Erdoğan: Yargının gücü benim elimde mi? Yargı bağımsızdır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu.
Reuters ajansına konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli mesajlar verdi. S-400 ve F-35 konularıyla ilgili görüşlerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
- Şu anda F-35'ler konusunda önümüz tıkanırsa, nasıl Patriotlarda tıkandığında S-400 olayına girdiysek, ne yapacağız, başımızın çaresine bakacağız. Bunun alternatiflerini aramak durumunda kalacağız. Bunu söylemeye gerek yok, onlar da bunu anlıyorlar. Dünyada dost var düşman var. Tedbirlerimizi oluşturmak durumundayız. Bizim bu düşüncelerimize zaten bu uçakların alternatifini bir de Çin üretiyor. Fransa'da var ama uyum nereyle olacaksa, ortak üretimi kimlerle yapacaksanız ona göre adım atacaksınız. Fransa, İtalya ile Eurosom'u konuştuk. Ama adım atamadık. Nereyle hızlı adım atarsak onu yapacağız. NATO'nun üyesi olan bana bu desteği vermiyorsa ben de bu desteği nereden alacaksam oraya yönelmek durumundayım. Rusya bu konuda savinma sanayine yönelik her adımda biz varız diyor.
Suriyeli mültecilerle ilgili Avrupa Birliği'nin verdiği sözleri tutmadığını yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
- Bir desteği biz verdik. Fakat şu anda AB daha önce verdiği bir söz verdi. 6 milyar Avroluk bir destekti. Bunu bize milli bütçemize yapmıyor. STK'lar vasıtasıyla aracı kuruluşlara Kızılay ve AFAD'a yapıyordu, yapmaları lazımdı. Söz verdikleri süre içinde yapmadılar. Hatta daha da arttıracağız dediler. Sayın şansöyle '6 milyar Avro'nun üzerinde ne yapmamız gerekiyor' dediler. Yaptığımız harcama ortada. 40 milyar dolar yaptığımız harcama var. Siz buradan nelerin yapılması gerektiğini artık anlamanız lazım dedim. Bu konularda herhangi bir adım atılmadığı zaman bu yükün altında biz kalamayız. AB, diğer ülkeler, Ege'de, Akdeniz'de botların içerisinde insan kaçakçılığı. Başta Yunanistan olmak üzere, ölen insanlar bunların bir bedeli var herhalde. Biz de diyoruz ki, o zaman bu işi madem ki kabullenmiyorsunuz, kapıları açarız, oradan nereye gideceklerse buyursunlar gitsinler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç politikayla ilgili sorulara da şu yanıtı verdi:
- Eleştirileri getirenler ne siyaseti ne de devlet yönetimini biliyorlar. Devlet Başkanı olarak yargının gücü benim elimde mi? Yargı bir defa bağımsızdır ve bağımsız yargı kararlarını vermekte de serbesttir. Bir başka konu parlamento. Yürütme olarak güç parlamentoda. Parlamentonun yasama olarak yaptıklarını benim yapma yetkim yok. Ama yasama dışında hakkında herhangi bir yasama organı olarak alınmış bir karar yoksa o zaman Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi devreye girer bu da süreci hızlandırır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokratik bir hükümet sistemidir. Amerika'da, Fransa'da böyle bir şey konuşuluyor mu? Biz bu siyasal istikrarı getirebilmek için bu adımı attık. Şu an itibarıyla bazı eksikler, vesaireler olsa da hazırlıklarımızı yaptık. Bunu kamuouyla paylaşacağız, güzel bir yere geldik. Cumhurbaşkanlığı sisteminin 1 yılı aşkın süreçte artı ve eksileri elimizde onlarla yeni bir döneme hazırlanacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:
"S-400 Nisan'a kadar monte edilecek"
- S-400 sistemi ile ilgili adımı atınca bu bizi biraz rahatlatacak, en geç nisana kadar yerlerine monte edilmiş olacak. Savunma sistemleri olarak çok daha huzurlu hale gelmiş olacağız.
"Önümüz tıkanırsa biz de başımızın çaresine bakacağız"
- Şu anda F-35'ler konusunda önümüz tıkanırsa, nasıl Patriotlarda tıkandığında S-400 olayına girdiysek, ne yapacağız, başımızın çaresine bakacağız. Bunun alternatiflerini aramak durumunda kalacağız. Bunu söylemeye gerek yok, onlar da bunu anlıyorlar. Dünyada dost var düşman var. Tedbirlerimizi oluşturmak durumundayız. Bizim bu düşüncelerimize zaten bu uçakların alternatifini bir de Çin üretiyor. Fransa'da var ama uyum nereyle olacaksa, ortak üretimi kimlerle yapacaksanız ona göre adım atacaksınız. Fransa, İtalya ile Eurosom'u konuştuk. Ama adım atamadık. Nereyle hızlı adım atarsak onu yapacağız. NATO'nun üyesi olan bana bu desteği vermiyorsa ben de bu desteği nereden alacaksam oraya yönelmek durumundayım.
- Rusya samimi bir yaklaşım ortaya koydu. Gerek ortak üretim konusu, gerek kredi temini konusu, gerekse takvimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi konusu süreci hızlandırdı. Bölgedeki barış için bu adımı atmak zorundaydık. Böyle bir savunma sistemine ihtiyacımız vardı.
- Rusya SU-35/SU-57 savaş uçakları satmayı teklif etti. Rusya bu konuda savunma sanayiine yönelik her adımda biz varız diyor.
- Trump S-400 konusunda yapılanları anlayışla karşılarken, yaptırım tehditlerinin gerçeği yansıttığını düşünmek mümkün değil.
- Savunma sanayiinde attığımız adımlarla ortak savunma sistemlerine de girdiğimizde, bizler bölgede çok daha güvenli bir güç, ön koruma tedbirlerini almış bir NATO ülkesi olacağız.
- ABD gibi bir ülke müttefiki Türkiye'yi daha fazla bana göre incitmek istemeyecektir. Bu rasyonel davranış değildir, sorumlu bir dış politika hiç değildir.
- F-35 konusunda sekteye uğrayan süreçler konusunda Trump ile ABD seyahatinde (BM Zirvesi) konuşacağız.
"Ekim'de Türkiye'de 4'lü zirve yapabiliriz"
- Bütün bunlar karşısında geçen hafta içinde yine sayın şansölye Merkel'le, Macron'la görüşmem oldu. Görüşmeleri aynen New York'ta da devam ettireceğiz. Ekim başında belki bir dörtlü zirve yapacağız. Rusya, Almanya, Fransa olarak dörtlü zirveyi Türkiye'de gerçekleştireceğiz. İdlib'i daha önceki İstanbul zirvesinin devamı olarak ele alacağız. Özellikle Almanya ve Fransa, koalisyon güçleri içerisinde çokdaha farklı bir adım atsınlar. Güvenli bölge noktasında sayın Trump'la konuşacağım. Güvenli bölgeye iyi bakıyorlar, adım atmaya gelince işi frene basmak suretiyle ağırlaştırıyorlar. Trump'ın 20 mil dediği kuzeyden güneye derinliktir, burada güvenli bölge oluşturmamız, hem bizdeki mültecilerin kendi topraklarına dönmesini sağlayacaktır hem de orada her türlü imkanını sağlama noktasında, eğitim, sağlık, barınma gibi, kendi topraklarında yaşama alanları, çadır hayatından kopmalarını sağlayacaktır.
- Rusya ve İran'la pazartesi günü yapacağımız zirvede amaç ateşkesi sağlamak, göçü sona erdirmek ve terör örgütlerini kontrol altına almak.
"Sabrımız taşıyor, başımızın çaresine bakacağız"
- Biz bir defa şunu görmemiz lazım. PYD-YPG, PKK'nın bir koludur. Bunu tüm batının kabul etmesi lazım. Bunu en iyi biz biliriz, batı bilmez. Biz bunu batıya anlatamadık. Belgeleri, resimleriyle herşeyiyle ispatlamamıza rağmen hala inanmıyorlar. PKK'nın başı şu anda İmralı'da. Bu dediğim YPG/PYD'nin resimleri her şeyi var. Ondan sonra bakıyorsunuz, aynı yerlerde, aynı şeyleri yiyorlar, içiyorlar, hala diyorlar ki 'onunla alakası yok'. Bizim söylediklerimize inanmayanlar terör örgütlerinin söyledikleriyle hareket ediyorlar. Bir başka yanlışa düşüyorlar, o da hemen sınırımızda şu ana kadar onbinlerce TIR, Amerika buralara mühimmat getirdi. Araç, gereç, savaş silahları, zırhlı taşıyıcılar, ağır silahlar. Irak üzerinden bunlar oraya geldi. Biz nasıl bir müttefikiz. NATO'da nasıl beraberiz ki, siz buralara onbinlerce TIR getireceksiniz. Burada Türkiye var. Burada herhangi bir eyleme girecekseniz, karşınızda kim var, Türkiye var. Terör örgütlerinin şu anda mücadele verdiği savaştığı Türkiye'dir. Siz de getirdiklerinizi terör örgütüne teslim ediyorsunuz. NATO'daki ortağınıza parayla vermediğiniz silahları bunlara bedava veriyorsunuz. Bunu anlamak mümkün değil. Fransa, Almanya ve diğerleri de anlamıyor. Biz anlata anlata artık bıktık. Bunu sayın Trump'a, sayın Putin'e anlatıyorum. Sayın Putin'in NATO ile ilişkileri malum ama Trump bizi anlamalı diye düşünüyorum. Bir ara Fırat'ın doğusundan askerini çekme kararını açıkladı değil mi? Peki çekildi mi? Hayır. Niye? Bu da düşündürüyor. Amerika gibi bir devletin başı çekme kararını açıklar da o asker oradan çıkmazsa bu bize güven vermiyor. Güvenli bölge arayışları bizim bu özellikle beklentilerimizi de karşılamıyor. Bu bir oyalama siyasetine dönüşüyor. Özellikle bizim sabrımızı bir deneme midir, anlamakta zorlanıyoruz. Sabrımız da taşıyor. Başımızın çaresine bakmak durumunda kalacağız.
- Koalisyon içindeki ülkeler güvenli bölge noktasında adım atmaya gelince işi biraz frene basmak suretiyle ağırlaştırıyorlar.
"Terör koridoruna izin vermeyeceğiz, adımları atacağız"
- Şimdi mesela 20 mil talebi bizden değil sayın Trump'tan geldi. Yani 30 kilometre civarında, sayın Trump bunu açıkladı. Ne yazık ki sayın Trump'ın yanındakiler veya altındakiler buna uymadılar. Fırat'ın doğusunda da ne yazık ki Trump'ın altındaki ekipler uymadı. Obama 'Münbiç'ten çıkacağız' dedi. Antalya'da G-20 zirvesinde Obama çıkacağız dedi. Peki çıktı mı, çıkmadı. Sayın Trump'a da söylediğimde aynı şeyi o da söyledi, ama çıkmadılar. Peki Münbiç'in gerçek sahipleri kim? Yüzde 90 ile Araplar. O toprakların gerçek sahipleri kendi topraklarına giremiyor. Biz diyoruz ki, eğer buraları işgal etmeyecekseniz lütfen sahiplerine terk edin. Sahiplerine verilmiyor. İkide bir Kürt, Kürt, Kürt diyorlar. Bunların oradaki Kürtlerlme samimi bir ilişkisi yok. Orada Kürt diye geçinenler aslında terör örgütünün temsilcileri. Sayın Obama bana bir gece telefon açtı, dedi ki Kobani'ye biz uçaklarımızı indirmek durumundayız. Oradaki insanlar şu anda zor durumda, onları Türkiye'ye almak veyahutta oradaki belli yerlere ciddi manada mühimmat indireceğiz vs. Ne yaptılar oralara silahları indirdiler. Yaklaşık 300 bin Kobaniliyi biz ülkemizde yediriyoruz, içiriyoruz, giydiriyoruz. Ülkemizde şu anda mültecilerin içerisinde Araplar, Kürtler, Ezidiler, Keldaniler var. Bütün bunların hepsine biz bakıyoruz. Biz ayırım yapmadık, ama dostlarda bize en ufak destek gelmedi. Şu anda Suriye'de hristiyanlarla ilgili olarak da o bölgede Süryaniler çok ciddi sıkıntı çekiyor. O Süryanilere sormak lazım, 'size bu terör örgütleri ne yapıyorlar'. Onlara sorun, biz biliyoruz. Hepsi çok ciddi sıkıntılar çekiyor. Orada PYD-YPG zulmüyle karşı karşıyalar. Barış koridoru esastır, sınırımızda terör koridoruna izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Bu konuda gereken adımları atacağız.
"Rejim gözlem kulelerimize saldırı yaptığı anda iş farklı yöne gider"
- İdlib'deki gözlem noktalarından şu anda çekilmemiz söz konusu değil. Bir defa bizim oradaki 12 gözlem noktası hususunda muhatabımız Suriye değil. Bu çalışmaları ağırlıklı olarak Rusya ile yürüttük, yürütüyoruz. İran ile kısmen yürütüyoruz. Türkiye Suriye iş savaşı başladığından bu yana toprak bütünlüğünü, geleceğinde söz sahibi olmasını savunduk. Fakat rejimin böyle derdi yok. Rejim bizim gözlem kuleleriyle uğraştığı anda, saldırı yaptığı anda durum çok daha farklı istikamete girer. Bu adımları gereğini yaparız. O kuleler sivilleri korumak için. Rejim sivilleri vuruyor. Halep'i rejim ne hali getirdiyse aynı şeyi İdlib'de yaptı. Şu anda İdlib tamamen harabül Basra oldu. Soçi Mutabakatı'na bağlıyız, herkesin o mutabakata bağlı olmasını istiyoruz. Türkiye olarak bu konuda hassasiyetlerimiz var. Rejim güçlerinin terörizm bahanesiyle sivilleri hedef alması kabul edilemez. Biz yeni bir mülteci akımı riskini ve siyasi çözüm sürecinin iflası olarak görüyoruz.
"O zaman kapıları açarız, nereye gideceklerse buyursunlar gitsinler"
- Bir desteği biz verdik. Fakat şu anda AB daha önce verdiği bir söz verdi. 6 milyar Avroluk bir destekti. Bunu bize milli bütçemize yapmıyor. STK'lar vasıtasıyla aracı kuruluşlara Kızılay ve AFAD'a yapıyordu, yapmaları lazımdı. Söz verdikleri süre içinde yapmadılar. Hatta daha da arttıracağız dediler. Sayın şansöyle '6 milyar Avro'nun üzerinde ne yapmamız gerekiyor' dediler. Yaptığımız harcama ortada. 40 milyar dolar yaptığımız harcama var. Siz buradan nelerin yapılması gerektiğini artık anlamanız lazım dedim. Bu konularda herhangi bir adım atılmadığı zaman bu yükün altında biz kalamayız. AB, diğer ülkeler, Ege'de, Akdeniz'de botların içerisinde insan kaçakçılığı. Başta Yunanistan olmak üzere, ölen insanlar bunların bir bedeli var herhalde. Biz de diyoruz ki, o zaman bu işi madem ki kabullenmiyorsunuz, kapıları açarız, oradan nereye gideceklerse buyursunlar gitsinler.
"Şu anda kabine değişikliğine gerek duymuyoruz"
- Biz kabineyle alakalı konuda ihtiyacımız olduğu anda yaparız. Sipariş üzerine yapmayız. Parti teşkilatında değişime gelince her kongre bir değişimi getirir. Niye? Güç devşirmedir bu. Bunu en alt kademe, belde teşkilatlarından tutunuz, ilçe, il ve büyük kongreye kadar bütün kademelerde bazı değişimler, değişiklikler yaparsınız. Yaş gruplarından, kadın-erkek gruplarına varıncaya kadar hepsini kapsar. Şu an itibarıyla da bizim ortalamada ağırlıklı olarak mesela büyük kongrede yüzde 30 civarında bayan aramızda olmasını istiyoruz. İllerde aynı şekilde istiyoruz. Kariyerleri, meslek gruplarını önemsiyoruz. İnşallah kongreleri önümüzdeki ay başlatıyoruz, ardından büyük kongreye partimizi taşımış olacağız. 2023'e tüm hazırlıklarımızı en güçlü şekilde sürdüreceğiz. Şu anda ortada herhangi bir sıkıntı yokken kabine konusunu ele almanın anlamı yok. Gerek ekonomi gerek diğer alanlarda arkadaşlarımın hepsi ellerinde gelen gayreti gösteriyorlar. Aksama olup da gerek duyulursa onu zaten yaparız.
"Parlamento'nun yaptıklarını benim yapma yetkim yok"
- Eleştirileri getirenler ne siyaseti ne de devlet yönetimini biliyorlar. Devlet Başkanı olarak yargının gücü benim elimde mi? Yargı bir defa bağımsızdır ve bağımsız yargı kararlarını vermekte de serbesttir. Bir başka konu parlamento. Yürütme olarak güç parlamentoda. Parlamentonun yasama olarak yaptıklarını benim yapma yetkim yok. Ama yasama dışında hakkında herhangi bir yasama organı olarak alınmış bir karar yoksa o zaman Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi devreye girer bu da süreci hızlandırır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokratik bir hükümet sistemidir. Amerika'da, Fransa'da böyle bir şey konuşuluyor mu? Biz bu siyasal istikrarı getirebilmek için bu adımı attık. Şu an itibarıyla bazı eksikler, vesaireler olsa da hazırlıklarımızı yaptık. Bunu kamuouyla paylaşacağız, güzel bir yere geldik. Cumhurbaşkanlığı sisteminin 1 yılı aşkın süreçte artı ve eksileri elimizde onlarla yeni bir döneme hazırlanacağız.