Halkını en iyi besleyen ülke: İrlanda
ABD, ülkelerin halklarını ne kadar iyi besleyebildiğini puanlayan sıralamada ilk defa birinciliğini kaybetti.
Zirai araştırmalara yapılan harcamaların azalması ve hükümet politikalarındaki değişiklikler dünyanın en büyük yiyecek ihracatçısı olan ABD’yi yiyecek bir şeyler bulmanın daha az ihtimali olan bir yer haline getirebilir.
Yiyeceğinin fiyatlarını, stoklarını, kalitesini ve güvenliğini iyileştiren İrlanda, şu anda dünyanın “yiyecek güvenliği” bakımından en iyi ülkesi haline gelirken, ABD ise Salı günü yayınlanması planlanan, Economist dergisinin İstihbarat Birimi tarafından hazırlanan 6. Küresel Yiyecek Güvenliği İndeksine göre yerinde saydı.
Genel olarak dünyada 5 yıldır ilk defa yiyecek güvenliği seviyesi düşüşe geçti. Bunun sebebi olarak ise mülteci sayısının artması, doğal felaketler ve küresel siyasi istikrarın gerilemesi gösteriliyor. Dupont Co. Gözleminde yapılan incelemeler ışığında bu yıl indekse, iklim ve doğal kaynak riskleri bazlı parametreler de eklendi. Bu yeni parametrelerin denkleme dahil edilmesiyle hesaplanan puanlara göre ABD, Avusturya ve Fransa’nın gerisinde kalarak 4. sıraya düşüyor.
'Kesinlikle yanlış yoldayız'
İklim parametresinin eklenmesiyle ABD 4. sıraya geriliyor.
İndeksi hazırlayan kurumda danışman olarak görev yapan Robert Powell’a göre; “Yiyecek güvenliği seviyeleri sürekli bir düşüş içerisindedir. Eğer amacımız dünya üzerinde açlığı ortadan kaldırmaksa, bu halimizle kesinlikle yanlış yoldayız.”
BM verilerine göre açlık çeken insan sayısı, geçtiğimiz yıl 38 milyon artarak toplamda 815 milyona ulaştı. Gelişmekte olan ülkelerdeki açlık çeken insan sayısını artıran en büyük etken, iklim değişiklikleri sebebiyle hava durumunun çok kararsız hale gelmesidir. Bu yıl, olumsuz hava koşulları ve çatışmalar sebebiyle Güney Sudan, Nijerya, Somali ve Yemen’de ciddi derecede yiyecek sıkıntıları ve açlık yaşandı.
Görece olarak daha zengin olan ülkeler, vatandaşlarına ucuz, bol miktarda ve güvenli yiyecek temin etme konularında daha az sorun yaşıyor. Ancak indeks verilerine göre bazıları artık dikkat gerektiren riskler halen mevcut.
Doğal kaynaklar ve dayanıklılık bu yıl yeni eklendi
Aralarında ABD ve Kanada’nın da bulunduğu, refah seviyesi yüksek ülkeler yiyecek üretme konusunda verimi yüksek sistemlere sahip ancak bununla beraber, gerektiğinden fazla su kullandıkları için, iklim değişikliği sebebiyle ilerde beklenen ciddi kuraklıklara karşı daha korumasız bir durumdalar.
Avrupa ulusları ise, yiyecek güvenliği konusunda, yaşlanan nüfusun beraberinde getirdiği vergi gelirlerinin azalması ve daha fazla sosyal hizmete ihtiyaç duyulması nedenlerinden dolayı kısıtlamalar yaşayabilir.
Rapora göre, Afrika’daki alt-Sahara ülkeleri indeks sıralamasında en alt sıralarda toplandı ancak bu ülkelerin diğer yerlerdeki mevcut teknoloji ile çok daha verimli yiyecek üretme sistemlerine sahip olma şansı bulunuyor.
Bazı ülkelerin sıralamadaki yeri yerel sebeplerden dolayı aşırı şekilde arttı veya düştü. Avusturya, göreceli olarak daha dengeli bir iklime sahiptir ve toprak erozyonu yok denecek kadar azdır bu yüzden de ülke etkili şekilde yiyecek üretebildiği için indeks puanı arttı. Singapur sıralamada en fazla düşüş yaşayan ülke oldu zira yükselen deniz seviyelerinin beraberinde getirdiği tehditler, aşırı hava koşullarına maruz kalınması ve tüketim için ithal yiyeceklere bel bağlanması ülkenin puanını ciddi seviyede azalttı.
İklim ve kaynaklar
Singapur ciddi tehlike sinyalleri verirken diğer bütün ülkeler de sorunlarla karşı karşıya.
Powell şöyle demektedir; “Yiyecek ihtiyacındaki artış sebebiyle, yiyeceğin fiyatının ucuz tutulması ve erişimin kolay olması konularında büyük önem taşıyan hükümet destekli zirai araştırmalar, puanlar hesaplanırken önem derecesi yüksek olduğundan daha yüksek katsayılarla çarpıldı ve dolayısıyla daha fazla puan getirdi veya götürdü"
Rapora göre, 1840’larda yaşanan kıtlık sonucu yarım milyon insanın Amerika’ya göç etmek zorunda kaldığı İrlanda bu konuda neredeyse mükemmeli yakalarken ABD ise bocaladı.
Ekonomik İşbirliği ve Gelişimi Organizasyonu’nun verilerine göre İrlanda, ekonomisinin toplamda büyüdüğü bir dönemde tarımın gayri safi yurt içi hasıladaki (GDP) payını artırmayı başardı ve tam da bu sayede son 5 yıldır ABD’yi zirai gelişim ve araştırma konusunda geride bırakıyor.
İklim ve kaynaklar istikrarı etkiliyor
Bu dönemde, ABD’nin zirai gelişim ve araştırma için ayırdığı ödeneklerin GDP içindeki payı düştü. Bu duruma, ABD yönetiminin göçlere ve ticarete karşı takındığı saldırgan tavır ile dış politikanın görünüşünün zayıflaması eklenince rapora göre İrlanda’ya zirve yolu açıldı.
Powell; “İrlanda yaşanılan bankacılık krizinden sonra muazzam bir şekilde atılım gerçekleştirdi ve ülkenin zirai araştırma ve geliştirme faaliyetleri arttı. Ancak ABD’de kamu sektörlerine bu seviyede bir yatırım gözlemleyemedik” dedi.
DowDuPont Inc. Şirketinin tarım bölümünün kamu politikası başkan yardımcılığı ve sürdürülebilirlik şefi olan, aynı zamanda geçmişte ABD Tarım Bakanlığı'nda bakan yardımcısı olarak görev yapan Krysta Harden, çalışmanın ilk olarak 2012 yılında, şirketlerin kaynak dağıtımı konusunda rehberlik etmesi için kullanılmak üzere hazırlandığını söyledi.
Çalışmanın yayınlanması ile hükümetlere, sivil toplum kuruluşlarına ve iş adamlarına yiyecek konusunda nerelerde en fazla sıkıntı olduğunun ve görece olarak daha güvenli olan ülkelerde ne gibi iyileştirmeler yapılabileceğinin tespit edilmesi amaçlandı.
“Umarım bu herkes için bir uyanma vesilesi olur. Tarım, asla bitmeyecek ve azalmayacak daimi bir yatırımdır” diyerek Krsya Harden sözlerini noktaladı.
Kaynak: Mepa News