaşma alanında yaptığı çalışmalarla bilinen İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan, genel seçimlerden bu yana kutuplaşma açısından değişen bir şey olmadığını düşünüyor. Doç. Dr. Erdoğan, "Bir yıl dolmadan ikinci kez seçime gidiyoruz. Çatışmalarla dolu bir sene geçirdik, insanların öteki tarafı dinlediklerini zannetmiyorum. Herkes kendi kaynaklarından besleniyor. Kamplar arasında mesafe iyice açıldı” diyor. İnsanların özellikle yazılı basında çeşitlilik aramadığını düşünen Erdoğan, kutuplaşmanın boyutlarını görmek için sosyal medyaya bakmak gerektiğini söylüyor. "Dünyanın her yerinde sosyal medya kutuplaştırıyor. Sosyal medya kesinlikle kutuplaştırmayı azaltan bir yer değil. 8 Mart için yaşanan tartışmaları gördük. Şu anda insanlar kendi görüşleri doğrultusunda bilgi almaya devam ediyor” diye konuşuyor.
"İmamoğlu'nun TV programına katılması daha büyük gündem yaratabiliyor"
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri ise Doğan Medya Grubu'nun el değiştirmesinin sonuçlarının 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri'nin aksine, yerel seçim sürecinde açık bir şekilde hissedildiği görüşünde… "Her ne kadar muhalif çizgide olmasa da, Aydın Doğan medya grubunu tamamen teslim etmemişti. Arada başka haberlerin de yapılabildiği bir yerdi. Bugün ise CNN Türk'ün neredeyse A Haber çizgine çekilmesinin etkilerini görüyoruz” diyor. Sözeri'ye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuk olduğu programların reytinglerinin düşük olmasına rağmen iktidar, medya konusunda kendisine fayda sağlayacak bir politika izlemiyor. "Erdoğan'ın günde beş defa konuşmasına rağmen CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu'nun Ülke TV'de bir programa katılması daha büyük gündem yaratabiliyor” diye konuşuyor.
"İktidarın kendisine oy vermeyi düşünmeyenlere ulaşmak için önü tıkalı"
Ceren Sözeri'ye göre, iktidarın medyayı tek elde toplamaya girişmesi doğru bir hamle değildi. Muhalefetin iktidar medyasını kullanmak açısından birtakım fırsatlar yakaladığını ifade eden Sözeri, "Buna karşılık iktidarın kendisine oy vermeyi düşünmeyen ya da ilk defa oy kullanacak insanlara ulaşmak için hemen hemen önünün tamamen tıkandığını söyleyebiliriz” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gün içinde yaptığı konuşmaların tamamının bütün televizyon kanallarından yayınlandığı bir ortamda yayın yönetmenleri ve haber merkezlerinin ciddi baskı altında olduğunu belirterek, "Hiçbir yerde açık bulunamadığı için varolan düzen üzerindeki baskı artılıyor fakat bunun da seçmen üzerinde çok etkili olduğunu düşünmüyorum” diyor.