İsrail'in 'diaspora askerleri' neden intihar ediyor?
Kimi “ülkesindeki sorunlardan kaçmak” kimi de kahramanlık için İsrail ordusuna katıldı. Ne sağlık testinden geçirildiler ne de sabıka kayıtlarına bakıldı.
Genç Diaspora Yahudileri, İsrail ordusunda hizmet eden askerlerin yüzde ikisini oluşturuyor ancak intihar rakamları açısından bakıldığında bu oran bir parça tersine işliyor.
İsrail ordusuna katılmak için yurt dışından gelen 300 “yalnız asker” geçen hafta Tel Aviv’de gösterişli bir törenle karşılanmış, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu gönüllüleri “Bu nasıl bir adanmışlık, nasıl bir dayanışma!” sözleriyle göklere çıkarılmış, Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin de gençleri “Sizler gerçek Siyonistlersiniz” diye övmüştü.
Ancak bu tablonun arka planını araştıran İsrail gazetesi Haaretz'in muhabirleri Judy Maltz ve Yaniv Kubovich’in ortaya koyduğu bulgular, yurt dışından gelen askerlerin yaşadığı travmayı, yalnızlığı, yetersizliği, bu kişilere vadedilenlerle gerçekte olanlar arasındaki farkı ve sonu ölümle biten intihar vakalarının trajedisini gözler önüne seriyor.
“Kahraman” gibi karşılanan ve çoğunluğunu ABD’lilerin oluşturduğu 300 genç çantalarını sırtlarına aldı, arkadaşlarına ve ailelerine veda etti, orduya kabulleri öncesi Garin Tzabar uyum programından geçirildi, bu kişilere “İsrail’de kendilerini yalnız hissetmeyeceklerinin” garantisi verildi. Ancak işler onlardan öncekiler için pek yolunda gitmemişti, bu gönüllüleri neyin beklediği de meçhul.
İsrail’in kuruluşundan bu yana
İsrail’in kurulduğu 1948’de 3 bin 500 kadar yabancı orduya gönüllü katılmıştı. Bunlardan çoğu zaten II. Dünya Savaşı’nda görev almış, devletin kurulmasıyla birlikte İsrail Hava Kuvvetleri’nin oluşmasına yardım etmişlerdi.
Onlara İbranicede “Yurt Dışından Gönüllüler” ifadesinin baş harflerinden oluşturulan “Machal” gücü deniyordu. Ülkenin ilk Başbakanı David Ben-Gurion’un “diasporanın Yahudi devletinin hayatta kalmasına en önemli katkısı” olarak lanse ettiği bu askerlerin bin 200 kadarı Amerika’nın kuzeyinden, bir o kadarı da eski Sovyetler’den ve başka ülkelerden gelmişti.
Bugüne gelindiğindeyse bu yalnız askerlerin adı daha çok ordu içindeki intihar vakalarıyla duyuluyor.
2018 yılında yalnız askerlerin geldiği ülkeler
Altı ayda 4. yalnız asker intiharı
Florida’dan gelip İsrail ordusuna katılan 20 yaşındaki muharebe askeri Michaela Levit’in cansız bedeni mayıs ayında üssün dışında bulunmuştu. Genç kadın, ailesine veda mektubu yazdıktan sonra kendini başından vurmuştu. Levit, 6 ay içinde yaşamını yitiren 4. yalnız asker olarak kayıtlara geçti. Bu ölümlerden üçünün intihar olduğu doğrulandı.
İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) verilerine göre 2018’de 9 asker intihar etti. Bu vakalardan ikisinin yalnız asker olması dikkati çekerken, 2019’un ilk 6 ayında iki yalnız askerin daha canına kıyması kayıtlara geçti.
Kabul sırasında gerekli tahkikat yapılmıyor
Haaretz’in yaptığı araştırma, yurt dışından gelen gönüllü askerlerin yeterli incelemeden geçirilmeden İsrail ordusuna kabul edildiğini gösteriyor. Birçoğu İsrail’de maruz kalacakları askeri yaşamın farkında değil, İbranice yeterlikleri yok, İsrail kültürüne başarılı bir uyum için asgari benzerliklerden yoksunlar, dahası çoğu İsrail ordusunda hizmet etmeyi geldikleri ülkelerde yaşadıkları zorluklardan bir kaçış yolu olarak görüyor.
Diğer taraftan yalnız askerler arasında “anlamlı ve meydan okuyucu bir hizmet” sunmak isteyenler de var, askerliği bir geçiş süreci olarak görüp İsrail’e yerleşme hayali kuranlar da. Ancak IDF sözcüsünün paylaştığı veriler son yıllarda yalnız askerlerin yaklaşık yüzde 14'ünün ordudan kayıtlarını sildirdiğini ortaya koyuyor.
“Uyuşturucu kullanmadım” demek yetiyor
İsrail ordusunun yurt dışından gelen bu gençleri gerekli incelemelerden geçirmediğinin bir kanıtı da ismi saklı tutulan A kod adlı askerin hikayesinde gizli. Kanadalı A, İsrail ordusuna başvurusu sırasında geçmişte opioid kullandığını sakladığını itiraf ediyor.
Askerlik çağına gelen İsraillilere yapılan çağrı emrinde bu kişilerin fiziksel ve ruhsal açıdan orduda görev olmaya müsait olduklarına dair belge isteniyor. 16 yaşında İsrail’e giden A ise kendisinden bu tür belgelerin istenmediğini söylerken, “Geçmişte uyuşturucu kullanıp kullanmadığımı sordular sadece. Ben de ‘hayır’ dedim” diye konuşuyor.
“Askere alınırken İsrail ordusu aileme sormadı, hatta onlarla iletişime bile geçmedi” diyen A, tek merak ettikleri şeyin tek çocuk olup olmadığı olduğunu anlatıyor. Zira İsrail’de başka kardeşi olmayan çocukların ailelerinin yazılı izni olmadan muharebe görevlerinde yer almasına izin verilmiyor.
Orduya girmek kütüphane kartı almak kadar kolay
İsrail ordusundaki anılarını 2010’da “188. Mızmız Tugayı: Hizbullah’la Savaşan Chicagolu Sıska Yahudi Çocuk” isimli kitapta toplayan ABD’li komedyen ve eski yalnız asker Joel Chasnoff ise “Bir yabancının İsrail ordusuna girmesinin zor olduğunu düşünebilirsiniz. Aslına bakılırsa kütüphane kartı için kaydolmak kadar basit bir iş” diyor.
İsrail’deki göçmenlere danışmanlık hizmeti veren KeepOlim’in Direktörü LiAmi Lawrence de “Sorunun büyük kısmı, ayrıntılı inceleme yapılmamasında. Aksi halde bu çocukların birçoğu orduya asla giremezdi” yorumunu yapıyor.
Yalnız askerler arasında “psikolojik açıdan zarar gördüğü” gerekçesiyle ABD ordusuna kabul edilmeyen ancak İsrail askeri birliklerinde kolayca hizmet edenlerin de olması gönüllülerin kabulünde dikkatli bir soruşturmanın yapılmadığına örnek teşkil ediyor.
Birçoğu aileleri için “yüz karası”, sabıkalı, işsiz
Yalnız askerlerin “kahramanlık ve Yahudi halkını kurtarma düşüncesiyle” motive olduğunu söyleyen Lawrence, “Birçoğunun berbat bir hayatı var. Aileleri de çocuklarında yolunda gitmeyen şeylerin düzeltilmesi için İsrail ordusunu ‘her derde deva ilaç’ gibi görüyor” diyor.
Her Asker İçin Sıcak Bir Yuva adlı kuruluşun CEO’su Shifra Shahar ise son 10 yılını bu gönüllülerle geçirmiş biri olarak sorunun çok daha yaygın olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:
"Birçoğu evlerindeki sorunlardan kaçarak buraya geliyor. İş bulamıyorlar, eğitim almaya eğilimli değiller, ailelerinin yüz karaları bunlar. Pek çoğunun ailesi ayrı. Bazılarının sabıkası bile var. Bir şekilde İsrail ordusunun onları adam edeceği konusunda ailelerini ikna etmişler. Maalesef ki vakaların çoğunda ordunun yaptığı tek şey, bu askerlerin halihazırda var olan sorunlarını daha da ağırlaştırmak oluyor."
Shahar’ın da dikkati çektiği üzere gizlilik yasaları bu askerlerin tıbbi, psikiyatrik, hatta suç sicillerini gizlemesini kolaylaştırıyor.
12 günde askerliğe hızlı geçiş
Kuzey Amerikalı birçok asker Garin Tzabar programı üzerinden İsrail ordusuna katılıyor. Kuruluşun sözcüsünün verdiği bilgiye göre bu askerler orduya uyum için üçer günlük 4 seminer alıyor. İsrailli yaşıtlarıysa orduya çocukluk yaştan itibaren hazırlanıyor.
Rutgers Üniversitesi’nde doktora çalışmasının parçası olarak, Garin Tzabar üzerinden İsrail ordusuna katılan 30 kadar eski ve yeni yalnız askerle mülakat yapan sosyoloji öğrencisi Lior Yohanani, “Orduya kaydolmaya karar verenler, hangi alanda eğitim almak istediklerini, hatta bir koleje gitmeyi isteyip istemediklerini dahi bilmiyor” diyor ve yalnız askerlerin en büyük motivasyonunun “kaçış” kelimesinde yattığını belirtiyor.
İçlerinde Gazze savaşına katılanlar da var
Kaliforniya’dan orduya katılmak için İsrail’e giden 27 yaşındaki Alex Sasaki mart ayında ölü bulunmuştu. Ölmeden önce Facebook’ta yaptığı son paylaşımların birinde “uyuşturucu ve alkol bağımlısı” olduğunu kabul etmişti.21 yaşında Michiganlı David Gordon isimli asker de başka bir travmayı beraberinde getirmişti. Ağustos 2014’te İsrail’in Hamas’la yaptığı Gazze savaşının şiddetinin azaldığı sırada askeri üsten kayboldu. Birkaç gün sonra bir hendekte cesedi bulunduğunda yanında silahı duruyordu.
Şubat ayında kaybolan 22 yaşındaki Rus Stephan Martines ise Hayfa’da bir hostelde kendini asmış halde bulunmuştu. İntihar etmeden birkaç hafta önce akıl sağlığıyla ilgili sorunlardan dolayı ordudan kovulmuştu.
Bedava seyahatler İsrail’i cazip kılıyor
Öte yandan İsrail ordusunun “cazibe merkezi” haline gelmesinde Birthright adlı kuruluşun da etkili olduğu belirtiliyor. Amerikalı Yahudi gençlere yönelik her yıl onlarca ücretsiz tatil ve gezi programı gerçekleştiren Birthright, 20 yılda 600 bin genci İsrail’e getirdi. Yaşamına son veren yalnız asker Sasaki de onlardan biriydi, İsrail’le ya da Yahudilikle bağı olmadığı halde bu ülkeye gitmek için can atmıştı.
Sasaki gibi Birthright üzerinden İsrail’le tanışan ABD’li Max Steinberg ise 2014 Gazze savaşında ölen üç yalnız askerden biri olarak kayıtlara geçmişti.
Yılda milyonlarca dolarlık yardım toplanıyor
1991’de hayata geçirilen Garin Tzabar programına gelince, başlarda yılda 20 kişilik grupları İsrail’e gönderen kuruluş bu sayıyı yılda 400’e kadar çıkardı.
Garin Tzabar’ın yıllık bütçesinin 3,7 milyon doları (yaklaşık 21,4 milyon TL) bulduğu ifade ediliyor. Bunun yüzde 70’i İsrail hükümetinden ve yarı resmi Yahudi Ajansı’ndan geliyor, geri kalan kısmı da hayırseverlerin cebinden çıkıyor. Kuruluşun bağış organizasyonlarında iki kadının ismi ön plana çıkıyor: Milyarder kumarhane patronu ve ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen bağışçısı Sheldon Adelson’ın eşi ve Garin Tzabar ABD Onursal Başkanı Miriam Adelson ile İsrail Başbakanı Netanyahu’nun eşi ve Garin Tzabar İsrail'in Onursal Başkanı Sara Netanyahu.
Ancak hatalarına rağmen gönüllü asker programı yurt dışında yaşayan gençleri İsrail ordusunda görev almaları için cesaretlendirmeye devam ediyor. Zira birçok bağış toplama kurumu ve hükümetin fonladığı girişimler bu işin sürmesinden çıkar elde ediyor.
İsrail ordusuna bu gönüllü akışının artmasında özel kuruluşların yanı sıra hükümet destekli girişimlerin de payı büyük ve 10 yıl öncesine kadar bu oluşumların sayısı bir avuç kadardı.
İngilizce konuşan ülkelerden İsrail’e Yahudi göçüne öncülük eden Nefesh B’Nefesh adlı kuruluşla, IDF ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Arkadaşları (FIDF) kurumu, Yalnız Askerler Programı'nı ortaklaşa yürütüyor.
Nefesh B’Nefesh’in sözcüsüne göre programın yıllık bütçesi 3 milyon dolar (yaklaşık 18 milyon TL). Bu paranın üçte ikisi FIDF’ten geliyor, kalanıysa özel bağışçılardan.
Bağış toplantılarında “piyon” yapılıyorlar
FIDF, bir önceki yıla 17 milyon daha ekleyerek 2018’de 139 milyon dolar (800 milyon TL) bağış toplamıştı. Toplanan yardım paralarından yalnız askerlerin payına küçük bir hisse düşerken, FIDF ise bu askerleri ve onların hikayelerini bağış toplantılarında “kullanıyor”.
FIDF’in bu tür bir etkinliğine katıldığını söyleyen Hollywoodlu Ilan Benjamin, “İyi bir amaca hizmet ediyorlar ancak kullanıldığıma dair hissiyatım giderek artıyor. Beni binlerce kişinin önünde konuşturdular. Antonio Banderas ve Barbra Streisand da kalabalıklar arasındaydı. Kendimi bir parça piyon gibi hissettim” diyor.