Yahudi işgalciler Batı Şeria topraklarını nasıl ele geçiriyor?

Yahudi işgalciler Batı Şeria topraklarını nasıl ele geçiriyor?

İsrail 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'yı Yahudileştirmeye yönelik faaliyetlerini daha da hızlandırmış durumda.

Jake Tacchi, Ziad Al-Qattan, Emir Nader ve Matthew Cassel | BBC | Tercüme: Mepa News

Geçtiğimiz Ekim ayında Filistinli büyükanne Ayşe Iştiyye, bir adamın kafasına silah dayadığını ve 50 yıldır yaşadığı yeri terk etmesini söylediğini anlattı.

BBC'ye verdiği demeçte silahlı tehdidin, 2021 yılında işgal altındaki Batı Şeria'daki evinin yakınına yasa dışı bir Yahudi yerleşkesi kurulmasının ardından başlayan ve giderek şiddetlenen bir taciz ve gözdağı kampanyasının doruk noktası olduğunu söyledi.

BBC'nin yeni analizi, bu yerleşkelerin sayısının son yıllarda hızla arttığını gösteriyor. Şu anda Batı Şeria'da en az 196 adet Yahudi yerleşkesi var ve geçen yıl 29 tanesi daha kuruldu ki bu sayı önceki tüm yıllardan daha fazla.

Çiftlikler, ev kümeleri ve hatta karavan grupları olabilen bu tip yerleşkeler “karakol” olarak da isimlendirildikleri gibi genellikle tanımlanmış sınırlardan yoksundur ve hem İsrail hem de uluslararası hukuka göre yasa dışıdır.

Ancak BBC Dünya Servisi, İsrail hükümetiyle yakın bağları olan kuruluşların yeni yasa dışı "karakollar" kurmak için para ve arazi sağladığını gösteren belgelere ulaştı.

BBC ayrıca açık kaynak istihbaratını analiz ederek bunların yaygınlaşmasını inceledi ve Ayşe Iştiyye'nin kendisini tehdit ettiğini söylediği Yahudi yerleşimciyi araştırdı.

Uzmanlar, söz konusu "karakolların" yerleşim yerlerinden daha hızlı bir şekilde geniş toprak parçalarını ele geçirebildiğini ve Filistinli topluluklara yönelik şiddet ve tacizle giderek daha fazla bağlantılı olduğunu söylüyor.

Bu yerleşkelerin sayısına ilişkin resmi rakamlar mevcut değil. Ancak BBC Eye, İsrailli yerleşim karşıtı gözlemciler Peace Now ve Kerem Navot'un yanı sıra işgal altındaki Batı Şeria'nın bir bölümünü yöneten Filistin Yönetimi tarafından toplanan listeleri ve konumlarını inceledi.

Bu noktalarda yerleşkelerin inşa edildiğini doğrulamak ve hangi yıl kurulduklarını teyit etmek için yüzlerce uydu görüntüsü analiz edildi. BBC ayrıca bunu doğrulamak ve yerleşkelerin halen kullanımda olduğunu göstermek için sosyal medya paylaşımlarını, İsrail hükümeti yayınlarını ve haber kaynaklarını da kontrol etti.

Analiz, doğrulanan 196 ileri karakolun neredeyse yarısının (89) 2019'dan sonraki süreçte inşa edildiğini gösteriyor.

yerlesim2.jpg

Bunlardan bazıları Batı Şeria'daki Filistinli topluluklara yönelik artan şiddetle bağlantılı. Bu yılın başlarında İngiliz hükümeti, Filistinlilere karşı şiddeti teşvik ettikleri veya uyguladıkları gerekçesiyle 8 aşırılık yanlısı Yahudiye yaptırım uyguladı. Bunlardan en az altısı yasa dışı yerleşkeler kurmuş ya da buralarda yaşamakta.

Batı Şeria'daki İsrail ordusunun eski komutanlarından Avi Mizrahi, yerleşimcilerin çoğunun "yasalara uyan İsrail vatandaşları" olduğunu söylüyor, ancak söz konusu yerleşkelerin varlığının şiddeti daha olası hale getirdiğini kabul ediyor.

Mizhari, “Bölgeye yasa dışı olarak karakollar inşa ettiğinizde, bu aynı bölgede yaşayan Filistinlilerle gerginlik yaratır” diyor.

İngiltere tarafından onaylanan aşırılık yanlısı Yahudilerden biri, Ayşe'nin kendisini silah zoruyla tehdit ettiğini söylediği Moshe Sharvit'ti. Hem kendisi hem de Ayşe'nin evinden 800 metreden daha az bir mesafede kurduğu yerleşke, Mart ayında ABD hükümeti tarafından da yaptırıma tabi tutuldu ve yerleşke “Filistinlilere karşı şiddet uygulanan bir üs” olarak tanımlandı.

Şimdi oğluyla birlikte Nablus'a yakın bir kasabada yaşamak zorunda olan Ayşe, “Hayatımızı cehenneme çevirdiler” diyor.

yerlesim1.jpg

Söz konusu yerleşkeler, Batı Şeria'da inşa edilen ve İsrail yasalarına göre yasal olan daha büyük, genellikle kentsel Yahudi yerleşim bölgeleri olan yerlerin aksine, İsrail'in resmi planlama onayından yoksun gecekondulardır.

Her ikisi de "sivil nüfusun işgal altındaki bir bölgeye taşınmasını yasaklayan" uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul ediliyor. Ancak Batı Şeria'da yaşayan pek çok yerleşimci, Yahudiler olarak "bu topraklarla dini ve tarihi bir bağları olduğunu" iddia ediyor.

Temmuz ayında, BM'nin en üst mahkemesi, dönüm noktası niteliğindeki bir görüşle, İsrail'in tüm yeni yerleşim faaliyetlerini durdurması ve tüm yerleşimcileri İşgal Altındaki Filistin Topraklarından tahliye etmesi gerektiğini söyledi. İsrail bu görüşü “temelden yanlış” ve tek taraflı olduğu gerekçesiyle reddetti.

Tüm bu yerleşimlerin hiçbir yasal statüsü olmamasına rağmen, İsrail hükümetinin sayılarının hızla artmasını engellemeye çalıştığına dair neredeyse hiçbir kanıt yok.

BBC, İsrail'le yakın bağları olan iki kuruluşun Batı Şeria'da yeni karakollar kurmak için nasıl para ve arazi sağladığını gösteren kanıtlara ulaştı.

Bunlardan biri, bir asırdan uzun bir süre önce kurulan ve İsrail devletinin kurulmasında etkili olan uluslararası bir kuruluş olan Dünya Siyonist Örgütü (WZO). Örgütün 1967'den bu yana İsrail tarafından işgal edilen Filistin topraklarının geniş bir bölümünün yönetiminden sorumlu bir "Yerleşim Bölümü" var. Bu bölüm tamamen İsrail kamu fonları tarafından finanse edilmekte ve kendisini “İsrail devletinin bir kolu” olarak tanımlamaktadır.

Peace Now tarafından elde edilen ve BBC tarafından analiz edilen sözleşmeler, Yerleşim Birimi'nin defalarca üzerine karakollar inşa edilen araziler tahsis ettiğini gösteriyor. Sözleşmelerde, WZO herhangi bir yapı inşa edilmesini yasaklıyor ve arazinin sadece otlatma veya tarım için kullanılması gerektiğini söylüyor - ancak uydu görüntüleri, en az dört vakada, üzerine yasa dışı karakollar inşa edildiğini ortaya koyuyor.

Bu sözleşmelerden biri 2018 yılında Zvi Bar Yosef tarafından imzalandı. O da Moshe Sharvit gibi bu yılın başlarında Filistinlilere yönelik şiddet ve sindirme eylemleri nedeniyle İngiltere ve ABD tarafından yaptırıma tabi tutulmuştu.

WZO ile temasa geçerek, otlatma ve tarım için tahsis ettiği çok sayıda arazinin yasa dışı karakolların inşası için kullanıldığının farkında olup olmadığını sorduk. Cevap verilmedi. Zvi Bar Yosef'e de sorular yöneltildi ancak hiçbir yanıt alınamadı.

BBC ayrıca bir başka önemli yerleşimci kuruluşu olan Amana'nın yerleşkelerin kurulmasına yardımcı olmak için yüz binlerce şekel borç verdiğini ortaya koyan iki belge ortaya çıkardı.

Bir vakada örgüt, İsrail yasalarına göre "yasa dışı" kabul edilen bir karakolda seralar inşa etmesi için bir yerleşimciye 1.000.000 NIS (270.000 dolar) kredi verdi.

Amana 1978 yılında kuruldu ve o tarihten bu yana Batı Şeria'da yerleşim yerleri inşa etmek için İsrail hükümetiyle yakın işbirliği içinde çalıştı.

Ancak son yıllarda Amana'nın da karakolları desteklediğine dair kanıtlar artmaya başladı.

Bir aktivist tarafından sızdırılan 2021'deki bir yönetici toplantısının kaydında, Amana'nın CEO'su Ze'ev Hever'in şunları söylediği duyuluyor: “Son üç yılda... genişlettiğimiz operasyonlardan biri çoban çiftliği [karakollar yani yerleşkeler].”

“Bugün [kontrol ettikleri] alan, inşa edilmiş yerleşimlerin neredeyse iki katı büyüklüğünde.”

Kanada hükümeti bu yıl “Batı Şeria'da Filistinli sivillere ve mülklerine yönelik şiddet içeren ve istikrarı bozan eylemlerden” sorumlu kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımlara Amana'yı da dahil etti. Ancak yaptırımlarda Yahudilerin inşa ettiği yerleşkelerden bahsedilmedi.

İsrail hükümetinin geriye dönük olarak bu yerleşkeleri yasallaştırma yani etkin bir yerleşim yerine dönüştürme eğilimi de var. Örneğin geçen yıl hükümet en az 10 yerleşkeyi yasallaştırma sürecini başlattı ve en az altı yerleşkeye daha yasal statü verildi.

Şubat ayında, Ayşe Iştiyye'nin kendisini evinden çıkardığını söylediği yerleşimci Moshe Sharvit, yerleşkesinde birçok kişi tarafından video kaydına alınan bir halk toplantısı düzenledi. En açık ifadelerle konuşan Sharvit, karakolların yani yerleşkelerin bir araziyi ele geçirmek için ne kadar etkili olduğunu ifade etti.

Sharvit, “Yerleşim yerleri inşa ettiğimizde en büyük pişmanlığımız çitlerin içinde sıkışıp kalmamız ve genişleyemememiz oldu” dedi ve ekledi: “Çiftlik çok önemli ama bizim için en önemli şey çevredeki alanı ele geçirmemiz.”

ays.webp
Ayşe Iştiyye (BBC)

Sharvit şu anda yaklaşık 7 kilometrekare araziyi kontrol ettiğini ifade etti. Bu, Batı Şeria'daki binlerce kişilik nüfusa sahip birçok büyük kentsel yerleşimden daha büyük bir alan.

Peace Now'dan Hagit Ofran, genellikle Filistinlilerin hakları üzerinde geniş alanlar üzerinde kontrol sahibi olmanın, yerleşkeler kuran ve buralarda yaşayan bazı yerleşimciler için temel bir hedef olduğunu söylüyor.

Ofran, “Tepedeki [karakollarda] yaşayan yerleşimciler kendilerini 'toprakları koruyan' kişiler olarak görüyor ve günlük işleri Filistinlileri bölgeden kovmak” diyor.

Ayşe, Moshe Sharvit'in 2021'in sonlarında karakolunu kurar kurmaz taciz ve yıldırma kampanyasına başladığını söylüyor.

Kocası Nebil, onlarca yıldır kullandığı meralarda keçilerini otlatırken, Sharvit'in hızla bir arazi aracıyla geldiğini ve genç yerleşimcilerle birlikte hayvanları kovaladığını söylüyor.

Nebil, “Hükümet, polis ya da mahkeme bize gitmemizi söylerse gideceğimizi söyledim.” diyor ve ekliyor:

“Bana, 'ben hükümetim, ben hakimim ve ben polisim' dedi.”

Filistin Yönetimi'nin Kolonizasyon ve Duvara Karşı Direniş Komisyonu Başkanı Muyad Şaban, Moshe Sharvit gibilerinin arazilere erişimi kısıtlayarak Filistinli çiftçileri giderek daha kötü bir duruma sokabildiklerini söylüyor.

“Öyle bir noktaya geliyor ki Filistinlilerin artık hiçbir şeyi kalmıyor. Yemek yiyemiyorlar, hayvanlarını otlatamıyorlar, su bulamıyorlar” diyor.

Yerleşimci saldırganlığıyla karşı karşıya kalan Filistinli topluluklara destek veren Ariel Moran, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'in güneyine yönelik saldırılarının ve İsrail'in Gazze'deki savaşının ardından Moshe Sharvit'in tacizlerinin daha da agresifleştiğini söylüyor.

Ariel, Sharvit'in tarlalarda gezerken her zaman yanında bir tabanca taşıdığını, ancak şimdi aktivistlere ve Filistinlilere omzuna asılı duran bir piyade tüfeğiyle yaklaşmaya başladığını ve tehditlerinin daha sert bir hale geldiğini söylüyor.

Ayşe gibi, Moshe Sharvit'in tehditleri üzerine evlerini terk ettiklerini söyleyen ailelerin çoğu bunu 7 Ekim'den hemen sonraki haftalarda yaptı.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi OCHA, Batı Şeria genelinde yerleşimci şiddetinin “eşi benzeri görülmemiş seviyelere” ulaştığını söylüyor.

Geçtiğimiz 10 ay içinde Filistinlilere yönelik 1.100'den fazla yerleşimci saldırısı kaydedildi. Rapora göre 7 Ekim'den bu yana bölgedeki Yahudiler tarafından en az 10 Filistinli öldürüldü ve 230'dan fazlası da yaralandı.

OCHA, aynı zaman diliminde Batı Şeria'da Filistinliler tarafından en az beş Yahudinin öldürüldüğünü ve en az 17'sinin yaralandığını belirtiyor.

Aralık 2023'te, evlerinden zorla çıkarıldıklarını söyledikten iki ay sonra, Ayşe ve Nebil bazı eşyalarını toplamak için geri dönerken görüntülendi.

Eve vardıklarında, yağmalanmış olduğunu gördüler. Mutfakta dolaplar menteşelerinden sarkıyordu. Oturma odasında biri kanepelere bıçakla saldırmış ve döşemeleri kesmişti.

“Hiç kimseye zarar vermedim. Kimseye hiçbir şey yapmadım. Bunu hak edecek ne yaptım?” dedi Ayşe.

Onlar hasar tespiti yaparken Moshe Sharvit bir at arabasıyla geldi. Çok geçmeden İsrail polisi ve ordusu da geldi. Çifte ve onlara eşlik eden İsrailli barış aktivistlerine bölgeyi terk etmeleri gerektiğini söylediler.

Ayşe, “Bize hiçbir şey bırakmadılar” diye konuştu.

Moshe Sharvit ile birçok kez temasa geçerek kendisine yöneltilen iddialara yanıt vermesini istedik, ancak hiçbir yanıt vermedi.

Kaynak: Mepa News

wp.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.