Bangladeş'te yeni dönemde ABD'yi ne bekliyor?
ABD'nin Güney Asya'daki dış politikasının son üç yılı, üç devrim ve Afganistan, Sri Lanka ve şimdi de Bangladeş'ten hayatlarını kurtarmak için kaçan üç büyük ortak lider göz önüne alındığında pek de iyi geçmedi. Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani'nin Ağustos 2021'de Birleşik Arap Emirlikleri'ne kaçmasının üzerinden bir yıl geçmeden Sri Lanka Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa da demokratik reformlar, ulusal fonlar için hesap verebilirlik ve büyük sosyo-ekonomik reformlar talep eden protestoculardan kıl payı kurtuldu.
Bangladeş başbakanı Şeyh Hasina'nın on beş yıllık iktidarı 5 Ağustos 2024'te sona erdi. Hasina Yeni Delhi'ye kaçtı ve oraya vardığında Hindistan ulusal güvenlik danışmanı Ajit Doval ile görüştü. Dışişleri Bakanlığı, Hasina'nın muhalefet liderlerini tutuklama, muhaliflere işkence yapma, hileli seçimler düzenleme ve partisi Bangladeş Avami Birliği'ni desteklemek için fonları usulsüz yönetme siciline rağmen ikili ilişkileri ihtiyatlı bir şekilde dengeliyordu. Bu yılın başlarında Güney ve Orta Asya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu Bangladeş'i ziyaret ederek özgür ve adil seçimler, ekonomik ortaklığın artırılması ve ülkeyi ABD'nin Hint-Pasifik politikasına entegre etmenin somut yollarını araştırarak ABD-Bangladeş ilişkilerinde genel bir "sıfırlama" yapılması çağrısında bulundu.
Ancak şimdi, "Bangladeş Baharı" devriminin ortasında, kilit sorular şunlar: Başında Nobel ödüllü Muhammed Yunus'un bulunduğu geçici hükümet şekillenirken, ABD'nin jeopolitik çıkarlarına yönelik tehditler neler? Daha da önemlisi, yeni Bangladeş ABD'nin Hint-Pasifik Stratejisini nasıl etkileyecek?
ABD-Bangladeş ilişkilerine bir bakış
Bu bahar ABD Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Afreen Akhter, Bangladeş'in önemli bir stratejik ortak olduğunu ve devam eden Yıllık Ortaklık Diyaloğu'nun Washington-Dakka ilişkilerini ilerletmek için çok önemli bir platform olduğunu söyledi. O sıralarda, Afreen ikili politikanın temel önceliklerinin dışında bir şey düşünmüyordu. Bangladeş'in istikrarı ve ekonomik refahı, jeostratejik bir ortak olarak ekonomik, askeri, insani, iklim ve güvenlik politikası hedefleri için elzemdir. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne karşılık olarak ABD, Güney Asya'dan Orta Doğu'ya ve Avrupa'ya uzanan, birbiriyle bağlantılı en büyük ticari koridorlardan birini oluşturmak için Hindistan, BAE ve Suudi Arabistan ile koordinasyon halinde. Washington, Bangladeş'in enerji ve ticaretteki rolüne, terörle mücadeleye ve barış inşası operasyonlarına yatırım yapmakta ve Hint-Pasifik operasyonlarına aktif olarak katılmaktadır.
Eski Doğu Pakistan'ın 1971'de iki yüz binden fazla insanın hayatını kaybettiği acımasız bir kayıpla bağımsızlığını kazanmasından bu yana ABD, SSCB ile bağlarını koparmak, komünizmin yayılmasını en aza indirmek, Stalinist ve Maoist siyasi grupları etkisiz hale getirmek, Çin ile ittifakı önlemek ve kalkınma, ticaret, askeri ve eğitim yatırımlarını vurgulayan bir ilişki geliştirmek için agresif bir şekilde Bangladeş ile dost olmaya çalıştı. Hindistan ve Myanmar arasında yer alan ve Çin'e sadece 1100 mil uzaklıkta bulunan Bangladeş'te Senatör Ted Kennedy ve Başkan Gerald Ford, ABD'nin Bangladeşli sivil ve askeri liderlerle yakın ilişkiler kurması için çaba sarf etti. Bangladeş'te askeri darbeler ve suikastlarla geçen elli yıl boyunca ABD, askeri liderler Jimmy Carter tarafından Beyaz Saray'da ağırlanan Ziyaurrahman bunun yanı sıra Hüseyin Muhammed Erşad, Ebu Salih Nasim ve Moeen U. Ahmed gibi isimlerle yoluna devam etti.
Eski askeri diktatör Ziyaurrahman'ın dul eşi ve Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin lideri Halide Ziya (iktidar dönemleri 1991-1996, 2001-2006), ticareti ve askeri tatbikatları genişleterek ABD ile bağlarını artırdı. Bangladeş'i ziyaret eden ilk ABD başkanı olan Bill Clinton'ı ağırladı. Ne yazık ki 2007 yılında, kansız bir darbeyle devrildi ve daha sonra Hasina hükümeti tarafından yolsuzluk, isyan ve yardım kuruluşlarını kötüye kullanmak suçlarından on yedi yıl hapse mahkum edildi. Dışişleri Bakanlığı ülke raporunda bu suçlamaların kanıttan yoksun olduğunu ve Ziya'yı seçim sürecinden uzaklaştırmaya yönelik siyasi bir manevra olduğunu belirtti.
Obama yönetiminden bu yana ABD her yıl şu alanlarda ortaklık yürütmektedir: Küresel İklim Değişikliği Girişimi, Küresel Sağlık Girişimi ve USAID'in Geleceği Besle adlı gıda güvensizliği projelerini mahsul verimini artırmaya yönelik programlarla. USAID'in diğer programları arasında sağlık ve eğitimin desteklenmesi, kadınlar ve gençler için beceri eğitimi, kadınların girişimcilik eğitimiyle güçlendirilmesi ve kültürel ve eğitimsel değişimler yer almaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığı Bangladeş hükümeti ile uluslararası narkotik kontrolü ve kolluk kuvvetleri, insan hakları, işçi hakları, Myanmarlı Arakan mültecilerinin desteklenmesi, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, terörle mücadele ve terörist grupların finansmanı üzerindeki kontrollerin arttırılması konularında yakın işbirliği içinde çalışmaktadır.
2013 yılında ABD ve Bangladeş, ikili ticaret ve yatırım ilişkilerine odaklanmak ve güçlük yaşanan alanları tespit etmek amacıyla bir Ticaret ve Yatırım İşbirliği Forumu Anlaşması imzaladı. ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi'ne göre, 2023 yılında ABD'nin Bangladeş'e mal ihracatı 2,3 milyar dolar, ithalatı ise 8,3 milyar dolardı. Bangladeş'in ABD'ye doğrudan yabancı yatırımı 2022 yılında 575 milyon dolar olmuştur. Bangladeş son yirmi yılda istikrarlı bir gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesi kaydetmiştir. Bangladeş, Çin'den sonra dünyanın en büyük ikinci hazır giyim ihracatçısıdır. Bu sektör, 2022'de 42 milyar dolarlık değeriyle ülke ihracatının yüzde 80'ini gerçekleştirmiştir. Amerikalılar son beş yıldır Bangladeş'in kıyı şeridindeki Bengal Körfezi'nde bulunan doğal gaz rezervlerinde ticaret ve yatırım geliştirmekle ilgileniyorlar.
ABD-Bangladeş Diyaloğu düzenli olarak güvenlik işbirliği, yönetim, yolsuzluk, kalkınma, ticaret ve yatırım işbirliği gibi geniş bir yelpazedeki konuları ele almaktadır. 2016'da kurulan ABD Terörle Mücadele Ortaklık Fonu, terörle mücadele eden müttefiklere güvenlik yardımı fonu sağlamıştır ve Bangladeş bu fonun başlıca faydalanıcılarındandır.
Hindistan'ın etki kaybını anlamak
Hindistan, Bangladeş'in bağımsızlık savaşı sırasında silah, eğitim, asker, istihbarat ve finansman sağladığı için önemli bir müttefikti ve Pakistanlı General Niyazi 16 Aralık 1971'de resmen teslim olduğunda masada olan kişi Hindistan'ın komutanı General J. S. Aurora'ydı. O zamandan bu yana Hindistan'ın istihbarat teşkilatı RAW, Bangladeş'in askeri, istihbari ve siyasi gelişiminde ve genişlemesinde, ülke içindeki sivil huzursuzluğun ve ekonomik büyümenin yönetilmesinde önemli bir etkiye sahip oldu. Buna karşılık Hindistan da Bangladeş için küresel pazarda destek sağladı. Her iki ülke de güçlü diplomatik, askeri ve ticari ilişkilere sahipti ve Hindistan komşusunun bölgesel ve uluslararası meselelerde bir ortak olmasını sağlamak istiyordu. Hindistan, Bangladeş'in ticarette Pakistan ile uzlaşma ya da İslami bir cumhuriyet kurma çabalarındaki herhangi bir değişimi Hindistan'a yönelik bir tehdit olarak görüyordu. Bangladeş'te Modi'nin BJP partisi, Müslümanlar ve azınlıklar pahasına üstünlükçü bir Hindutva ideolojisini sürdürüyor olarak görülüyordu ve bu da Modi karşıtı kitlesel protestolarla uyuşmuyordu.
Her iki başbakan, Ziya ve Hasina, Hindistan'ın kuzeydoğu eyaleti Assam'daki isyancı grupları bastırmak için tarihsel olarak Hindistan ile işbirliği yapmış ve Myanmar cuntasının sınır ihlallerine karşı tetikte olmuştur. Mui karşıtı kitlesel duygulara rağmen Hasina Hindistan ve Bangladeş arasında demiryolları, otoyollar ve altyapı inşa etti ve yakın zamanda Hintli Adani Group'un 1,7 milyar dolarlık kömür santrali için Çin'in nehir geliştirme projesini geri çevirdi.
Bangladeş 2009 yılında ABD tarafından desteklenen Uluslararası Suçlar Mahkemesini kurduğunda, mahkeme bağımsızlık savaşı sırasında insan hakları ihlalleriyle suçlanan kişileri yargıladı ve astı. Bu, Hasina'nın Awami Birliği'nin ülkedeki en büyük İslamcı siyasi parti ve Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin müttefiki olan muhalif İslamcı parti Cemaat-i İslami'yi tasfiye etme yoluydu. Hasina, Bangladeş güvenlik güçlerinin seçkin bir birimi olan Hızlı Eylem Taburu'nu muhalefet partilerini yargısız infaz etmek ve kaçırmak için kullandı.
Yapısal eşitsizlik, gıda kıtlığı, istihdam olanaklarının yetersizliği, kayırmacı kota sistemi için ayrıcalıklar, Awami Birliği üyesi olmayanlara karşı on yıllardır süren önyargılar ve öğrencilere yönelik şiddetli baskıların birleşimi Hasina'nın düşüşünün kırılma noktasına katkıda bulundu. Hasina'nın Awami Birliği'nin öğrenci kanadı Chhatra Birliği, güvenlik güçleri için protestocu liderlerin hedef alınmasında muhbir olarak yoğun bir şekilde yer aldı. "Bangladeş Baharı" tüm hızıyla devam ederken, öfke üst düzey Awamı Birliği politikacılarına ve polis, gazeteciler, bankacılar, siyasi atamalar ve üniversitelerdeki apolojist profesörler gibi rejimin destekçileri olarak görülen kurumlara karşı devam ediyor. Hindistan'a karşı duyulan öfke, tarihi ikili bağlar göz önüne alındığında daha önce görülmemiş bir boyutta.
Ancak Hindistan, Hasina'nın otoriter yönetiminin koşulsuz destekçisi olarak görüldüğünden, gerçek bir Hindistan karşıtlığı ve buna bağlı olarak da Amerikan karşıtlığı söz konusu. Ayrımcılık Karşıtı Öğrenci Hareketi olarak bilinen öğrenci protestolarının başlıca organizatörleri, talepleri karşılanana kadar tam bir işbirliği yapmama hareketi çağrısında bulunan dokuz maddelik bir plan yayınladı. Protestocular, partinin kurucusu Mucibur Rahman, kızı Şeyh Hasina ve partinin diğer kilit üyelerinin heykellerini ve duvar resimlerini kamusal alanlardan kaldırmaya devam ediyor. Hindistan'ın Bangladeş'teki nüfuzunu kaybetmesi, geçici hükümetin yeniden inşa sürecinde manevra yapamayacağı ya da Hindistan karşıtı duyguları yeniden şekillendiremeyeceği anlamına geliyor. ABD'nin Bangladeş Baharı kültürü ve hareketini göz önünde bulundurarak ikili ilişkilerini yeniden tasarlaması gerekecek.
Hint-Pasifik stratejisi için çıkarımlar
Obama'nın Ulusal Güvenlik Konseyi Hindistan'ı stratejik savunma ortağı olarak belirlediğinde, Hindistan'ı ABD'nin Asya ve Pasifik bölgesindeki büyük stratejisinde uzun vadeli bir küresel ortak olarak öngörmüştü. Asya-Pasifik ve Hint Okyanusu Bölgesi için Ortak Stratejik Vizyon, Çin'e hem ABD'nin hem de Hindistan'ın Asya-Pasifik'te atağa geçtiğinin açık bir işaretiydi.
Biden Doktrini, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu üyeleri Japonya, Hindistan, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri ile Hint-Pasifik Stratejisini ilerletmeye odaklanmıştır. Gündem, denizcilik, güvenlik, ekonomi ve sağlık konularında daha fazla işbirliğini teşvik etmektir. Hint-Pasifik Stratejisi, Çin ve Rusya'nın müttefiklerine ve Batılı düşmanlarına jeopolitik, ticari ve teknoloji transferine karşı koyacak, bunları sınırlayacak ve azaltacaktır. Biden doktrininin ayrılmaz bir parçası da, otoriter yönetim sistemlerinin aksine, bireysel özgürlükler de dahil olmak üzere çeşitli özgürlüklere dayalı serbest piyasa demokratik sistemlerinin küresel sistemde gerekli olduğunu savunmaktır.
Hint-Pasifik bölgesi ABD çıkarları için çok önemli. 2019'da yaklaşık 1,9 trilyon dolar değerinde ABD malı bu bölgeden transit geçti. 2024 yılında küresel ihracatın yüzde 42'sinin ve küresel ithalatın yüzde 38'inin bu bölgeden geçmesi beklenmektedir. Hint-Pasifik Stratejisi, Çin'in bölgesel statükoya meydan okumasını kontrol altına almak ve sınırlandırmak ve bir deniz ve denizcilik bölgesel komutanlığı kurmak için çalışıyor. Özellikle hem ABD hem de Japonya, Çin'in Güneydoğu Asya ülkelerine altyapı, kredi, teknoloji transferi, özel sektör yatırımı ve artan ticari ticaret alanlarında yaptığı yardımlardan endişe duyuyor.
Bu ittifakın ayrılmaz bir parçası da Hindistan'ın Güney Asya'da nüfuz sahibi olma ve bunu sürdürme kabiliyetidir. Afganistan, Sri Lanka, Maldivler ve şimdi de Bangladeş'te nüfuzunu ve güvenilirliğini kaybeden Washington'un Hint-Pasifik Stratejisi'ni ve Hindistan'ın bu ittifak içindeki rolünü yeniden ayarlaması gerekecektir. INDOPACOM'un bilgi paylaşımı yapması ve Bangladeş deniz ve hava kuvvetlerini ortak tatbikatlar için eğiterek olası bölgesel çatışmalara karşı hazırlıklı olması Hint-Pasifik Stratejisi için elzemdir. Yeni Bangladeş, tarihi ikili ve çok taraflı ilişkilerini yeniden değerlendirirken yaşanan devrim daha fazla işbirliğini durdurabilir.
Bangladeş sokaklarında Hindistan'a karşı duyulan şiddetli nefret ve buna bağlı olarak Amerikan karşıtlığı, yeni Bangladeş'in ABD'nin Hint-Pasifik Stratejisi ile kolaylıkla işbirliği yapamayacağı ve böylece ayrılmaz bir ortağını kaybedeceği anlamına gelmektedir. ABD, ABD-Bangladeş Güvenlik Diyaloğu'nu sürdürmeye çalışabilir, ABD Terörle Mücadele Fonu'ndan ayrılan ödenekleri artırabilir ve ikili ilişkilere uzun vadeli bir yatırım yapıldığını ifade etmek için doğrudan yabancı yatırım taahhüdünde bulunabilir. Bununla birlikte, yeni Bangladeş'in sivillere karşı zulüm işleyen askeri yetkililer ve Awami Birliği üyelerine karşı mahkemeler kurmak istediği bu ortamda, ABD'nin demokratik kurumların ve hukukun üstünlüğünün önemini vurgulayarak ve Bangladeşlilerin demokrasi yerine ekonomi ve zorbalığı öne çıkarmayan bir gelecek kurmalarına izin vererek bu geçiş dönemini hassas bir şekilde desteklemesi gerekecektir.
National Interest'te yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.