İsrail Filistinlileri ikinci kez evlerinden sürüyor
Sizlere teyzem Semiha Ebu Okal'den, namıdiğer herkesin Fayez teyzesinden bahsetmek istiyorum. Teyzem Gazze'deki Cibaliye mülteci kampında yaşıyor. Teyzem, 1948 yılında henüz yedi yaşındayken, bugün Karmiya ve Zikim Yahudi yerleşkelerinin olduğu güzeller güzeli arazilerin üstüne kurulu Hirbiya köyündeki evinden zorla çıkartılmış sonra da ailesi ve binlerce diğer Filistinliyle birlikte aç susuz bir şekilde deniz kenarına götürülüp bırakıldıktan sonra güneye gitmeleri söylenmiş.
Teyzem ve onunla birlikte olan diğer köylüler deniz kenarına bırakıldıkları zaman ilk başta "Hesi Vadisi'nin (Nahal Şikma) diğer tarafına gideriz bir süre sonra da evlerimize geri döneriz" diye sanmışlar. Ancak kasım ayı geldiğinde "içeri sızan kimselerin geri dönmesini engellemek" amacıyla İsrail ordusu Hirbiya'daki tüm evlerin ve yapıların yıkılmasını emretmiş.
Fayez teyzem ile annesi ve babası hep birlikte Hirbiya'dan sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Cibaliye mülteci kampına sığınıp bir gün bağ ve bahçelerine geri dönecekleri günün umuduyla yaşamaya devam etmişler ancak üzerinden 75 sene geçmesine rağmen bu umut hale gerçeğe dönüşmedi.
Fayez teyzem ve ailesinin verilen emre uymaktan başka pek seçeneği yok. Ancak kendisi yaşlı, hasta ve bazen yürümekte dahi zorlanıyor. O yüzden kendisi ailesiyle birlikte mülteci kampındaki mütevazı evinde kalmaya karar verdi. Teyzem bu evde hepsi mülteci kampında dünyaya gelen ve mülteci olmak dışında başka bir hayat bilmeyen çocuk ve torunları ile toplamda 40 kişiyle birlikte yaşıyor.
Teyzem ve ailesi başkaları tarafından işlenen iğrenç ve hiçbir haklı gerekçesi olmayan cürümlerin bedelini ödüyor. Benim teyzem bir Nazi, terörist ya da insandan aşağı bir mahlûk değil. O başına gelen her şeye rağmen hala dünyaya küsmeyen ama gerçekleri de olduğu gibi gören bir kadın.
Gazze'deki sivillerin bombalanması, elektriğin ve suyun kesilmesi, bölgeye yiyecek girişine izin verilmemesi toplu cezalandırma dedikleri şeyin birebir sözlük anlamıdır. Bu yapılanlar savaş suçudur, her zaman da savaş suçu olarak kalacaktır. Batılı devletler ve ABD, İsrail'in arkasında durmaya devam etse de bu böyledir.
İsrail, yani benim devletim, 1956'dan bu yana Gazze Şeridini on defa işgal etti, sayısız defa saldırıp yıktı. Şimdi tarih tekerrür ediyor. Bu vatanda herkese yetecek kadar yer var. Çünkü İsrail devleti kurulmadan önce bile bu topraklar benim teyzemin asırlardır vatanıydı. Yahudilerin "Vatanım, Doğum Yerim" şarkısı henüz ortada yokken bile Araplar "Benim Güzel Vatanım" şarkısını söylüyordu.
Şunu zikretmek gerek ki Gazze ortadaki sorunun sadece bir parçasıdır. Batı Şeria'daki hayat, özellikle son aşırı sağcı hükümetin idaresiyle birlikte artık katıksız bir apartheid rejimi altında yaşanmaktadır. Tepelerdeki korunaklı yerleşkelerde yaşayan gençlerin arasındaki katiller, Filistinli sivillere kendi köylerinde, yol üstünde saldırıp öldürüyor. C Bölgesi'ndeki evlerinden zorla çıkartıp onları göçe zorluyor. Devletin bakanı yapılan Ben-Gvir ile Smotrich, dur durak bilmeden Batı Şeria'da ve İsrail'in tümünde yani vatanın dört bir yanında birilerinin canını yakmak için canını dişine takıp mesai yapıyor.
Bu kördüğüm olmuş meselenin içinden çıkmanın tek yolu Filistinlilerin ve Yahudilerin bu vatanın parçası olduğunu her iki tarafın da ev sahibi olduğunu kabul etmektir. Dünya seneler önce her iki halkın da kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunu açıkça dile getirdi. Çözüm iki bağımsız ve egemen devlet kurulmasıdır. Bu topraklar sadece bir tarafın değil iki tarafın da hakkıdır. Bu iki halkın ihtiyacı olan şey ayrılık değil ortaklık için bir çözüm bulmaktır. Şu anda lazım olan en önemli şey, savaşın sona ermesi ve iki taraftaki esirlerin takas edilmesidir.
Bir daha yolum düşer de yaşlı teyzemi tekrar görür müyüm bilmiyorum. Ama onun Hirbiya'ya yani evine çok yakında bulunan Cebaliye mülteci kampını bırakıp gitmeyeceğini biliyorum. Teyzeme bir keresinde sordum: "Artık yorulmadın mı? Unutmadın mı?" Cüretkâr bir ses tonuyla bana dedi ki: "Yahudiler 2 bin yıl boyunca unutmamışken benim 75 yılda unutmamı mı bekliyorsun?" Teyzemin bu cevabı bugün bana hala rehberlik ediyor.
Thabet Abu Rass tarafından kaleme alınan ve Haaretz'de yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.