Kanada yönetimi İsrail'in emrinde
İnsancıl İrlanda ve İskoçya dışında, Ottawa ve ötesindeki Küresel İlişkiler Dairesi'nde (Kanada'nın küresel ilişkilerini yürütmekle sorumlu devlet dairesi-editör) çalışan sıradan kişiler da dahil olmak üzere, Batılı diplomatik birliklerin çoğu Binyamin Netanyahu ve ırkçı şirketin tamamen sahip olduğu yan kuruluşlardır.
İsrail başbakanının Gazze'yi toptan imha etmeye başlamasından bu yana geçen dört hafta içinde, Kanada'nın irili ufaklı elçileri, yurt içinde ve yurt dışında hizmet ettiklerini iddia ettikleri Kanadalılar pahasına İsrail'in çıkarlarıyla meşgul oldular.
Daha da kötüsü, bazı sinsi ve aniden sessizleşen "medya ilişkileri" görevlileri, Kanada'nın, muhtemelen Filistinlilerin soykırımına ve 7 Ekim'den bu yana Gazze'yi saran ölümcül çılgınlıktan kaçmaya çalışan yüzlerce kuşatılmış Kanadalının yaşadığı dehşete katılabilmeleri için, sayısız İsrailli yedek askerin Kanada askeri uçaklarıyla İsrail'e geri götürülmesini kabul edip etmediğine ilişkin ayrıntılı soruları yanıtlamayı reddetti.
Kanada'nın, aralarında Nobel Barış Ödülü adayı Dr. Izzeldin Abuelaish gibi Filistin kökenli Kanadalıların da bulunduğu Filistinlilerin içinde bulunduğu vahim durumla ilgilenmek yerine insanlığa karşı suç işleyen bir apartheid devletiyle suç ortaklığı yapmasının sorumluluğu, Başbakan Justin Trudeau'ya aittir. Trudeau, tahmin edilebileceği üzere, boş bir "dayanışma" gösterisiyle geçtiğimiz günlerde Toronto'da Filistinli Kanadalılarla bir araya gelirken, rütbeli diplomatları memnuniyetle İsrail'in emirlerini yerine getiriyordu.
Ne büyük bir leke ve utanç.
Bir haftadan daha uzun bir süre önce Trudeau'ya, yönetiminin İsrail'in ölüm makinesini söylem olarak desteklemesinin yanı sıra, Kanada'nın Netanyahu ve ırkçı şirkete "nezaketen" İsrailli askerleri (yedek askerleri) vergi mükelleflerinin masraflarıyla Tel Aviv'e uçurmuş olma ihtimaline ilişkin bir dizi soru yönelttim.
Trudeau'nun aynı derecede alaycı yardakçılarının sorularıma nasıl yanıt verdiklerini deşifre etmeden önce, Kanada'nın İsrail'in ihtiyaçlarına ve soykırımcı tasarımlarına mutlak itaatini ortaya koyan daha geniş bağlamı ortaya koymak öğretici olacaktır.
İki Kanadalı diplomat ve üst düzey bir askeri yetkilinin katıldığı 13 Ekim tarihli basın toplantısında Kanada'nın "Küresel İlişkiler Dairesi aracılığıyla İsrail devletinden gelen bir talebi" kabul ederek 30 kadar İsrail vatandaşının Kanada askeri uçaklarıyla iki seferde Atina'dan Tel Aviv'e gönderilmesi için "harekete geçtiğini" açıklamasını izledikten sonra ilgim daha da arttı.
Kanada İsrail'in emirlerini yerine getiriyor
Amiral yardımcısına geri dönen İsraillilerin "yedek asker" olup olmadıkları sorulduğunda ilgim daha da arttı. Verdiği cevap merak uyandırıcıydı: "Kim olduklarına dair detaylara ve bilgiye sahip değilim. Bu, Küresel İlişkiler Dairesi aracılığıyla İsrail devletinden gelen bir talepti. Biz de bunu kesinlikle yerine getirdik."
Elbette, itaatkâr Kanada "bunu yerine getirdi".
Yine de, başka bir deyişle, amiral yardımcısı şöyle dedi: Elbette, özel İsrailli yolcularımız asker olabilir ya da olmayabilir ama bu bizim kararımız değildi. Biz sadece bize söyleneni yaptık çünkü İsrail, Küresel İlişkiler Dairesi'ne ne yapmasını istediğini söyledi.
Aynı zamanda, Kanada'nın yandaş medyasının büyük bir kısmı, halihazırda İsrail'de bulunan ya da "İsrail ordusunda görev için rapor vermek" ve "dışarı çıkıp savaşmak" için can atan İsrailli Kanadalı yedek askerlerin övgü dolu profillerini yayınladı.
Kanadalıların, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria'da Kanadalıları sakatlama ya da öldürme potansiyeline sahip yabancı bir hükümetin ordusuna hızla katılmalarının yasallığı bir yana, uygunluğu bile, her zaman olduğu gibi, İsrail'in "kendini savunma hakkını", etik, ahlaki ya da yasal sonuçları ne olursa olsun, kesin bir şekilde onaylayarak gözleri dönmüş muhabirler ve editörler tarafından hiç gündeme getirilmedi ya da düşünülmedi.
Buna "müesses basın" denmesinin iyi ve yeterli bir nedeni var.
Liberal Parti'nin Jeeves'ine dönüşmüş sahte bir sosyalisti - Kanada'nın BM elçisi Bob Rae'yi - Gazze'nin yıkımından İran ve vekillerini sorumlu tutan, İsrail delegasyonundaki sevgili, minnettar dostları tarafından kelimesi kelimesine yazılmış olabilecek, tarihsel açıdan cahil bir çığlık attığı için kahraman ilan etmek için acele ettiler.
Rae'nin fahri İsrail vatandaşlığı için yalvaran arayışı göz önüne alındığında, İsrail, Gazze olarak bilinen distopik cehennemin paramparça kalıntılarında mahsur kalan travma geçirmiş Kanadalıları güvenli bir yere götürmeden önce "vatandaşlarını" evlerine götürmek için yardım istediğinde, Küresel İlişkiler Dairesi'ndeki meşgul meslektaşlarının "Hay hay efendim!" diye bağırması hiç şüphesiz çok az sorun yaratacaktır.
Peki Kanada, İsrailli askerlerin (yedeklerin) Gazze'deki "savaşa" katılmasına izin verdi mi?
İşte dört gün sonra Küresel İlişkiler Dairesi sözcüsü Pierre Cuguen'den aldığım kısa ve ihtiyatlı yazılı cevap: "İsrail'in talebi üzerine, Tel Aviv ve Atina arasındaki yardımlı kalkış uçuşları, aralarında bir cerrah ve diplomatların da bulunduğu 36 İsrail vatandaşını İsrail'e geri taşıdı. Bunların hiçbiri açıkça yedek asker ya da askeri personel değildi."
Cuguen'in kullandığı "açıkça" kelimesine dikkatinizi çekerim; bir başka Küresel İlişkiler Dairesi sözcüsünün bana söylediğine göre bu kelime kesin bir yalanlamanın yakınından bile geçmiyor: "Onların [İsraillilerin] kim olduğunu bildiğimize eminim."
Tercümesi: Küresel İlişkiler Dairesi, Tel Aviv'e geri uçurduğu 36 "İsrail vatandaşının" asker olup olmadığını sormadı, umursamadı ve ne mutlu ki söylemediler.
Küresel İlişkiler Dairesi'nden İsrailli "yedek askerleri" ülkelerine geri gönderirken "sorma, söyleme" politikasını benimsediğini doğrulamasını ya da yalanlamasını istedim.
Cevap gelmedi.
Küresel İlişkiler Dairesi'nin yanıtlamayı reddettiği bir dizi başka çetrefilli soru daha vardı. Bunlar bu çirkin işe tam ve gerekli bir ışık tutacak yanıtlardı.
İsrail hükümetinin hangi kurumu ya da departmanı talepte bulundu?
Cevap yok.
İlk talep Küresel İlişkiler Dairesi'nde kime yöneltildi?
Cevap yok.
Talep ne zaman yapıldı?
Cevap yok.
İsrail'in talebinin kesin niteliği neydi?
Cevap yok.
Küresel İlişkiler Dairesi'nde kim İsrail'in talebini kabul etti?
Cevap yok.
Kanada hükümeti - Küresel İlişkiler Dairesi aracılığıyla - İsrail'in vatandaşlarını Tel Aviv'e geri uçurma talebini neden kabul etti?
Cevap yok.
Onlarca İsrail vatandaşının ülkelerine geri gönderilmesi ne kadara mal oldu?
Cevap yok.
Neden "vatandaşlarını" ülkelerine geri göndermek İsrail'in değil de Kanada'nın sorumluluğundaydı?
Cevap yok.
Ottawa Ekim ayı başından bu yana kaç kez daha İsrail'den masrafları Kanadalı vergi mükellefleri tarafından karşılanmak üzere "vatandaşlarını" ülkelerine geri gönderme talebinde bulundu ve bu talepleri kabul etti?
Cevap yok.
Eğer öyleyse, başka kaç İsrail "vatandaşı" Kanada askeri uçaklarıyla İsrail'e geri gönderildi?
Cevap yok.
Bu İsrailliler kimlerdi, yedek asker miydiler?
Cevap yok.
Eğer Kanada, Kanada kaynaklarını kullanarak İsrailli yedek askerleri İsrail'e geri gönderdiyse, Kanada hükümeti - Küresel İlişkiler Dairesi aracılığıyla - neden bunu kabul etti ve yapılacak doğru şeyin bu olduğuna inandı?
Cevap yok.
Kanada diplomatlarının "kamu görevlileri" olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmelerini ve çok sayıda Filistinli Kanadalı ve onların birçok müttefiki için ciddi endişe kaynağı olan bu konuyu içtenlikle ele almalarını sağlamak amacıyla, Küresel İlişkiler Dairesi'nde medya ilişkileri ve sorun yönetimi direktörü olan Anabel Lindblad ile birkaç kez iletişime geçmeye çalıştım ama sonuç alamadım.
Lindblad - tıpkı adına çalıştığı bakanlık, dışişleri bakanı ve başbakan gibi - görünüşe göre Netanyahu'nun kokuşmuş rejiminden gelen talepleri karşılamayı, perişan haldeki Filistinli Kanadalılar adına yöneltilen sorularla ilgilenmeye tercih ediyor.
Ne büyük bir leke ve utanç.
Lindblad'ın utanç verici bir şekilde cevapsız bıraktığı acil sorulardan biri de Küresel İlişkiler Dairesi'nin dünyaca ünlü bir insani yardımsever ve Filistinli bir Kanadalı olan Dr. Izzeldin Abuelaish'e de aynı nezaketi gösterip göstermeyeceği ve 65 yaşındaki yaralı ve kanlar içindeki kız kardeşi Yousra'yı ve geçen hafta İsrail'in Cebaliye mülteci kampına düzenlediği saldırıda 21'ini kaybettiği hayatta kalan aile üyelerini teselli etmek üzere Gazze'ye güvenli bir şekilde seyahat etmesini sağlayıp sağlamayacağıydı.
Abuelaish, İsrail bombardımanının kurbanı olan sevdiklerinin şok edici kaybının yasını ilk kez tutmak zorunda kalmıyor. 2009 yılında iki tank mermisinin Gazze'deki evini yerle bir etmesiyle üç kızı ve bir yeğeninin başları gövdelerinden ayrılmıştı.
Abuelaish, kız kardeşinin cep telefonuna cevap veren bir kurtarıcı, kurtuluş için dua etmek ve kaçınılmaz olanı beklemek üzere toplandıkları evin enkazından onları çıkarmak için yapılan nafile girişimleri anlattığında, çok sevdiği ve başarılı yeğenlerinin ve diğer akrabalarının anında öldürüldüğünü ya da boğularak öldüğünü öğrendi.
Abuelaish bir röportajda bana "Ateşkes olduğunda geri döneceğim çünkü dönmek zorundayım" dedi. "Gazze'deki ailemin yanında olmam gerekiyor çünkü her Filistinli benim ailem."
Abuelaish, Trudeau'nun geçen ayın sonlarında Toronto'da, soykırıma destek veren ülkelerinin Kanada ve Gazze'deki Filistinlilerin kaderlerini önemsediği izlenimini vermek amacıyla düzenlendiğinden şüphelendiğim koreografili "dinleme" oturumlarından birinde dinlemeyi seçtiği Filistinli Kanadalılar arasında yer almıyordu - bir yandan da acil bir ateşkese karşı çıkıyordu.
Abuelaish de benim gibi, Trudeau'nun kendisine ve Kanadalılara, bedenen ve zihnen yaralanmış 100 Filistinli çocuğun Kanada'ya getirilmesi için "Heal 100 Kids" adlı bir girişimi destekledikleri konusunda yalan söylediğini ve doktorların, hemşirelerin ve hastanelerin tedavi edilmesi gereken masumları tedavi etmek için gönüllü olduklarını hatırlıyor.
Bunun yerine Abuelaish, Belçika Federal Parlamentosu'nun bir komitesinden gelen daveti kabul ederek, bu hafta içinde ortaya çıkmakta olan soykırım ve bunun nasıl durdurulabileceğine ilişkin üzüntüye doymuş düşüncelerini paylaşacak.
Bu arada Trudeau ve diplomatları Netanyahu ve ırkçı şirketini yumuşatmaya, korumaya ve savunmaya devam edecekler.
Ne büyük bir leke ve utanç.
Al Jazeera'de yayınlanan bu değerlendirme Mepa News tarafından tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.