Suriye'de Esed rejiminin saldırılarını Rus generaller yönetiyor
Halid Aburrahman | Çatışma Bülteni
Rusya ve İran tarafından desteklenen Esed rejimi güçleri Ocak ayında, zaten devam etmekte olan İdlib saldırısını daha da yoğunlaştırdı. İlin güney kırsalında hızlı bir şekilde ilerleyen güçler, kısa bir süre içinde onlarca köyü ele geçirerek beklenmedik bir atak sergiledi.
Peki, özellikle de kış mevsiminin ortasında gerçekleştirilen bu saldırının kimler tarafından koordine edildiği hiç düşünüldü mü? Şüphesiz Esed rejimi tarafından değil.
Suriye sahasında Esed rejiminin herhangi bir ordu mevcudiyetinin kalmadığından; rejimin askeri, siyasi ve ekonomik anlamda tamamiyle yok olduğundan daha önce bahsetmiştim. Esed rejiminin “ordusu” olarak bahsedilen yapılanma tamamen milis gruplardan teşkil edilmiş bir örgüt olarak hareket etmektedir.
Dolayısıyla -birkaç eski komutanları haricinde- Esed rejiminin sahada bu büyüklükte bir operasyonu yönetecek ne kabiliyeti ne de askeri yeterliliği kalmıştı.
Rusya ve İran tarafından desteklenen Esed rejimi güçlerinin kullanıldığı saldırılar genellikle Rusya, bazı bölgelerde ise Rusya ve İran arasında koordineli bir şekilde yürütülmektedir.
Devam eden İdlib saldırısına odaklanacak olursak, 2019 yılı Mayıs-Haziran aylarından itibaren Rusya ve İran destekli güçler aslında İdlib’in güneyinde bir operasyon yürütüyordu. Ancak bu operasyon oldukça düşük yoğunluktaydı.
Ocak ayı itibarıyla bu güçler İdlib’e yönelik asıl hamlesini yaptı. Güneyden başlatılan ilerleyiş oldukça kapsamlıydı ve özellikle kış şartlarının tercih edilmesi bir Rus taktiğiydi. Ruslar karşı tarafın, yani Suriyeli muhaliflerin kış mevsiminde kendileri kadar rahat hareket edemeyeceğini bildiklerinden bu saldırı için kış şartlarının bastırmasını tercih ettiler.
Tabii ki burada Rus ordusunun kış şartlarında yürüttüğü askeri operasyonlardaki tecrübelerini de göz ardı etmemek gerekli.
Fotoğraf, İdlib’in güneyinden. Bir Rus general direktifler vermek üzere rejim askerleri ve komutanlarını masanın etrafında toplamış. Hemen arka planda, muhtemelen generalin korumalarından biri olan Rus asker arkası dönük bir şekilde görülüyor.
Suriye’nin genelinde ve İdlib’in özelinde yürütülen askeri operasyonlar bir bütün halinde gerçekleşmektedir. Farklı ülkelerle ortak operasyonlar icra etseniz dahi, yanınızdaki ülkelerin belli kapasitede olması gerekir. Esed rejimi bir ordu olma özelliğini kaybettiğinden, sahada onların adına yönetimi Rusya yürütmektedir. Rusya, İran ile Suriye sahasında ortak, koordineli bir şekilde operasyonları icra etmektedir. Ancak tabii ki ağırlık, komuta Rusya’dadır.
Geçtiğimiz günlerde İdlib kırsalındaki Serakib yerleşiminde Türk askerlerine yönelik gerçekleştirilen saldırı da dahil olmak üzere, İdlib genelindeki saldırıların tamamı Rusya tarafından plan ve koordine edilmektedir.
Esed rejimi güçlerinin fevri olarak hareket edip Türk askerlerine saldırması, bu saldırının Rusya’nın izni ve desteği olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir.
Sadece saldırılar değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) İdlib ve Halep kırsalındaki bölgelerde bulunan, 2017 Astana kararları sonrası oluşturulan gözlem noktaları ve sonrasında bunlara ek olarak kurulan geçici üs bölgelerinin kuşatma altına alınmasına yönelik saldırılar da Rus generallerin emir ve direktifleriyle gerçekleşmektedir. Bunun aksini iddia etmek saha gerçekleriyle ters düşmektedir.
Gelinen noktadaysa Rusya tarafından koordine edilen güçler, Türkiye’nin tüm sevkiyatları ve yeni askeri üs noktaları kurmasına karşın özellikle İdlib kırsalındaki bölgede ilerleyişine devam ediyor.
Türkiye tarafından Serakib kentini korumak ve güçlerin bu bölgedeki ilerleyişini durdurmak için kentin dört bir yanına kurulan üs bölgeleri, kent ile birlikte Rusya destekli güçlerce tamamen kuşatma altına alınmış durumda.
Zaten Türk askerlerinin dahi kuşatmaya alındığı böylesi kapsamlı bir askeri harekatın, emir ve direktifleri bir kenara bıraktığımızda Rusya’nın izni dahi olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir.