Batı ve Doğu Almanya 30 yıl önce bugün birleşti
Soğuk savaşın en açık ve net simgelerinden biri bölünmüş Almanya idi.
Almanca “Berliner Mauer” olarak bilinen Berlin Duvarı nedeniyle, uzun yıllar boyunca savaşmış, bitkin düşmüş halk, bir de doğu ve batı olarak ikiye ayrılmış Almanya’nın farklı ülkeler tarafından yönetilmesine tanıklık etmek zorunda kalmıştır. Doğu Alman Meclisi’nin 13 Ağustos 1961 yılında aldığı kararla 46 km uzunluğunda kurulan bu duvar, bugün Batı’da hala “Utanç Duvarı” adıyla anılmaktadır.
Dünya Savaşı bitmiş ve Almanya 4 farklı ülkenin yönetimi altına girmiştir. Başkent Berlin’in Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet yönetimlerine bölündüğü, halkın refah seviyesinin gün geçtikçe kötüye gittiği bu yeni Alman düzeni, aslında olacakların habercisi niteliğindeydi. Komünist Sovyet Rusya tarafından yönetilen Doğu Berlin ve bir süre sonra birleşme kararı alan Kapitalist Batı Berlin Yönetimleri, Doğu ile Batı’nın bugün dahi bitmeyen fikir ayrılıklarının Alman tarihi üzerindeki en büyük etkilerinden biriydi.
Geçmişte Versailles’den dersini almış olan Batı medeniyetleri, Batı Almanya’yı yeniden inşa etme yoluna girişirken, Doğu Almanya’da işler ne yazık ki bu şekilde yürümüyordu. İntikam duygusuyla hareket ederek, kapitalizmin kalesine bir adım daha yaklaşma hırsıyla hareket eden Sovyetler, Doğu Almanya’yı tampon bir bölge olarak kullanıyor, halkın refah seviyesini gün geçtikçe düşürüyor ve batıya göçlerin önüne geçmeye çalışıyordu. Alman Halkı ise, günden güne Batı Almanya’ya göç ediyor, Sovyetler ise bu durumu yasaklamanın yollarını arıyordu.
Tam olarak da bu nedenle 13 Ağustos 1961’de Doğu Almanya Meclisi, Berlin Duvarı’nı inşa etme kararı aldı. Almanca “Berliner Mauer” olarak adlandırılan bu duvarın kurulmasındaki amaç sistemin ihtiyaç duyduğu genç insan nüfusunun “Batı uygarlıkları”na kaçmasını engellemekti. Hatta kaçan vatandaşların daha kolay fark edilmesi için duvarın doğu tarafı beyaza boyanmış, kendini koruma refleksiyle hareket eden özgür insanların hakları tamamen ellerinden alınmıştı.
Bir gecede örülen ve tamamıyla gizlilik içinde gerçekleştirilen bu duvar, insanların yaşadıkları baskıyı, tutukluluk hissini ve akrabalık özlemlerini arttırmakla kalmamış, komünizm temelli, siyasi anlamda ise otoriter bir şekle bürünmüş Doğu Almanya’yı yaşanmaz bir yer haline getirmişti. Duvarın etrafı, aynı zamanda dikenli teller, mayınlar ile döşenmiş, ancak yine de kaçışların önüne geçemeyen Doğu Almanya, çözümü duvarı yükseltmekte ve gözetleme kuleleri inşa etmekte bulmuştur.
Berlin Duvarı nasıl yıkıldı?
Berlin Duvarı, Doğu Almanya’dan kaçışları durdurmakta yeterli olmamıştı. Bunun üzerine Doğu Almanya, Alman vatandaşların Sovyetler yönetimindeki diğer doğu bloğu ülkelerine geçiş yapabilme izni verdi. Bu şekilde hem halkın refah seviyesini dengelemeyi, hem de ucuz iş gücünü çok daha etkin bir şekilde kullanmayı hedefleniyordu. Başta Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Yugoslavya olmak üzere doğu bloğu ülkelerine akın eden Doğu Almanya vatandaşlarının ise başka planları vardı. Doğu rejimlerinden kaçarak, ait oldukları topraklara yeniden kavuşmak isteyen halk, çareyi İngiliz, Amerikan ve Fransız büyükelçiliklerine sığınmada buldular. Daha sonra bu sığınmacılar, özel trenlerle Doğu Bloku dışındaki ülkelere kaçırılmaya başlandı.
Kaçışın bu kadar yoğun olduğu ve artık önüne geçilemez bir duruma geldiği Doğu Almanya’da ise duvarın yararsızlığı ve insanların hayatını nasıl etkilediği bir kere daha sorgulanmaya başlandı. Bunun üzerine 9 Kasım 1989 yılında bir basın toplantısı ile duvarın yıkılacağı ve 30 yıldır ülkeyi ortadan ikiye bölen bu karmaşaya bir son verileceği duyuruldu. Gece yarısından başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldıran Rus askerleri, belki de Alman tarihi açısından en büyük buluşmalarından birine tanıklık ettiler. Duvarın her iki yanından da 2. Dünya Savaşı nedeniyle birbirinden ayrılan yüz binlerce kişi, bir insan seli yarattılar. Batı tarafından gelen dozerlerin gölgesinde yıllardır görüşmeyen arkadaşlar ve birbirini ilk kez gören akrabalar Alman tarih derslerinde bugün dahi okullarda okutulan büyüklükte bir günün yaşanmasına neden oldu.
Duvar yıkıldıktan sonra neler yaşandı?
Duvar yıkıldıktan kısa bir süre sonra yönetimi daha fazla elinde tutamayan Alman Demokratik Cumhuriyeti, 3 Ekim 1990’da resmi olarak sona erdi. Aynı yılın Kasım ayında duvarın şehrin içinden geçen tüm kısımlarının ortadan kaldırılması, belki de Alman halkının bölünmüşlükten ne kadar yorulduğunun ve yaralarını sarma isteğinin açık bir göstergesiydi. Ancak duvar yıkılsa da, halkların kaynaşması ve eğitim seviyesindeki eşitsizlik bir süre daha dünya gündemini meşgul edecekti. Özellikle Batı Almanya’daki kapitalist sisteme ve rekabet ortamına son derece dayanıksız olan Doğu Alman Halkı için çeşitli çalışmalar gerçekleştirildi.
Batı Almanya'dan ve uluslararası çevrelerden, Doğu Almanya’ya sermaye akışı gerçekleşmesi ile nispeten eşitsizlik düzenlenmiş olsa da, Alman halkının yeniden bir bütün olması zaman alacaktı. Bu nedenle Sosyalist rejimden kalan düşük eğitim seviyesini arttırmaya ve rekabeti yeniden halka aşılamaya yönelik çalışmalara da hız verildi.
Kaynak: daszeitung