Erdoğan'ın kaleminden "İdlib planı"
Erdoğan, Rus Kommersant gazetesi için Türkiye-Rusya ilişkilerine dair bir makale kaleme aldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Muhalifler oldukları alanlarda kalmaya devam edecek, Rusya ile belirleyeceğimiz radikal grupların ise bu bölgede faaliyet göstermemelerini sağlayacağız." ifadesini kullandı.
Erdoğan, Rusya'daki "Kommersant" gazetesi için Türkiye-Rusya ilişkilerine dair bir makale kaleme aldı.
Geçen hafta Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerde, Suriye'de ortaya çıkabilecek yeni bir insani krizin önlenmesi için önemli bir mutabakata vardıklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin Suriye krizinin başından beri komşu ülkedeki insani krizin daha da derinleşmemesi için bütün imkanlarını kullanarak çaba sarf etmiş bir ülke olarak sorunun taraflarıyla yapıcı müzakereler içinde olmayı önemsediğini bugüne kadar bütün dünyaya gösterdiğini vurguladı. Erdoğan, Rusya'nın da bu süreçte birlikte çalıştıkları ülkelerin başında yer aldığına işaret etti.
Son dönemde Rusya ve İran ile yürüttükleri Astana formatının 8 yıldır devam eden Suriye krizine bir çözüm bulunması için önemli bir zemin hazırladığını aktaran Erdoğan, makalesinde şu ifadeleri kullandı:
"Bu sorunun çözümü için elimizi taşın altına koymamız gerektiği inancıyla hareket ederek şimdiye kadar ciddi bir mesafe kat ettik. Aramızda düşünce ve yaklaşım farklılıkları var ancak biz farklılıklardan ziyade ortak noktaları öne çıkartma çabası içinde olduk. Bu işbirliğimizin, önümüzdeki dönemde de aktif olarak devam edeceğine inanıyorum. Soçi görüşmesi sırasında İdlib ile ilgili ortaya çıkan mutabakatımızda muhaliflerin ve rejimin kontrol ettiği alanların arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulmasına karar verdik. Muhalifler, oldukları alanlarda kalmaya devam edecek. Rusya ile birlikte belirleyeceğimiz radikal grupların ise bu bölgede faaliyet göstermemelerini sağlayacağız."
"Türkiye terör yapılanmalarına taviz vermeyecek"
Erdoğan, başından beri söyledikleri önemli bir husus bulunduğuna dikkati çekerek "Türkiye'nin hiçbir zaman sınırında ve sınırının bir başka noktasında herhangi bir terör yapılanmasına müsaade etmeyeceğini" bildirdi. Erdoğan, "Türkiye, daha önce Afrin'de, Cerablus'ta, El-Bab'da ve İdlib bölgesinde bu kararlılığını defalarca gösterdi." değerlendirmesinde bulundu.
"Başta DEAŞ olmak üzere bütün terör örgütleriyle mücadele etmenin, Türkiye'nin her zaman öncelediği ve kararlılıkla devam ettirdiği bir tutum olduğunun" altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden Türkiye'nin terör yapılanmalarına taviz vermeyeceğini ve bu konudaki tavrının kararlılıkla devam edeceğini ifade etmek isterim. Türkiye'nin güvenliğini doğrudan tehdit eden yapılarla mücadelemiz de ayrıca önem arz ediyor. PYD ve YPG kontrolü altında bulunan bölgelerin teröristlerden arındırılmasına önem verdiğimizi, konuyla ilgili bütün taraflarla müzakerelerde açıkça dile getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. Son dönemde özellikle ABD tarafından PYD ve YPG güçlerine sağlanan olağanüstü desteğin maalesef devam ettiğini görmekteyiz. Bölgedeki dengeleri ve bölge halkları arasındaki barışı zedeleyecek olan bu tür adımlardan vazgeçilmesi gerekiyor. Rusya'nın da özellikle PKK, PYD, YPG gibi terör odaklarına karşı Türkiye'nin mücadelesine destek vermesini bekliyoruz."
Erdoğan, ortak coğrafyayı paylaşan ülkelerin birbirinin güvenliğini tehdit eden hususlarda anlayış birliği içinde olması gerektiğine inandığını kaydetti.
"Ilımlı muhaliflerin, siyasi çözüm sürecinde kalması gerektiğini düşünüyoruz"
"İdlib" meselesinde, Türkiye'nin ilk günden beri sivillerin can güvenliğini sağlamayı, çatışmasızlık bölgesi sınırlarını muhafaza etmeyi ve ılımlı muhalifleri korumayı öncelediğini vurgulayan Erdoğan, "Ilımlı muhaliflerle ilgili farklı ülkelerin farklı yaklaşımları olabilir. Ancak biz, ılımlı muhaliflerin siyasi çözüm süreci içinde kalması gerektiğini düşünüyoruz çünkü Cenevre ve Astana görüşmelerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için buna ihtiyaç var." görüşünü aktardı.
"Ilımlı muhalifleri 'terörist' addederek ortadan kaldırmayı amaçlayan her türlü girişime karşı olduğumuzu çok defa dile getirdik." ifadesini kullanan Erdoğan, makalesinde şu değerlendirmeyi yaptı:
"Esad rejimi, maalesef Türkiye'ye karşı propaganda ve karalama çalışmalarını sürdürürken, Türkiye'nin bu ülkede barışın sağlanması ve milyonlarca insanın evlerine, yuvalarına geri dönmesi için yaptığı çalışmaları görmezden gelmekte ve Türkiye'ye karşı asılsız iddiaları gündeme getirmektedir. Biz ise yıllar boyunca kendi halkını korkunç acılara mahkum eden rejimin karalama ve iftiralarına aldırmadan Suriye halkının barış ve huzuru için doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ediyoruz. Suriye krizi şüphesiz etkileri uzun yıllar devam edecek bir insani krizin meydana gelmesine sebep oldu. Türkiye, ülkelerini terk etmek zorunda kalan 3,5 milyondan fazla mülteciye kardeşlik duygularıyla topraklarını açtı. Esad rejiminin zulmünden kaçarak hayatlarını kurtarmaya çalışan kardeşlerimize karşı başka türlü bir tutum içinde olmamız da zaten mümkün değildi. Bu insanların hayatlarını devam ettirmeleri için gerekli olan masraflar bilindiği üzere tek başına Türkiye tarafından karşılandı."
"Türk ve Rus halklarının derin bir ilişkide olması gerektiğine inanıyorum"
Erdoğan, uluslararası toplumun, Türkiye'nin yaptığı bütün çağrılara rağmen bugüne kadar bu yükü paylaşmak için kayda değer herhangi bir adımı maalesef atmadığını belirtti.
Dünyanın kanayan yarası haline gelen bu sorunun, sadece Türkiye'nin meselesiymiş gibi görülmesinin doğru olmadığını bir kez daha belirtmek istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, makalesinde şunları kaydetti:
"Yazıma son verirken Rusya ile ilişkilerimizin son dönemde iyi komşuluk, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde gelişmeye devam etmesinden duyduğum memnuniyeti de ayrıca ifade etmek istiyorum. Ortak enerji projeleri ve karşılıklı yatırımlar başta olmak üzere, insani ve kültürel ilişkilerimizin de gelişmesi için gerekli adımları atıyoruz. Bundan sonra da bu adımları atmaya devam edeceğiz. Aynı coğrafyayı paylaşan ve yüzyıllar boyunca tarihin öznesi olmayı başarmış olan Türk ve Rus halklarının derin, samimi ve yakın bir ilişki içinde olması gerektiğine inanıyorum. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmaları her zaman destekleyeceğimizi vurgulamak istiyorum."