Veliaht Prens Muhammed bin Selman hadislere savaş mı açıyor?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 'hadislerin geri plana itilmesi' açıklamasında bulunması, "Ilımlı İslam Projesi"nin yeni bir adımı olarak değerlendirildi.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Suudi devletince yönetilen Rotana TV ile geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği, El-Arabiya'da da yayınlanan röportajının yankıları sürüyor.
Röportajda özellikle Muhammed bin Selman'ın cini konulara dair çıkışları tartışma konusu olmuş durumda.
Muhammed bin Selman'ın röportajı
"Hadisler ikinci planda olmalı"
Muhammed bin Selman'ın röportajda hadislerle ilgili sözleri halen sürmekte olan tartışmaların fitilini ateşledi.
Röportajda Kur'an'ın anayasaları olduğunu söyleyen Muhammed bin Selman, hadislerin ikinci planda kalması gerektiğini, mütevatir hadislerin daha önemli olduğunu, ahad hadislerin ise anlayış ve uygulamada geri plana itilebileceğini savundu. Muhammed bin Selman Buhari ve Müslimdeki çoğu hadisin de mütevatir olmadığını söyleyerek uygulamadan kaldırılması gerektiğini iddia etti.
Mütevatir ve Ahad hadis nedir?
İslam Peygamberi Hz. Muhammed'den, sahabeden ve tabiun denilen sonraki nesilden nakledilen haberler, onları rivayet edenlerin sayıları bakımından değişik isimler almışlardır. Bir haber, ilk kaynağından itibaren her nesilde yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalık tarafından rivayet edilmişse buna "mütevâtir haber" denir.
Eğer herhangi bir nesilde râvî sayısı en az üçe düşerse "meşhûr" veya "müstefiz"; ikiye düşerse "azîz"; bire düşerse "garîb" veya "ferd" adını alır. Mütevâtir dışında kalan haber çeşitlerinin hepsine birden "âhâd haber" denir. (Talât Koçyiğit, Hadîs Istılahları, 118)
Mütevatir-Ahad hadis ayrımı
Mütevatir ile ahad hadis ayrımı üzerine tartışmalar ilmi çevrelerde geçmişten bu yana süregelen meseleler arasında.
Pek çok hadis ve fıkıh usulü alimi mütevatir hadisle ilgili bazı kesimlerin öne sürdüğü şartların sadece birkaç hadisi mütevatir bıraktığını belirtiyor.
Bu kapsamda mütevatir tanımının çok zor şartlara değil, ilk dönem hadisçilerinin sıhhati üzerinde ittifak ettiği hadislerde kalması gerektiğini, farklı ve çok zorlaştırılmış şartlı tanımların sahih hadislerin reddine yol açacağını savunuyorlar.
Suudi ve BAE destekli kanalların hadis konularındaki çıkışları
Son dönemde Suudi Arabistan'daki yerleşik dini anlayışa zıt olarak, Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) devlet destekli kanallarda hadis konuları tartışmaya açılıyor.
Özellikle popülerleştirilmeye çalışılan Vesim Yusuf gibi bazı vaizler, Sahih-i Buhari'den başlayarak İslam alemince sahih olarak kabul edilen hadislerin sabitliği üzerinde şüpheler yayan açıklamalarda bulunuyor. Bunun örtülü devlet destekli bir proje olduğu belirtiliyor.
Muhammed bin Selman'ın son röportajında hadislerle ilgili sözlerinin bu tahminleri doğruladığı belirtiliyor. Muhammed bin Selman'ın açıklamaları üzerine yorumda bulunanlar ahad hadislere en soğuk bakan ekol olan Mutezile'nin dahi ahad hadislerin tatbikini kabul ettiğine, Muhammed bin Selman'ın ahad hadislerle ilgili yorumunun Mutezile ile de değil, onlardan çok daha öte olan modern hadis inkarcılarıyla kesiştiğine değiniyorlar.
"Yöneticilerle ilgili hadislerin doğruluğuna bakılmıyor"
Bin Selman'ın, Suudi Arabistan ve BAE yönetimlerinin su yüzüne çıkan hadis karşıtı tutumlarına rağmen, bu röportajda da tekrarlandığı gibi, yöneticilere itaat ile ilgili hadisleri sıhhatlerine bakılmaksızın ve bağlamından kopararak kullanmaya devam etmeleri de çelişkili bulunuyor.
"Hadisleri devre dışı bırakmak ılımlı İslam projesi için"
Suudi rejimi muhalifi Arabistanlılar, bu girişimlerdeki amacın "Ilımlı İslam Projesi"ne hizmet olduğunu belirtiyorlar.
İslam'ın pek çok pratiği hadislere dayandığından ve hadisler Kur'an'ın tefsiri de olduğundan hadisleri devre dışı bırakarak hem pek çok İslami pratiğin uygulamadan kaldırılmasının, hem de Kur'an'ın bu projeye uygun yorumlanabilmesinin, dinde reform yapılmasının önünün açılmaya çalışıldığı düşünülüyor.
ABD merkezli strateji kurumlarında da hadislerin "Ilımlı İslam Projesi" önünde engel olarak gösterildiği, Müslümanlar arasında modernist din yorumlarının İslam anlayışını laikleştirme ve ABD'nin çıkarlarına uygunluk açısından desteklenmesi gerektiğinin işlendiği biliniyor.
Bu kurumların raporlarında özellikle Suudi Arabistan'daki geleneksel dini yorumların ABD çıkarlarını tehdit ettiği ve bu ülkedeki dinde reform çalışmalarına diğer ülkelerden farklı bir özel önem verilmesinin gerektiği geçiyor.
RAND'ın Amerikan stratejisini özetleyen raporu: "ABD'nin Müslüman müttefikleri"
Arabistan ilmi sınıflarının sessizliği ve Arabistan'daki baskılar
Resmi ulema sınıfı da dahil olmak üzere, Suudi Arabistan'daki dini anlayışa son derece ters olan Muhammed bin Selman'ın hadislerle ilgili bu çıkışına, ülke içinden tepki gelmezken ülke dışındaki Suudi rejim muhalifi Arabistanlılar Muhammed bin Selman'a adeta ateş püskürdü.
Suudi Arabistan'da yönetime yönelik en ufak eleştirinin bile son derece kötü koşullarda, işkence süreçlerinin yaşandığı hapse neden olduğu, hatta ilmiye sınıfından bazı isimlerin sırf yönetimi övmeyip siyasi konularda sessiz kaldığı için hapsedildiği biliniyor.
Suudi Arabistan'ın 'düşünce tutukluları'
Bu baskılar nedeniyle Suudi Arabistan'da ilmiye sınıfı, 2016'dan beri "Açılım" projesi yürüten ve hem teorik hem de pratik olarak ülkeyi zorla laikleştirme yolunda olan Muhammed bin Selman'ın çıkışlarına sessiz kalıyor.
Suudi Arabistan'ın dini ve sosyal geleceğini ülkede halkın itibar ettiği ilmiye sınıfının rejimin tehditlerine rağmen bu gibi uygulamalara toplu tepkiye cesaret edip edememesinin belirleyeceği tahmin ediliyor.
Kaynak: Mepa News