Berlin Duvarı'nın yıkılışının 30'uncu yılı

Berlin Duvarı'nın yıkılışının 30'uncu yılı

Almanya'nın 2. Dünya Savaşında mağlup olmasıyla birlikte Berlin şehrinde inşa edilen ve şehri ikiye bölgen Berlin Duvarı'nın yıkılmasının üzerinden 30 yıl geçti.

Berlin’i bölünmüş Almanya’nın tam ortasında zannedenlerin sayısı oldukça fazladır; ancak Berlin, tamamen komünist Doğu Almanya sınırları içindedir. Haritada kırmızı bölge Doğu Almanya'yı; mavi (İngiltere), sarı (ABD), yeşil (Fransa) ile gösterilen yerler ise müttefiklerin kontrolündeki Batı Almanya'yı göstermektedir. Görüldüğü gibi Berlin Doğu Almanya'nın içinde kalmış bir adacık gibidir. 1961’de inşa edilen,155 kilometrelik, çember şeklindeki Berlin Duvarı, İngiltere, Fransa ve ABD’nin yönetiminde olan Batı Berlin ile Sovyetler Birliği’nin yönetiminde olan Doğu Almanya’yı ayırmaktaydı. Şehri tam ortasından kesen duvar ise 45 kilometreydi.

divided germany map ile ilgili görsel sonucu"

II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsız bir Almanya Devleti kurulacaktı; fakat Stalin, Doğu Almanya’dan çıkmak istemedi. Uzlaşmazlıklar sonucu ülkenin doğusunda Demokratik Almanya Cumhuriyeti (GDR), batısında Federal Almanya Cumhuriyeti (FRG) kuruldu. 1949’da inşası biten iki devlet arasındaki 1.400 kilometrelik duvar -Churchill’in benzetmesi ile ‘demir perde’nin somut hali- Soğuk Savaş dönemi boyunca iki zıt ideolojiyi birbirinden ayırdı: Batı’nın NATO birliklerinin korumasındaki demokratik kapitalizmi ile Doğu’nun Varşova Paktı birliklerinin korumasındaki diktatör komünizmini. Bu duvara İç Almanya Duvarı dendi. GDR’nin içinde müttefiklerin yönetiminde bir çıbanbaşı gibi kalan Batı Berlin ise şehir devletimsi bir yapıda kaldı. Batı Almanya ile Batı Berlin arasında her türlü lojistik ve insan trafiği ekspres kara ve demir yolları ile hava geçitleri sayesinde gerçekleşiyordu. 

Duvarın yapılışı

Bir tek Doğu Almanya değil, doğu blokunda yaşayan tüm insanlar batıya kaçmak için en çok Berlin’i kullanıyordu. İç Almanya Duvarı boyunca kontroller çok sıkıydı fakat metro ile bile doğudan batıya geçilen Berlin’de durum hiç öyle değildi. Berlin Duvarı yapılana kadar Doğu Almanya’nın yüzde 20’si (3,5 milyon insan) otomatik vatandaşlık veren FRG’ye kaçmayı başardı. Kaçanlar mühendisler, vasıflı işçiler, öğretmenler, doktorlar, avukatlar gibi kesimlerden oluşuyordu. On binlerce tarım işçisinin de Doğu Almanya’yı terk edişiyle tarım alanları verim alınamaz hale geldi ve yiyecek kıtlığı baş gösterdi.

Tüm bu beyin göçü ve işgücünün erimesine daha fazla tahammül edilemeyeceğini gören GDR Sosyalist Birlik Partisi Lideri Walter Ulbricht, 1961’de Batı Berlin’in çevresinde beton bir duvar örme fikrine Sovyet liderleri ikna etti. Başta dikenli tellerden oluşturulan bariyer iki gün sonra beton duvara dönüştürüldü. Duvar zamanla daha sağlamlaştırıldı, üç buçuk metreye uzatıldı ve dikenli teller duvarın üstüne yerleştirildi.

Bir sonraki yaza Doğu Almanya bir set daha duvar çekip iki duvar arasında bir ‘Ölüm Şeridi’ oluşturdu, duvarının kendi tarafını askerlerle donattı. John F. Kennedy 1963’te yardımcılarına, “Yine de duvar savaştan bin kat daha iyidir” diyecekti. 1975 yılında ise duvar 3,5 tonluk 45 bin adet beton kalıpla değiştirilerek çok daha fazla sağlamlaştırıldı. Duvarın yapımı beş yıl sürdü. 300 gözetleme kulesi ve 250 adet bekçi köpeğiyle donatıldı.

Duvar dışında hayat

Genelde bir duvar varsa duvarın içindeki hayat merak edilir fakat Berlin Duvarı’nın eşi görülmemiş özelliği bizi duvarın dışındaki hayatın detaylarına bakmaya itiyor. Duvardan önce Berlinliler çalışmak, alışveriş yapmak, tiyatroya gitmek için rahatlıkla sınırlar arası geçiş yaparken bir günde geçişler sıkı şekilde kontrol noktalarından yapılmaya başlandı. Batıya geçen en az beş bin kişinin o gece ailelerinin yanına bir daha dönmemeyi göze alarak doğuya geçmediği biliniyor.

Duvar dikilene kadar yılda yüz binler Batı Berlin tarafına kaçarken duvardan sonraki 28 yılda toplamda beş bin kişi kaçabildi. Gerekli izinleri olmadan duvarı geçmeye çalışanlar görüldüğü yerde vuruluyordu. Kaçmak için çeşitli yöntemler vardı. Ölüm şeridi yapılmadan önce duvarın kendisinin bir parçası olan binaların doğu tarafındaki kapısından girip arkasındaki pencereden çıkıyorlardı. Bu kadar basitti. Daha sonra zemin kattaki pencereler tuğlalarla kapatılınca ikinci, üçüncü kattan Batı Berlinlilerin tuttuğu battaniyelere atlama yoluna gittiler. Ardından bu pencereler de kapatıldı. Daha sonraları kontrol kapılarından geçen arabaların gizli bölmelerinde saklanarak, duvarın altından uzanan tünellerde sürünerek, kanal ve nehirlerde yüzerek ve hatta sıcak hava balonlarıyla uçarak kaçanlar oldu. Kimileri de doğrudan koşarak kaçtı. Kaçmaya çalışırken öldürülenlerin sayısının 138 olduğu ifade ediliyor.   

Duvarın yıkılması

1987 yılında ABD Başkanı Ronald Reagan Batı Berlin’de SSCB Başbakanı Mikail Gorbaçov’a “Bu duvarı yık” diye seslendiğinde onu naif politika yapmakla suçladılar. Ancak o ünlü konuşmanın üzerinden iki buçuk yıl geçmemişti ki,  9 Kasım 1989 gecesi GDR politbüro üyesi Günter Schabowski’nin yanlışlıkla ağzından dökülen sözcüklerle o yıkılmaz görünen duvar şekilde kansız, çatışmasız ve hatta izdiham çıkmaksızın yerle bir edildi. Son dakikalarına yetiştiği toplantının ardından, canlı yayında basına verdiği demeçte Schabowski, doğudan batıya göçü basitleştirerek insanları psikolojik baskı hissetmekten kurtaracaklarını söyledi.

Ardından gelen sınırların ne zaman açılacağı sorusuna şaşkınlık içinde “ivedilikle” yanıtını verdi. Hâlbuki ertesi gün olmakla beraber sınırlardaki kontroller hafifletilecek, sınırlar tamamen açılmayacak, göç davalarına bakacak daha işlevsel bir büro ‘ivedilikle’ açılacaktı. Batıya seyahatin an itibariyle yasallaştığını basından duyan halk sınır kontrol kapılarına dayandı. İzdihamdan korkan muhafızlar kapıları açtı. Arkasından gelen yığınla insan duvarın üstüne çıkmaya, baltalarla duvarı yıkmaya başladı. Tüm dünya bu olayı canlı izlerken birçok fotoğraf o geceyi ölümsüzleştirdi.

Yalnız Berlin Duvarı değil İç Almanya Duvarı da aynı anda yıkılmaya başladı. Duvarın resmi yıkımı 1990 yazında başladı ve dört yıl sürdü.

Duvarın kalıntıları şehrin birçok yerinde hala yaşamakta. Özellikle duvarın bulunduğu güzergah boyunca sergiler, müzeler, fotoğraflar, duvar hakkında bilgi veren notlar ve daha bir çok anı bulunuyor. Özellikle gri-beyaz olan “Mauerweg” tabelaları duvarın geçtiği ve etkisi altına aldığı alanları gösteriyor.

Kaynak: Şalom, Tarihsel Olaylar

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.