Rusya gözünü Afrika'ya dikti: Wagner, Mali ve gayrinizami strateji
Rus özel askeri şirketleri (ÖAŞ) hızla ivme kazanmaya başladı. Rus ÖAŞ’ler 2012 yılında sadece iki ülkede varlık göstermekteydi. Bugün bu sayı yirmi yedidir. Rusya’nın en meşhur ‘kurumsal askerleri’ Wagner Grup şimdi de kendileri için yeni bir pazar olan, ülkedeki kırılgan demokrasinin kaymakta olduğu ve karşı karşıya olunan terörle mücadelede yaşanan sorunlarla boğuşan Mali’ye girmek istemektedir. Wagner, Mali’ye sevk edilmesi halinde son derece katı bir hükümetin elini güçlendireceği ve Sahel’de uzun süredir devam eden anti-terör faaliyetleri ile alakalı sorunları bir kat daha arttıracağı için nihai olarak Mali’deki demokrasi daha da aşınacaktır.
Wagner’in Mali’ye sevk edilmesi Afrika’daki diğer paralı askerlik faaliyetlerini andırmaktadır. Rus ÖAŞ’leri, 2018’den bu yana Orta Afrika Cumhuriyeti’nde faaliyet göstermekte olup, bu süre zarfında son derece acımasız insan hakları ihlallerine karışarak maden yataklarının kontrolünü ele geçirdi. Sudan, Libya ve Mozambik gibi ülkelere de AÖŞ sevkiyatı yapılması, Rusya’nın Afrika kıtasında ÖAŞ’lerin bayraktarlığında gayrinizami faaliyetler içerisinde olduğunun kanıtlarından birisidir.
Wagner Grup, tek bir şirketten ziyade, en meşhuru Rus iş adamı Yevgeny Prigozhin olmak üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’inle bağlantılı kişilerle bağlantısı olan şirketler ve paralı asker gruplarından müteşekkil bir ağdır. Resmiyette bir özel güvenlik şirketi olan Wagner, ‘Rus devletinin canavarı’ olarak tanımlanmakta olup, Rusların askeri istihbarat kurumları ile yakın ilişkilere sahiptir ve seçkin Rus iş adamlarının mali çıkarlarına hizmet etmektedir. Wagner Grup, halihazırda Mali’deki potansiyel özel güvenlik anlaşmalarının temeli olan yerel kuvvetlerin eğitilmesi ve VIP koruma gibi birçok güvenlik işini yerine getirmektedir.
Zaten sıkıntıda olan bir devletin ihtiyacı olan son şey
Mali, hepsi üst üste gelen siyasi ve güvenlikle alakalı krizler arasında yolu bulmaya çalıştığı için buraya yönelik olası bir Wagner sevkiyatı özellikle endişe vericidir. İslamcı militanları nüfuz alanını sürekli genişlettiği Mali’de geçen yılın ağustos ayından bu yana iki darbe yaşandığı için halihazırdaki hükümet de hala bir askeri cuntadır. Bu bağlamda bakıldığında Wagner’in bölgede varlık göstereceği olasılığı hem Fransa’yı alarma geçirdi hem de Mali ile ülkenin en büyük güvenlik ortağı arasındaki ilişkiyi karmaşıklaştırdı.
Reuters tarafından 13 Ekim tarihinde geçilen bir haberde Wagner ile Mali arasında bir anlaşmaya varılmasının an meselesi olduğu söylendi. Yapılacak anlaşma çerçevesinde Malili güvenlik güçlerini eğitmesi ve üst düzey siyasi liderleri koruması için Wagner’e aylık 10,8 milyon dolar ödeneceği belirtildi. Bunun yanı sıra hizmetleri karşılığında Wagner’e üç ayrı maden yatağına erişim hakkı tanınacak. Haberde ayrıca Mali ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi çerçevesinde Malili Savunma Bakanının geçtiğimiz günlerde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirdiği de yer aldı. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov konu ile alakalı yaptığı açıklamada Mali hükümetinin Rus paralı asker şirketlerine teklif götürdüğünü teyit etti ancak Moskova yönetiminin bu görüşmelere katılmadığı hususundaki tutumunda ısrarcı olmaya devam etti.
Mali hükümeti ile Wagner arasında bir anlaşmaya varılması ihtimali, ülkede 2013’ten bu yana terör karşıtı operasyonlara öncülük eden Fransa’nın diplomatik sahada yoğun bir şekilde reaksiyon vermesine neden oldu. Fransa’nın Afrika’da faaliyet gösteren baş diplomatı Christophe Bigot, 8 Ekim’de Rus dışişleri bakanlığı ile görüşmelerde bulunmak üzere Moskova’ya gitti. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, yaptığı bir açıklamada Mali’deki olası bir Wagner varlığının Fransa’nın ülkedeki askeri ayak izi ile birlikte çalışmasının mümkün olmadığını söyledi. Fransız Savunma Bakanı Florence Parly de benzer şekilde Mali’ye giderek Wagner ile yapılacak bir anlaşmanın ‘ağır sonuçları’ olacağını vurguladı. Malili dahili oyuncular da benzer tepkiler verdi. Malli’nin kuzeyinde faaliyet gösteren Tuareg ve Arap milliyetçisi gruplardan müteşekkil bir koalisyon olan Azavad Hareketleri Koordinasyonu (AHK) bir açıklama yayınlayarak paralı asker şirketinin insan hakları hususundaki sabıkasına dikkat çekerek Wagner ile çalışılmasına karşı çıktı.
Wagner bünyesindeki yardımcı şirketler, grubun Mali’ye sevk edilmesinin desteklenmesi için bir dizi halka ilişkiler faaliyetlerine girişti. Yalan bilgi yayılmasına yardım ettiği gerekçesiyle ABD Hazine Bakanlığının yaptırım listesinde bulunan Milli Değerleri Koruma Vakfı (MDKV) isimli yapı ekim ayında yaptığı bir ankette Mali vatandaşlarının %87’sinin hükümetin Wagner ile görüşmelerini desteklediğini iddia etti. MDKV’nin başındaki Maxim Shugaley, Prigozhin’in ‘direk yönetimi altında’ çalışmakta olup geçmişte Orta Afrika Cumhuriyeti’nde de benzer anketler düzenledi. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde faaliyet göstermekte olan paralı asker şirketlerinin temsilciğini yapan ve Prigozhin’in adamlarından bir diğeri olan Alexandre Ivanov da geçtiğimiz günlerde Mali’deki yerel medyaya verdiği röportajda Mali’nin bir ÖAŞ ile çalışmasının beraberinde getireceği faydalardan bahsetti.
Mali’de aynı anda yaşanmakta olan siyasi ve güvenlikle alakalı krizler Wagner ile bir anlaşma imzalanması ihtimalini özellikle endişe verici bir durum kılmaktadır. Mali, geçtiğimiz yılın ağustos ayından bu yana iki ayrı darbeye imza atan Binbaşı Assimi Goita liderliğindeki bir askeri cunta tarafından yönetilmektedir. Cunta her ne kadar gelecek yılın şubat ayında yapılması planlanan seçimlerle iş başına gelecek bir hükümete gücünü devredeceğini vaat etse de askeri yönetimin bu tarihi es geçip gelecek yılın sonlarına kadar gücü elinde tutmaya niyetli olduğunu gösteren işaretler çoğalmaktadır. Fransa ise ülkede Barkhane Operasyonu adıyla yürüttüğü anti-terör operasyonları kapsamında İslamcı Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin (CNİM) ve IŞİD’in Büyük Sahra kolu (ISGS) gibi isyancı grupları alt etmeyi amaçlamaktadır. Fransa her ne kadar resmi olarak Barkhane’e son verdiğini açıklasa da Fransız ordusu devam eden savaştaki varlığını koruyacak fakat bunu kısa dönemde daha küçük bir ayak izi ile yapacaktır. Mali’deki isyancı tehdidini ortadan kaldırma amacı güden diğer çok uluslu faaliyetler de hala devam etmektedir. 2013’ten bu yana ülkede görev yapmakta olan BM barış gücü birlikleri geniş çaplı bir sivilleri koruma programı yürütmekte ve ilaveten AB tarafından eğitim görevi kapsamında ülkeye gönderilen askerler de Mali’deki güvenlik sektörüne hala yardım sağlamaktadır.
Rusya’nın ÖAŞ faaliyetleri, Mali’deki cuntaya, geleneksel güvenlik ortaklarına karşı belirli bir miktarda koz sağlayabilir. Fakat, yolun sonunda Mali hükümeti ile Wagner Grup arasında bir anlaşma sağlanamaması ihtimali de gerçekleşebilir. Bununla birlikte, böylesine bir anlaşmanın ihtimali dahi cunta yönetimine uluslararası topluma baskı yapması ve ülkedeki gücü elinde tutmaya devam etmesi halinde karşılaşacağı eleştirileri göğüslemesi hususlarında avantaj sağladı. Bu yıl düzenlenen BM Genel Kurulu toplantısında söz alan Mali Başbakanı Choguel Maiga, Fransa’nın ülkesini terk ettiğini iddia ederek bu durumun Mali’nin Wagner benzeri aktörlerle yürüttüğü görüşmeleri haklı gösterdiğini ifade etti. Gelinen noktada Fransa ve ABD, Rusya kaynaklı güvenlik vaatlerinin sahneye çıkması ile birlikte yeni bir risk hesaplaması ile karşı karşıya kaldı zira askeri yönetimin eleştirilmesi halinde kendisini özgürlük karşıtı ortaklarla aynı çizgiye alması uluslararası toplumun demokratik bir geçiş süreci tesis etmesi ve Malili sivilleri korumasını için yürüteceği faaliyetleri sınırlandıracaktır. ABD ve Fransa’nın anti-terör faaliyetleri çerçevesinde Sahel’de iş birliğini arttırmaya hazırlandığı bir dönemde Wagner’in bölgeye sevk edilmesi bu iki ülkenin operasyonlarını sekteye uğratabilir.
Rusya’nın Afrika’daki gayrinizami stratejisi
Wagner’in resmiyette üstleneceğini söylediği, Mali ordusunun eğitilmesi ve hükümet yetkililerine koruma sağlanması gibi görevler ilk bakışta zararsız görülebilir. Ancak, Wagner Grup’un Mali’ye sevk edilmesi, şirketin faaliyetlerde bulunduğu diğer Afrika ülkelerinde yaşanan, çatışmaların derinleşmesi ve liberal olmayan yönetimlerin pozisyonlarını sağlama alması sayesinde bölgedeki Rus siyasi ve mali çıkarlarının garanti altına alınması gibi yan etkilerin Mali’ye de sıçraması anlamına gelmektedir.
Rusya ve Wagner Grubu, iç savaşlarla dolu bir ülke olan Orta Afrika Cumhuriyeti’nde de faaliyetlerde bulunmaktadır. Wagner’in bu ülkedeki resmi görev tanımı ordu askerlerini eğitmek ve Başkan Faustin-Archange Touadéra gibi üst düzey hükümet yetkililerine koruma sağlamaktan ibarettir. Fakat grup, Putin ile yakın ilişkisi olduğu bilinen başta Prigozhin olmak üzere bazı Rus iş adamları ile bağlantılı şahıs ve şirketlerin diplomatik ve ekonomik faaliyetlerine ön ayak oldu. Bu şirketlerden birisi olan Lobaye Yatırım, ülkeye ÖAŞ’leri getiren anlaşmanın bir sonucu olarak ülkede maden hakları elde etmişti. Şirket bugün hala paralı askerlerin yardımı altında ülkedeki altın ve elmas madenleri işletmeye devam etmektedir. Rusya’nın askeri istihbarat birimleri ile bağları olduğu bilinen ve aynı zamanda Prigozhin’in kontrol ettiği şirketlerle mali ilişkiler içinde olan Rus vatandaşı Valery Zakharov, Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanı Touadéra’nın milli güvenlik danışmanı olarak görev yapmaktadır.
AÖŞ faaliyetleri hususunda daha endişe verici olan nokta ise bu şirkete bağlı paralı askerler tarafından ülkedeki isyancı gruplara yönelik düzenlenen ve çoğu zaman feci insani sonuçlara yol açan askeri operasyonların genişliğidir. BM, resmi kayıtlarla ÖAŞ’lerin ‘hedef ayırmaksızın insan öldürdüğünü’, yağma yaptığını ve insanların zorla yerlerinden edilmesine yardım ettiğini belgeledi. Rus ÖAŞ’lerin, gizli hapishaneleri kullanarak sivilleri gözaltına aldığı ve bu insanların serbest bırakmak için ailelerinden fidye talep ettiği herkesçe bilinmektedir. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde görev yapmakta olan BM Barış Gücü askerleri ile diğer paralı askerlere aynı gözle bakılması ülkedeki çatışmaları bitirmek için yürütülen çok uluslu çalışmaların güvenirliliğine zarar verme ihtimalini beraberinde getirmektedir. Rus ÖAŞ’leri ülkedeki isyancı gruplara karşı taktik manada zaferler elde etti fakat bu süreçte işlediği insan hakları ihlalleri ve kazandığı paralar devam eden iç savaşın acımasız karakterini daha da sağlamlaştırdı. Wagner’in Mali’ye girmesi halinde benzer etkilerin orada da görülmesi neredeyse kesindir.
Afrika’daki diğer sahnelerde ise ÖAŞ’ler buralarda faaliyet göstermeye başlayan Rus aktörlere diplomatik ve mali alanlarda derin ilişkiler tesis etmeleri hususunda avantaj sağladı. Bu paralı askerlerin sahadaki çatışma karnelerinde karışık sonuçlar yer alırken, varlıkları bulundukları ülkelerde yaşanan savaşları sürekli hale getirdi. Mozambik’teki Cabo Delgado şehrinde baş gösteren İslamcı militanlarla savaşması için 2019’da bölgeye sevk edilen Wagner’in paralı askerleri militanlara karşı kazanımlar elde etmekte başarısız olurken bu süreçte yerel güvenlik güçleriyle birlikte çalışma hususunda anlaşılması imkânsız bir ortak olduğunu da ispatladı. Bunun üzerine Mozambik, Wagner’i, Güney Afrikalı Dyck Danışma Grubu gibi diğer ÖAŞ’lerle değiştirdi. Libya’da ise Wagner güçleri Hafter’in iç savaşı kazanmasını sağlayamadığı için Rusya, ülkedeki uluslararası toplum tarafından tanınan hükümet ile kopardığı diplomatik ilişkileri yeniden toparlamak zorunda kaldı. Mali’de çatışmalara katılması halinde Wagner’in performans açısından benzer şekilde başarısız olma ihtimali bulunmaktadır.
2013 yılından bu yana Mali’de askeri manada varlık gösteren Fransa’nın ülkedeki anti-terör faaliyetleri her ne kadar çok sayıda taktik zafer elde etmiş olsa da şiddet hala büyümeye devam etmektedir. Sahel’deki istikrarsızlık ÖAŞ’lerin halledebileceği türden olmayan siyasi bir meseledir. İlaveten, Wagner aslına bakıldığında çalıştığı yerlerde belirli düzeyde bir istikrarsızlığı açık kollarla kabul eder zira bu durum onlara bu tür ülkelerdeki varlıklarını haklı gösterme ve aynı zamanda kötü niyetli çalışmalarını gizleme fırsatı tanır. Kısaca söylemek gerekirse, Wagner çözmek için gücü yetse dahi bölgedeki istikrarsızlığı çözmeye yanaşmak istemeyebilir. Wagner, Mali’ye girmesi halinde hükümeti istikrarlı kılmaktan ziyade elde edeceği doğal kaynak imtiyazları ve nüfuz karşılığında uluslararası hesap sorma sürecine karşı koruma sağlayarak ‘indirilmeye dayanıklı’ bir hale getirecektir.
Rusya’nın Mali ile flört etmesi, ABD ve ortaklarının anti-terör faaliyetleri ve demokrasi yanlısı çalışmalar dahil olmak üzere siyasi ve güvenlikle alakalı önceliklerine zarar vermektedir. Mali’de Rusların nüfuzunun artması, ABD ve Fransa’nın askeri hükümeti baskı altına alarak demokratikleşmeye zorlamaya yönelik çalışmalarına sekte vurarak Sahel’deki anti-terör stratejisinin anahtar bir bileşenini aşındıracaktır. İstikrarsız ve otoriter bir siyaset ortamı, CNİM ve ISGS gibi cihat yanlısı grupların halihazırda devam etmekte olan Batı Afrika’daki çevre ülkelere genişleme faaliyetlerini hızlandırabilir. İlaveten, Orta Afrika Cumhuriyeti vakasında görüldüğü üzere, Wagner’in Mali’deki saha operasyonlarının yaşanan çatışmaların acımasızlığını daha şiddetlendireceği kesindir. Wagner’in bölgeye sevk edilmesine cevaben Fransa’nın ülkedeki kuvvetlerini çekmesi gibi gerçekleşmesi muhtemel daha ciddi tepkilerin yaşanması halinde sahadaki aktörlerin meydana gelecek güvenlik boşluğunu doldurmak için faaliyetlerine hız vermesi neticesinde şiddetin seviyesi de artacaktır.
ABD’nin meseleye müdahalesi şarttır. Bu hususta atılması gereken ilk adım, Mali halkına, başarısızlıkları ve insan hakları ihlalleri ön plana çıkarılarak ÖAŞ’lerin tam olarak anlatılmasıdır. Mali’de Wagner’in ülkeye girişini isteyen büyük bir çoğunluk olup olmadığı belli değildir ve ordu mensuplarının Rus yanlısı yapay söylemlerin kabul gördüğü yapay bir izlenim yaratmaya çalıştıkları da bilinmektedir. Bu durum, ortak hükümetlere Rus ÖAŞ’lerinin kötü niyetli faaliyetlerinin açık bir şekilde ifşa edilmesi adına fırsat sunmaktadır. ABD Afrika Komutanlığı geçmişte Wagner’in Libya’daki faaliyetlerine yönelik ‘isim ver-ayıpla’ taktiğini uygulamıştı. Bu taktik, Wagner’in başka ülkelerle flört etmesini engellemek için yeniden sahaya sürülebilir. Wagner’in gücünü nasıl kötüye kullandığının ifşa edilmesine yönelik çalışmalar, Mali cuntasının bu ortaklığı seçerken ödeyeceği dahili bedel yükseltilebilir ve grupla çalışmanın beraberinde ne derece fayda getireceğini tartışmaya açabilir.
Daha genel olarak konuşmak gerekirse ABD’nin Afrika ülkelerini Wagner Grup gibi ÖAŞ’lerle ortaklık kurma hususunda şüpheye düşürecek geniş kapsamlı bir strateji üretmesi gerekmektedir. Rusya’nın bugüne kadar bu alandaki faaliyetleri genel olarak ‘duvara makarna atalım bakalım ne kadarı yapışacak’ yaklaşımıyla denediği bir dizi ‘kervan yolda düzülür’ tarzı maceralardan ibarettir. ABD, yeni Rus hamlelerine karşı sadece basit bir savunma oyunu oynayarak etkin olmayı bekleyemez. Sivil toplumun güçlendirilmesi resmi yetkililerin görevlerini kötüye kullanmasına karşı güçlü engeller oluşturarak Rus ÖAŞ’lerin para kazanma kapasitesinin düşürülmesine yardım edebilir. ABD, maden endüstrisinde şeffaflık ve ÖAŞ bağlantılı şirketlerin gizlice maden imtiyazları kazanma çabalarını zorlaştıracak, satın alınması zor sivil toplum bekçileri yaratılması benzeri faaliyetlere destek olmak için fırsat kollamalıdır.
Wagner Grup’un, Afrika'daki nüfuzu büyümektedir; artık ABD’nin bir tepki vermesinin zamanı gelmiştir.
Jared Thompson tarafından kaleme alınan ve Modern War Institute'da yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.