Afganistan'da savaş bitmedi
Afganistan, 1970'li yılların başlarından bu yana fiilen savaşın yaşandığı bir ülkeydi. Yıllar boyunca Afganistan topraklarının her bir yanında çatışmalar, karmaşa ve kaos hakim olmayı sürdürdü. Gerçek bir devlet otoritesi tesis edilemedi. Bu sebeple Afganistan'de altyapı yatırımları, devlet kurumları, ordu, sosyal kurumlar, eğitim gibi birçok alanda neredeyse hiçbir adım atılamadı.
Bu askeri süreç 15 Ağustos 2021 günü Taliban'ın başkent Kabil'e girerek Afganistan İslam Emirliği yönetimini resmen yeniden tesis etmesiyle sona erdi. Ülkede 1970'lerden bu yana ilk kez gerçek bir merkezi otorite kuruldu, altyapı yatırımları ve diğer çalışmalar başladı. ABD'nin başını çektiği işgal güçleri de Afgan topraklarını terk etti. ABD, İngiliz İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği'nin ardından Afganistan'da hezimete uğrayan üçüncü "süper güç" oldu.
Afganistan şu anda askeri çatışmalar anlamında dünyanın diğer ülkeleriyle neredeyse aynı durumda. Yani, ülkede süren bir çatışma yok, zaman zaman ise çeşitli örgütler (dünyanın diğer ülkelerinde de olabildiği gibi) sivilleri ve bazen güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar düzenleyebiliyor. Yani Afganistan'da çatışmalar sona erdi.
Fakat savaş bitmedi.
Devam eden Amerikan savaşı
ABD öncülüğündeki Batılı güçler, Afganistan'dan askeri olarak çekilseler de ülkeye yönelik savaşlarını ve düşmanlıklarını sürdürüyorlar.
Bu düşmanlık yalnızca sözlerle sınırlı kalmıyor. Gerek iktisadi yaptırımlar gerekse medya yoluyla Afganistan büyük bir baskı altına alınıyor. ABD, Afganistan'a dair algıları şekillendirmek ve böylece yeni yönetimi kuşatarak yok etmek için kapsamlı bir strateji izliyor. Bu stratejinin birden çok ayağı var. Örnek vermek gerekirse ABD bir yandan "kadın hakları", "kapsayıcı hükümet" gibi söylemlerle Batılı kamuoyunda Afganistan'a yönelik düşmanlıkları sürdürüyor. Diğer yandan da İslam aleminde Afganistan İslam Emirliği yönetimine karşı ön yargıları elinden geldiği kadar besliyor. Bu şekilde İslam Emirliği'ne hem Müslümanların hem de dünyanın geri kalanının mesafeli durması, bu yönetimle iletişim içerisine girmemesi amaçlanıyor.
Bu yönde oluşturulan algılardan biri de ABD'nin Afganistan'daki yönetime maddi destek sağladığı iddiaları. Halbuki ABD, işgalin sona ermesinin ardından misilleme olarak Afganistan'a ait en az 13 milyar dolar tutarındaki maddi varlıklara el koymuş durumda. Şu anda Afganistan Merkez Bankası'na "insani yardım" adı altında düşük meblağlarda para verildiği iddia edilse de bu rakamlar, Afganistan'dan çalınan milyarlarca doların yanına dahi yaklaşmıyor.
Şunu söylemek sanırım yanlış olmaz: Evet, 15 Ağustos 2021 tarihinde Afganistan'da işgal bitti. Ancak Afganistan'a yönelik savaş bitmedi. Aksine ABD bu savaşı medya, istihbarat, ekonomi, siyaset, diplomasi gibi alanlarda sürdürüyor. Bu konuda birçok örnek vermek mümkün.
- Afganistan yönetiminde, yüksekten uçan hava araçlarına karşı hava sahasını koruyacak bir askeri imkan şu an için yok. Bu sebeple ABD halen Afganistan semalarında insansız hava araçları uçurabiliyor. Bu uçuşlar genellikle Pakistan ve Orta Asya ülkeleri üzerinden gerçekleştiriliyor.
- ABD ve Batı, kendisine ait medya kurumları üzerinden Afganistan'a dair dezenformasyon faaliyetleri yürütüyor. Afganistan hakkında kamuoyuna yalan bilgiler servis ediliyor. Bu yalanlara çoğunlukla Türk medyası da eşlik ediyor. Bu sayede Afganistan ile kimsenin etkileşime girmemesi isteniyor.
- "Kadın hakları", "kızların eğitimi", "kapsayıcı hükümet", "insan hakları" gibi konularda taraflı yayınlarla algı faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Kadınların sokağa çıkamadığı gibi yalanlar ısrarla ortaya atılıyor ki Afganistan seyahatime dair videolarda bu durumun böyle olmadığını defalarca vurguladım. Kız çocuklarının eğitimi konusunda da 6'ncı sınıfa kadar tüm kızların okuyabildiğini, ülke genelinde medreselerde, özel okullarda ve eğitim kadrosuna sahip diğer devlet lise ve üniversitelerinde eğitimin sürdüğünü de belirtmiştim.
- Batı yine bu kapsamda Afganistan'da uygulanan İslam hukukunu hedef haline getiriyor. Halbuki Afganistan halkı geçmişten bu yana ülkedeki resmi mahkemeler yerine Taliban'ın mahkemelerine teveccüh ediyordu. Resmi mahkemelerde adaleti bulamayan halk Taliban'ın İslam mahkemelerine gidiyordu. Bu durum yalnızca 2021 sonrasında değil, Taliban'ın kurulduğu 1994'ten bugüne kadar hep böyle oldu.
- Bu algılar Birleşmiş Milletler uzmanları tarafından da sürdürülüyor. Örneğin Birleşmiş Milletler Afganistan Özel Raportörü Richard Bennett'in Afganistan'a girişi geçtiğimiz günlerde bu sebeple yasaklandı. Bennett ısrarlı bir şekilde Afganistan aleyhinde aslı olmayan raporlar yazarak Batılı algıya yön veren isimlerden biriydi. Bennett'in ayrıca Afganistan'daki ABD destekli eski kukla yönetimden isimlerle de ciddi bağlantıları bulunuyor.
- ABD'nin Afganistan'a yönelik savaşını sürdürmek için yaptığı en büyük şeylerden biri de bu gibi isimlerle bağlantılarına devam etmek. Şu anda ABD ve Batılı devletler eski rejimin içerisindeki savaş ağaları, medya patronları, kanaat önderleri, zengin ailelerin üyeleri gibi isimlerle sürekli temas halinde. Bu isimler Batılı ülkelerde yaşıyor ve Afganistan İslam Emirliği yönetimine dair algı faaliyetlerinde yer alıyorlar.
- ABD işgal döneminde eğittiği askerlerle de bağını kesmedi. Halihazırda eski rejimin özel güçlerinden binlerce Afgan ABD'de veya ABD'nin anlaştığı üçüncü ülkelerde ikamet ediyor. Bunların çeşitli savaş bölgelerinde ABD adına savaştırıldığı da iddialar arasında.
- Tüm bunlar paralelinde ABD halen Afganistan'a yaptırımlar uyguluyor. Ülkeye yatırım yapılmasını engellemeye çalışıyor. Kendisi Afgan yönetimini tanımadığı gibi dünya ülkelerinin de bu yönetimi tanımasına engel oluyor. Böylece Afganistan'ı marjinalleştirmeye, kuşatmaya, boğmaya ve mevcut yönetimi değiştirmeye uğraşıyor.
Kısacası ABD ve Batı Afganistan'daki yönetimin başarılı olamaması hatta devrilmesi için savaşı sürdürüyor. Afganistan'da herhangi bir fırsat buldukları anda bu yönetimin yıkılması ve rejim değişikliği için hamlelerde bulunmaları da muhtemel. Ayrıca küresel sistemin Rusya'dan İran'a, Çin'den Pakistan'a tüm unsurları da böyle bir durumda İslam Emirliği yönetiminin devrilmesi için el ele verecektir. Tıpkı 2001 yılında olduğu gibi.
ABD, Afganistan'ı siyasi ve iktisadi olarak kuşatmak, iç sorunlara yol açmak, desteklediği savaş ağaları ve eski rejimin unsurlarıyla bölgede yeni bir savaş başlatmak ve mevcut yönetimi yıkmak isteyecektir. Elbette şu anda Afganistan İslam Emirliği yönetiminin gücü ve potansiyeli ABD'nin bunu yapmasına engel oluyor. Ayrıca ABD'nin Doğu Avrupa ve Pasifik gibi bölgelerde, Rusya ve Çin gibi daha büyük problemleri var. Ancak bu ABD'nin Afganistan ile uğraşmasına engel değil.
ABD öncülüğündeki küresel sistem, kendi çıkarları için dünyayı baskı ve tehdit altında tutuyor. Afganistan başta olmak üzere dünyanın geri kalanını bu hegemonyadan kurtarmak için, ABD'nin tıpkı Sovyetler Birliği gibi yıkılması veya dünyanın işleyişine müdahil olamayacak derecede zayıflaması gerekiyor. Aksi takdirde Afganistan'daki İslam Emirliği yönetimi gibi yönetimler bu tarz baskılara muhatap olmaya devam edecektir.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.