UCM'nin tutuklama kararları İsrail için ne anlama geliyor?
İsrail'in karara tepkisi sert oldu ancak ordunun katliam yapmadığını düşünen İsrailliler yavaş yavaş uyanıyor.
Meron Rapoport | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarması, İsrail'in imajı ve uluslararası meşruiyeti açısından bir dönüm noktası teşkil etmektedir.
Tutuklama kararları İsrail toplumunda ve siyaset kurumunda şok etkisi yarattı.
İsrailli siyasetçiler meydan okurcasına tepki gösterdi. Netanyahu UCM'yi antisemitizmle suçladı. İsrail'in sağ kanadı da aynı şeyi yaptı.
Merkez sol ise mahkemeyi antisemitizmle suçlamadı ancak kararın kabul edilemez, adaletsiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, zira İsrail ve Hamas'ı savaş sırasında işlenen suçlarda eşit tuttuğunu belirtti.
Bu tepkiler İsrail'in Gazze'de işlediği katliamları kabul etmemesinin doğrudan bir sonucudur.
İsrail'de ordusunun Gazze'de işlediği suçları kabul eden çok küçük bir azınlık olsa bile, İsrail kamuoyunun geneli bunu tamamen inkar etmektedir. İsrail'in değil sadece Hamas'ın savaş suçu işlediğini ve İsrail'in Gazze'de yaptıklarının meşru müdafaa olduğunu iddia ediyorlar.
UCM Netanyahu hakkında yakalama kararı çıkardı
Çoğu İsraillinin gözünde İsrail masum Filistinlileri sebepsiz yere öldürmüyor ve eğer Gazze'de bir kıtlık varsa bu Hamas'ın insani yardımları çalmasından kaynaklanıyor. -Bu, İsrail ordusu ve diğer resmi kanallar tarafından defalarca tekrarlanan bir iddia-
Bu tepki bekleniyordu ancak İsrail'deki durum biraz daha karmaşık.
Başbakan ve eski savunma bakanı hakkında tutuklama kararı çıkarılması, İsrail'in uluslararası toplum ve uluslararası hukukla ilişkilerinde önemli bir olay ve dönüm noktasıdır.
İsrail bir Birleşmiş Milletler kararıyla kurulmuştur.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası hukukta mültecilerin korunması ya da soykırımın suç sayılması gibi gelişmelerin çoğu Holokost'a bir cevap niteliğindeydi ve İsrail bu gelişmeleri destekledi.
Ancak İsrail'in UCM'ye yönelik atakları, ülkeyi uluslararası hukukun düşmanı, uluslararası hukuku ve tüm kurumlarını baltalamaya çalışan bir devlet olarak gösteriyor. Bu dramatik bir tutum değişikliğidir.
Olay UCM ile de bitmiyor.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) şu anda Güney Afrika tarafından açılan ve İsrail'i soykırımla suçlayan davayı inceliyor.
Netanyahu: UCM kararı İsrail'i durdurmayacak
İki kurum ve iki hukuki süreç arasında doğrudan bir bağlantı yok, ancak UCM'nin tutuklama emri çıkarmasının UAD'deki soykırımla ilgili müzakereleri de etkileyeceğini düşünmek mümkün.
Tutuklama kararları Netanyahu ve Gallant'ın şahsına karşı çıkarılmıştır, ancak büyük ölçüde İsrail'in bir devlet olarak savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediğini göstermektedir.
Netanyahu ve Gallant iddia edilen bu suçları tek başlarına işlemediler, tüm askeri ve devlet kurumları işin içindeydi.
Kısa vadede UCM kararı, tümen komutanları ve tugay komutanları gibi orta ve üst rütbelerdeki İsrailli komutanları da kapsayabilir.
Örneğin, üst düzey İsrailli subaylar, ordunun Ekim ayı başında Gazze'ye başlattığı askeri operasyonun ardından insani yardımın Gazze'nin kuzeyine girmesini engellediklerini açıkça söylediler.
Bu operasyonun amacının kalan nüfusu Netzarim koridorundan güneye sürmek olduğunu da söylediler.
Artık emirler yayınlandığına göre, bir İsrail subayı bu tür açıklamalar yapmadan önce iki kez düşünecektir, çünkü bir sonraki Avrupa seyahatinde tutuklanmaktan korkuyor olabilirler.
Bir asker açlıktan ölümle sonuçlanabilecek emirleri yerine getirmekten de kaçınabilir, zira bu durum UCM'nin gerekçelerinde insanlığa karşı işlenmiş olası bir suç olarak açıkça belirtilmiştir.
'Gri ret'
Kısa ve orta vadede, UCM'nin kararı İsrail'in Gazze'de suç işleyip işlemediğini merak eden İsrailliler için bir cevap olabilir.
İsrail'in suç işlediğine inanan küçük bir sol azınlığın yanı sıra, şimdiye kadar savaşı desteklemiş olmalarına rağmen İsrail'in Gazze'deki eylemleri hakkında şüphe duymaya başlayan merkez solda daha geniş bir Yahudi grubu var.
Kısa bir süre önce, liberal bir merkez sol akademisyen olan Tomer Persico ve Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkan yardımcısı Eran Etzion, yedek askerlere kuzey Gazze'deki etnik temizlikte görev almayı reddetmeleri çağrısında bulundu.
Ana akım medya bu seslere yer vermediği için kaç Yahudi'nin bu şekilde düşündüğünü bilmiyoruz ama Yahudi nüfusunun yüzde 10 ya da 15'ine tekabül ediyor olabilirler.
UCM'nin kararı İsrail'de bu görüşlere meşruiyet kazandıracaktır.
Bu görüşlere sahip olanlar şunu söyleyebilecekler: “Dünya bizim hakkımızda böyle düşünüyor.”
UCM Hamas'ın eski lideri İsmail Heniye aleyhindeki dosyayı düşürdü
Siyonist solda yaşanacak bir fikir değişikliği savaşa katılmayı reddedenlerin sayısında artışa yol açabilir.
Ekim 2023'teki başlangıcından bu yana, Birinci Lübnan Savaşı ve İkinci İntifada'da yüzlerce vaka varken, çok az sayıda askerlik yapmayı reddetme vakası yaşandı.
Şu anda İsrail'de bir “gri ret” fenomeni görüyoruz. Bunlar yedek asker olup göreve çağrıldıklarında gelmeyen İsrailliler. Savaşın başında çağrılanların tamamı gelirken, bugün bu oran yüzde 65'e düştü.
Bu “gri ret” genellikle ahlaki nedenlerden kaynaklanmıyor. Daha çok ekonomik ya da ailevi sorunlarla ilgilidir. Yine de UCM kararının ardından bu tür retlerin artması mümkün. Bazı yedek askerlerin Gazze ve Lübnan arasında bir ayrım yapması da mümkün.
Lübnan'daki savaşın aksine Gazze'deki savaş İsrail kamuoyunda artık popüler değil ve hala geniş bir mutabakat var. Netanyahu hükümetinin Gazze'deki 101 rehineden vazgeçmiş gibi görünmesi muhalefeti daha da körükleyebilir.
"Parya devlet"
Uzun vadede ve daha güçlü bir şekilde, UCM kararları İsrail'i uluslararası toplumdan çok keskin bir şekilde koparacaktır.
Bunlar artık sadece Londra'da ya da Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kampüslerde savaşa karşı yapılan kitlesel gösteriler değil. Bu, Batı dünyasının çoğu tarafından kabul edilen bir mahkeme kararıdır. Bu kararlarla birlikte İsrail uluslararası toplumun giderek daha fazla kenarına itiliyor.
ABD'deki yeni Trump yönetiminin UCM'ye karşı çok agresif olması ve Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Arjantin ve küresel radikal sağ koalisyonun diğer üyeleri gibi ülkelerle birlikte İsrail'i bu izolasyondan çıkarmaya çalışması muhtemeldir.
Ancak etkisi garanti olmayan bu Amerikan tepkisi (Trump zaten önceki döneminde UCM'ye yaptırım uygulamış ve mahkeme üzerinde çok az etkisi olmuştu) temel gerçeği değiştiremez: İsrail hızla parya bir devlet haline geliyor.
İsrail'in bu şekilde izole edilmesi ve gayrimeşrulaştırılmasının, İsrail'e yönelik askeri ve diğer yaptırımları teşvik etmek gibi pratik ve acil etkileri olabilir.
Sadece Netanyahu yurtdışına seyahat etmekte zorlanmayacak, yabancı liderler de İsrail'e seyahat etmekte ve “aranan” bir adamla görüşmekte zorlanacaklar.
İsrail'in tüm diplomatik ilişkileri önemli bir darbe alabilir. İsrail'in apartheid rejiminin kaldırılmasından önce yavaş bir Güney Afrikalılaşma sürecinden geçtiği söylenebilir.
Putin UCM'nin tutuklama kararına rağmen Moğolistan'da coşkuyla karşılandı
Filistinlilerin haklarını dünya çapında destekleyenler, İsrail'in Gazze'de suçlandığından çok daha ciddi suçlar işlediğini ve henüz Rusya ve İran kadar ağır yaptırımlara maruz kalmadığını söyleyebilir. Bu iddiada haklılık payı vardır.
Ancak İsrail'in Batı'nın ayrılmaz bir parçası ve ABD'nin en yakın müttefiki olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Avrupa'daki pek çok kişi için İsrail'i desteklemek Holokost'un bir tür telafisidir. Batılıların gözünde İsrail hiçbir zaman İran, Suriye ya da Rusya gibi ülkelerin durduğu yerde durmadı.
Bu nedenle İsrail'in marjinalleşmesi, 6 Ekim 2023'te bulunduğu yere göre önemli bir olaydır.
Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarılmasının İsrail'in aşırı sağcı hükümetinin zayıflamasına yol açıp açmayacağını söylemek için henüz çok erken. Netanyahu ve arkadaşlarının “tüm dünya bize karşı” iddiasında olduğu gibi desteğini artırabilir.
Ancak İsrail'in uluslararası toplum nezdinde bir devlet olarak meşruiyetinde derin bir çatlak oluştuğu ve İsrail'in Filistinlilere muamele biçimini tamamen değiştirmeden bunu düzeltmekte zorlanacağı şimdiden söylenebilir. Bu da UCM kararını muazzam öneme sahip bir olay olarak işaret etmektedir.
Kaynak: Mepa News