Ebu Katade'den 'Müslümanların geleceği' üzerine yorumlar
"Örgütler adaletsizliklerin son bulması talebiyle ortaya çıkıyor. Ancak bizim bir gelecek sorunumuz var. Ortadoğu'daki devletlerin varlığını devam ettireceğini düşünenler yanılıyor."
Uluslararası Aşırıcı Şiddet Araştırmaları Merkezi (ICSVE)'nin Ebu Katade el Filistini ile gerçekleştirdiği söyleşinin ilk bölümünü haberleştirmiştik.
İkinci bölümün ana konusu ise ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları ve Ortadoğu Müslümanlarının geleceği.
ICSVE Başkanı Anne Speckhard'a göre Ebu Katade, heyecanlı bir ilim adamı olmasının yanında düşünceleri ile cihat gruplarına yön veren bir isim.
Paylaşılan söyleyişinin ikinci bölümü Mepa News okurları için tercüme edildi:
Orta Doğu'nun geleceğinin ne olacağı hakkında sorumuzu sorunca "Çok zor bir soru" diye cevap veriyor Ebu Katade. "Bu bölgeyi değiştirecek, hiçbir şeyin durduramayacağı bir şey geliyor" diye bir öngörüde bulunuyor.
"Bölge daha da parçalanacak. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan ulus-devlet sistemi yok olacak. Suud, Yemen, Irak, Suriye ve Ürdün birbirine karışacak. Merkezi hükümetleri bitecek."
"Onun yerine ne gelecek?" diye sorduk.
"Emin değilim, Amerika'da da bir parçalanma olabilir" diyor ve ekliyor: "Ama bölgemizde, eminim ki olacak. Çünkü toplumlardaki fay hatları güçleniyor boşluk derinleşiyor."
Cevabını düşündüğümüzde, Amerika Birleşik Devletleri'nde son yıllarda daha da yaygınlaşan sınıf çatışmasına gönderme yaptığını anlıyoruz. Bugünlerde Amerikan toplumunda yoksullar ile zenginler arasındaki gerginlikten ve orta sınıfın giderek kaybolması hakkında ne kadar sıklıkla aynı sözler söyleniyor? Gelir ve zenginlikteki eşitsizlikler Orta Doğu'nun ötesinde, hatta küresel ölçekte isyanlara yol açabilir mi? Son derece olanaksız. Fakat eşitsizliğin potansiyel toplumsal sonuçlarına ve ayrımcı politikaların yol açacağı sorunlara işaret edilebilir.
"Şia'ya karşı büyük bir öfke var"
Orta Doğu bağlamında toplumdaki hangi farklılıklardan bahsettiğini soruyoruz. Yahudi devletinin uzun süredir devam eden işgaline olan öfkesine ve kendi Filistin köklerine dönerek, "Sünniler ve Şiiler sahnenin bir parçası ancak tüm mesele onlar değil. Tevrat'a göre Yahudilerin Nil ve Fırat arasında egemen olma hayali ve isteği. Bu da meselenin bir yönü." diye açıklıyor.
"İsrailliler Gazze'yi kontrol edemez. Kontrol edemeyecekleri şey insanlardır. Aynı şey Şia için de geçerli. Bölgeyi kontrol etmek için gerekli popülasyona sahip değiller. Suriye'deki ayaklanmalardan önce yapabilirlerdi. Kabul edilebilirlerdi. Temmuz savaşından sonra herkesin Hizbullah'ı sevmek için bir nedeni vardı. Ancak Suriye'den sonra, hala Hizbullah'ı seven Sünni çevreler olduğu söylenemez."
Gerçekten de bugün Iraklı, Suriyeli, Ürdünlülerle konuştuğumuzda Şii-Sünni ayrımı hakkında çok şey duyuyoruz ve Sünniler tarafından Şia'ya karşı bir öfke var. Bundan yaklaşık on yıl önce bu öfke İsrail ve Yahudilere karşı yönelmiş gibiydi.
"Sünnileri rejimler alıkoyuyor"
2003-2006 yılları arasında ABD koalisyonunun Irak'a açtığı savaşın ardından, Irak El Kaidesi lideri Ebu Musab Zerkavi Şiilere ve yandaşlarına sert bir cihat başlatmıştı. Şu anda Suriye ve Irak savaşlarının birbirine geçip tekrar başlamasıyla mezhepler arasındaki şiddetli çatışmalar ve iki tarafın da intikam alma isteği tavan yapmış durumda. Artık yalnızca Yahudiler ve Filistinliler değil, Orta Doğu'da çok daha geniş mezhepsel çatışmalar başlamıştı.
"Sünnilik bir mezhep değil, dinin aslıdır." diyor Ebu Katade.
Siyasi olarak Şiilerden korkmadığını söylüyor Ebu Katade:
"...ve askeri olarak da onlardan korkmuyorum. Mesele daha karışık bir hale gelebilirdi. Şii tehlikesini süpürüp atmaktan Sünnileri ne alıkoyuyor? Sünni devlet rejimleri? Suudi Arabistan'ı örnek alalım. Suud'daki Sünni toplumu Yemen'de Husilere karşı büyük bir zafer elde edebilir. Onları durduran ise rejimin ta kendisi. Şiiler değil."
"Şu anda rejimler Sünni liderleri durdurup hapishanelere atıyor. Sünni gücü marjinalize ediliyor. Eğer rejimler düşerse, Şiileri süpürecek Sünni gücü ortaya çıkar. Lübnan'ı örnek alalım. Eğer devlet giderse, Filistin kamplarıyla birlikte Sünni güçleri Şia partilerinden ve müttefiklerinden kurtulacaktır." diyor.
"Bölge yeniden şekillenebilir"
"Orta Doğu'da artık bu devletlerin var olmayacağı fikri ve öngörüsü önemli soruları gündeme getiriyor. Bu devletlerin parçalanacak olması Batı'nın bölgemizi işgal edeceği anlamına mı geliyor?" sorusunu sordu Ebu Katade.
Bu Ebu Katade'yi takip edenler için önemli bir soruydu. Eğer Batı müdahale etmezse, belki de onun düşünceleri IŞİD'in sözde "İslam Devleti" kurmaya çalışması gibi bölgede Sünni İslamcıların güçlenmesiyle sonuçlanabilir. Ebu Katade'nin öngördüğü gibi eğer Batı dışarıda kalırsa Orta Doğu'da birçok yönetim parçalanır ve yeni bir şeylerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bölge yeniden şekillenebilir.
Trump hakkında ne düşünüyor?
"Başkan Trump hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusunu sorduk.
"Sorunu Trump'ta görmüyorum." diye cevaplıyor.
"Amerika'da Trump gibi birisi anormal değil. Silahlı bir devrimle gelmedi. Trump basit bir adam ve bir realitenin yansıması. Böyle bir insanın geniş bir yelpazeyi ikna edebildiği göz önüne alınırsa bu büyük bir facia."
"Batı'da meydana gelecek ve bizi etkileyecek birçok yeni şeyi beklemeliyiz. Aslında İslami hedefler için Trump faydalı olabilir. Bizim için en önemli olan şey; ABD, ona güvenen rejimleri desteklemeye devam edecek mi? Eğer bir izolasyonist (içe kapanmacı) ise bazı rejimler için mali desteği durduracak mı? Eğer öyle ise bu Müslümanlar için çok etkili olacak." diye cevaplıyor Ebu Katade.
'Yılanın başı'
Ebu Katade açıkça Batı'nın şimdiki Arap liderlerin hepsinden desteğini çekmesini ve rejimlerinin düşmesini temenni ediyor. Başkan Trump’ın ilk hamlesi Kral Abdullah’ı Beyaz Saray’a davet etmek oldu ve ABD Ürdün’deki bir buçuk milyar dolarlık yıllık yatırımına durmaksızın devam ediyor. O toplantıda, iki taraf da IŞİD'e karşı galip gelmek için katkıda bulunmaya söz verirken Trump, Ürdün'ün istikrar ve güvenliğine olan taahhüdünü yineledi. Benzer şekilde Başkan Trump, Mayıs 2017'de Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek ABD'nin Suud hükümetine verdiği desteği pekiştirdi. Ebu Katade, Trump'ın bölgedeki liderlere verdiği imtiyazlardan dolayı da hayal kırıklığına uğramış olabilir.
Peki ya çevre bölgeler? Zayıf yönetime, yolsuzluğa ve insan hakları ihlallerine rağmen destek devam edecek mi? ABD, Irak ve Suriye hükümetlerinin güçlü kalması için askeri destek vermeyi sürdürecek mi? Bunlar Ebu Katade'nin üzerinde endişe ettiği sorular.
Ebu Katade, "O yalnızca parayla ilgileniyor. İş adamı Trump bu müttefik ülkelere daha fazla para verecek mi? Finansal yardıma devam edecek mi?" diyor.
Gerçekten de, Batı'nın desteklediği diktatörler sadece aşırı hareketler değil demokratik hareketler üzerinde de baskı kurabilir. Bu gerçek Batı'nın üzerine düşünmesi gereken bir konu. ABD Başkanı, insan hakları ihlallerinde bulunan otoriter yöneticilerle nasıl bir anlaşma yapmalı? Bu idare şeklinde bunlar cevaplanacak ya da cevaplanmayacak olan önemli sorular.
El Kaide'ye göre Araplar izzet ve şerefini, Batı işkenceci ve baskıcı diktatörler üzerindeki desteğini çekmediği sürece kazanamayacak. Bundan dolayı El Kaide direkt olarak "yılanın başına", yani Batı'ya saldırıp zayıf düşürmeyi ve Arap Müslümanların özgürlüğünü kazanmasını hedefliyor.
IŞİD'e ne olacak?
Konuyu değiştirip IŞİD'e getiriyor ve "IŞİD'e ne olacak?" sorusunu soruyoruz.
"IŞİD kaybolmaya doğru gidiyor." diyor Ebu Katade. Kasım 2016'daki konuşmasında IŞİD'in vahşi yöntemlerini desteklemediği belliydi ve hilafet ilan etmekte çok aceleci davrandıklarını düşünüyordu.
El Kaide'ye bağlı olmadığını iddia eden ve Nusra Cephesi'nden dönüşen yeni bir oluşuma atıfta bulunarak, "Bu liderlik bitti ama yeni bir şeyin gelmesi çok olası. IŞİD yenilecektir ama bu IŞİD'in sonu mu olacak? El Kaide ve Nusra Cephesi Suriye'de bitti. Bu bir gerçek. Ancak yeni bir gelişme yaşandı. Yeni bir kuruluş ortaya çıktı, Tahriru'ş Şam Heyeti. Bu gelişme devam edecek." dedi.
"Yani silahlı bir Sünni grup ve kontrolü ele almayı istemeye devam edecekler mi?" diye sorduk.
"Suriye'de, yüzde yüz evet. Irak'ta bilmiyorum. Yorum yapamam."
"Trump'ın stratejisi yok"
Trump'a döndüğümüzde Ebu Katade, "Trump'ın IŞİD üzerinde stratejik bir görüşü yok. Kovboy zihniyetine sahip olduğu çok açık. Bir problemi çözme biçimi bir silah taşıyıp ateşlemek sadece ancak dünya bundan çok daha kompleks bir yer. Amerikalıların, Avrupalıların gibi bizim bölgemizde bir tecrübeleri yok. Olayların nasıl kontrolünüzden çıktığını gördünüz." diyerek 2003 Irak işgaline ve şimdiki Suriye savaşına işaret etti.
"Bush birçok insanı öldürdü, öfkeli bir boğa gibiydi. Obama'nın stratejisi cerrahi bir operasyondu. Ancak tüm bunlarla birlikte daha fazla kayıp meydana geldi. Problem şu ki tek bildikleri sorunların üzerine doğru koşmak"
Trump hakkında düşündükten sonra Ebu Katade şöyle bir soru sordu: "İç kaynaklı sebeplerden mi yoksa dış kaynaklı sebeplerden dolayı mı seçildi? Eğer Amerikalılar Trump'ı dış politika için seçtiyse aptallar demektir. Hatta aptaldan da beter, geri zekalı, salak ve ahmaklardır." Bunu söylemesiyle beraber güldük. Hakikaten de, Trump görevinin ilk aylarında Orta Doğu'da ince bir çizgiyi yakalayabilecek gibi görünmüyor. Belki de Ebu Katade ABD ordusunu ve kongresini küçümsüyor.
"Putin, Obama'nın zayıflığını avantaja çevirdi. Obama bu sorunu çözemiyordu. Rusya'nın ekonomik durumu hakkında araştırma yapmadım ancak ekonomilerinin bundan daha fazlasını yapmaya izin verip vermeyeceğini merak ediyorum. Ancak belli ki Trump ile devam eden bir romantizm var." diyor. İlginç bir şekilde "romantizm" olarak bahsettiği şeyin daha fazlası olup olmadığını soramadık. Belki de bazılarının iddia ettiği gibi eski ittifakları yeniden canlandırma girişimi ve Orta Doğu'da on yıllardır devam eden çatışmaların kilidini açmak yeni bir ittifak kurma çabaları.
IŞİD'den sonrası
Ebu Katade'nin umudu açıkça Batılı güçlerin bölgeden uzak durması yönünde. Mevcut hükümetlerin düşmesini ve Sünnilerin güçlenip bir İslam Devleti kurmasını ümit ediyor.
"IŞİD'den sonra ne olacak?" diye sorduk.
"Bölgedeki tek problemin IŞİD olduğunu düşünmek son derece yanlış olur." diye cevabını verdi. Gerçekten de Irak'ta El Kaide ABD işgaline karşı ortaya çıktı ve destek kazandı. Sünni liderler evlerinde oturmaya mecbur edilirken Şiiler güçlenmeye başladı ve Zerkavi ayrılık tohumlarını ekmeye başladı. IŞİD ile alakalı da benzer bir şey oldu. Güvenlik, adalet sorununa karşı onurunu geri kazanmak için Sünni nüfus onları destekledi. Böylece, terörizme verilecek gerçek cevabın sadece teröristleri yenilgiye uğratmak değil, onlara sebep olan siyasi sorunları çözmek olduğunu da görmüş oluyoruz. Herkes için adil ve etkili bir yönetim gerekmektedir.
Aslolan problem
"Bu İslami bir problem." diyor Ebu Katade ve devam ediyor: "Bütün Müslümanların cevaplara ihtiyacı var. Sorunumuz nedir? Durum içte de dışta da çok kötü ve insanlar değişimin tek yolunun savaşmak olduğunu biliyorlar. Sorunları çözmemizin tek yolu bir İslam Devleti kurmak. Farklılıklar olabilir ama hepsi bir İslam Devleti vizyonunu paylaşıyorlar. IŞİD hakkında konuşmak bir sorunumuz olduğu gerçeğini unutmaktır. ”
Ebu Katade Orta Doğu halkının adaletle yönetilmesi için silahlı mücadelenin gerektiğini savunurken sözleri bir noktaya isabet ediyor. Eski IŞİD üyelerinin IŞİD'i eleştirdiği bir video çalışmamızda Ürdünlü bir genç bize, "Hilafet istediğimizi biliyorsunuz. Ancak IŞİD'in hilafetini isteyip istemediğimiz konusunda emin değiliz." demişti. Bu görüş birçok kez tekrar edildi. Bir yönetim arandığı aşikar ve bu yüzden gençler IŞİD gibi gruplara katılıyorlar.
"Sorunların ne olduğunu lütfen açıklar mısınız? Adalet hakkında mı konuşuyorsunuz veya işsizlik? Tam olarak hangi problemler?" diye soruyoruz.
"Yalnızca haksızlıklar hakkında konuşmuyoruz. Unutun bunu. İnsanları doğru yolda olduğumuza ikna etmeliyiz." diyor. Kaddafi'nin gittiğini, Esed'in Suriye'nin üçte ikisini kontrol edemediğini, Yemen'in tamamen parçalandığını söylüyor.
"Bir sosyal adalet probleminden bahsetmiyoruz. Mesele bölgenin yeniden inşa ediliyor olması.Örgütler adaletsizliklerin son bulması talebiyle ortaya çıkıyor. Ancak bizim bir gelecek sorunumuz var. Ortadoğu'daki devletlerin varlığını devam ettireceğini düşünenler yanılıyor."
"Durum çok dramatik bir şekilde gelişiyor. IŞİD'i unutun. Wael Hallak'ın (Columbia Üniversitesinde İslam hukukunda uzman bir profesör) söylediği şeye katılıyorum: Günümüzde uluslararası dünyanın özellikle de Batı'nın durumu (güç dengeleri) göz önüne alındığında bir İslam devleti kurmak olanaksız. Batı'daki dahili ayrışmalar büyük bir uçurum meydana getiriyor ancak bu durum bir İslam devletinin doğmasına imkan vermeyecek"
Ebu Katade şöyle devam etti:
"Bölgemizde parçalanan devletler yenisiyle değiştirilmeyecek. Ancak bölgedeki Müslümanlar İslam hukuku altında, devlet olarak değil bir İslam milleti olarak yaşayacaktır."
Ebu Katade, Başkan Trump'ın, Arap rejimlerininin çöküşünü hızlandıracağına inandığını düşünürken, Suriye'den Irak'a, Suudi Arabistan'a ve ötesine kadar tüm Orta Doğu yöneticilerinin, gelecekte IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin ortaya çıkmasını engellemek için güvenlik, adalet, ekonomi alanlarında daha iyi kararlar almaları ve gerçek özgürlükler sağlama ihtiyacı olduğunu fark etmelerini umuyoruz.
2017 Ocak ayında Ebu Katade ile konuşmaya geldiğimizde Trump başkanlığının ilk yılını doldurmuş ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımıştı. Trump, Ebu Katade'nin umduğu gibi çoğrafyaya müdahale etmeyen birisi olmamıştı. Şimdi de ABD Başkanı, hiçbir taviz vermeden Kudüs'ü İsraillilere teslim etti.
"Bizi kendi ülkemizden atmak, kovmak istiyorlar. Ancak beş sene sonra benim yanıma gelin, beni ziyarete devam edin. 5 yıl sonra, tüm bu büyük anlaşmalar bir serap olacak. Sahada hiçbir gerçekliği yok." diyerek bir öngörüde bulundu.
"İsrail dünyaya yük oluyor"
Ebu Katade, Başkan Trump'ın geçirdiği zamana atıfta bulunarak, "Trump bu kararı ne zaman aldı, hangi gün bunu duyurdu? 6 Aralık'ta. 6 Aralık 1917 Balfour Deklarasyonu'nun (İsrail'in kurulmasına izin veren deklarasyon) yayınlandığı zaman. Bunun bir tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Trump şu an 1 yıldır başkan, bu kararın arkasında da kesinlikle bir ideoloji yatıyor." dedi.
Tüm Amerikalıların bu kararı kabul etmediğini Ebu Katade'ye hatırlattığımda, "Batılıları tanıyorum. Her zaman içimizdeki acının keskinliğini azaltmaya, tepkiyi yumuşatmaya çalışırsınız." dedi.
Filistinlilerin yaşadığı zarara atıfta bulunarak, "Bundan dolayı umutsuzluk doğabilir. Ancak burada temel bir ilke ortaya çıkıyor. Bu tarihte olağan bir şey, bu tarihin bir gerçeği ve bu bir hata." diyor ve uyarıyor: "Hatalar daha güçlü hale geliyor. Hata ne kadar güçlüyse, tahribatı da o kadar büyük olur. İsrail bir yerleşimci-garnizon devletidir ve garnizon devletler her zaman yenilecektir. Yerleşimciliği vücuda koyulmuş yabancı bir varlık olarak tanımlıyorum. Bundan dolayı sürekli serum ve iğnelere ihtiyaç duyarsınız."
Tüm Arap dünyasına döndüğümüzde Ebu Katade şöyle bir öngörüde bulunuyor: "Dünyada stratejik değişiklikler olacak ve ABD değişen durumdan etkilenecek. Suud'ta ve Mısır'da yeni bir yönetimin olacağına inanıyorum. Onlar da İran'ın ABD'ye davrandığına benzer şekilde ABD'ye davranacaklar. 'Hayır' kelimesini söyleyecekler ve topluluğun büyük bir kısmı Trump'ın yaptıklarından dolayı ağlayacak. Trump'ın yapacağı yeni şeylerden sonra..."
Ebu Katade değişen bölgesel ittifaklar, devrilmeye devam edecek olan Arap liderler, bölgenin yozlaşması, insan haklarının bastırılması, dini terör örgütlerinin ortaya çıkması ve silahlı çatışmalar hakkında kesinlikle haklıyken Trump yönetimin bölgede elini oynadığında öngördüğünden daha az şiddetli bir şeyler meydana gelebilir. Bunu da yalnızca zaman gösterecektir.
Kaynak: Mepa News