Kale-i Cengi katliamı
Bundan 23 yıl önce, ABD öncülüğündeki güçler Afganistan'da savaş esirlerine yönelik büyük bir katliama imza attı.
Bundan 23 yıl önce, ABD öncülüğündeki güçler Afganistan'da savaş esirlerine yönelik büyük bir katliama imza attı.
ABD'nin Afganistan'ı işgali ve Taliban yönetimini devirmesinin ardından, ABD'nin desteklediği Kuzey İttifakı güçlerince esir alınan birçok savaşçı Kale-i Cengi'deki katliamda öldürülecekti.
Katliama giden yol
ABD'nin 7 Ekim tarihinde başlayan Afganistan işgali, şiddetli bir hava bombardımanına sahne oldu.
Hava bombardımanının ardından ABD öncülüğündeki Kuzey İttifakı güçleri, Afganistan'ın kuzeyinden başlayarak Taliban'a karşı ilerledi.
ABD saldırısı karşısında yaşanan şiddetli çatışmaların ardından Taliban, şiddetli bombardımanlar karşısında kademeli olarak kırsal bölgelere çekilmek zorunda kaldı.
Kale-i Cengi'nin uydudan görünümü
Taliban tarafından kurulan İslam Emirliği yönetiminin düşüşü sırasında, Afganistan'ın kuzeyinde yerli ve yabancı çok sayıda cihat yanlısı savaşçı, ABD destekli Kuzey İttifakı güçlerine teslim olmak zorunda kaldı.
Teslim olma anlaşmasının karşı tarafındaki isim ise, Özbek asıllı Afgan savaş ağası Abdurreşid Dostum'du.
Teslim olan cihat yanlılarının büyük kısmı Cevzcan ilindeki Şibirgan hapishanesine nakledildi.
Bunların içlerinden yabancı savaşçılar, Belh ilindeki Kale-i Cengi isimli, eski bir kaleden bozma hapishaneye aktarıldı.
Şibirgan'da kalan yerli Taliban mensuplarının binlercesi, kısa bir süre sonra başka hapishanelere nakledilme bahanesiyle çöllerde konteynerlere doldurulacak, bu konteynerlerde kurşuna dizilerek öldürülecek, bu katliam da Deşt-i Leyli katliamı olarak anılacaktı.
Afganistan tarihinin en büyük toplu kıyımlarından: Deşt-i Leyli Katliamı
Kale-i Cengi katliamı
Kale-i Cengi'ye nakledilen yabancı cihat yanlısı savaş esirleri için bölgeye ABD güçlerinin gelmesi, yaşanacak katliamın bir habercisiydi.
Yaklaşık 500 savaş esirinin olduğu Kale-i Cengi'de ABD'nin sorgulamalara başlaması ve savaş esirlerinin Dostum'un sözünü tutmayacağını anlamış olması, kapsamlı bir isyana neden olacaktı.
Bir CIA çalışanının yabancı savaş esirlerince 25 Kasım 2001 tarihinde öldürülmesiyle başlayan isyan yaklaşık 6 gün sürdü.
Kuzey İttifakı güçlerinin ilk aşamada Kale-i Cengi'den çekilmesiyle ABD bölgeye takviye birlikler gönderdi.
Oldukça küçük bir alandaki Kale-i Cengi ABD savaş uçakları tarafından şiddetli bir şekilde bombalandı. Daha sonra tanklar ve zırhlı araçlar, birçoğu silahsız olan savaş esirlerinin bulunduğu hapishaneyi bastı.
Kendilerini esir alan ABD destekli güçleri mağlup ederek kaleden çıkaran yabancı savaşçılar, kaleyi kuşatan birliklere karşı günlerce çatışdı.
Teslim olmayı reddeden son yabancı savaşçılar da, Kale-i Cengi içerisine soğuk su basılarak teslim olmaya zorlandı. Bu da işe yaramayınca kalenin içerisi benzin dökülerek ateşe verildi.
Yalnızca 86 kişi baskından sağ kurtulurken, aralarında Arap, Özbek, Türkistanlı, Çeçen gibi birçok milletten yabancı savaş esirinin olduğu yüzlerce kişi öldürüldü.
Sağ kalanlar ABD tarafından Guantanamo başta olmak üzere çeşitli kamplara gönderildi.
ABD ve Kuzey İttifakı, insan hakları ihlalleri ile suçlansa da Kale-i Cengi katliamının üzeri örtüldü.
İnsan hakları kuruluşlarının soruşturma çağrıları ABD ve İngiltere tarafından reddedildi.
Taliban'ın Afganistan'da yeniden iktidara gelmesinin ve İslam Emirliği yönetimini tesis etmesinin ardından Kale-i Cengi'nin içerisi görüntülendi.
Görüntülerde 2001'deki çatışmalar sebebiyle yaşanan yıkıntılar ve kale içerisindeki mahzenler görülebiliyor.
Afganistan İslam Emirliği İçişleri Bakanı Siraceddin Hakkani de 2023 yılında Kale-i Cengi'yi ziyaret etti.
Hakkani ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, "Kale-i Cengi muhafaza edilmeli ve şu an olduğu gibi tutulmalıdır. Burada işlenen savaş suçları asla unutulmamalıdır." ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mepa News