Mehmet Ayaydın

Mehmet Ayaydın

Hz. Muhammed'e hakaret sonrası gerilimin arttığı Hindistan'ı ne bekliyor?

Hz. Muhammed'e hakaret sonrası gerilimin arttığı Hindistan'ı ne bekliyor?

Hindistan’da neler oluyor? Bu belki de son günlerde en çok sorulan soruların başında geliyor.

Sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkan protesto gösterileri, Müslümanlara uygulanan baskı ve şiddet videolarının başlangıç sebebi, Başbakan Narendra Modi’nin partisi BJP’nin Ulusal Sözcüsü Nupur Sharma’nın bir televizyon programında Hz. Muhammed hakkında dile getirdiği hakaretler oldu.

Hindistan toplumu ve içerisinde hayat bulan dinler hakkında hararetli tartışmanın geçtiği programda Sharma, Hz. Muhammed'i ve Müslümanları alaya alan sözler sarf etti. Bu hakaretler sonrasında önce Hindistan’daki, ardından tüm İslam dünyasındaki Müslümanlar Sharma’ya tepki gösterdi.

Yaşanan olayın hemen ardından Nupur Sharma, Twitter üzerinden yaptığı bir açıklamada kendi inancındaki bir tanrı hakkında küçümseyici sözler söylenmesine cevaben bahsi geçen söylemlerde bulunduğunu açıkladı ve tüm Müslümanlardan özür diledi. Fakat Müslüman halkın tepkilerini dindiremeyen bu basit açıklama sonrasında BJP, web sitesinde yaptığı açıklamada, partinin tüm dinlere saygı duyduğunu belirtti. Devam eden süreçte Nupur Sharma’nın görevinden alındığı ve partiden ihraç edildiği açıklandı.

BJP’nin Ulusal Sözcüsü Nupur Sharma’nın sözleri sadece Hindistan bazında değil tüm İslam aleminde yankı uyandırdı. El Ezher’den İslam İş Birliği Teşkilat'ına kadar birçok ülke ve kurum Hindistan’ı kınayan açıklamalarda bulundu.

Türkiye’den de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş yaşanan olaya hakkında "Şimdi son zamanlarda özellikle Hindistan'da bir parti mensubunun yapmış olduğu bu hakaret asla kabul edilemez ve kendisini şiddetle kınıyoruz. Hindistan devlet yetkililerinin bu konuda mutlaka Peygamber Efendimizi ve Müslümanları rencide edecek hal ve hareketlerden, tavırlardan uzak durmaları, fitne çıkarmamaları gerekiyor. Bir ülkede yaşayan farklı inançlardaki insanların mutlaka inanç özgürlüklerinin korunması lazım." şeklinde bir değerlendirmede bulundu.

Fakat Hindistan’a gelen tepkiler içerisinde Hint iktidarını en çok endişelendiren Körfez ülkelerinin açıklamalarıydı. Ticari ilişkilerin kuvvetli olduğu ve 9 milyon Hintli işçiyi topraklarında barından Körfez ülkeleri, Hindistan’ı çok sert sözlerle eleştirdi. Bu ülkeler arasında 2015 yılında Hindistan ile 75 milyar dolarlık altyapı anlaşması imzalayan Birleşik Arap Emirlikleri de vardı.

Meseleyi biraz daha açmak gerekirse, 2004 yılından beri Körfez ile ticari ilişkilerini geliştiren Hindistan’ın, bu bölgedeki ülkelerle geçen yılki ticaret hacmi 90 milyar dolardı. Böyle büyük bir ticaret hacminin olduğu bir bölge ile ilişkilerinin gerilmesini istemeyen iktidar partisi BJP, Hz. Muhammed’e yapılan hakaret sonrasında bu ülkelerdeki temsilcileri üzerinden, yaşananlar sebebiyle üzgün olduklarını belirtti. Fakat uluslararası siyasette bu hakareti örtbas etmeye çalışan iktidarın, ülke içerisinde aslında o kadar da üzgün olmadığı, protestolara katılan Müslümanlara uygulanan müdahale tarzından belli oluyordu. Bilhassa bu süreçte, içerisinde bulunduğu bu ekonomik kriz döneminde diğer ülkelerle olan ilişkilerini bozmak istemeyen Hindistan'ın, ülke içerisinde ve dışarısında farklı davrandığı kolaylıkla gözlemlenebiliyor.

BJP’nin Hindutva yüzü

Hindistan’daki iktidar partisinin Müslümanlara karşı tavrı sadece bu olayda kendini göstermiş değil.

2014 yılında seçimi kazanan BJP, önceki yıllarda örgüt bazında Müslümanlar aleyhinde hareket eden Hindutva ideolojisini de beraberinde iktidara taşımış oldu. 2014 yılından bu yana iktidar partisi BJP kademeli ve düzenli bir şekilde Müslümanlara karşı baskılarını ve ötekileştirici politikalarını artırdı.

BJP iktidarı altında, tıpkı Filistin’de İsrail tarafından devlet eliyle Müslümanlara karşı uygulanan terörizm, Hindistan’da da uygulanmakta. Filistin’deki devlet terörizmine benzeyen baskı, ötekileştirme ve dışlama politikaları Hindistan’da ilk olarak uzun yıllar önce çevre ülkelerden gelen Müslüman göçmenler üzerinde görülmeye başlandı. Fakat 2019 yılında tekrardan seçimi kazanan BJP, gücünü daha da artırmasıyla Keşmir’den başlayarak tüm ülkedeki Müslümanlara karşı baskı politikalarına hız verdi.

2022 yılının başlangıcında Müslüman öğrencilerin başörtüsü ile okula girişlerini yasaklayan BJP, şimdi de Hz. Muhammed hakkında yapılan hakaret söylemini protesto eden Müslümanlara karşı katı müdahalelere başvuruyor.

Hakaretten sonra neler yaşandı?

BJP Ulusal Sözcüsü Nupur Sharma’nın Hz. Muhammed'e yönelik hakareti üzerine Müslümanlar sokağa döküldü.

Hindistan içerisinde örgütlü bir şekilde hareket eden Hindutva ideolojisine bağlı gruplar da, yapılan hakareti savunmak ve Müslümanları sindirmek üzere karşı protesto düzenlemeye başladı.

Ülke çapındaki bu protestolar sürecinde yer yer iki grubun karşı karşıya gelmesi üzerine, protestolar bir Müslüman- Hindu çatışmasına döndü. Özellikle ülkenin kuzeyinde yer alan Uttar Pradeş eyaletinde hararetlenen çatışmaları bastırmaya gelen Hindistan polisi, Müslüman göstericiler üzerine gerçek mermilerle ateş açmaya başladı. Polislerin açtığı ateş sonucu 2 Müslüman yaşamını yitirirken birçoğu da yaralandı.

Hindistan’ın birçok eyaletindeki polis merkezi, "kamu huzurunu bozmaya ve insanları bölücü hatlarda kışkırtmaya çalışanlara karşı sosyal medya analizine" dayalı olarak şikayetleri işleme koyduklarını duyurdu. Bu süreç sonrasında videoların ve sosyal medya paylaşımlarının analiz edilmesiyle beraber birçok Müslüman gözaltına alındı. Sosyal medyaya düşen videolarda, gözaltına alınan Müslümanlara polis tarafından ağır işkenceler yapıldığı gözlendi. İktidarın protestoları bastırmak için halka ateş açması ve gözaltına alması yeterli kalmayınca, eylemlere katıldığı tespit edilen kişilerin evleri yıkılmaya başlandı.

Nereye kadar?

“2014’ten bu yana sistematik bir şekilde toplumdan dışlanmaya ve sindirilmeye çalışılan Müslümanlara uygulanan bu muamele nereye kadar sürecek?” sorusunun cevabı Hindistan’ın geleceği için büyük bir önem arz ediyor.

Uzmanlar, ülkenin yüzde 15’ini oluşturan bir gruba karşı devlet eliyle güdülen bu politikaların sonucunda tıpkı Hindular gibi Müslümanların da örgütlenerek karşı bir şiddete başvurabileceği görüşünde.

Bu olasılığın gerçekleşmesi halinde ülkeyi daha gergin günlerin beklediğini tahmin etmek güç değil.

Her geçen gün Hindular tarafından Müslümanlara yönelik uygulanan şiddetin artması, Müslümanlar nezdinde de çeşitli grupların şiddete ve silahlı direnişe başvurma ihtimalini artırıyor.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 2262 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Mehmet Ayaydın Arşivi