İngiliz İçişleri Bakanı İslam düşmanlığını körüklüyor
İsrail Gazze'deki Filistinlilere yönelik katliamını yoğunlaştırırken, İngiltere'de kurumsal olarak İslamofobik bir söylem teşvik ediliyor.
Çatışmanın patlak vermesinin hemen ardından İçişleri Bakanı Suella Braverman, İngiliz polisine Filistin bayrağı açmanın ya da slogan atmanın suç sayılıp sayılmayacağını değerlendirmesini tavsiye ederek adalet ve barış isteyenleri yaftaladı.
Bu tehdit, artan antisemitizmle ilgili meşru kaygıların kisvesi arkasına gizlendi. Ayrıca Ateşkes Günü'nde yapılması planlanan ve ateşkes çağrısında bulunan protestoyu da yasaklamaya hazırdı.
Kasım ayı İslamofobi Farkındalık Ayı olsa da, hükümetin her türlü ırkçılığı denetlemesi gerektiğini söylemeye gerek yok. Ancak Braverman antisemitizmi Filistinliler için adalet arayanlarla bir tutuyor.
Bu niteleme Birleşik Krallık'taki toplum ilişkilerini sıfır toplamlı bir oyuna indirgiyor. Birinin kazancı diğerinin kaybı. Bu tür bir kutuplaşma, toplum uyumu söz konusu olduğunda büyük bir ihmalkarlık ve İsrail'i destekleyen Britanyalı Yahudiler ile Filistin'i destekleyen Britanyalı Müslümanlar arasındaki kültürel savaşları besliyor.
Britanya Müslüman Konseyi, Braverman'ın "tırmanan aşırılıkçı dilinin" İslamofobiyi körüklediğini söyledi. Ancak İçişleri Bakanı bu tür tartışmalarda yeni değil.
Bu yılın başlarında Muhafazakar Partili Sayeeda Warsi, Braverman'ın İngiliz Pakistanlı erkekleri birincil suçlular olarak gösterdiği tımar çetelerine ilişkin söyleminin "ırk kışkırtıcılığı" anlamına geldiğini söyledi.
Braverman, grup temelli çocuk cinsel istismarı suçlularının çoğunlukla beyaz olduğunu ortaya koyan İçişleri Bakanlığı verilerini görmezden gelerek, Müslüman erkeklerin tehlikeli cinsel yırtıcılar olduğu şeklindeki İslamofobik bir mecazı destekledi.
Sağcı siyaset
Braverman'ın sağcı politikaları, Avrupa'ya akın eden göçmenlerin (Müslümanlar olarak okunuyor) beyazların yok olmasına neden olacağı korkusu etrafında dönen bir inanç sistemi olan "Büyük Yer Değiştirme" mecazlarıyla flört ettiğini de gördü. Büyük Yer Değiştirme teorisinin müritlerinden biri 2019 yılında Yeni Zelanda'daki bir camide 51 masum Müslümanı katletmişti.
Braverman ayrıca, İslamofobik açıklamaları arasında "Avrupa'daki Müslümanların koşullarının her alanda zorlaştırılması" tavsiyesi, İslam'a "fırsatçı bir enfeksiyon" göndermesi ve Müslümanları "demografik saatli bomba" olarak tanımlaması bulunan siyasi yorumcu Douglas Murray'i de desteklemişti.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının devam etmesiyle birlikte Braverman, Filistin için yapılan barışçıl gösterileri "nefret yürüyüşleri" olarak damgalayarak Müslümanların altını oyma faaliyetlerini yoğunlaştırdı ve Filistin davasını fanatizm ve şiddetle eş tutarak etkili bir şekilde karaladı.
Bu tür görüşler ana akım medyada da yankı buldu. Downing Street'in eski bir özel kalem müdürü "İngiliz toplumu aşırılıkları hoş görmenin bedelini çok ağır ödeyecek" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.
Braverman'ın ırkçı söylemleri Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan'ın onu "gösteriş yapmakla" suçlamasına neden oldu. Ayrıca bu hafta The Times gazetesinde yayınlanan kışkırtıcı makalesini de "yanlış, kışkırtıcı ve sorumsuzca" olarak nitelendirdi.
Bu tür siyasi tribünlere oynamak, Filistinlilere destek veren Yahudilerin zorbalığa uğradığı ve dövüldüğü İsrail'deki kurumsal anlatıyı destekliyor. Çatışma hakkında tarafsız haber yapan Yahudi gazeteciler bile çetelerin saldırısına uğradı ve saklanmak zorunda kaldı.
İsrail'de bu yılın başlarında Filistin bayrağı sergilemenin bir yıl hapis cezasına çarptırılmasını öngören bir yasa tasarısı sunulurken, Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde polis, bayrak ve diğer Filistin ulusal sembollerini içeren ürünlerin satılmasını yasaklamıştı.
Yankı odası
Braverman bu acımasız İsrail politikaları için bir yankı odası sağlamış durumda. Filistin yanlısı protestocuları terörist sempatizanı olarak göstermek, Müslümanların kaçınılması ve denetlenmesi gereken nefret dolu aşırılık yanlıları olarak yansıtıldığı "teröre karşı savaş" sonrası döneme uyuyor.
Irkçı İslamofobiklere yem sağlamanın yanı sıra, bu tür söylemler Müslüman olmayanları Filistinliler için adaleti savunmaktan caydırmayı da amaçlıyor.
Braverman gibiler tarafından tasvir edilen bu Müslüman figürünün radikal, öfkeli, tehlikeli ve dolayısıyla daha az hakkı hak ettiği düşüncesi Britanya genelinde yayılıyor. Müslüman öğrenciler, işçiler ve işletmeler, ülkede eşit olarak görülüp görülmediklerinden şüphe duyarak endişe içinde bırakıldılar.
Bu durum, Müslümanların en alta itildiği bir haklar hiyerarşisi yarattı. Daha da kötüsü, İngiltere'nin Müslüman karşıtı politikaları, tıpkı İsrail'in apartheid sistemi gibi, "güvenlik" kisvesi altına gizlenmiş durumda.
Bu yılın başlarında bazı üst düzey Muhafazakârlar Braverman'ı "ırkçı söylemler" kullanmakla suçladı. Akla eski milletvekili Enoch Powell'ı ve onun meşhur "Kan Nehirleri" konuşmasını getiriyor. Powell 1970'ler ve 80'ler boyunca beyaz üstünlükçü bir nesli motive etti. Bunun ardından ayrımcılıkta ve etnik azınlıkların marjinalleştirilmesinde yaşanan artış, Britanya genelinde saldırılara ve ayaklanmalara yol açtı.
Braverman bugün de aynı ırkçı yolu izliyor ancak bu kez İsrail apartheid'ını, sömürgeciliğini ve katliamlarını, Müslümanların ve toplumun her kesiminden Filistin ve barış yanlısı insanların demokratik haklarını bastırma pahasına ilerletiyor. Bu durum kesinlikle yeni nesil ırkçı İslam düşmanlarına ilham kaynağı oluyor.
Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News tarafından tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.