Emmanuel Dreyfus

Emmanuel Dreyfus

Rusya'nın paralı asker şirketi Wagner'in anatomisi

Rusya'nın paralı asker şirketi Wagner'in anatomisi

Moskova yönetiminin 2014’deki Ukrayna ve 2015’deki Suriye müdahalelerinde görev alan Rus özel askeri şirketleri daha sonra Libya ve çok sayıda Afrika ülkesinde de boy gösterdi.

Vladimir Putin ile yakın ilişkisi olduğu bilinen Yevgeny Prigozhin’in yönettiği gizemli Wagner grubu son yıllarda gayet dikkat çekti. Görev tanımı belirli bir kalıba sığmayan Wagner, gönderildiği bölgedeki duruma ve ülkeye bağlı olarak farklı amaçlarda kullanılmak üzere sevk ve idare edilmektedir.

Özel koruma ve bina güvenliği faaliyetleri merkezli özel güvenlik pazarı, Sovyetler sonrası Rusya’sında hızlı bir şekilde ortaya çıktı. Kritik bölgelerde koruma, mayın temizleme, talim ve eğitim gibi hizmetler sunan özel askeri şirketler ise (Private Military Company-PMC), 2000’li yıllarından sonlarında ortaya çıkmaya başladı. Rusya’daki stratejik planlama görevlilerinin PMC fikrine olan ilgisinin artması ile bu tür şirketlerin Rusya’da hızlı bir şekilde gelişmesinin önü açıldı.

Batıdaki versiyonları gibi Rus PMC’ler de (sayıları bugün itibariyle 20 civarındadır) faaliyet alanları hukuki olarak tanınmadığı için sıradan resmiyette ticaret şirketleri olarak kayıtlıdır. Bu tür şirketler için sınır çizen çalışma çerçeveleri oluşturulmasının faydadan çok zarar getireceğine dair tartışmalar özellikle Rusya’da devam etmektedir. Rus şirketler bugüne kadar, Aden’de yol alan yük gemilerinde güvenlik personeli, Balkanlar ve Libya’da mayın temizleme uzmanı olarak hizmet verdi. Hatta bir keresinde BM tarafından mülteci konvoylarını korumaları için dahi tutuldu. Rus Ceza Kanununun 359. Maddesine göre Rusya sınırları içinde paralı askerlik faaliyetlerinde bulunmak suç olarak kabul edilmektedir.

Yevgeny Prigozhin'in türlü türlü numaraları

İlginç olan nokta şu; son yıllarda Suriye, Libya ve diğer ülkelerde boy gösteren Rus PMC’lerine gösterilen ilginin odağı yukarıda bahsedilen geleneksel PMC’ler değil de “diğer” kurumlar, özellikle de Wagner grubu oldu. Wagner’in teknik olarak tanımlayıcı bir ticari statüsü yok, aslına bakarsanız oluşumun hukuki manada var olduğuna dair herhangi bir kayıt da yok. 5 yıl kadar önce ilk kez ortaya çıkan Wagner, sıradan bir şirket yöneticisi olmaktan ziyade Kremlin’in “tebaası” olarak betimlenen Yevgeny Prigozhin isimli şahıs tarafından süreli sözleşme esasına göre piyasadan toplanılan Rus paralı asker grupların iş gördüğü bir yapıdır.

Pirgozhin, 90’lı yıllarda kurduğu fast-food restoran zinciriyle servet kazanmış bir girişimcidir. Bu şahsın Vladimir Putin ile yakın ilişkileri olduğu bilinmekte ve diğer faaliyetlerinin yanı sıra yemek şirketlerinin de Rusya başkanlığının ev sahipliği yaptığı etkinliklere servis götürdüğü bilinmektedir. Pirgozhin, sahip olduğu çok sayıda şirket üzerinden 2016 seçimlerine müdahale etmek için girişimde bulunduğu iddiaları nedeniyle ABD tarafından yaptırım listesine alındı.

Normal şartlar altında PMC’lerin devletlerin orduları ile belirli seviyede ilişkileri olur ancak Wagner ile Rus ordusu arasındaki bağlantılar çok daha derin ve gelişmiştir. Mesela, Rusya’nın geçmiş yıllarda Afganistan, Tacikistan ve Kuzey Kafkasya gibi noktalarda giriştiği silahlı müdahaleler neticesinde operasyonel tecrübe ve liyakat sahibi olmuş birçok Rus subayı emekli olduktan sonra Wagner bünyesinde çalışmaya başladı.

Adeta türünün tek örneği olan Wagner hakikaten diğer paralı asker şirketlerinden çok farklıdır. Rusça yayın yapan Meduza, Fontanka, Novay Gazeta gibi araştırmacı habercilik mecralarında da defalarca kanıtlandığı üzere biraz önce bahsettiğimiz yakın ordu-şirket ilişkileri üzerinden devşirilen personel Krasnodar’da bulunan ve GRU (Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ana İdare Birimi) bünyesinde hizmet veren 10. Tugayın kullanımına tahsis edilen Molkino askeri üssünde eğitim görmekte ve bu personelin ekipman ihtiyacı Rus ordusunun stoklarından karşılanmaktadır.

Wagner'i diğerlerinden ayıran özellik: Tecrübe

Wagner ile diğer sıradan özel askeri şirketler arasındaki ana fark, Wagner’in başta Suriye ve Libya olmak üzere birçok noktada silahlı operasyon tecrübesi varken, diğerlerinin olmamasıdır. Bu, Wagner’in bir vekil güç olarak işlev gördüğü yani Moskova’ya düzenli ordu birliklerini sahaya sürmeden ve bunu yapmak için bahane bulunmasına gerek olmadan askeri operasyonlara müdahale edebilme kabiliyeti kazandırdığı anlamına gelmektedir. “İnandırıcı yadnısırlık (gerektiğinde yaşananları inkâr edebilme kabiliyeti)” olarak bilinen ve azmettiricinin hadise ile bağının dış dünyaya yalanlanmasına yarayan bu süreç, Rusya Federasyonu’nun son yıllarda icra ettiği çok sayıda operasyonda kullanılmıştır.

Cephe hattındaki 'kısa boylu ve yeşilli adamlar'

90’lı yılların başında, Moldova ve Gürcistan’da ayrılıkçı çatışmalar baş gösterdiğinde Moskova yönetimi, Abhazya, Transdinyester ve Güney Osetya’daki ayrılıkçı güçlerin Tiflis ve Kişinev’deki merkezi yönetimlere karşı olan savaşları için hiç tereddüt etmeden askeri yardım göndermiş ancak bu çatışmalar sırasında resmi olarak bir taraf tuttuğunu ilan etmemişti.

Kırım’ın ilhak edilmesi de “inandırıcı yadsınırlık” olgusunun bir başka örneğidir zira Rusya’nın nihai olarak bölgeyi topraklarına katması ile sonuçlanan süreç, Putin’in “kendini savunmaya çalışan yerel milis kuvvetler” olduğunu iddia ettiği ve herhangi bir askeri giyim mağazasından alınabilen türde üniformalar giyen “kısa ve yeşilli adamlar” üzerinden yürütülmüştü. Ancak gerçekte olan ise bu adamların, başta GRU olmak üzere Rus ordusundaki birçok seçkin birliğin özel harekât ekiplerinde görev yapan askerler olduğu ve daha sonra 2013 yılında Rusya’nın Suriye’de başlattığı askeri müdahalede anahtar bir rol oynayacak olan çok gizli özel harekât komutanlığının emirleri doğrultusunda hareket ettiği idi.

Rusya, Donbass bölgesinde 2014’ten bu yana hala devam eden silahlı çatışmalarda da aynı taktiği kullanmaktadır. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü tarafından derlenen ve Military Balance dergisinin son sayısında yayımlanan verilere göre toplam sayısı 35.000 civarında olduğu tahmin edilen ayrılıkçı savaşçıların büyük çoğunluğu gerçekten Ukrayna vatandaşıdır ancak bu milisler sayıları 3000 kadar olan Rus silahlı kuvvetleri ve istihbarat servisleri mensubu tarafından eğitilmekte ve komuta edilmektedir.

Wagner’i yalnızca Kremlin tarafından kontrol edilen ve Moskova yönetiminin olası bedelleri ödemeden istediği noktaya müdahale etmesini sağlayan basit bir araç olarak tanımlamak yeterli değildir. Dahil olduğu daha büyük ölçekli operasyonlar göz önüne alındığında bu tanımın Wagner’in sadece bir kısmını açıkladığı anlaşılmaktadır.

Suriye'deki Slavca Teşkilatı isimli paralı asker şirketi (Slavonic Corps) fiyaskosu

Wagner’in karanlık geçmişine ait ilk ipucu 2013’ün Ekim ayında gözlemlendi. Moran Güvenlik Grubu isimli Rusya merkezli PMC’nin kardeş şirketlerinden birisi olan Hong Kong kayıtlı Slavca Teşkilatı ilk kez bu tarihte Suriye iç savaşında silahlı bir operasyona iştirak etti.

270 kişilik grup ilk başta Esed rejimi tarafından Deyrizor bölgesindeki petrol kuyularını korumaları için tutulmuş ancak daha sonra Humus’daki Suhna bölgesine muhalifler tarafından harekât başlatılınca buradaki rejim yanlısı kuvvetleri desteklemeleri için görev yerleri değiştirilmişti. Rus grup bu görevi adeta eline yüzüne bulaştırdı ve çatışmalar sırasında çok sayıda üyesi öldürüldü. Operasyonu yöneten iki şahıs Rusya’ya geri döndüklerinde federal istihbarat servisi FSB tarafından tutuklandı.

Mahkemeye çıkarılan “sanıklar” 2014’ün Ekim ayında, paralı askerlik faaliyetleri yürütmek suçundan birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı (Rusya tarihinde ilk kez Rus vatandaşları bu vaka ile paralı askerlikten hüküm giymiş oldu). Yönetici kadronun hapse gönderilmesi, Humus'taki operasyon emrinin Kremlin tarafından verilmediği ve yetkililerin buna karşı dahi çıkmış olabileceği şüphelerine yol açmıştı. Bu iddia, daha sonraları en büyük çaplı Rus PMC olan RSN-Grup'un başı Oleg Kriltisin tarafından doğrulanmıştı. Kriltisin, 2013’ün Kasım ayında Fontanka’da yayımlanan röportajında, Slavca Teşkilatı’nın Suriye’de başına gelen talihsizliğin sorumlusunun “maceraperestlik ve kişisel inisiyatif” olduğunu ve operasyon hakkında Rus yöneticilere danışılmadığını söyledi.

Wagner'in Suriye macerası Palmira savaşları ile başladı

Wagner, Donbass bölgesindeki Rus yanlısı ayrılıkçı militanların savaşmak üzere, Rus ordusunda yedek binbaşı olarak görev yapmış ve Slavca Teşkilatı bünyesinde bulunmuş Dimitry Utkin isimli şahsın etrafında hayata geldi. Yevgeny Prigozhin 2016 yılında grubun kontrolünü eline aldığında Wagner bir süredir Suriye’de faaliyet göstermekteydi. Wagner, 1. ve 2. Palmira Savaşlarına yüzlerce üyesi ile iştirak etti.

Her iki harekât sırasında da hem Rus ordusuna ait düzenli birlikler, hava kuvvetleri ve özel harekât komuta birlikleri hem de Esed rejimi askerleri ile yakın iş birliği içinde çalıştı. Suriye’deki Rus birliklerinin komuta kademesi dün olduğu gibi bugün de ülkedeki kara birliklerinin sayısının az olduğunu ifade etmektedir zira Rusya’nın genelde büyük oranda havadan müdahale ettiği bilinmektedir.

Wagner, karadaki bu eksikliği gidererek, Rus müdahalesinin sonucunu direkt şekilde etkileyen bir varlık sağlamıştır.

Moskova yönetimi Wagner’e o kadar çok güvenmektedir ki, grubun Suriye’deki varlığı 1980 yılında Şam yönetimi ile imzalanan askeri iş birliği anlaşmasına dayandırılarak Rus devletinin tam garantörlüğü altında hukuki zemine uygun bir şekilde devam etmekte ve “inandırıcı yadsınırlık” perdesine gerek görülmemektedir.

Palmira savaşlarında düzenli birliklerin yerine Wagner’in sahaya sürülmesinin ardında yatan sebep yaşanacak kayıpların Rus kamuoyu nezdinde kabul görmeyecek olmasıydı. Wagner’in iştirak ettiği ve basında geniş yankı uyandıran bir diğer harekât da 2018’in şubat ayında YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu 'Suriye Demokratik Güçleri' (SDG) kontrolü altındaki petrol sahalarının Esed rejimi adına alınması için başlatılan ve düzinelerce Wagner mensubunun öldüğü Deyrizor harekâtıydı.

Bu harekât diğerlerinden biraz farklıydı zira Wagner’in harekata iştirak etmesi Moskova yönetiminin direkt emri ile olmadı. Müdahalenin gerçek nedeni, ülkedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının kullanımının verildiği ve Suriye devletinin sahibi olduğu General Petroleum Company isimli şirket ile Prigozhin’in sahibi olduğu Evro Polis isimli şirket arasında imzalanan anlaşmaydı. Bu anlaşmaya göre, söz konusu hidrokarbon yataklarının Wagner tarafından güvenliğinin sağlanması karşılığında, elde edilen gelirin %25’i EvroPolis’e devredilecekti. Deyrizor harekatının en büyük özelliği daha önce de zikredildiği üzere Suriye’deki Rus komutanlığı ile yakın iş birliği çerçevesinde icra edilmemiş oluşuydu ki bu yüzden akıllara şu soru gelmişti: Rus Genelkurmayı, dolayısıyla da devleti Wagner’i hangi seviyede kontrol edebilmektedir?

Libya'da Hafter'in saldırılarına iştirak

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile liderliğini Halife Hafter’in yaptığı üst düzey yetkili Libyalılardan müteşekkil heyet arasında 2018’in kasım ayında Moskova’da, Prigozhin’in de katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi.  

Bu toplantıdan sonra Prigozhin ve şirketlerine Libya yolu açıldı. Prizgozhin’in şirketlerinin niçin Libya’da olduğunu anlamak için Rusya’nın Libya’daki rolünün Suriye’deki gibi olmadığını ve devlet olarak çok düşük seviyede müdahale ettiğini unutmamak gerekir. Suriye’nin aksine Libya’da geniş çaplı bir Rus askeri varlığı yoktur. Moskova yönetiminin Libya’daki krize müdahale tarzı bugüne kadar gerek Çeçen aracılar gerekse 2017 yılında kurulan Rusya-Libya ticaret odası başkanlığı ve Libya’daki Rus referans grubunun başı görevlerini yürüten iş adamı Lev Dengov üzerinden paralel diplomasi işletmek oldu.

Moskova yönetimi resmi olarak hem Serrac’ın Trablus hükümetini hem de Mareşal Hafter’i aynı anda destekliyor gözükse dahi, Kremlin’in asıl tercihinin Hafter olduğu bilinmektedir. Hatta Rusya, Mısır ve Suudi Arabistan’dan sonra Hafter’e en çok yardım eden devlettir.

Wagner üyeleri Hafter’in 2019 yılının ilkbahar ve sonbahar aylarında başkent Trablus'u ele geçirmek için başlattığı operasyonlara iştirak etti. Paralı askerlerin cephedeki faaliyetleri, 2014 yılında bir grup Rus blog yazarı tarafından Moskova’nın Donbass’daki askeri müdahalesini izlemek ve ifşa etmek amacıyla kurulan Conflict Intelligece Team (Çatışma İstihbaratı Takımı) isimli yapının analizlerinde kayıt altına alınmıştır. Hafter’in Ulusal Libya Ordusunun yanında kaç Wagner mensubunun savaştığı sorusunun cevabı kaynaktan kaynağa değişmektedir. Rus araştırmacı gazeteciler bu sayının birkaç yüz olduğunu ifade etmektedir ancak Türkiye Başkanı 2019’un aralık ayında yaptığı bir açıklamada Libya’da 2000 Rus paralı askerin olduğu söylemişti.

Rus gazetecilerin verdiği istatistik gerçek sayıya daha yakın gibi durmaktadır. Gerçek sayı ne olursa olsun Wagner’in Hafter’in planlarında anahtar bir rol oynaması imkansızdır çünkü Vladimir Putin, geçtiğimiz ocak ayında Libya’da Rus militanların olduğunu şu ifadelerle itiraf etmişti; “... eğer sahada Rus vatandaşları varsa, bu şahıslar Rus devletinin çıkarlarını temsil etmemekte ve devletten mali yardım almamaktadır.”

Fırsat olduğunda kullanılacak bir enstrüman

Libya’daki Rus planının ne olduğuna dair birçok yorum yapıldı ve olası senaryolar çizildi. Bu senaryolardan birine göre Moskova yönetimi büyük ihtimalle vatandaşı olan paralı askerlerin Libya savaşına katılması için gereken platformu bizzat hazırladı (tabii ki bunu yaparken gönderilecek paralı askerlerin savaşın sonucunu tamamen değiştirecek şekilde büyük bir etki gösteremeyeceğini biliyorlardı). Bu hamlenin amacı meselenin diplomatik cephesine daha fazla önem atfedilmesi ve böylece Rusya’nın direkt olarak müdahale edemediği Libya’da daha fazla masada olmasının önünün açılmasının sağlanmasıydı ve bu gerçekten de işe yaradı. Moskova’da Serrac ile Hafter arasında bir zirve yapılmasına karar verilmesinin hemen ardından geçtiğimiz ocak ayında Libya’da bir ateşkes ilan edilmesine yönelik Rus ve Türk yetkililer müşterek bir girişim başlattı. İlaveten, Vladimir Putin 20 Ocak’ta Berlin’de düzenlenen uluslararası Libya meselesi konferansına katıldı. Rus-Türk ikili görüşmelerinin başlamasının ardından Wagner mensubu paralı askerlerin çatışma hattından çekildiği gözlemlendi.

Bununla birlikte her iki teorinin de doğru olma ihtimali bulunmaktadır yani Kremlin yönetimi, sahadaki güç dengesini temelden sarsmadığı sürece Prigozhin’e Mareşal Hafter’e hizmet satması için izin vermiş olabilir.

Libya’daki yeraltı kaynaklarının büyük çoğunluğu Hafter’in kontrolü altındaki bölgelerdedir. Moskova yönetimi tıpkı Suriye’de yaptığı gibi Tobruk yönetimi ile Prigozhin arasında Wagner’in Trablus operasyonuna dahil olması karşılığında Libya’daki hidrokarbon yataklarının güvenliğinin Prigozhin’e devredilmesine dair bir anlaşma yapılmasına pekâlâ izin vermiş olabilir.

Wagner’in Donbass’da ilk defa ortaya çıkmasının ve iç savaşın şiddetli şekilde devam ettiği Suriye’de savaş alanında imtihandan geçmesinin üstünden yıllar geçmesine rağmen şirketin tam olarak ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği hala açık değildir.

Wagner’i sıradan bir özel askeri şirket olarak görmek ne kadar yanıltıcı ise şirketi Kremlin’in yeni bir tür silahı olarak görmek de o denli yanlış olur zira bu Wagner’in organize, geleceği devlet garantisi altında olan ve Kremlin yönetiminin mutlak otoritesi altında faaliyet yürüten bir yapı olduğunu kabul etmektir ki durum kesinlikle böyle değildir.

Prigozhin’in iş çıkarları ile sık sık ancak sürekli olmayan bir şekilde Moskova’nın operasyonel veya diplomatik hedeflerinin kesiştiği üzerinden hareketle Wagner’i büyük çaplı ana strateji için kullanılan yeni bir enstrüman yerine şu veya bu bölgede belirli fırsatların yaratılması için kullanılan bir araç olarak tanımlamak daha doğru olacaktır.

Orient XXI için kaleme alınan bu makale Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Makalede yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir. 

Bu yazı toplam 33688 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Emmanuel Dreyfus Arşivi