İsrail 'tahliye' propagandasıyla Gazzelileri katlediyor
İsrail'in, ordusunun Batı'daki imajını dünyanın en "ahlaklı ordularından" biri olarak parlatmayı amaçlayan yeni propaganda ve halkla ilişkiler tekniklerinde bir sorun var.
Sorun şu ki, dünya İsrail'in Filistinli sivilleri öldürmesinin, aç bırakmasının ve kuşatmasının insanlık dışı şiddetini ve boyutunu televizyonda ve sosyal medyada görüyor ve bu da İsrail'in halkla ilişkiler yeteneklerini aşan bir etkiye sahip. ABD gibi en ateşli destekçileri bile artık perişan haldeki Filistinli sivillerin gıda, su ve ilaç gibi yaşamı idame ettirecek temel ihtiyaçlara erişebilmeleri için "insani duraklama" çağrısında bulunuyor.
İsrail hastanelere, kadın ve çocukların barındığı okullara, az sayıda kalan su depolarına ve fırınlara saldırmaya devam ederken, propaganda olarak da Gazze'nin kuzeyindeki sivilleri bombalamadan önce evlerini ve mahallelerini boşaltmaları konusunda "uyarıyor".
Ordu 13 Ekim'de Gazze Şehri ve çevresindeki 1.1 milyon nüfusa güneye gitmeleri için 24 saat süre tanıyan bildiriler attı ve telefon mesajları gönderdi. Broşürlerde aksi takdirde "bir terör örgütünün suç ortağı" sayılabilecekleri belirtiliyordu. Bu uyarı o tarihten bu yana birkaç kez tekrarlandı ancak pek çok Filistinli bölgeyi terk etmedi.
Analiz | İsrail Gazze'deki tünellerde nasıl savaşacak ve kontrol altına alacak?
İsrail uyarılarının sivillere yönelik riski en aza indirmeyi amaçladığını söylüyor. Bu tür iddialar, bu çatışmaları takip eden herkes tarafından büyük ölçüde inandırıcı bulunmuyor, ancak Batılı kitlelere iyi geliyor gibi görünüyor (bazı broşürlerin Arapça'nın yanı sıra İngilizce olmasının nedeni de bu olabilir). Yine de bu amatörce halkla ilişkiler gösterisi, İsrail'in çoğu füze saldırısından önce uyarı yapılmadığı gerçeğini yalanlıyor. Her gün ortalama 1.000 Filistinlinin ölmesinin ya da yaralanmasının, bunların neredeyse yarısının çocuk olmasının ve Gazze'nin 2.2 milyonluk nüfusunun yarısının ülke içinde yerinden edilmesinin bir nedeni de bu olabilir.
Uluslararası Af Örgütü temsilcisi Salih Hicazi'ye göre İsrail'in sivilleri evlerini terk etmeye zorlaması, Ekim ayında Gazze'ye broşürlerin atılmaya başlamasının ardından bir savaş suçu olabilir:
"Sivillere, sivil mülklere ve altyapıya yönelik kasıtlı saldırılar savaş suçu olduğu gibi orantısız saldırılar da savaş suçudur. Uluslararası Ceza Mahkemesi Filistin'deki durumla ilgili aktif bir soruşturma yürütmektedir ve bu saldırıları acilen savaş suçu olarak soruşturmalıdır."
Rutgers Üniversitesi hukuk profesörü Noura Erekat bu hafta bana verdiği bir mülakatta "İsrail'in soykırım niyeti açıktır" dedi ve ekledi: "Her türlü 'uyarı' anlamsız ve yetersizdir, çünkü amacın Filistinlileri Gazze'den çıkarmak ya da en güneydeki bölgeye sürmeye zorlamak olduğu açıktır."
Bu "uyarılar" birçok nedenden ötürü sivil ölümlerini azaltmaya yönelik güvenilir girişimler değildir:
- İsrail 2005 yılında Gazze'den çekilmesine rağmen bölgede "işgalci güç" olarak kalmaya devam etmektedir, zira Gazze Şeridi'nin sınırlarını tamamen kontrol altında tuttuğu için Gazze Şeridi üzerindeki otoritesinin temel unsurlarını hala kullanmaktadır. Bir devletin güç kullanmasına uluslararası hukuk ve sözleşmeler sadece kendisine karşı kullanılan güçle orantılı olarak izin verir ve uluslararası hukuk işgal altındaki toprakların bombalanmasını da yasaklar.
- Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, işgalci gücün işgali altındaki sivil halkın gıda ve tıbbi ihtiyaçlarını karşılamasını gerektirmektedir. İsrail ise tam tersini yapıyor.
- Eğer İsrail gerçekten Hamas liderlerini tek tek öldürmek ya da yakalamak istiyorsa, tüm mahalleleri sakinlerinin üzerine yıkmaktan başka pek çok seçeneği var.
- İsrail gerçekten sivilleri korumak isteseydi, onları güneye kaçmaya çalışırken öldürmek yerine güvenli bölgelere giden güvenli yollara yönlendirirdi.
- Gazze'nin tamamında güvenli bir yer yok, dolayısıyla insanlardan güvenlik için kaçmalarını istemek zalimce bir aldatmacadır.
- Binlerce sivil, fiziksel durumları ya da sığınaklara dönüştürülen hastane veya okullardaki durumları nedeniyle isteseler bile güneye gidememektedir.
- Evlerini, hastanelerini ya da sığınaklarını terk etmeyi reddedenlerin "terör suç ortağı" olarak görülmesi, uluslararası hukuk tarafından yasaklanmış bir toplu cezalandırma biçimidir.
- İsrail sivilleri yer değiştirmeleri konusunda uyarsa bile onlara saldırma hakkına sahip değildir. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün İsrail ve Filistin direktörü Ömer Şakir, geçtiğimiz günlerde New York Times'a şunları söyledi "Bölgeyi terk edenlerin çoğu halen ateş hattında olduklarını gördüler... Uyarıda bulunmuş olmak tarafları sivilleri koruma yükümlülüğünden kurtarmaz."
İsrail Gazze'de hastaneleri vuruyor
Uluslararası Af Örgütü 2014 yılında, İsrail'in Gazze'nin sivil bölgelerindeki sözde askeri hedeflere yönelik saldırılarını inceledikten sonra şunları belirtmiştir: "Uluslararası Af Örgütü'nün olası hedefin ne olduğunu tespit edebildiği vakalarda, bu hedefin aslında askeri bir hedef olmadığı, siviller ve sivil mülkler üzerindeki yıkıcı etkinin saldırıdan elde edilen askeri avantajla orantısız olduğu ve/veya İsrail'in sivillere verilen zararı ve sivil mülklere verilen hasarı en aza indirmek için gerekli önlemleri almadığı tespit edilmiştir."
İsrail'in Gazze sakinlerine "güvenlikleri için" evlerini terk etmelerini tavsiye etme saçmalığı, uzman analistlere göre İsrail'in Gazze sakinlerini Sina'ya ya da başka bir yere sürerek Gazze'nin tamamını ya da büyük bir kısmını boşaltma niyetinin bir işareti gibi görünüyor. Diğer adıyla etnik temizlik, hatta soykırım. Filistinliler bu durumu, nüfuslarının yarısının kalıcı mülteci haline geldiği 1948 Nekbe'sinin korkunç bir tekrarı olarak görüyor.
On yıllar boyunca Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'nun (UNRWA) genel danışmanı ve Etik Şefi olarak görev yapan ve şu anda Kalkınma ve Demokrasi için Arap Rönesansı adlı STK'nın kıdemli danışmanı olan Lex Takkenberg verdiği bir röportajda şunları söyledi: "İsrail yönetimi intikam almanın ve Hamas'ı yok etmeye çalışmanın ötesinde, mevcut durumu Gazze'den tamamen kurtulmak için altın bir fırsat görüyor.
Takkenberg, "Dünya Filistinli sivillerin çektiği büyük acıları izlerken İsrail bu tür etnik temizlik ve soykırım amaçlarını kolayca gerçekleştiremez. ABD'nin desteğiyle Gazzelilerin çoğunu ya da tamamını Sina'ya sürmek için insani bir bahaneye ihtiyaç duyabilirler. Ya da 1948'de yaptıkları gibi panik yaratmaya devam ederler, bu kez bombalamalar devam ederken tüm iletişimi keserek ve Gazzelileri yiyecek, su ya da ilaçtan mahrum bırakarak. Bu da çaresiz ve korku içindeki insanları hayatta kalmak için başka yerlere gitmeye zorluyor." diyor.
Al Jazeera için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.