Afganistan'daki IŞİD yapılanması
Sancılı bir barış sürecinde olan Afganistan'da IŞİD'in saldırıları önemli bir gündem maddesi.
Afganistan'da yıllardır devam eden savaş sürecini sona erdirmek için en ciddi diplomatik girişim, 29 Şubat tarihinde ABD ile Taliban arasında Katar'ın başkenti Doha'da imzalanan anlaşmayla sonuçlandı.
ABD ve yabancı güçler 31 Ağustos'ta ülkeden çekilmeyi tamamlayacak.
Özellikle IŞİD'in düzenlediği son saldırıların ardından, uluslararası kamuoyunun dikkati yeniden Afganistan'a çevrildi.
Bu durum, ülkede IŞİD varlığını ve Kabil hükümetinin istihbari faaliyetlerini tekrar ele almanın gerekliliğini ortaya koyuyor.
Afganistan'da IŞİD'i oluşturan altyapı
Afganistan'daki IŞİD varlığını, yani örgütün kendi isimlendirmesiyle "Horasan Vilayeti"ni kısa tarihiyle birlikte ele almadan önce, örgütün bu ülkedeki varlığının altyapısına değinmek gerekir. Afganistan'da IŞİD yapılanması birçok yönüyle yerel ve küresel çapta birbirinden bağımsız dinamikler barındırmaktadır.
Her şeyden önce Afganistan gerek coğrafyası, gerek mevcut siyasi ve askeri ortamı, gerekse etnik yapısı sebebiyle, merkezi gücün zayıf olduğu günümüz şartlarında IŞİD ve benzeri grupların faaliyetlerine oldukça müsait. Bu kapsamda IŞİD, Afganistan'ın belirli bölgelerinde 2014 yılının sonlarından itibaren yapılanmaya başladı.
IŞİD'in Afganistan'da kurduğu bir eğitim kampı
Afganistan'daki IŞİD yapılanmasını temel olarak Özbekistan İslami Hareketi mensupları, Pakistan Talibanı'nın eski üyeleri ve sayıları az da olsa Afgan Talibanı'nın eski üyeleri oluşturmuştur. Afganistan'daki bazı yerel Selefi grupların da IŞİD'e katıldığı bilinmektedir. Bu doğrultuda IŞİD'in ülkedeki üç kalesi, Pakistan Talibanı'nın eski üyelerinin yapılandığı, doğu kesimdeki Nangarhar ve Kunar ile, ülkenin kuzeyinde Özbek yapılan etkin olduğu Cevzcan ilinin güney kesimidir.
Afganistan'daki IŞİD liderlerinin de çoğunlukla Pakistan asıllı Peştunlar olduğu ve geçmişte Pakistan Talibanı içerisinde faaliyet gösterdikleri göze çarpmaktadır.
Afganistan'da IŞİD'in geçmişi
IŞİD'in Afganistan'a dair yapılanma sürecinin temelinde, diğer bölgelerde de olduğu gibi, IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'nin 2014 yılının Haziran ayında “hilafet” ilan etmesi yer alıyor.
Irak'ta etkin olduğu dönemlerde, 2013 öncesinde Taliban'a dair olumlu ifadeleriyle bilinen yapı, bu sürecin ardından Taliban'ı tekfir edip, dinden çıkmış olduklarını savundu.
Afganistan'ın doğusunda IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'ye biat edenler ve örgütün bölgedeki ilk liderlerinden Hafız Said Han (elinde kağıt tutan isim)
2014 yılında IŞİD'in hilafet ilanı süreciyle beraber örgüt Afganistan'da kendisine taban oluşturmak için girişimlere başladı. Bu girişimler zaman içerisinde bölgede etki etmeye başladı. IŞİD'in Afganistan'daki ilk mensupları ise geneli itibariyle;
- Afgan Talibanı'ndan ayrılan veya aşırılıkları yüzünden ilişiği kesilen isimler (Bölgedeki IŞİD yapılanması içerisinde sayıları en az olan kesimdir)
- Pakistan Talibanı'nın (TTP), Pakistan operasyonları sonrası Afganistan içlerine çekilen ve kendi başlarına hareket ederek TTP'den ayrılan bazı grupları.
- Bölgede El Kaide gibi gruplardan ayrılarak IŞİD'e katılan cihat yanlıları (Bunların da sayıları diğerlerine nispetle oldukça azdır)
gibi kesimlerden müteşekkildi.
Afganistan'da IŞİD'in varlığını bir sonraki boyuta taşıyan ilk büyük adım, 1979 Kabe Baskını'nda yer almış olan, eski bir Taliban mensubu ve Guantanamo mahkumu olan, El Kaide ile de ilişkileri bulunan Afgan Abdurrahim Muslim Dost'un IŞİD'e bağlanmasıydı.
Abdurrahim Muslim Dost
IŞİD'in ülkede yayılmasına ön ayak olan Dost, 2015 yılı sonunda örgüte yönelik sert eleştirilerde bulundu ve IŞİD'den ayrıldı.
Bunu takiben 2014 yılının Ekim ayında TTP'nin üst düzey isimlerinden Hafiz Said Han ve Şehidullah Şehid IŞİD'e biat etti. İkilinin etkinliği ve faaliyetleri ile alanı genişleyen örgüt, 10 Ocak 2015 tarihinde bölgeden yayınlanan videoyla Afganistan'daki varlığını resmi olarak ilan etti.
IŞİD sözcüsü Ebu Muhammed el Adnani 26 Ocak'ta yayınladığı açıklamayla bu varlığı tanıdıklarını belirtti ve IŞİD'in "Horasan Vilayeti" kurulmuş oldu.
Hafız Said Han
Yapı ilerleyen süreçte Afgan Talibanı'ndan ve TTP'den yaşanan bazı ayrılmalarla etkisini artırdı. Taliban, Afganistan'ın güney kesimindeki Hilmend ve Ferah'ta IŞİD'in alan kazanmasına engel olurken, bu dönemde IŞİD Pakistan sınır hattında TTP'den gelen katılımlarla etkili bir güç halini aldı.
Şehidullah Şehid
2015 yılının 23 Nisan tarihinde Taliban'ın kurucu lideri Molla Muhammed Ömer'in ölümünün ilan edilmesi, sonrasında oluşan küçük çaplı iç krizler IŞİD'in etkisini artırmasına yol açtı.
2015 yılı Ağustos ayında Afganistan'daki en etkin gruplardan Özbekistan İslami Hareketi büyük bir kırılma yaşadı ve grubun önemli bir bölümü IŞİD'e bağlandı. Grubun bazı mensupları ise Taliban'a bağlı kalmaya devam etti.
Özbekistan İslami Hareketi'nin IŞİD'e bağlanan kesiminin dini liderlerinden Muhammed Ali
Özbekistan İslami Hareketi'nin IŞİD'e bağlanan kesiminin lideri Osman Gazi. Gazi, ilerleyen süreçte hükümet güçleri tarafından öldürülecek, böylece hareketin IŞİD'e bağlı kesimi son bulacaktı.
Bu tarihe gelindiğinde Afganistan'da bazı yapılar IŞİD'e katılmış, TTP'nin bölünmesi gerçekleşmiş ve geneli itibariyle saflar belirginleşmiş, herkes tarafını seçmişti. İlerleyen süreçte ufak çaplı katılımlar ve ayrılmalar yaşansa da, IŞİD'in Afganistan'daki yapılanması genel olarak 2015 yılının sonlarında şekillenmiş oldu ve örgüt alan kazanmak için faaliyetlerine başladı.
Bu dönemde “Horasan Vilayeti”nin liderliğini yürüten Hafız Said Han 2016 yılında Afganistan’da gerçekleştirilen bir ABD hava saldırısında öldürülse de, bugün halen örgütün bölgedeki önemli bir ismi olarak anılıyor.
Taliban'ın karşı hamlesi
IŞİD Afganistan’da örgütlenmeye başladıktan sonra Taliban ilk olarak yerel girişimlerle bölgedeki isimlerin IŞİD'e bağlanmasının önüne geçmeye çalıştı. Dönemin Taliban lideri Molla Ahtar Muhammed Mansur, IŞİD'in yayılmasının önüne geçmek için alınan önlemleri bizzat yürüttü.
Afganistan genelinde ilk olarak, başta Özbek savaşçılar olmak üzere IŞİD'e daha fazla katılım gösteren yabancı savaşçılara yönelik sıkı bir takibat başlatıldı. Yabancıların faaliyetlerine sıkı bir denetim ve inceleme getirildi.
Buna ek olarak IŞİD'e bağlanacağından endişe edilen isimlerin dini ve siyasi yönden iknası için heyetler oluşturuldu. Bu hamlelerle IŞİD'in ülkede alan bulmasının önüne geçmeye çalışıldı. Bu yöndeki ilk büyük adım, ülkenin güneyinde bir IŞİD yapılanması kurmaya çalışan, eski bir Taliban komutanı ve Guantanamo mahkumu olan Abdurrauf Hadim'in yapılanmasının saf dışı edilmesiydi.
2015 yılının Şubat ayında, maddi yönden oldukça iyi durumdaki bu yapı kuşatılarak teslim olmak zorunda bırakıldı.
Abdurrauf Hadim
Taliban 2015 ortasına kadar IŞİD ile müzakereler yürütme yolunu izledi. Taliban lideri Molla Mansur'un IŞİD lideri Bağdadi'ye bir mektup yazdığı ve Afganistan'daki mücadeleyi kendilerinin yürüttüğünü, buna engel olmamaları gerektiğini bildirdiği rapor edildi. Girişimlerin sonuçsuz kalmasının ardından, gruplar arasında çatışmalar başladı.
Taliban kapsamlı harekatlar düzenleyerek IŞİD'i mağlup etme stratejisini benimsedi.
Taliban, bu sürecin ardından özel eğitimli birimler kurdu, "Kırmızı Birim" adlı özel kuvvetini de bu süreçte teşkil etti.
Buna karşın IŞİD üç ilde, Cevzcan, Nangarhar ve Kunar'da günden güne güçlendi, çevre illerde yapılanma girişimlerinde bulundu. Afganistan'ın Hilmend, Ferah, Gor, Faryab, Cevzcan, Baglan, Kunar, Nangarhar, Kabil, Lagman ve Logar illerinde Taliban ile IŞİD arasında çatışmalar rapor edildi.
Taliban'a bağlı 'Kırmızı Birim' mensupları
Pakistan hattında Taliban tarafından IŞİD'e karşı zaman zaman ilerleme sağlansa da IŞİD’e bağlı unsurlar Pakistan içlerine çekilip, sonrasında ise yeniden Afganistan'a girmeyi ve bölgedeki etkinliğini korumayı başardı.
Bu süreçte özellikle Pakistan istihbarat servisinin (ISI- Servislerarası İstihbarat) bölgedeki dengeleri IŞİD lehine kuracak şekilde hamlelerde bulunduğu ve örgütle bu bağlam çerçevesinde etkileşimini koruduğu ifade ediliyor.
ABD ve Kabil hükümetinin IŞİD unsurlarına yönelik saldırıları ise örgütün kontrol ettiği alana etki etmedi. Ancak IŞİD'in bazı üst düzey isimleri bu saldırılarda öldürüldü.
Çatışmalar Taliban'ın 2018 yılında Afganistan'da diğer cephelerde alan hakimiyetini pekiştireceği ve IŞİD'e yönelik kapsamlı bir harekat başlatacağı döneme dek yerel olarak aralıklarla sürdü.
IŞİD bu süreçte başta Kabil ve Celalabad şehirleri olmak üzere Afganistan'da, sivil alanları da hedef alan çok sayıda bombalı saldırı gerçekleştirdi. Saldırılar 2015 yılından günümüze dek sürdü.
Taliban IŞİD'e harekat düzenliyor
2018 yılına gelindiğinde Taliban, yeni lideri Heybetullah Ahundzade liderliğinde, ülkedeki IŞİD varlığına karşı kapsamlı bir harekata girişmeye başladı. Bu bağlamda ilk olarak hedefte, ülkenin kuzeyinde IŞİD'e bağlı ağırlıklı olarak Özbek grupların kontrolündeki Cevzcan ilinin güneyi vardı.
Cevzcan
Cevzcan ilinin Derzab ve Kuştepe ilçelerinde yaklaşık bir ay süren çatışmalar sonucu Taliban IŞİD'i tamamen kuşattı ve mağlup etti. 2018 yılının Temmuz ayındaki saldırıda çok sayıda IŞİD mensubu Taliban ile devam eden çatışmalarda öldürüldü veya yakalandı.
Çatışmalarda Taliban IŞİD'i tamamen mağlup ederken, ABD destekli Kabil hükümeti güçleri, helikopterlerle ‘kendilerine teslim olan’ IŞİD mensuplarını güvenli bölgelere tahliye etti. Cevzcan'daki IŞİD yapılanmasının eski lideri Kari Hikmet 2018 Nisan ayında öldürülmüştü.
Kari Hikmet (ortada)
Taliban'dan kaçan Habiburrahman ve Müftü Nimet gibi IŞİD liderleri Kabil hükümeti tarafından kurtarıldı ve bilinmeyen noktalara götürüldü. Bu isimlerin daha sonra serbest kaldığı ifade edildi.
Aynı zamanda Taliban Sözcüsü Zebihullah Mücahid, çatışmalarda ABD uçaklarının Taliban mevzilerini vurduğunu öne sürdü. Bu harekatın ardından IŞİD'in Cevzcan'daki varlığı son buldu.
Nitekim Taliban’a bağlı resmi kaynaklar IŞİD’e yönelik operasyon yürüttükleri dönem içerisinde birçok defa ABD ve Kabil hükümeti güçlerine ait savaş uçaklarının IŞİD karşısında kendi mevzilerini vurduğunu, çatışmalarda IŞİD’in saha çıkarlarının korunduğunu ifade etti.
Nangarhar
Taliban'ın IŞİD’e yönelik ikinci büyük operasyonu ise ülkenin doğusundaki Nangarhar'da gerçekleştirildi.
IŞİD'in Afganistan'daki en büyük merkezi olan ve Pakistan bağlantısını sağladığı Nangarhar'daki Taliban saldırısıyla IŞİD'in Afganistan'daki varlığı büyük ölçüde sona erdi.
2019 yılının Eylül ayında başlayan ve yaklaşık bir ay süren saldırılara Afgan Talibanı'na destek olan eski Pakistan Talibanı grupları da katıldı. Taliban'ın düzenlediği saldırılar Nangarhar'da IŞİD'in varlık gösterdiği yaklaşık 10 ilçede eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Kasım ayının sonlarına gelindiğinde bölgedeki IŞİD varlığı tamamen son buldu. Taliban burada da ABD'nin birçok kez IŞİD'e karşı Taliban mevzilerini vurduğunu ifade etti.
Taliban Nangarhar'da IŞİD'in mağlup edildiği açıklamasında IŞİD'i "Sadece kendi takipçilerini Müslüman kabul eden ve Harici ataları gibi İslam ümmetinin geri kalanının neredeyse tamamını tekfir eden müfsit bir grup" olarak adlandırırken, örgütün "Dünyada İslami hareketleri sekteye uğrattığı, binlerce Müslümanı öldürdüğü, çarşıları, camileri, eğitim merkezlerini, mabetlerini ve toplantılarını bombaladığı, tüm enerjisini Müslümanları katletmeye odakladığı" ifade edildi.
Nangarhar güneyindeki Tora Bora bölgesinde IŞİD üyeleri, 2017
Kunar
Afganistan'da IŞİD'e yönelik son büyük operasyon ise Kunar vilayetinde gerçekleştirildi. 2020 yılının Şubat ve Mart aylarında, Kunar ilinin dağlık bölgelerinde ve vadilerde üslenen IŞİD'e kapsamlı bir harekat düzenlendi. Bu harekat bölgedeki coğrafyanın elverişli olmayışı sebebiyle yaklaşık bir senedir aralıklarla devam ediyordu.
Taliban, ABD destekli Kabil hükümetinin bölgede IŞİD'e karşı operasyonlara bir desteği olmadığını, bunun aksine IŞİD'i himaye ettiklerini öne sürdü.
Kunar ilinde IŞİD varlığının sona erdirilmesiyle beraber, IŞİD'in Afganistan'da kontrol ettiği herhangi bir toprak parçası kalmamış oldu.
Cevzcan'da olduğu gibi Nangarhar ve Kunar'da da IŞİD mensuplarının tamamına yakını Kabil hükümetine sığındı.
IŞİD'in Afganistan'daki mevcut gücü
Ülkede doğrudan kontrol ettiği bir toprak parçası kalmayan, ancak varlık gösterdiği bölgeler bulunan IŞİD'in Afganistan yapılanmasının faaliyetlerinde büyük bir düşüş yaşandı.
Örgütün saldırılarına hücre yapılanmaları üzerinden ederken, bu kapsamda IŞİD'in çeşitli illerde etkinliği olduğu zaman zaman öne sürülse de, ağırlıklı olarak Nangarhar üzerinden etkinliğine devam ettiği göze çarpıyor.
IŞİD, halen başkent Kabil'de ve Nangarhar ilinde nokta saldırılar düzenliyor ve bu saldırılarda yoğunluklu olarak sivil toplanmalar gibi yumuşak hedefler seçiliyor. Ancak örgüt küresel çapta olduğu gibi Afganistan'da da etkinliğini büyük ölçüde yitirmiş durumda.
Kabil hükümeti-IŞİD ilişkileri
Kabil hükümeti istihbaratı Ulusal Güvenlik Direktörlüğü (UGD) ile IŞİD arasındaki ilişkilere dair iddialar ilk olarak 2018 yılının Temmuz ayında Cevzcan'daki IŞİD mensuplarının hükümet tarafından helikopterlerle tahliye edilmesi sonrası ortaya çıktı.
Ancak bu iddialar IŞİD'in Afganistan yapılanmasını oluşturan gruplar üzerinden daha da geçmişe dayandırılıyor. Pakistan Talibanı içerisindeki bazı yapıların ve Pakistan merkezli bazı silahlı grupların, geçmişten bu yana UGD tarafından Pakistan'a karşı desteklendiği ileri sürülüyordu.
UGD ile bu gruplar arasındaki ilişkilerin, gruplar IŞİD'e bağlandıktan sonra da devam ettiği tahmin ediliyor.
Bunlara ek olarak Kabil hükümetinin IŞİD'e karşı kapsamlı bir harekata girişmemesi ve IŞİD'e saldırı düzenleyen Taliban güçlerini hedef alması da, iki yapı arasında karşılıklı çıkara dair bir ilişki olduğu yönünde yorumlanıyor.
IŞİD'in de Kabil hükümetinin de karşılıklı saldırılar düzenledikleri aşikar. Ancak buna rağmen iki yapı birçok kez Taliban karşısında iş birliğine gitti. Buna ek olarak Kabil hükümetinin, IŞİD'in ülkedeki varlığını kendi çıkarları için siyasi olarak kullandığı de göze çarpıyor.
ABD'nin 29 Şubat 2020'de Taliban ile imzaladığı anlaşma ile ülkeden çekilme kararı alması, ABD desteğiyle ayakta duran hükümeti bölgesel olarak arayışlara itti. Avrupa ve Batı başta olmak üzere küresel bir destek arayışında olan Kabil hükümeti için IŞİD'in Afganistan'da düzenlediği saldırılar, dünya kamuoyunun ilgisinin yeniden ülkeye çekilmesi ve hükümetin IŞİD'e karşı bir partner addedilmesi anlamına geliyor.
IŞİD'in 2019 yılı Ağustos ayında başkent Kabil'de bir düğün törenine düzenlediği saldırı sonrası
Bu sebeple Kabil hükümetinin IŞİD'in ülkedeki varlığını olduğundan fazla gösterme ve IŞİD'e organizasyonel bir alan açma eğiliminde olduğu göze çarpıyor. Hükümet güçlerine sığınan IŞİD üyeleri de bu paralelde örnek gösteriliyor.
Bu yolla Kabil hükümetinin kendisine yönelik maddi ve siyasi desteğin sürmesini sağlamaya çalıştığı belirtiliyor. Ülkede savaş ne kadar uzarsa Kabil hükümetinin bu oranda güç sahibi olmaya devam edeceği gerçeği üzerinde duruluyor. 2001 yılında ABD'nin Afganistan işgaliyle kurulan hükümet, ABD'nin savaş için ayırdığı fonlarla ayakta duruyordu.
Sonuç
Afganistan'daki IŞİD varlığı büyük ölçüde azalmış ve yer yer saldırılar düzenleyen hücreler halini almış durumda.
Taliban IŞİD'den ele geçirdiği bölgelerde örgütün yeniden alan kazanmaması ve bölgeden kendisi için savaşacak insan toplamaması için sıkı önlemler alıyor.
Bu paralelde IŞİD nokta saldırılara yönelirken, Pakistan içerisinde de Taliban'ı hedef alma eğiliminde gözüküyor. IŞİD daha önce birçok kez başta Pakistan’ın Quetta kenti olmak üzere Taliban'ın camilerini ve merkezlerini bombalı saldırılarla hedef aldı.
Bu saldırılardan birinde, 16 Ağustos 2019 tarihinde Taliban lideri Ahundzade hedef alınmak istenirken, Ahundzade'nin kardeşi Hafız Ahmedullah, imamlık yaptığı camide düzenlenen bu saldırıda hayatını kaybetmişti.
Ahundzade'nin kardeşinin öldürüldüğü saldırı sonrası
IŞİD'in Afganistan'daki varlığının nokta saldırılar şeklinde devam etmesi ve saldırıların askeri önemden çok propaganda amacıyla gerçekleştirileceği tahmin ediliyor. Bu doğrultuda Taliban'a yönelik ses getirecek saldırıların yanı sıra Şii Hazara nüfus da saldırıların hedefinde.
Öte yandan IŞİD, ABD'ye ait merkezlere yaptığı füze saldırılarıyla, maddi bir hasara sebep olmasa da iki farklı amaç güttü. Bunlardan ilki, ABD ile Taliban arasındaki anlaşma sürecini ve varılan anlaşmayı sabote edebilmekti.
İkinci ana amaç ise ülkede Taliban'ın, ABD ile yaptığı anlaşma gereği yabancı güçlere yönelik saldırılar düzenlemediği ve böylece taviz verdiği, işgale karşı savaşı kendilerinin yürüttüğü algısını güçlendirmekti.
Takip eden süreçte Kabil hükümetinin ülkedeki savaşı uzatma isteğine paralel olarak IŞİD'in benzeri saldırılara devam edebileceği, öte yandan Kabil hükümeti istihbaratının da uluslararası kamuoyunun odağını Afganistan'a çekmek için bu saldırılara alan açabileceği tahmin ediliyordu.
Taliban ile ABD arasındaki barış süreci ve ABD'nin ülkeden çekilmesi halinde, Taliban hareketi Kabil hükümetinin elindeki bölgelerde ilerleyeceği, bu durumda da IŞİD yapılanmasına karşı Taliban'ın attığı adımların daha sıkı hale geleceği düşünülüyor.
Özellikle 15 Ağustos tarihinde Kabil hükümetinin tamamen çökmesi ve Kabil şehrinin Taliban eline geçmesiyle süreç hız kazandı.
26 Ağustos'ta IŞİD'in başkent Kabil'deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nda düzenlediği saldırı da, IŞİD'in bölgede söylem üstünlüğü elde etmeye yönelik bir hamlesi olarak göze çarpıyor. Bu saldırı üzerinden IŞİD'in ses getirmek ve ülkede ABD'ye yönelik mücadelenin kendisi üzerinden devam ettiğini lanse etmek istediği düşünülüyor.
ABD ülkeden tamamen çekildikten sonra ise IŞİD'in Taliban'a yönelik saldırılarını sürdüreceği ifade ediliyor.
Halihazırda IŞİD'in ülkede kontrol altında tuttuğu bir toprak parçası yok. ABD'nin Afganistan'da IŞİD'i hedef aldığını öne sürdüğü hava saldırıları düzenlemesi halinde ise, IŞİD'in bölgede söylemsel bir üstünlük elde edebileceği uzmanlarca vurgulanıyor.
Bu süreçte ülkedeki son gelişmeleri daha yakından takip etmek ve dinamikleri daha net okumak gerekebilir.
Kaynak: Mepa News