Yemen'in Ebu Gureyb'i: Birleşik Arap Emirlikleri'nin işkence ve tecavüz merkezleri

Yemen'in Ebu Gureyb'i: Birleşik Arap Emirlikleri'nin işkence ve tecavüz merkezleri

Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yemen'deki hapishanelerinde yaşananlar gündeme oturdu.

Uzun bir süredir Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yemen'de gizli hapishaneler kurduğu ve yönettiği biliniyordu. Bu hapishanelerde işkence ve tecavüz başta olmak üzere birçok insan hakları ihlalinin doruk noktaya ulaştığı ifade ediliyordu. Genellikle medyaya yansımayan bu durum, zaman zaman batı medyasının gündemine geliyor. Associated Press'ten Maggie Michael, söz konusu durumu bölgeden tanıklıklarla haberleştirdi. Michael'ın haberi Mepa News tarafından tercüme edildi.

*

https://storage.googleapis.com/afs-prod/media/media:c218af7e21974fddaa1e936736cf2457/800.jpeg

Güney Yemen’deki hapishaneye biraz önce varan 15 asker yüzlerini örtmüştü ama aksanlarından Birleşik Arap Emirlikleri’nden oldukları belli oluyordu. Mahkumları sıraya dizdiler ve çırılçıplak soyunmalarını sonra da yere yatmalarını emrettiler. Görevliler daha sonra bütün mahkumlara “makat araması” yaptılar ve dediler ki “cep telefonu arıyoruz.”

Erkek mahkumlar çığlıklar attılar, ağladılar. Karşı koymaya çalışanların üzerine köpekler salındı ve her tarafından kan gelinceye kadar dövüldüler.

The Associated Press’e açıklamalarda bulunan 7 şahidin iddialarına göre, Aden şehrindeki Beir Ahmed hapishanesinde 10 Mart günü yaşanan olaylar esnasında yüzlerce mahkum benzer şekilde cinsel saldırıya maruz kaldı. Böylesine toplu bir şekilde yaşanan cinsel istismar vakası bizlere Yemen’de BAE’li kontrolündeki hapishanelerin cinsel işkence ve insan şerefini ayaklar altına alan muamelelerle dolu dünyasına ufak bir pencere açıyor.

https://storage.googleapis.com/afs-prod/media/media:3d59e51583154f698550554b5bc3ddb6/800.jpeg

Yemen sınırları içerisinde BAE tarafından kullanılan bir hapishaneye götürülen mahkumları gösteren bir çizim. Arapça ifadeler şöyle diyor: “Mahkumları böyle naklediyorlar. Bir pikapın arkasında elleri ve gözleri bağlı olarak, sanki kafasına silah dayanmış hayvanlar gibi.”

Gizli hapishaneleri ve uyguladığı işkence politikasıyla bilinen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD’nin bölgedeki anahtar müttefiklerinden bir tanesi olup, ülkenin adının karıştığı işkence iddiaları geçtiğimiz Haziran ayında AP tarafından yürütülen araştırma sonucunda ortaya çıkarılmıştı. AP bu tarihten sonra, mahkumları psikolojik olarak çökertmek için güvenlik güçlerinin cinsel işkenceye başvurduğu en az 5 tane daha hapishane olduğunu tespit etmiştir.

Yemen’deki iç savaş, 2015 yılında İran destekli Husilerin ülkenin kuzey kesiminin büyük bölümünü ele geçirmesinin ardından patlak vermişti. Suudi Arabistan ve BAE liderliğinde Husilerle savaşmak üzere bir koalisyon kuruldu ancak BAE güçleri güneyde tek başına geniş arazileri, kasabaları ve hatta şehirleri ele geçirdi. ABD kurulan koalisyonu milyarlarca dolar değerindeki silah ile desteklerken aynı zamanda BAE’lilerle birlikte “anti-terörizm” operasyonlarına çıkmaları için bölgede asker de bulunduruyor.

BAE kuvvetleri yüzlerce Yemenliyi en az 18 hapishaneden oluşan gizli yerleşke ağında esir olarak tutuyor. Söylenilen bahane ise her zamanki gibi El Kaide veya IŞİD üyesi olmak. Tutulanlara resmi olarak herhangi bir suçlama yöneltilmiyor ve mahkemeye de çıkartılmıyorlar.

AP, BAE tarafından işlenen korkunç insan hakları ihlallerini bir yıl önce Pentagon yetkililerine sormuştu. Ancak AP, insan hakları grupları ve hatta BM tarafından şüpheye yer bırakmayacak şekilde belgelenen işkence raporlarına rağmen, Pentagon sözcüsü, Deniz Piyade Binbaşı Adrian Rankine-Galloway Yemen’de mahkumlara herhangi bir kötü muamelede bulunulduğuna dair kanıt olmadığını açıkladı.

Ancak sözcü yaptığı açıklamada iddiaların “rahatsız edici” olduğunu eklemiş ve “elimizde üzerinden çalışma yürütebileceğimiz bir kanıt olmamasına rağmen ABD devleti bütün kötü muamele iddialarını ciddiye almaktadır” diyerek sözlerini tamamlamıştı.

ABD’li yetkililer, Amerikan kuvvetlerinin BAE’li ortaklarından istihbarat aldıklarını ve Yemen’de birlikte bazı sorgulara iştirak ettiklerini doğruluyor. Ancak Pentagon sözcüsü ortaklarla yapılan istihbarat alışverişi hakkında yorum yapamayacağını belirtti.

https://storage.googleapis.com/afs-prod/media/media:c218af7e21974fddaa1e936736cf2457/800.jpeg

Yemen’de BAE’liler tarafından kullanılan bir hapishanede kötü muameleye maruz kalan bir mahkumun çizimi. Arapça yazılar şöyle diyor: “Anti-terörizm”, “Masum vatandaş”, “asıl terörizm arkalarında, oraya bakmıyorlar.”

AP’nin haberleri üzerine harekete geçen ABD Devlet Bakanlığı, iddiaları “rahatsız edici” olarak nitelendirdi ve BAE’ye iddiaları araştırması için çağrıda bulundu.

Devlet Bakanlığı yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “BAE de dahil olmak üzere çatışma halindeki tüm taraflara, mahkumlara ve gözaltındakilere insan haysiyetine uygun şekilde davranmaları ve kötü muamele iddialarının hızlı ve sıkı bir şekilde soruşturulması çağrısında bulunuyoruz.”

BAE’li yetkililer bu çağrı hakkında herhangi bir yorumda bulunmadı ancak BM bünyesinde Cenevre’de görev yapan BAE temsilcisi yapılan açıklamaların ardından Yemen hükümetinin ülkedeki hapishanelerin tümünde kontrolü elinde tuttuğunu ifade etti.

Temsilci açıklamasında; “BAE, Yemen sınırları içerisinde asla bir hapishane veya gizli gözaltı merkezi yönetmemiştir” dedi.

Ancak şu anki Yemen İç İşleri Bakanı, kendisinin hapishaneler üzerinde herhangi bir tasarrufu olmadığını ve cinsel işkence vakalarının birçoğunun yaşandığı Aden’e girmek için bile BAE’den izin almak zorunda olduğunu söyledi.

Şahitlerin anlattıklarına göre BAE’li yetkililerin emri altında çalışan Yemenli hapishane gardiyanları birçok cinsel işkence ve insan haysiyetini ayaklar altına alan işkence metodu kullandı. Mesela, bazı gardiyanlar mahkumlara tecavüz ederken, bazıları da bunu kamerayla çekti. Mahkumların cinsel organlarına elektrik verdiler veya hayalarına taş astılar. Odunlar ve çelik çubuklarla insanlara tecavüz ettiler.

4 çocuk babası bir mahkum yaşananları şu kelimelerle anlattı; “Bizi çırılçıplak soyuyorlardı, sonra ellerimizi sağdan ve soldan bağlıyorlardı böylece önlerinde tamamen savunmasız bir şekilde kalıyorduk, sonra da tecavüze başlıyorlardı.”

Mahkumlar Aden’deki hapishanenin içinden AP’ye cinsel istismarı anlatan mektuplar ve çizimler ulaştırdı. Çizimler plastik köpük üzerine mavi tükenmez kalem ile çizilmişti.

Çizimlerin sahibi, geçen yıl tutuklandığını ve toplam üç farklı hapishanede bulunduğunu söyledi. “Bana ne ile suçlandığımı bile söylemeden işkenceye başladılar. Bazen beni bir şeyle suçlasalar da ben de itiraf edip bu acıyı dindirsem diye düşünürdüm. En kötüsü de her gün ölümü istedim ama bize ölümü bile vermediler.”

Çizimlerin sahibi, tekrar hapishaneye düşüp aynı şeyleri yaşamaktan korktuğu için bu açıklamaları isminin yayınlanmaması şartı ile yaptı.

Çizimlerde, zincire vurulmuş bir mahkuma elektrik verilmesi, bir başka mahkum yerde yatarken etrafındaki saldırmaya hazır köpeklerle korkutulması, bir sürü gardiyan tarafından tekmelenmesi ve resmine bakarken bile insana rahatsızlık veren tecavüz anı görülüyor.

Arapça yazıda “Dayaktan sonra çıplak” deniliyor. Bir başka çizimde erkek bir mahkumun rektumunun zorla genişletildiği resmedilmiş.

Yazıda “mahkumların üzerini böyle arıyorlar” deniliyor.

Hayatlarından endişe duydukları için isimlerinin açıklanmamasını isteyen üç Yemenli asker ve güvenlik yetkilisinin verdiği bilgilere göre AP tarafından cinsel işkence yapıldığı kanıtlanan 5 hapishaneden 4 tanesi Aden’de bulunuyor.

Bu hapishanelerden bir tanesi, bölgedeki BAE kuvvetlerinin yönetim merkezi olan Burika Üssünde bulunuyor. İkinci hapishane, BAE ile derin bir müttefiklik ilişkisi olan Aden Emniyet Müdürü, Şellal Şayi'nin evinde, eskiden bir gece kulübü olarak kullanılan sonradan hapishaneye çevrilen üçüncü hapishanenin adı Vadah, Mart olaylarının yaşandığı dördüncü hapishane ise Beir Ahmed bölgesinde bulunmaktadır.

İki mahkumun ve iki de güvenlik görevlisinin verdiği ifadelere göre, Burika Üssünde ABD ordusuna bağlı birliklerin yanı sıra Kolombiyalı paralı askerler de bulunuyor. Mahkumlar, üniforması olmayan bazı ABD’li personelinin hükümete bağlı askerler olmadığını bunların da paralı askerler olmadığını ifade ediyorlar.

Bunlara rağmen, güney Yemen’de liderliği ele alan aktörün BAE olduğu açıktır.

Mart ayında, hapishanedeki tüm mahkumların insan onurunu ayaklar altına alan olayların yaşanmasının sebebi büyük ihtimalle, bazılarının aylardır bazılarının da yıllardır zindanda olduğu mahkumlar tarafından başlatılan açlık grevleriydi. Bu yılın başında en az 70 mahkum Yemenli savcılar tarafından serbest bırakıldı ancak bu hapishanede tutulanların sadece çok küçük bir kısmı. Yemen hükümeti BAE’nin kontrolü altındaki hapishanelere herhangi bir şekilde müdahalede bulunamadıklarını belirtti. Başbakan Hadi de işkence raporlarının incelenmesini emretti.

Mart ayındaki olaylar, askerlerin hücreleri sabah 8’de açmasıyla başladı. Bütün mahkumlar hapishanenin avlusuna çıkartıldı, sıraya dizildi ve öğlene kadar güneşin altında bırakıldı. Daha sonra BAE askerleri hapishaneye geldi. Elleri kelepçeli ve gözleri bağlı mahkumların bazıları gruplar halinde bazıları da teker teker olmak üzere bir odaya alınmaya başladı. BAE’liler kurbanlara soyunmalarını ve yere yatmalarını sonra da bacaklarını ayırmalarını emretti, sonra da mahkumların cinsel organlarına dokunmaya başladılar ve makatlarına çeşitli objelerle tecavüz ettiler.

Bir mahkumun ağlayarak bağırdığı duyuldu; “Şerefimi katlediyorsunuz!” Bir diğeri de BAE’lilere haykırıyordu; “Siz bizi özgürleştirmeye mi geldiniz yoksa bizi çırılçıplak soymaya mı?”

BAE’liler de “Bizim işimiz bu!” diye bağırarak cevap veriyordu.

AP’ye konuşan bir kurban, “soyup bizi ayağa diktiklerinde aklımdan geçen tek şey Ebu Gureyb oldu” dedi. Ebu Gureyb hapishanesi, Irak Savaşı sırasında Amerikalı askerlerin Iraklı mahkumlara akıl almaz işkenceler ve tecavüzlerle zulmettikleri ve savaş suçu işledikleri hapishanenin adıdır.

AP’ye konuşan bir başka kurban; “Vücutlarımızın içinde cep telefonu aradıklarını söylediler, bu nasıl iştir! İnsan orasına nasıl cep telefonu saklayabilir ki?” diye konuştu.

Burika Askeri Üssünde işkencelere maruz kalan iki mahkumun verdiği bilgilere göre, üsteki Amerikalı askerler yaşanan işkence ve tecavüzlerden kesinlikle haberdardı zira hem atılan çığlıkları duyuyorlar hem de mahkumların vücutlarındaki işkence izlerini görebiliyorlardı. İki mahkum ayrıca, ABD’li askerlerin bizzat işkence yapıp yapmadıklarına dair bir bilgileri olmadığını söyledi.

Mukalla şehrindeki Riyan Hapishanesinde görev yapan bir kıdemli resmi güvenlik görevlisi, isminin açıklanmaması şartı ile AP’ye verdiği röportajda; “Amerikalılar pis işlerini yapmaları için BAE’lileri kullanıyor” dedi.

Geçmişte BAE’lilerle işbirliği yapan iki eski güvenlik görevlisinin açıklamalarına göre, BAE’liler tarafından idare edilen askeri üslerde ve hapishanelerde aralarında Amerikalı olanlarında bulunduğu paralı askerler mevcut. Bu paralı askerler genellikle iç ve dış güvenliğin sağlanması için buralarda konumlandırılmış.

4 çocuk babası mahkum şöyle diyor; “attıkları dayaklara maruz kalanların çığlıkları bazen o kadar şiddetli oluyordu ki içinde kaldığım hücrenin sallandığını hissedebiliyordum. İnsan böyle bir şeyi normalde hayal dahi edemez.”

AP’ye itiraflarda bulunan eski bir güvenlik şefi verdiği röportajda, bizzat kendisinin de mahkumlara işkence ettiğini ve özellikle tecavüzün mahkumları BAE için casus olarak çalışmaya zorlamak amacıyla sıkça başvurulan bir yöntem olduğunu söyledi.

“Mahkumlara tecavüz edilir ve bu videoya çekilir. Sonra kurban bu kayıtlar kullanılarak kendileri için çalışmaya zorlanır.” Can güvenliğinden endişe duyduğundan dolayı bu şahıs isminin kullanılmamasını istemiştir.

Yaşanan ihlallerin AP tarafından belgelendirilmesinin ardından, ABD Temsilciler Heyeti 24 Mayıs’ta oy birliği ile Savunma Bakanı Jim Mattis’in ABD’li askerlerin veya istihbarat unsurlarının Yemen’de mahkumların sorgulanması esnasında hukuki sınırları aşıp aşmadığını araştırmasını ve heyete hesap vermesini kararlaştırdı.

Temsilciler Heyeti, teknik olarak hala Senatodan geçmemiş olan ancak 2019’da yürürlüğe alınması planlanan “savunma yetkileri yasasına” dayanarak bu talepte bulundu. Temsilciler Heyeti tarafından tanınmakta olan bu yasa tasarısının mimarı California Eyaletini temsil eden Demokrat temsilci Ro Khanna’dır. Yasa tasarısına göre, Savunma Bakanlığı, kendilerinden talep edilen tarihten 120 gün içerisinde ABD Kongresine konu ile alakalı bir rapor sunmak zorundadır.

Temsilci Khanna AP tarafından belgelenen olayların ortaya çıkarılmasını, “Yemen’de hala yaşanmakta olan insan hakları ihlallerinin insanı hayrete düşüren ifşası” olarak tanımladı.

“Şimdi, Pentagon’un derhal bir soruşturma başlatması ve ulusumuzun Yemen’de mahkumlara işkence olaylarına bulaşıp bulaşmadığını ortaya çıkarması elzemdir.”

Uluslararası Af Örgütüde Yemen’de BAE’liler tarafından yönetilen hapishanelerde “sistematik ve endişe verici ihlalleri” belgelendirdiğini açıkladı. AP’nin haberlerine işaret eden grup, “ABD yetkililerin bu derece haklı suçlamaları görmezden gelmeye devam etmesi şok edicidir” açıklamasında bulundu.

Yemen’de İnsan Hakları İzleme Kurumu bünyesinde araştırmacı olarak görev yapan Kristine Beckerle de grubunun yaşanan ihalleri belgelendirdiğini bildirdi. Becklerle; “ABD, mahkumlara kötü muamele edildiğine dair herhangi bir kanıt bulamadıklarını iddia ediyor. Belli ki çok da fazla aramamışlar” açıklamasında bulundu.

Yemen’deki iç savaş sebebi ile 10.000 kişi hayatını kaybetti, milyonlarcası yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kaldı ve savaştan önce de zaten fakir olan ülke açlık krizleri ile başbaşa bırakıldı.

İsyan eden Husiler Başbakan Abdurrabbu Mansur Hadi hükümetini ülkeyi terk etmek zorunda bıraktı. Başbakan bir süre sonra Suudi Arabistan’a sığındı ve bir seneyi aşkın süre burada tutuldu. Yemen’e geri dönmesine, Perşembe günü BAE liderliğinde başlatılan operasyonla beraber izin verildi. Söz konusu operasyonun hedefinde, insani yardımların ülkeye girişi için kritik önem taşıyan Hudeyde liman kenti bulunuyor. BAE’nin güney Yemen’de tesis ettiği kontrol ve hapishaneler yüzünden birçok Yemenli endişe duyuyor. Halka göre, masum siviller korktukları için BAE’nin savaştığını iddia ettiği aşırıcı grupların resmen kucağına itiliyor.

Şu anda Riyad’da görev yapan Yemenli bir komutan konu ile alakalı şu açıklamalarda bulundu; “hapishanelerde en ağır suçlar işleniyor. IŞİD’e ve El Kaide’ye katılmak, insanların maruz kaldığı tecavüzlerin ve kötü muamelerin intikamını almaları için kurbanlara cazip geliyor. Bu açıdan bakıldığında, BAE’nin yönettiği hapishaneler resmen IŞİD için militan üretiyor.”

2016 yılından bu yana mahkum olan ve gizli hapishaneler arasında çok defa yeri değiştirilmiş orta yaşlı bir adam şöyle diyor; “21 kere sorguya girdim, elektrik verdiler, elektrik kablolarıyla dövdüler, üstüme köpekleri saldılar, sadece iç çamaşırlarım kalacak şekilde beni soydular botlarıyla vücuduma ve suratıma bastılar, ellerim ve gözlerim hep bağlıydı.”

AP daha önceki araştırmaları neticesinde 18 gözaltı merkezi tespit etmişti ancak bu mahkum, 13 tanesi hapishane 8 tanesi de askeri üs olmak üzere toplam 21 merkezin adını verdi.

Bir diğer mahkum AP’ye BAE’li işkencecilerin gerçek isimlerini ulaştırmayı başardı. BAE yetkililerine ulaştık ve bu isimleri sorduk ancak herhangi bir yorumda bulunmaktan kaçındılar.

https://storage.googleapis.com/afs-prod/media/media:330353dbeb104f06829399ce89f7a24a/800.jpeg

Bir başka mahkum çizimi, Arapça yazıda “dayaktan sonra su” deniliyor.

4 şahidin AP’ye anlattıklarına göre, ülkedeki en gaddar işkencecilerden bir tanesi bir Yemenli. Bu şahıs şimdi işkence ettiği insanların kaldığı hapishanelerde eskiden bir mahkumdu. Avad el Vahş isimli bu eski mahkum, hapishanede gördüğü işkencelere dayanamayarak BAE için çalışmayı kabul etmiş. Bu şahsın üstü olan, Aden şehrinin anti-terör müdürü Yusran el Maktari’ye durumla alakalı sorular sormak için ulaşmaya çalıştık ancak kendisi bizimle iletişime geçmeyi reddetti.

Mahkumlar tarafından isimleri verilen diğer üç BAE’li asker bölgede takma isimleriyle biliniyor. Ebu Uday, Ebu İsmail ve Hitler.

Mart ayındaki olaylarda cinsel istismara maruz kalan mahkumlar o gün yaşanmadan önce karşı koymaya çalışmışlar. Kendilerine layık görülen muameleyi protesto etmek amacıyla üç ayrı açlık grevi organize etmişler. Aileleri aracılığı ile serbest bırakılmaları için insan hakları örgütlerine ulaşmaya çalışmışlar.

İşte bu uğraşların sonucunda 15 BAE’li asker 10 Mart günü köpekleriyle beraber çıkagelmişler.

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.