Siyaset ve laiklik
Dinin siyasetten ayrılması Batı’da çıkmıştır. Çıkış nedeni ise, bozuk dinlerinin siyaseti de bozacağıdır. Doğu’da dinin siyasetten ayrılma nedeni ise, siyasinin bozuk oluşudur; zira din onun siyasetini bozmaktadır.
‘Dinin siyasetle bir ilgisi yoktur’ diyen kimse iki ilaha ibadet etmektedir; birisi gökte diğeri ise yerdedir. “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, yaşamım ve ölümüm âlemlerin rabbi olan Allah içindir.”
İslam’ın siyasetten ayrılmasını söyleyen kimse, ya Allah’ın yaratıcı olduğunu inanmamaktadır, ya da kendisinin yaratılmış olduğuna inanmamaktadır veya kibirlenmektedir. Akıl, yapanın yaptığı şeyi en bilen olduğunu göstermektedir.
Şaşırtıcı olan ise, Allah’ın, ilk yaratılışından beri hiçbir halele maruz kalmadan yıldızları dakik bir düzenle hareket ettirdiğine iman edip, sonrasında Allah’ın hayat ve siyaset nizamını reddeden kimsedir. “Göklerin ve yerin yaratılışı insanların yaratılışından daha büyüktür.”
Allah insanı ve dünyasını yarattı, sonra insan rabbine şöyle dedi: Senin dinin bizim dünyamıza müdahale etmesin! “Ölesice insan ne kadar da nankör!” “İnsanı bir nutfeden yarattı, bir de bakarsın ki o apaçık bir hasımdır.”
Her bozuluşunda saatlerini, ilk yaratılışından beri düzeni bozulmayan güneş ve ayın hareketine göre dakikleştirenler, dakiklikleriyle Allah’a karşı kibirlenmektedirler! Ölesice insan ne kadar da nankör!
Allah insanın oluşum sistemine kefil olmuştur; kalbinin atışına, kan basıncına, nefesine… ve ona sadece nizamını korumasını emretmiştir. Onun devletini düzenlediğindeyse lisanı hali şöyle demiştir: Ben dünyamı daha iyi bilirim!