Suadad al-Salhy

Suadad al-Salhy

Irak’taki siyasi çıkmaz Şiiler arasındaki çatışma riskini artırıyor

Irak’taki siyasi çıkmaz Şiiler arasındaki çatışma riskini artırıyor

Geçmişte birçok kez aynı şeyi deneyen Mukteda es-Sadr yine kuvvet kullanacağını ima ederek İran destekli rakiplerini kışkırtmaya başladı.

Mukteda es-Sadr ile kendisinin İran destekli Şii rakipleri arasındaki ilişkiler özelinde aylardır devam eden bozulma ve çıkmaz o kadar kötü bir hale geldi ki Iraklı Şii liderler gelinen noktada silahlı çatışmaların dahi masadaki olasılıklardan biri haline geldiğini düşünüyor.

Ekim ayındaki meclis seçimlerinin açık kazananı, arkasında kendisine sadık büyük bir destekçi kitlesi olan meşhur Şii din adamı Sadr olmuştu. Fakat kendisinin elde ettiği bu zafer ardından peş peşe gelen bir dizi yenilgi Sadr’ı ve müttefiklerini yeni bir hükümet kurmaktan alıkoydu.

Sadr’ın, Sünni blok ve Kürt KDP ile yaptığı ittifak neticesinde İran’a yakın Şii grupların hükümetten tasfiyesi gündeme gelmiş ancak Sadr’ın rakiplerinin meclisi boykot etmesi nedeniyle Irak Anayasa Mahkemesinin (Federal Mahkeme) hükümet kurulması sürecinde gerekli çoğunluğun sağlanmadığı yönünde verdiği karar Sadr’ın kendi istediği başkan ve başbakanı göreve başlatmasını engelledi.

Ülke yönetimindeki belirsizliğin giderilmesi adına devreye giren din adamları, Mustafa el Kazımi liderliğindeki hükümetin görevine devam etmesi yönünde anlaşma sağlamasına rağmen Anayasa Mahkemesi bu kararı da reddederek Kazımi’nin sadece koltuğun gerçek sahibi belli olana kadar o makamda oturduğunu ve Irak devletinin idaresi ile alakalı önemli kararlar alma yetkisinin olmadığını ilan etti.

Sadr bu karar üzerine hükümet kurma pazarlıklarının başladığı dönemden bu yana görülmemiş bir şekilde öfkelendi ve yargı mensuplarını kınayarak onları bazı milletvekillerinin meclisi boykot etmesi gibi “rezil” hamlesine “ses çıkarmamakla” itham etti.

Sadr geçen hafta yer aldığı bir programda “blokçu üçte bir” (meclisi boykot eden milletvekilleri) grubunun hükümet kurulma sürecini “ellerinde otorite olmadan bir hiç oldukları” için tıkadığını söyledi ve İran destekli partilerin saf dışı bırakıldığı bir çoğunluk hükümeti oluşturarak yirmi yıllık “konsensus temelli iktidar” sistemini yıkma projesinden vazgeçmeyeceğinin sözünü verdi.

Sadr, “yaptıklarınızın bizi sizle ittifak etmeye mecbur bırakacağını mı düşünüyorsunuz? Hayır, bin kere hayır. Biz Irak’ın kontenjanlara, yozlaşmaya ve menfur konsensuslara geri döndürmeyeceğiz” dedi ve rakiplerini kendisinin öfkesinden ve sabrının tükenmesinden kaçınmaları hususunda uyardı.

İran’ın müttefikleri kızdı

Sadr’ın üç dakikalık bu konuşması birçok Iraklıyı korku içinde bıraktı ve başta silahlı Şii grupların liderleri olmak üzere rakiplerini kışkırttı. Ardından yaşananlar ise durumu daha da kötüleştirdi.

Sadr’ın niyetinin tam olarak ne olduğu hususundaki tüm kafa karışıklığı kendisine bağlı silahlı kanat olan Saraya es-Selam'ın lideri Ebu Mustafa el-Hamidavi'nin sosyal medyada paylaştığı “Hazırız, o halde bizi bekleyin” mesajıyla tamamen ortadan kalktı.

Sadr’ın konuşmasının ve silahlı kanat liderinin bu mesajının ardından yüzlerce Saraya es-Selam savaşçısı, Bağdat’ın doğusundaki Sadr bölgesinde geçit düzenleyerek liderlerinin emirlerini uygulamaya hazır olduklarını ilan etti.

Sadr ile bağlantılı medya platformları da silahlı Şii gruplar arasındaki en acımasız ve nüfuz sahibi gruplar olan Asaib Ehl el-Hak ve Hizbullah Ketibesi liderlerinin isimlerini açıktan haber etti. Bu kişilerin isimlerinin yanında adresleri, karargahlarının yerleri ve fotoğrafları ile korkunç ve tehditkâr ifadeli resimleri de yayınlandı.

Gelişmeleri yakından takip ettiklerini ifade eden Şii liderlerin MEE’ye verdiği bilgilere göre Sadr grubunun bu hamlesine yanıt olarak Şii grupların silahlı kanatları dahil tüm mensupları hazır hale getirildi ve en kati şekilde kendilerine hâkim olmaları emri verildi.

“Koordinasyon Çatısı”

Sadr’ın gövde gösterisinden saatler sonra eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin Bağdat’taki evinde bir araya gelen “Koordinasyon Çatısı” isimli Şii ittifakı liderleri bu tehditlere nasıl bir cevap verileceğini görüştü.

Bir sonraki günün sabah saatlerine kadar devam eden toplantı sonrası Sadr’ın Anayasa Mahkemesinin kararlarına “meydan okuması” ve bu kararları “sorgulamasının” eleştirildiği ve bu durumu “beraberinde kaos ve istikrarsızlık getiren tehlikeli bir gelişme” olarak tanımlayan bir yazılı açıklama yapıldı.

Sadr ve müttefiklerine bir çoğunluk hükümeti kurulmasına dair planlarından vazgeçmeleri çağrısı yapılan açıklamada “Sadr hareketini milli çıkarlara öncelik vermeye, gücü kendinde toplama ve tekeline almaya çalışmaya bir son vermeye ve duruma pozitif bir tavırla yaklaşmaya çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.

“Koordinasyon Çatısı” liderlerinin katıldığı toplantıda hazır bulunan iki kişinin MME’ye verdiği bilgilere göre Sadr yanlılarının hamleleri İran yanlısı Şii liderleri “ziyadesiyle provoke” etti ancak basına verilen yazılı açıklamadaki ifadeler ortadaki öfkeyi ve en başta kullanılması düşünülen ağır dili yumuşatmak için birkaç kez değiştirildi.

Toplantıya katılanlardan birisi “başta silahlı grupların liderleri olmak üzere masadaki herkes öfkeliydi ve provoke edilmiş hissediyordu. Sadr bu defa çok ileri gitti” dedi.

Kaynağın verdiği bilgilere göre Koordinasyon Çatısı liderleri arasındaki en büyük siyasi isim olan eski Başbakan Nuri el-Maliki, Sadr ile karşılıklı tehditleşme gibi bir durumun içine çekilmeyi reddetti ve “yazılı açıklamanın içeriğinin ve ifadelerinin defalarca değiştirilmesi için masada ağırlığını koydu.”

Kaynak ayrıca “biz gerçekleşmek üzere olan bu trafik kazasına katılmak istemedik” dedi.

Başbakan adayının belirlenmesi

Başta Hizbullah Ketibesi ve Asaib Ehl el-Hak olmak üzere İran destekli Şii gruplar ile Sadr arasındaki ilişkinin gergin olduğu aşikardır. Nüfuz elde etme ve devlet fonlarından yararlanma hususlarında bu üçü arasında yıllardır devam eden mücadele uzun zamandır bu derece kızışmamıştı.

Sadr’ın 74 koltuk kazanırken silahlı grupların büyük bir hezimete uğrayarak sadece 17 milletvekili çıkardığı ekim seçimlerinin ardından durum daha da kötüleşti.

Tamamen dışlanabileceklerinden endişelenen silahlı grupların liderleri, Maliki, bazı bağımsız vekiller ve ufak çaplı meclis grupları ile ittifak ederek 83 vekilden müteşekkil bir meclis ittifakı oluşturdu. (Sadr’ın bir araya getirdiği ittifak ise 85 milletvekilinden oluşmaktaydı.)

Irak anayasasına göre başbakan sadece meclisteki en büyük grup tarafından belirlenebilir ancak 2003’den bu yana devam eden güç paylaşmaya dayalı sistemin kurallarına göre de bu koltuğun mutlaka bir Şii’ye verilmesi gerekmektedir.

Şii güçler, Sadr’ın meclis içinde kazandığı çoğunluğu kullanamaması için başbakanı tayin edecek kesimin meclisteki en büyük blok değil de meclisteki en büyük Şii blok (yani Maliki’nin bloğu) olması gerektiği hususunda ısrar etmeye başladı.

Sadr ise bu çıkmazı çözmek için bağımsız vekilleri ve küçük çaplı Şii partileri kendi tarafına çekmeye çalıştı. Hatta 40 milletvekilinden müteşekkil bir blok kurarak kendisi ile ittifak etmeleri halinde başbakanlık koltuğunu onlara vermeyi dahi taahhüt etmesine rağmen başarılı olamadı.

Üç seçenek

Sadr’ın mecliste elde ettiği üstünlüğü kırma hususunda başarılı olduklarının ancak böyle yaparak Sadr’ı kendi elleriyle şiddete zorladıklarının da farkında olan İran destekli silahlı gruplar İbadi’nin evindeki toplantıda yeni bir strateji uygulamaya karar verdi.

Silahlı Şii bir grubun liderinin dediklerine göre Sadr’ı “olduğu şekilde muhafaza etme (büyümesini engelleme)” stratejisi artık sonlandırılmalı zira bu strateji onu çok cesaretlendirdi.

Aynı lider şu ifadeleri kullandı: “Sadr bizim onun karşısına çıkmaktan korktuğumuzu ve hem kendisinin hem de grubunun her yaptığının yanına kalacağını sanıyor.”

“Biz ona çok sabırlı davrandık ama o bizim sabrımızı korku veya zayıflık olarak okudu. Artık o devir bitti ve Sadr ilerleyen günlerde farklı bir yüz görecek.”

Toplantıya katılan iki kaynaktan alınan bilgilere göre Bağdat’taki toplantıda Sadr’a üç seçenek sunulması kararlaştırıldı.

İlk olarak Sadr’a Koordinasyon Çatısı ile ittifak ederek görev süresi sadece bir yıl olacak güç paylaşımı esasına dayalı bir hükümet kurulması ve bu hükümetin işe yaramadığı anlaşılırsa Sadr’ın istediği çoğunluk hükümetinin kurulması seçeneği sunulacak.

İkinci seçenek meclisin tamamen feshedilerek yeni seçimler yapılması üçüncü seçenek ise statükonun tüm taraflarca olduğu gibi kabul edilip devam etmesi ancak Sadr veya müttefiklerinin halihazırdaki güç dengesini bozmaya yönelik ülke idaresi veya yasama hususunda herhangi bir değişiklik yapması halinde “gerektiği şekilde mukavemet edilmesi” olarak belirlendi.

Silahlı Şii gruplardan birinin komutanı meseleyle alakalı şunları söyledi:

“Bizim sürekli en büyük korkumuz Şiiler arasında bir savaşın patlak vermesiydi o yüzden Sadr’ın tehditlerini ve arkasındakilerin ihlallerini görmezden geliyorduk.”

“Artık hiçbir kapışmadan korkmuyoruz. Eğer Sadr tehdit diliyle konuşursa biz de aynı dilden konuşuruz ve eğer oradan da öteye gitmeye kalkıp silahlı çatışmayı seçerse biz de çatışırız, bizim için değişen bir şey olmaz.”

“Sadr’ın silahlı grubu sandığınız kadar güçlü değil. Onun grubu diğerlerine kıyasla çok daha zayıf. Bunu kendisi de biliyor ve silahlı çatışma yolunu seçmeden önce bin defa düşünecek.”


Middle East Eye (MEE) için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıdaki ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1658 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Suadad al-Salhy Arşivi