Gazze'ye en anlamlı destek İdlib ve Belucistan'dan
İsrail'in Gazze'deki Müslüman halka uyguladığı vahşet 7 Ekim'den bu yana devam ediyor.
Şu dakikalara kadar İsrail Gazze'de 5 bine yakın binayı yıktı, on binlercesini bombaladı. Bunlar arasında evler, hastaneler, camiler, okullar ve pazar yerleri de bulunuyor.
İsrail bombardımanlarında şimdiye kadar Gazze halkından yaklaşık 3 bin 500 kişi hayatını kaybetti. 13 binin üzerinde kişi yaralandı.
Saldırılar devam ederken dünyanın dört bir yanından, bilhassa İslam aleminden, Gazze halkına yönelik destek açıklamaları yapıldı. Birçok devlet, sivil toplum kuruluşu, İslami cemaat ve yapılar, Gazze'deki Müslümanlara maddi manevi destek oldu. İsrail vahşetini gündeme getirdi, İsrail zulmüne karşı Gazze'deki kardeşlerinin yanında olduğunu açıkladı.
Birçok destek mesajı okumakla beraber, Gazze'ye en anlamlı desteğin İdlib ve Belucistan'dan geldiği kanaatini taşıyorum.
Bu iki bölgedeki Müslümanlar, İran'ın ve İran destekli grupların vahşetiyle karşı karşıya olmalarına rağmen, küresel siyaset ve reelpolitik düşüncelerine kapılmadan, Müslüman olmanın gerekliliğini yerine getirdiler.
Gerek çeşitli açıklamalar yayınlayarak gerekse geniş katılımlı protesto gösterileri düzenleyerek İsrail'in zulüm ve vahşetini lanetlediler.
Bunu İran rejiminin vahşi saldırılarına uğramalarına rağmen cesaret ve onurla yaptılar.
İdlib ve Belucistan'daki Müslümanlar söz gelimi İran'a karşı farklı tarafların desteğini almaya tevessül edebilirlerdi. İsrail, ABD gibi farklı tarafların siyasi desteğini alma pahasına Gazze'de yaşananlara göz yumabilir, ses çıkarmayabilirlerdi. Bunu "siyasetin gereğini yerine getirme" kılıfına gizleyebilirlerdi. Fakat onlar, yapılması gerekeni yapmayı, İsrail'in vahşeti karşısında ses çıkarmayı ve Müslümanlara destek olmayı tercih ettiler.
Bazı Müslüman kitlelerin, grupların ve cemaatlerin "siyaset" pahasına dünyada olan biten zulümlere karşı sessiz kalmayı marifet sandığı bir ortamda, İdlib ve Belucistan Müslümanları, Müslüman olmanın neyi gerektirdiğini bir kez daha bizlere hatırlattılar.
Bu hareket bizlere şunu göstermiş oldu:
Mücadele ister İsrail'e, ister İran'a, ister ABD'ye, ister Rusya'ya, ister Çin'e karşı verilmiş olsun; yeryüzündeki tüm Müslümanlar aynı davanın savaşını veriyorlar. Zulümden kurtulmanın, toprakları üzerinde Müslümanca ve şereflice yaşayabilmenin mücadelesini.
İsrail'e karşı mücadele eden bir Müslümanın İran'dan gelen zulüm karşısında susması düşünülemez. Aynı şekilde Çin'e karşı savaşan bir Müslümanın ABD'nin zulmüne sessiz kalması, ABD'ye karşı mücadele eden bir Müslümanın Rus ihlallerine ses çıkarmaması beklenemez.
Böyle bir tavır Müslümanların bir ümmet halinde verdiği savaşta güvensizliğe ve parçalanmaya yol açacak, cepheleri bölecek, Müslümanların potansiyeline ciddi zararlar verecektir, vesselam.
Bu vesileyle tekraren İdlib ve Belucistan'daki Müslümanları, bizlere İslam'ın gerektirdiği şeyi tekrar hatırlattıkları için can-ı gönülden tebrik ediyorum.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.