Analiz | Etiyopya ve Sudan'da yaşanan krizler Afrika Boynuzu'nda istikrarsızlığı artırıyor

Analiz | Etiyopya ve Sudan'da yaşanan krizler Afrika Boynuzu'nda istikrarsızlığı artırıyor

"Afrika Boynuzu uzun süreli bir istikrarsızlığın eşiğinde sallanıyor. Sudan ve Etiyopya'nın bu kadere boyun eğmesi halinde, bölge on yıllar sürecek korkunç bir istikrarsızlık ihtimaliyle karşı karşıya kalacak."

Afrika Boynuzu askeri, siyasi ve sosyal gerilimlerin yoğun olarak yaşandığı bir bölge olarak öne çıkıyor.

Etiyopya ve Sudan'da yaşanan son krizler, Afrika Boynuzu'nu daha da istikrarsız hale getiriyor.

Daniel Haile, National Interest'te yayınlanan analizinde, Etiyopya ile Sudan'daki durumun bölgeye etkilerini değerlendirdi. Analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Analizde yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.


Afrika Boynuzu uzun zamandır istikrarsızlık ve güvensizlikle aynı anlama geliyor ve bunun geçerli bir nedeni var. Bölge Somali İç Savaşı, Eritre Bağımsızlık Savaşı, Güney Sudan Bağımsızlık Savaşı, Eritre ve Etiyopya arasındaki aralıklı anlaşmazlıklar ve Sudan ile Etiyopya içinde devam eden iç huzursuzluk dahil olmak üzere çok sayıda çatışmaya maruz kaldı. Eritre, otuz yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten diktatör Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki'nin demir yumruğu sayesinde bölgede henüz bir iç savaş yaşamamış tek ülke olmaya devam ediyor. Ancak, onun saltanatı sonsuza dek süremez ve bu bölgede, iç savaşa dönüşen veraset krizleri bir istisnadan ziyade normdur.

Afrika Boynuzu, Sudan ve Etiyopya'nın şu anda önemli iç huzursuzluklarla boğuştuğu bir güvensizlik mıknatısı olarak ortaya çıktı. Somali de devlet dışı aktörler ve merkezi otorite eksikliğiyle karşı karşıyayken, Güney Sudan kırılgan bir barış anlaşmasıyla bir arada duruyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bölgedeki en istikrarlı ülke, "Afrika'nın Kuzey Kore'si" olarak adlandırılan katı bir Marksist diktatörlük olan Eritre. Afrika Boynuzu bir kavşak noktasında duruyor ve 123 milyon nüfuslu Etiyopya ile 46 milyon nüfuslu Sudan'da uzun süreli iç etnik, siyasi ve askeri çatışmaların yaşanması ihtimali bölgeyi sürekli istikrarsızlık içinde bırakma tehdidinde bulunuyor. Afrika Boynuzu, Somali gibi bir başka "başarısız devlet"i kaldıramaz. Sudan veya Etiyopya'nın Doğu Afrika'daki başarısız devletler arasına katılması fikri, bölgeyi kalıcı bir siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri huzursuzluk bataklığına sürükleyebilir.

Sudan'ın iki aslanı

Sudan'da müzakere edilmiş bir ateşkes çözümü ve barış müzakerelerine giden bir yol ihtimali zayıf görünüyor. İki kilit aktör, General Abdulfettah Burhan ve "Hemidti" olarak bilinen General Muhammed Hamdan Dagalo arasındaki çatışma sıfır toplamlı bir oyun haline geldi. Barış, istikrar ve güvenlik için, dominant bir Nubyeli "aslan", idealist siyasi gündemleri arka plana atarak Hartum'u demir yumrukla yönetmeli. Çatışma devam ederse Sudan'ın gidişatı Libya'nınkine benzeyerek Somali, Libya, Çad ve Kongo gibi Afrika'nın "Mad Max" devletleri arasına katılmasına yol açabilir.

Sudan'da askeri darbeler Batı'daki demokratik seçimler kadar alışılagelmiş bir durum. 1956'da bağımsızlığını kazanmasından bu yana ülkede otuz beş askeri darbe yaşandı. Sudan'ın en başarılı diktatörü Ömer El Beşir, otoriter liderlik sanatında mükemmelleşerek 1989'dan 2019'a kadar yaklaşık otuz yıl boyunca iktidarı elinde tuttu. Beşir, güvenlik aygıtının seçimi, acımasız baskı ve iki karşıt örgütün stratejik kullanımı yoluyla siyasi arenayı manipüle etti. Bu iki güç Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ydi (HDK). Paramiliter bir güç olan HDK, 2013 yılında Sudan istihbarat sektörü tarafından Cancavid milislerinden evrilerek, Darfur bölgesi sakinlerini acımasızca bastırmak ve boyun eğdirmek amacıyla kuruldu. Sonuç olarak, resmi askeri eğitimden yoksun olmasına rağmen Hemidti, Sudan'ın en zorlu paramiliter gücünün fiili komutanı olarak ortaya çıktı.

El Beşir gibi zeki diktatörler, siyasi ve askeri zeka olmadan yaklaşık otuz yıl boyunca iktidarlarını sürdüremezler. HDK'yi bilinçli olarak SSK'dan gelebilecek tehditlere karşı bir siper olarak tasarladı. Ancak El Beşir, rejiminin darbeye dayanıklı yapısında kritik bir hata yaptı. Hemidti gibi güce aç, ahlaken iflas etmiş bir paramiliter lider ve istihbarat servislerinin bir ürünü olan bir bireyin, El Beşir rejiminin görünmez eli ve hem El Beşir'i hem HDK'yi hem de SSK'yı ayakta tutan organize devlet yolsuzluğu ağı olmadan hayatta kalamayacağını varsaydı.

Sanılanın aksine, HDK ve SKK 2019'da El Beşir rejimini devirmek ya da Sudan'ın istikrarsız siyasi, sosyal ve ekonomik ortamını istikrara kavuşturmak için değil, yeni ortaya çıkan demokratik hareketi bastırmak ve 2013'ten bu yana ivme kazanan şiddet içermeyen siyasi aktivizmi ortadan kaldırmak için işbirliği yaptı ve bir darbe düzenledi. Diktatörler ve onların iktidarlarını mümkün kılan ve uzatan devlet aygıtı örgütleri, özellikle de devlet baskısı ve ekonomik krizlerle birleştiğinde, tabandan gelen demokratik hareketlere karşı paranoyak olma eğilimindedir. Sonuç olarak, HDK ve SAR, meşru şikayetleri ele almak için değil, kurumsallaşmış yıkıcılığı yürütmek, istikrarsızlaştırmak ve nihayetinde normalleştirmek için bir güç paylaşımı anlaşmasının parçası olarak halka karşı önleyici bir şekilde tavır aldı.

Sudan'daki iç savaş, 200 bin askeri personele sahip olan SSK'nın büyüklüğü nedeniyle diğer Afrika iç çatışmalarından önemli ölçüde ayrılıyor. Sayıları 70 bin ila 150 bin arasında değişen HDK ile karşı karşıyalar. Her iki grup da devletin kontrolü için mücadele ederken, Sudan'ın geniş doğal kaynakları kritik bir savaş alanı niteliğinde. HDK sadece paramiliter bir örgüt değil; bankacılık, paralı askerlik hizmetleri, madencilik (özellikle altın kaçakçılığı), medya ve yasa dışı sınır ötesi ticaret gibi sektörlere uzanan ekonomik erişimiyle Hemidti ve yandaşlarını zenginleştiren son derece karlı bir illegal iş. Bu arada SSK, resmi bir askeri örgütten öte, çiftçilik, altın madenciliği, kauçuk üretimi ve hayvancılık da dahil olmak üzere 200'den fazla ticari işletmeyi yönetiyor. Dolayısıyla, savaşan her iki aktör de kurumsallaşmış yolsuzluktan kaynaklanan bir kaynak rekabetine girmiş durumda. Çok yönlü iç savaş, 16 ateşkes girişiminin bozulmasına, 3.7 milyon insanın yerinden edilmesine ve 15 milyondan fazla kişinin akut açlıkla karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Sudan'daki kriz için için yanmaya devam ederken, iki grup arasında uzun süreli bir çatışma yaşanması muhtemel. Hem siyasi hem de askeri yapıda baskın bir aktörün bulunmaması ve şiddet tekelinin olmaması, dış aktörlerin ve devlet dışı aktörlerin güçlerini kullanmaları için bir fırsat penceresi yaratıyor ve Sudan'ı Somali ve Libya'ya doğru itiyor.

Etnik bölgesel milisler ve Etiyopya'nın belirsiz geleceği

Etiyopya'da Başbakan Abiy Ahmed rejimini, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi'ni (TPLF), Oromo ve Amhara etnik gruplarını içeren etnik ve bölgesel çatışma, 12 Kasım 2022'de oldukça kırılgan Nairobi Anlaşmasının imzalanmasıyla kağıt üzerinde çözüm bulmuş gibi görünüyordu. Ancak çözüm, çok ihtiyaç duyulan istikrarı sağlayamadı. Amharalar, Oromolar ve Tigraylar arasında süregelen etnik ve bölgesel çekişme, yeniden dirilen İslamcı militan grup Eş Şebab ile ve Mısır'ın Etiyopya Büyük Rönesans Barajı ile ilgili belirsiz eylemleriyle birleştiğinde, Etiyopya'da artan siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarsızlığa işaret ediyor.

Abiy Ahmed, selefi Hailemariam Desalegn'in istifasının ardından 2018'de iktidara geldiğinden beri otoritesini sağlamlaştırdı. TPLF ile düşmanlıkların durdurulması yoluyla Etiyopya'nın Balkanlaşmasını önlemeyi başarırken, etnik gerilim kaynamaya devam ediyor. Etiyopya hükümeti ile Oromo Kurtuluş Cephesi (OLF) arasındaki başarısız barış müzakereleri, özellikle Etiyopya nüfusunun yüzde 36'sını oluşturan Oromo nüfusunun önemli büyüklüğü göz önüne alındığında, bu tehdidi daha da kötüleştiriyor. Bu arada, Abiy Ahmed yönetimi Amhara milisleri Fano ile boğuşuyor, Amharalar Etiyopya'daki en büyük ikinci etnik grubu ve nüfusun yüzde 24,1'ini oluşturuyor.

Somali otuz yıldır merkezi bir hükümetten yoksun ve Eş Şebab endişe verici bir isyan hareketi yürütüyor. Bu durum, 1,024 millik bir sınırı paylaştıklarından hem Somali hem de Etiyopya için önemli bir endişe kaynağı oluşturuyor. Somali'deki Afrika Birliği Geçiş Misyonu (ATMIS) 31 Aralık 2024'e kadar ülkeden çekilecek, Haziran ayında 2 bin asker zaten çekildi ve 30 Eylül'e kadar 3 bin askerin daha çekilmesi planlanıyor. Etiyopya'nın istikrarsız durumu, çeşitli istikrarsızlık hallerinde üç ülkeye olan yakınlığı ile daha da karmaşık hale geliyor: Sudan, Somali ve Güney Sudan. Etiyopya bu üç ülkeyle de sınır paylaşıyor ve başarısız devletlere dönüşmeleri durumunda bölgenin istikrarı ciddi risk altında olacak. Bu zorluklara ek olarak, Etiyopya'nın istikrarı daha da kötüleşirse Mısır'ın askeri eylemde bulunma potansiyeli de var. Mısır, özellikle Etiyopya'nın Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (GERD) rezervuarını doldurduğunu açıklamasından sonra böyle bir fırsattan yararlanabilir.

Etiyopya uzun zamandır tek bir bayrak, dil ve halkla karakterize edilen bir birlik imajı yansıtıyor. Ancak bu görüntünün altında, tarihsel olarak etnik, dini ve dilsel çizgilerdeki bölünmelerle gölgelenmiş bir ulus yatıyor. Ele alınmadığı takdirde, bu süregelen ayrılıklar ülkeyi içeriden parçalama potansiyeline sahip. Daha uyumlu bir gelecek oluşturmak için hem Etiyopya devleti hem de halkı Habeş İmparatorluğu'nun ve onun komünist halef devletinin zorlu tarihiyle yüzleşmeli. İleriye giden yol, tarihsel etnik hegemonyanın kalıntılarını ortadan kaldırırken tüm Etiyopyalılar için kapsayıcılığa öncelik veren dönüştürücü bir yaklaşım gerektiriyor. Etiyopya ancak bu tür çabalarla daha birleşik ve eşitlikçi bir toplum geliştirmeyi umabilir.

Afrika Boynuzu'nda istikrara giden tehlikeli yollar

Afrika Boynuzu uzun süreli bir istikrarsızlığın eşiğinde sallanıyor. Sudan ve Etiyopya'nın bu kadere boyun eğmesi halinde, bölge on yıllar sürecek korkunç bir istikrarsızlık ihtimaliyle karşı karşıya kalacak. Toplamda 170 milyondan fazla nüfusa ev sahipliği yapan bu iki ülkenin potansiyel çöküşü, Kızıldeniz boyunca uzanan uluslararası ekonomik koridor için derin sonuçlar doğuracak, Orta Doğu ve Avrupa'yı etkileyecek ve Doğu ve Kuzey Afrika'daki göç krizlerini yoğunlaştıracak. Afrika Boynuzu'nda durum belirgin bir şekilde kırılgan. Doğu Afrika'yı oluşturan sekiz ülke -Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Somali, Güney Sudan, Sudan ve Uganda- arasında sadece Kenya nispeten demokratik ve istikrarlı bir yapıya sahip. Uganda, Cibuti ve Etiyopya'yı diktatörler yönetirken, Eritre benzersiz bir Marksist rejim altında faaliyet gösteriyor ve Güney Sudan aşırı istikrarsızlıkla karakterize edilen tehlikeli bir yolda ilerliyor.

Ayrıca Etiyopya sınırındaki Somali ve Sudan sınırındaki Libya'da devlet dışı İslami aktörlerin varlığı zaten hassas olan durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Her iki ülke de bir iç savaşın yaratacağı kargaşayı göze alamaz. Sudan ve Etiyopya'da ortaya çıkan krizler uluslararası toplumun göz ardı edebileceği meseleler değildir.

tg.gif

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.